Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3995 Esas
KARAR NO : 2020/397 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2017
NUMARASI : 2016/121 E. – 2017/59 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kurulduğu 2009 yılından bu yana özellikle tarım ve gıda ürünlerinde bilinen bir şirket haline geldiğini, TPE nezdinde tescilli 2009/25922 ve 2011/92900 numaralı … markalarının sahibi olduğunu, … ibaresinin tanınmış marka olduğunu, markanın ulaştığı tanınmışlık sebebiyle bazı şirketlerin haksız rekabet yapmaya başladığını, davalının 35. sınıfta yer alan hizmetlerde müvekkilinin markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer … markasının … numarası ile tescil ettirdiğini, tanınmış marka konumunda olan … markası ile davalı tarafın … markasının benzer olduğunu, aralarında karıştırılma ihtimali olduğunu, her iki markada 6 harfin ortak olduğunu sadece başında yer alan O harfi yerine davalı tarafından E harfi kullanıldığını, markaların hitap ettiği alıcı kitlesi nezdinde karışıklık oluşacağını, markaların tanınmış olması halinde farklı sınıflarda tescil edilmiş olan markaların da benzerlik sebebiyle reddedilebileceğini, müvekkiline ait … markasının … gibi yerlerde satışa sunulduğunu, dosya içerisinde yer alan belgeler incelendiğinde müvekkilinin markasının tanınmış hale geldiğinin kabulünün gerektiğini, açıklanan nedenlerle, davalı adına tescilli … nolu … markasının 556 sayılı KHK 8/1-b ve 8/4 maddeleri gereğince hükümsüz kılınmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 20 yıldan bu yana kablo sektöründe faaliyet gösterdiğini, 2007 yılından bu yana … marka yangına dayanıklı kablo ürettiğini, dava konusu markanın seri marka niteliğinde olduğunu, bu markadan başka müvekkilinin 2007 ve 2014 tarihli 07, 08, 09, 21 ve 23.sınıflarda tescilli … markası olduğunu, markalar arasında görsel ve işitsel açıdan benzerlik olmadığı gibi sınıfsal anlamda da benzerlik olmadığını, markaların tek ortak sınıflarının 35. sınıf olduğunu fakat davacı tarafın markası 35. sınıfta gıda sektöründe tescilli iken müvekkilinin markasının kablo ve makine sektöründe yer alan emtialarla ilgili tescilli olduğunu, 2011 yılından sonra TPE tarafından 35. sınıfta sektör belirtme zorunluluğunun getirildiğini, her iki tarafın tamamen farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın tanınmışlığa yarar hiçbir delili sunmadığını, TPE tarafından herhangi bir tanınmışlık kararı verilmediği gibi, bu konuda verilmiş bir mahkeme kararı da olmadığını, aksine müvekkilinin … markası üzerinde eskiye dayalı öncelik hakkı sahibi olduğunu, müvekkilinin 9 yıldır … markası adı altında faaliyet gösterdiğini bu nedenle davacı tarafından müvekkilinden haberdar olduğunu, açılan davanın uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybı nedeniyle de reddedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul 2.FSHHM’nin 14.03.2017 tarihli 2016/121 E. – 2017/59 K.sayılı kararıyla; ” davacı tarafa ait … markası ile davalı tarafa ait …. markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, TPE tarafından 21 Kasım 2011 tarihi itibariyle 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın atması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri”ni, ilgili hizmetlerin “malın veya malların satış hizmeti” olarak değerlendirilmeyeceği, belirtilen hizmetin “tüketicilere perakende satış ortamlarında malların sunumu hizmeti” olarak kabul edilmesi gerektiği, markaların 35. sınıfta tescilli olmalarına rağmen farklı emtialarda satışa sunulmak üzere tescil edildikleri, bu nedenle sınıfsal benzerliğin söz konusu olmadığı, davacı tarafın … markasının tanınmış marka olduğu hususunun da ispatlanamadığı” gerekçesiyle; davacı … San ve TiC. Ltd. Şti tarafından davalı … San. Tic.Aş aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 556 sayılı KHK’nın 8/b maddesine göre emtia benzerliği değerlendirilirken, aynı(veya ilişkili) kaynaktan geldikleri varsayılabilecek ilişkili mal ve hizmetlerin de benzer mal ve hizmet tanımlamasının işine girdiğinin dikkate alınması gerektiğini, -müvekkilinin tescilli markalarının bir kısmında 35.06 alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin” bulunduğunu, bu hizmetlerin dava konusu başvuruda yer alan emtialar ile benzer türden olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, emtia markası sahibi kişilerin, tescil ettirdikleri markalar ile ürettikleri ürünü satmak için aynı marka ile farklı bir sektörde de mağaza açabileceklerinin kabul edildiğini, bu durumda orta seviyede tüketicinin benzer markaları taşıyan mağazalar arasında bağlantı kurabileceğini ve işletmelerin aynı kişilere ait olduğu kanısına kapılabileceğini, -35.06 alt grupta hizmet markası tescil ettiren kişilerin 1-34.sınıflarda yer alan bütün emtiaları satma hakkı elde ettiğini, -KHK’nın 8/b