Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4021 E. 2020/399 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4021 Esas
KARAR NO: 2020/399 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2016
NUMARASI: 2015/195 E. – 2016/151 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilli firmanın 1968 yılından beri turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini, 40 yılı aşkın süredir … unvanını kullandığını ve Ticaret Odasına bu unvan adı altında kayıtlı olduğunu, … ibareli markanın tescilli bulunduğunu, 39/41/42 sınıflara ait … tescil numaralı … Önemli Kişilerin Acentası isimli marka olduğunu, diğerinin ise 12/14/16/18/20/21 sınıflarına ait … tescil numaralı …+Önemli Kişiler Acentası+şekil isimli markası olduğunu, bu markaların 10 yıl süre ile yenilenmiş olduğunu, davalı şirketin ticaret unvanındaki … ibaresinin ayırıcı unsur olup müvekkil şirkete ait … AŞ unvanındaki … ibaresi ile tıpatıp aynı olduğunu, öncelikle tecavüzün tespitini ve menini, davalıya ait markaların hükümsüzlüğünü ve 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin 2005 yılında İstanbul Ticaret Odasına kayıt yaptırdığı kayıt tarihinden beri faaliyetlerini sürdürdüğü, davacının on yılı aşkın süre zarfında herhangi bir itirazının olmadığı, “…” ibaresinin genel bir kelime olduğu, markalar arasında ayrıştırıcı özelliğinin olmadığı, tek başına “…” kelimesinin hiçbir anlam ifade etmediği, müvekkilinin verdiği hizmetler ile davacının verdiği hizmetlerin birbirinden farklı olduğunu, davacı yanın turizm işiyle uğraştığını kendilerinin danışmanlık alanında faaliyet gösterdiklerini, google arama motorunda yapılan aramalarda davacının ticari web sitesinin en üstte yer aldığı, “…” unvan ve markasını kullanan başkaca tüzel ve özel hukuk kişilerinin web sitelerinin göründüğü, davalının unvan ve markasının hiçbir şekilde ön sıralarda çıkmadığı, davacı tarafın senelerce sessiz kaldıktan sonra dava etmiş olmasının kötü niyet göstergesi olduğu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 2.FSHHM’nin 20.09.2016 tarihli 2015/195 E. – 2016/151 K.sayılı kararıyla; “davalının davaya konu markalarının davacı markaları ile iltibas oluşturduğu anlaşılmakla markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ticaret unvanına ilişkin davalı şirketin ticaret siciline kayıt tarihi göz önüne alınarak sessiz kalma yoluyla hak kaybının bulunduğu anlaşılmakla unvana yönelik terkin talebinin reddine, 556 sayılı KHK md. 64 gereğince zararın tazmini de talep edilmişse de; Davacının markasının tescil edilmiş olduğu şekilde kullandığı tescil dışında farklı kullanımının ispatlanamadığı, tazminatı gerektirir bir durumun olmadığı” gerekçesiyle; Davacı … Aş tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, davalının TPE nezdinde tescilli 08/05/2014 tescil tarihli, 44.sınıfta … tescil nolu …, 08/05/2014 tescil tarihli 35.sınıfta … tescil nolu www…com.tr, … tescil nolu 13/09/2013 tescil tarihli 37 ve 44.sınıflarda … ibareli markası, … tescil nolu 13/09/2013 tescil tarihli … ibareli markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının ticaret unvanının terkinine yönelik talebin reddine, Davalının tescil dışında farklı kullanımının ispatlanamaması nedeniyle tecavüz ve tazminata yönelik taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 2005 yılından beri ticari faaliyetine devam ettiğini ve davaya konu markayı kullandığını, bu süreçte herhangi bir itiraz olmadığını, – … ibaresinin günlük hayatta gelen ve yaygın olarak kullanılan bir marka olduğunu, İngilizce kökenli “…” anlamında her çeşit ürün ve hizmet için kullanıldığını, farklı hizmet gruplarından hizmet alan kişilerin belirli bir bilgi birikimine sahip olduklarını ve sektörde seçici denetleyici kişiler olduğunu, – davanın “… Önemli Kişilerin Acentası” tanınmış marka olarak hüküm altına alındığını; “…” ibaresinin davacıya ait tanınmış marka olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin Ankara 2.FSHHM’nin kararını hatalı yorumlayarak gerekçesinde “Davacının … Turizm markasının tanınmış marka statüsündedir” dediğini, – müvekkilinin verdiği hizmetler ile davacının verdiği hizmetlerinden farklı olduğunu, bu sebeple müvekkiline ait markanın haksız rekabet yoluyla davacı markasına tecavüz oluşturmasının söz konusu olmadığını, – mahkemenin, davacı yanın markalarında ayırd edici unsunun “…” ibaresi olduğu kanaatinin yanlış olduğunu, -davacı tarafından hangi markalın iptalinin istendiğinin yargılama süresince hiçbir aşamada somutlaştırılmamış olmasına rağmen; mahkemece, müvekkiline ait tüm markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Davalının TPE de kayıtlı … no ile tescilli 08.05.2014 tescil tarihli 44.sınıfta … ibareli … no ile 08/05/2014 tarihli 35.sınıfta www…com.tr ibareli markası ile … nolu 13/09/2013 tescil tarihli 37 ve 44 sınıflarda … ibareli ve … no ile tescilli 13.09.2013 tarihli 29, 31, 35, 40, 45 sınıflarda … ibareli markaları bulunmaktadır.Davacı adına 05.09.1995 başvuru tarihli .. başvuru numaralı markasının 39/41/42.sınıfta “Nakliye ve seyahat düzenlemeleri, Eğitim, öğretim, eğlence, spor ve kültür faaliyetleri, yiyecek ve içecek temini, geçici konaklama hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu, Davacı adına 02.09.1994 başvuru tarihli … başvuru numaralı … Önemli Kişilerin Acentası markasının 12/14/16/18/20/21.sınıfta “Turizm amaçlı; turizm