Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4032 E. 2018/695 K. 16.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/4032 Esas
KARAR NO : 2018/695 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU(KAPATILAN) 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2016/18 E., 2017/63 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 1870 yılından beri kullanılagelmekte olduğu tanınmış … markasının sahibi olduğunu, bu ibareden oluşan çok sayıda tescilli markalarının bulunduğunu, yapılan araştırmada davalı tarafa ait … esas unsurlu tescilli markaların bir kısmının tescil edildiği emtialar bakımından kısmen ve bir kısmının da tamamen kullanılmadığının tespit edildiğini belirterek 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince dava dilekçesinde tescil numarası verilen 24 adet markanın yine dilekçede atıf yapılan listede belirtilen emtialar bakımından kısmen veya tamamen iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin faaliyetlerini tanınmış … markası altında yürüttüğünü, TPE nezdinde de tanınmış marka olarak kayıt altına alındığını, … ibaresinden oluşan onlarca markası bulunduğunu, tescil kapsamındaki bazı ürünler üzerinde müvekkili tarafından, diğer bazı ürünler bakımından da bağlı şirketler tarafından kullanılmakta olduğunu, … markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesini önlemek amacıyla değişik firmalara karşı davalar açıldığını, davacının 556 sayılı KHK’nın 43.maddesi anlamında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını ve dava açacak kişiler arasında yer almadığını, zarar gören kişi olmadığı için markanın iptalinde hukuki menfaatinin de bulunmadığını, dava hakkının kötüye kullanıldığını ayrıca davanın ayrı ayrı tescilli olan markalar bakımından tefrikini talep ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 Esas ve 2016/189 sayılı kararıyla 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücretine hükmolunmasına karar verilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf sebepleri; iptal edilen KHK hükmü nedeniyle oluşan boşluğun Türk Medeni Kanunu’nun 1.maddesi gereğince hakim tarafından doldurulması gerektiğinden konusuz kaldığından bahisle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinin doğru olmadığını,
Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilirken vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasının HMK 331.maddeye açıkça aykırı olduğunu,
Vekalet ücretinin hangi gerekçe ile davacı üzerinde bırakıldığının kararda açıklanmadığını,
belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, çok sayıda markası bulunduğunu, markaların yoğun bir şekilde kullandığını, davanın dayanağı yasa maddesinin Anayasa Mahkemesice iptal edildiğini, davalının zarar gören konumunda olmaması nedeniyle dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, çünkü marka iptal edilse bile marka tanınmış olduğundan davalının markayı kullanma hakkının bulunmadığını, markanın kullanıldığına ilişkin delil sunulmadığı iddiasının doğru olmadığını, kullanıma ilişkin fatura defter ve benzeri belgelerin çokluğu nedeniyle mahallinde incelenme talep edildiğini, mahkemece yerinde inceleme yapılmadığını, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılamayacağını, davacının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin istinaflarının haklı olmadığını savunmuş ve daha sonra verdiği 06/02/2018 günlü dilekçeyle de davalı şirketin başka bir şirketle birleşmesi nedeniyle markaların yeni şirket adına kaydının gerçekleştirilmesi için kayıt üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı adına tescilli markaların tescil kapsamındaki emtialar üzerinde kullanılmadığı iddiasıyla 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın dayanağı kararname hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Davacının ticari unvanının … ibaresinden oluşması ve ayrıca davacının da … markalarını kullanması nedeniyle ve özellikle de markanın iptali halinde işaretin serbest kalması nedeniyle kullanımı söz konusu olabileceğinden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığına ilişkin davalı savunması haklı bulunmamıştır.
Davanın dayanağını oluşturan 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının görülmekte olan davalara uygulanması nedeniyle davanın yasal dayanağı kalmadığından davanın açılmamış sayılmasına değil reddi şeklinde karar verilmesi gerektiğinden bu nedenle hükmün kaldırılması gerekir.
iptal edilen yasa yerine hakimin Medeni Kanun’un 1.maddesinden hareketle kanun boşluğunu doldurma yetkisi bulunmayıp Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarıyla oluşan boşluğun nasıl giderileceği yine Anayasa’da düzenlendiğinden Medeni Kanun’un 1.maddesi uygulanmasına ilişkin davacı istinafının reddi gerekir.
Davacının vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin istinaf taleplerine gelince: Davacının davadaki haklılığı veya haksızlığı dava tarihindeki duruma göre belirlenir. Dava tarihinde ise davanın dayanağını oluşturan 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi yürürlükte olup davanın devamı sırasında iptal edilmiş olduğundan ve karar da iptal nedenine göre verildiğinden, ve yine iptal kararının verilmesinde davacıya atfedilecek bir kusur da bulunmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinin verilen bu karara göre değil iptal kararı söz konusu olmadan dava esastan sonuçlanmış olsaydı nasıl hükmedilecekse o şekilde hükmedilmesi gerekir. Bunun durum ise dava konusu yapılan markaların tescil tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçip geçmediği, 5 yıllık süre geçmişse 14.madde anlamında kullanım olup olmadığının delillerle tespitiyle mümkündür. Her markanın tescil belgelesinden 5 yıllık sürenin dolup dolmadığını tespit mümkün ise de, markanın tescil kapsamında yer alan ürün ve sınıflar bakımından kullanıldığını kanıtlama yükü davalıya düşer. Davalı cevap dilekçesinde ve istinafında müvekkilinin markaları tescil kapsamındaki ürünlerde kullandığını ve bununla ilgili kayıtlar üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiği halde mahkemece böyle bir inceleme yapılmadığı dosya içeriğiyle de sabittir. tarafların markaların kullanımına ilişkin hiç bir delili toplanmadan, mahallinde inceleme yapılmadan ve gerekçesi de gösterilmeden yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi usül ve yasaya aykırı olduğundan HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, tarafların delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmek, ayrıca davanın yasal dayanağının ortadan kalkması davanın konusuz kalması anlamında olmayıp davanın başlangıçta var olan dava nedeninin ortadan kalkması niteliğinde olduğundan davanın reddi şeklinde karar verilmesi gerektiğinden belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-İstinaf talebinin kısmen KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
2-Anayasa Mahkemesi kararıyla davanın dayanağını oluşturan yasa hükmünün iptali nedeniyle dayanağı kalmayan davanın reddi şeklinde hüküm kurulmak ve Yargılama gideri ile vekalet ücreti bakımından tarafların tüm delilleri toplanarak hasıl olacak sonucu göre karar verilmek üzere HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
3-Dava konusu markaların 3.kişilere devrinin önlenmesine ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına, ve kararın kaldırıldığı hususunda ilk derece mahkemesine müzekkere yazılmasına,
4-Peşin harcın talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/03/2018 tarihinde oy birliği ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtayda temyizi kabil olarak karar verildi.