Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4009 E. 2020/436 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4009 Esas
KARAR NO: 2020/436
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2015/833 2017/296
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalının 30 takım …-tshırt ve pantolon satım ve teslimi konusunda anlaştıklarını, davalının satıma konu malları muayene ve kontrol edip onay verdikten sonra teslimin gerçekleştiğini, satım konusu malların 31/03/2015 tarihli irsaliye ile davalıya teslim edildiğini, ancak bedelinin ödenmediğini, çekilen ihtarnameye davalı tarafından verilen 18/05/2015 tarihli cevabi ihtarname ile ayıp ihbarında bulunulduğunu, bunun üzerine başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin demir çelik sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin fabrikasında kullanmak üzere davacının numune gönderdiğini, numunelerin müvekkilince incelendiğini ve herhangi bir ayıp görülmediğinden davacıya 30 takım sipariş geçildiğini, ancak gelen elbiselerin fabrikada kullanım süresinde eriyik sıçraması sebebiyle delindiğini, kullanılamaz hale geldiğini, bu ayıbın olağan gözden geçirmeyle anlaşılamayacak gizli bir ayıp olduğunu, durumun 18/05/2015 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, müvekkilinin davacının ihbarnamesi olmadan söz konusu ihbarnameyi çektiğini, ayıbın süresinde olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; uyuşmazlığın davacı tarafından davalıya teslim edilen malların ayıplı olup olmadığı noktasında toplandığı, davalıya teslimi yapılan elbiselerin kumaş özelliklerinin standartlara uygun olduğu, ürünlerin sağlıklı bir deneme yapılmadan sipariş edildiği, kumaşın bu bölümde çalışan işçilere uygun olmadığı yönündeki tespitler dikkate alındığında, malların ayıplı olmadığı, uygun olmayan kıyafetlerin siparişinden sorunun kaynaklandığı, davacının, davalıdan 11.485,80 TL mal bedeli, 346,04 TL’de ihtarname gideri alacağı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının asıl alacağı ve ihtarname giderine itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; TBK’da satılan malda ortaya çıkan ayıplarla ilgili olarak alıcıya inceleme ve satıcıya bildirme yükümlülükleri getirildiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde belirtilen önceden deneme yükümlülüğünün ne mevzuatta, ne de içtihatlarda yer almadığını, mahkemenin ürünlerde ayıp olup olmadığı, ayıbın gizli ya da açık olup olmadığı ve ayıbın niteliğine göre süresinde bildirimin yapılıp yapılmadığı hususlarını araştırarak karar vermesi gerektiğini, bilirkişi heyetinde müvekkili şirketteki çalışma koşullarını bilecek Kimya Mühendisi ya da makine mühendisi bilirkişi bulunmadığını, dolayısıyla bilirkişilerin defterler ile ürünlerin teknik özelliklerini incelemişler ise de, müvekkili şirketteki çalışma koşullarının, bu çalışma koşulları için hangi tip kıyafet kullanılması gerektiği, ürünlerde meydana gelen deliklerin hukuken ayıp teşkil edip etmediği konusunda gerekçeli ve denetime elverişli bir inceleme yapmadıklarını, ayrıca davacının söz konusu satımdan önce müvekkiline numune verdiği yolundaki mahkeme belirlemesinin de hatalı olduğunu, böyle bir iddianın hiçbir zaman gündeme gelmediğini, davacının müvekkiline yanmaz – delinmez garanti belgesi ile dava konusu ürünleri tavsiye ettiğini, davacının kusuru bulunup bulunmadığının araştırılmamasının yerinde olmadığını, müvekkilinin demir çelik sektöründe faaliyet gösteren bir firma olarak dava konusu ürünleri niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıfların haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının yanmaz ve delinmez nitelikte olduğu konusunda vaadde bulunduğunu, bu vaadin dosyaya sundukları garanti belgesiyle temellendirildiğini, buna göre davacının ayıplar nedeniyle kusurlu olup olmadığının araştırılması gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 29/05/2015 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 346,04 TL ihtar gideri, 11.485,80 TL fatura gideri, 14,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.846,07 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, dayanak olarak ihtar gideri ve 11.485,80 TL bedelli faturanın gösterildiği görülmüştür. Dava konusu faturanın 