acentalığı, rehberlik, mümessillik, pansiyon, otel, motel, tatil köyleri, restorant, kafeterya, gazino, taverna, diskotek, konaklama yerleri, plaj, spor tesisleri ile ilgili matbu evraklar ve yayınlar (faturalar, rezervasyon fişleri, kartlar, kartvizit, zarf, dergi, mecmua, gazete, bilet, broşür, katalog, harita, afiş, çıkartma, sinema ve yük ve insan taşımacılığı ile ilgili ulaştırma araçları (değerli ve değersiz metallerden takılar: Bilezikler, künyeler, kolyeler, broşlar, küpeler, yaka iğneleri, zincirler, yüzükler, kravat iğneleri; saatler, kayışlar, kemerler, postlar, kırbaçlar). Sınıfta tescilli olduğu, görülmüştür, bu iki markanın Ankara 2. FSHHM’nın 12/07/2012 tarihli 2012/17E – 2012/140K sayılı kararıyla, tanınmış marka olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davacı adına 27/04/2011 başvuru tarihli, … başvuru numaralı şekil+… markasının 13/15/22. sınıflarda tescil olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin faaliyet alanının yolcu taşımacılığı ve seyahat acenteliği, davalı şirketin faaliyet alanının ise Peyzaj ve çiçeklik, yurt içinde ve dışında müteahhitlik, inşaat taahhüt danışmanlık, mühendislik, müşavirlik, mimarlık, organizasyon hizmetleri yapmak olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 11/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının … numaralı tanınmış “…” markası bulunduğu açıklanmışsa da dosya kapsamına getirtilmediğinden hangi tarihte tanınmışlığına karar verildiği anlaşılamamıştır. Bilirkişi raporunda … markası ile davalı markalarının karşılaştırıldığı görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı adına tescilli … markasının tanınmış marka olduğunu, davalının ticaret unvanında geçen … kelimesinin iltibasa yol açtığını beyanla, davalının haksız rekabet yoluyla müvekkilinin ticaret unvanına ve tescilli markasına tecavüzün tespiti ve men’ine, ticaret unvanının terkinine, maddi tazminata, ticari evraklardan … ibaresinin silinmesine, davalı şirkete ait olan ve içinde … ibaresi geçen markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne, unvan terkini, markaya tecavüz ve tazminat taleplerinin reddine, davalı adına tescilli “08/05/2014 tescil tarihli, 44.sınıfta … tescil nolu …, 08/05/2014 tescil tarihli 35.sınıfta … tescil nolu www…com.tr, … tescil nolu 13/09/2013 tescil tarihli 37 ve 44.sınıflarda … ibareli markası, … tescil nolu 13/09/2013 tescil tarihli … ibareli” markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verdiği , davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda, davacının yargılama süresince hangi markaların hükümsüzlüğünü istediğinin somutlaştırılmadığını , bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında … markasının tanınmış marka olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, tarafların verdiği hizmetlerin farklı olduğunu, davacı markasının ayırt edici unsurunun … olarak hatalı tespit edildiğini beyan ettiği görülmüştür. Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında davalının … unsurlu markalarının hükümsüzlüğünü talep ettiği anlaşılıyorsa da, talebini somutlaştırmadığı, davalı adına tescilli hangi markaların hükümsüzlüğünü istediğini açıklamadığı, mahkemece davacıya talebinin ve davalı adına tescilli hangi markaların hükümsüzlüğünü talep ettiğinin açıklattırılmadığı, genel ifade üzerine ön inceleme duruşmasında “davalı adına TPE nezdinde tescilli … ibareli markaların TPE’den onaylı tescil belgelerinin getirtilmesine” dair ara karar oluşturulduğu, gelen yazı cevabında bildirilen markalar üzerinden yargılamaya devam olunarak hükümsüzlük kararı verildiği görülmüştür. Dosyaya celp edilen Ankara 2. FSHHM’nin 12/07/2012 tarihli 2012/17 Esas-2012/140 Karar sayılı kararıyla, davacı adına tescilli … ÖNEMLİ KİŞİLERİN ACENTASI markasının tanınmış marka olduğunun tespitine karar verildiği, bilirkişi raporunda davacı adına özel sicilde … tescil numaralı tanınmış “…” markası bulunduğu açıklanarak bu marka ile davalı markalarının karşılaştırıldığı anlaşılıyorsa da; tanınmış marka kaydı mahkemece celp edilmediğinden, markanın hangi sektörde tanınmış olduğu, hangi tarihte tanınmışlığa karar verildiği ve davalı markalarının başvuru tarihinde tanınmış olup olmadığı tespit edilememiştir. İlk derece mahkemesinin kabulüne göre de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun yeterli inceleme içermediği, davacı markası tanınmış olsa dahi, davalı markaları farklı sınıflarda tescilli ise dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK 8/4 maddesinde düzenlenen koşulların bulunup bulunmadığının bilirkişi raporu ve mahkeme kararında tartışılmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı vekiline hangi markaların hükümsüzlüğünü istediği açıklattırıldıktan sonra, davacı adına T/02207 tescil numaralı tanınmış marka dosyasının ve tanınmışlık kararının getirtilerek, gerekirse yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak, davalı markalarının tescil sınıfları ile karşılaştırılarak, 556 Sayılı KHK 8/4 maddesi gereğince genişletilmiş korumadan faydalanıp faydalanmayacağı değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 2.FSHHM’nin 20.09.2016 tarihli 2015/195 E. – 2016/151 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 41,40 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 127,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/02/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.