maddesinde aranan emtia benzerliği ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, -Davacı şirketin uzun yıllardan bu yana tescilli … unsurlu markaların kullanımının kalıcı olması açısından bir çok reklam, promosyon çalışmaları yapıldığını, müvekkilinin 15.03.2012 tarihinde çok önceki tarihlerde kendisine ait … esas unsurlu markaları ile ticari faaliyette bulunduğunu, davacı markasının tanınmış olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; müvekkilinin … markasının daha önceden adına tescil ettirdiği … markası ile birebir aynı ibare ile yazıldığını, – taraf markalarının benzer olmadığını, karıştırılması ve tüketici nezdinde iltibas yaratmasının mümkün bulunmadığını, markaların üreticiler arasında idari bağ kuramayacaklarını, – bilirkişi raporunda tespit edilen hususların yerinde ve isabetli olduğunu, markaların farklı emtialarda kullanıldığını ve 35.sınıfın alt grubunda farklı emtialarda kullanılmak üzere tescil edilmeleri sebebiyle aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, – mahkeme kararının gerekçesinin de yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafın 2009/25922 sayılı …. markası 35. sınıfta yer alan hizmetlerinde tescillidir. 2011/92900 sayılı … markası 35. sınıfta, hükümsüzlüğü istenen davalı adına tescilli … sayılı …. markası ise 35. sınıfta tescillidir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 17.01.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı adına tescilli … markası ile davalı adına tescilli … markasının görünüş ve işitsel açıdan benzer olduğu kabul edilse dahi, markaların farklı emtialarda kullanılıyor olması ve 35.sınıfın alt grubunda farklı emtialarda kullanılmak üzere tescil edilmiş olmaları sebebiyle aralarında karıştırılma ihtimali olmadığı; tanınmışlığın tespit yönünden dosyaya delil sunulmadığını, tanınmışlığının ispatlanamadığını beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin… başvuru numaralı … markalarının bulunduğunu, davalı adına tescilli … başvuru numaralı … markasının, davacının tanınmış markası ile benzer olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu beyanla hükümsüzlüğünü talep ettiği, ilk derece mahkemesince tarafların farklı sektörlerde faaliyet gösterdiği, markaların 35. Sınıfta tescilli olmasına rağmen farklı emtiaların satışa sunulmak üzere tescil edildiği, sınıfsal benzerlik bulunmadığı, tanınmışlığın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davacı tarafça dosyaya delil listesi ekinde sunulan belgelerden ve bilirkişi raporundan, davacı tarafın “organik et ve tavuk üretimi, gıda” sektöründe, davalının sunduğu belgelerden ise “yangına dayanıklı kablo” üretim sektöründe faaliyet gösterdiği, tarafların farklı sektörde faaliyet gösterdikleri ve davacı adına tescilli … markalarının, “ilaç, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, gıda ürünleri” emtialarında tescilli olduğu, … tescil numaralı … markasının , 35. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların biraraya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende,toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmet sınıfında kayıtlı ve o zamanki NICE sınıflandırma tebliğine göre emtia grubu açıklanmadan kaydedilmiş ise de, 2011 yılında tebliğ değişmekle … başvuru numaralı … markasının 35. Sınıfta ilaç, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, gıda ürünleri emtialarının biraraya getirilerek sunulması hizmetlerinde tescilli olduğu, davalı adına 07/08/09/21/28’inci sınıf emtialarda tescilli 13/02/2006 başvuru numaralı .. başvuru numaralı … markasının ve davaya konu 35. Sınıfta tescilli markanın bulunduğu anlaşılıyorsa da, davacı markalarının tescilli olduğu emtia grubunun tescil kapsamında yer almadığı, 09. Sınıfta kayıtlı emtiaların bir araya getirilerek sunulması hizmetlerinde kayıtlı olduğu, sınıfsal benzerlik bulunmadığı görülmüştür.Taraf markaları arasında görsel ve sesçil olarak benzerlik bulunduğu anlaşılıyorsa da; farklı sınıflarda tescilli oldukları, davacı tarafça delil listesi ekinde sunulan CD kayıtlarından; 2015-2016 yılında çıkan gazete ve dergi haberleri, 2013-2016 yıllarına ait reklam ve ilanlar, fuar katılımlarına ilişkin harcama faturaları ve 2015 yılına ait Helal Sertifikası ve 2014 yılına ait IMO Control Sertifikasının sunulduğu görülmüşse de, davalı markasının tescil edildiği 2012 yılında davacı markasının tanınmışlığını ispatlar delillerin sunulmadığı, kaldı ki, davalının 2006 yılında başvuruda bulunarak tescil ettirdiği … markasını, tescil ettirdiği 09. Sınıf emtiaların bir araya getirilmesi sınıfında da tescil ettirdiği gözönüne alındığında, mülga 556 Sayılı KHK 8/4 maddesi kapsamında davacı markasından faydalanma, markanın itibarına zarar verme, ayırt edici karakterini zedeleme koşullarının da bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.