31/03/2015 tarihli, 11.485,80 TL bedelli olduğu, faturaya ilişkin irsaliyenin de aynı tarihi taşıdığı ve 30 takım …-tshırt ve pantolonun … isim ve imzasına teslim edildiği görülmüştür. Dosyaya sunulan ve davalı tarafından davacıya gönderilen 26/05/2015 tarihli mutabakat yazısında; davacı cari hesabının 31/03/2015 tarihi itibariyle 11.485,80 TL alacak bakiyesi verdiğinin belirtildiği, davacının da davalıya verdiği cevapta; davalının 31/03/2015 tarihi itibariyle 11.485,80 TL cari hesaptan borç bakiyesi gösterdiğinin bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 18/05/2015 tarihli ihtarnamede; teslim edilen elbiselerin tamamında eriyik sıçraması nedeniyle delinme olduğu, bunun gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, 3 gün içerisinde ayıpsız ürünlerle değiştirilmesinin istendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 15/05/2015 tarihli ihtarnamede ise; fatura bedeli 11.485,80 TL’nin 7 gün içinde ödenmesinin istendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan tekstil mühendisi ve muhasebeci bilirkişi tarafından düzenlenen 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının numune üretimi yaptığı, davalı tarafından muayene ve kontrol edilip onay verildiği, kumaşın EN ISO 11612 standardına uygun olduğu, davalının potada çalışan işçiler üzerinde deneme yapmadan sipariş verdiği, davalının faturaya yasal süresinde itiraz etmeyerek defterine kaydettiği, fatura içeriğinin 31/03/2015’de davalı çalışanına teslim edildiği, davacının 11.485,80 TL faturadan dolayı , 346,04 TL’de noter masrafı alacağı bulunduğu, bu alacağa avans faizi işletilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekili 01/07/2016 tarihinde sunmuş olduğu dilekçesinde; bilirkişinin yapması gerekenin elbiselerde ayıp olup olmadığı ve ayıbın gizli olup olmadığını incelemek olduğunu, ancak kendilerini hukukçu bilirkişi yerine koyduklarını, öte yandan davacının bu iş elbiselerini yanmaz-delinmez garanti belgesi ile sattığını, müvekkilinin de bu belgeye güvendiğini belirterek rapora itiraz ettiklerini ve hukukçu bilirkişinin de olduğu başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirtmiş, bu dilekçesi ekinde garanti belgesi olduğunu belirttiği 4 sayfadan ibaret ingilizce metinler bulunan belge fotokopisi yer aldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya mal satıp teslim ettiğini, bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının gönderdiği mallarda ayıp bulunduğunu savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere satıma konu kıyafetlerin yapıldığı kumaşların EN ISO 11612 standardına göre D3 skalasındaki 350 gr ağırlığındaki eriyik alüminyum sıçramalarına karşı dayanıklı olduğu, ancak 1-2 milimetre ağırlığındaki eriyik sıçramalarına uygun olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı taraf her ne kadar ayıp ihbarında bulunmuş ise de, söz konusu kıyafetlerin belli standarda sahip olduğu, ancak bu kıyafetlerin davalının faaliyet gösterdiği sektörde potada çalışan işçilere uygun olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalı taraf, davacının kendisinin ne tür iş yaptığını bilip buna göre elbise sattığını iddia etmiş ise de, bu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Yani davalının, faaliyetlerinin kapsamına uygun bir şekilde kıyafet talep ettiği hususu tam olarak ortaya konamamıştır. Öte yandan davalı tarafın defterlerinde de davacıya 11.485,80 TL borçlu olduğu da alınan bilirkişi raporu içeriğiyle sabittir. Yine davalı taraf rapora itiraz dilekçesinde, bu elbiselerin kendilerine yanmaz, delinmez garanti belgesiyle satıldığını iddia ederek İngilizce belge fotokopisi sunmuş ise de, mahkemece alınan rapor içeriğinde de açıklandığı üzere söz konusu kıyafetlerin belli bir ölçüye kadar eriyik alüminyum sıçramalarına karşı dayanıklı olduğu anlaşıldığından ve söz konusu belgenin daha ileri düzeyde garanti vaad ettiğinin usulüne uygun delilerle ispatlanamadığı gibi, bu belgenin Türkçe tercümesi de davalı tarafça dosyaya sunulmamış olması karşısında bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 808,23 TL harçtan peşin alınan 665,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 143,08 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/02/2020