Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3989 E. 2020/432 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3989 Esas
KARAR NO: 2020/432
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2017
NUMARASI: 2016/910 2017/521
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan vade farkı faturasından kaynaklanan 8.390,98 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 28/04/2017 havale tarihli dilekçesiyle alacak sebebinin vade farkı yerine temerrüt faizi olarak ıslah ettiklerini TTK’nın 1530/2 ve 3 maddelerine göre müvekkilinin işlemiş faize hak kazandığını bildirmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında vade farkı konusunda yazılı anlaşma bulunmadığını, 23/01/2012 tarihli fiyat anlaşmasında ödeme tarihi olarak fatura tarihinden itibaren 90 gün TL çek ibaresi bulunmaktaysa da bunun vade farkı ödeneceği anlamına gelmediği ayrıca taraflar arasında başlangıçta müvekkili tarafından davacıya verilen ham bez kumaşların davalı tarafından boyanması şeklinde eser sözleşmesi mevcut iken bu hukuki ilişkinin daha sonra müvekkilinin davacıya kumaş satması davacının da bu kumaşları boyadıktan sonra müvekkiline satması şeklinde işleyen alım satma dönüştüğünü faturalarla taraflar arasındaki sözleşme şartlarının değiştirilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının vade farkı alacağı için takip başlattığı, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında yazılı sözleşme ya da teamül bulunması gerektiği, bu konuda davacının sözleşme sunamadığı, teamül olduğuna ilişkin belge ve delillerini sunması için verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde de bu hususu ispata yarar delil ve belgenin ibraz edilemediği, davacının ıslah dilekçesiyle temerrüt faizi talep etmiş ise de temerrüt faizinin borçlunun temerrüde düşürülmesiyle istenebileceği davacının talebine konu ettiği dönem için davalının temerrüde düşürülmemiş olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; TTK’ nın 1530/2 ve 3 maddeleri gereğince herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın müvekkilinin işlemiş faize hak kazandığını gerek 24/01/2012 tarihli sözleşmede gerekse e-maillerde fatura tarihinden itibaren 90 günlük vadede kumaş boyama bedellerinin ödeneceğinin düzenlendiğini davalının 2014 yılı 9,11,12. ayları ile 2015 yılı şubat aylarında yapılan boyama işinden dolayı tanzim edilen faturalara karşılık 25/11/2015, 03/12/2015 ve 31/12/2015 tarihli 3 adet çekle ödeme yaptığını bu durumda davalının fatura bedellerinin ortalama 90+306 gün vadeli çeklerle ödediğini, mahkemenin ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ etmeden davayı reddetmesinin TTK ve HMK’ ya açıkça aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 03/11/2015 tarihinde 8.390,98 TL alacağı tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı takip dayanağının 29/07/2015 tarihli 8.390,98 TL vade farkı konulu fatura olduğu davalının borca ve fer’ilerine itiraz ettiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli 23/01/2012 tarihli fiyat anlaşması konulu belgenin incelenmesinde taraflarca imzalandığı ve ödeme vadesi bölümünde fatura tarihinden itibaren 90 gün TL çek şeklinde açıklama bulunduğu görülmüştür. Dava dilekçesine ekli satış sözleşmesi başlıklı belgede ise vadesinde yapılmayan ödemelerde %6 vade farkı tahakkuk ettirilir şeklinde açıklama bulunduğu ancak bu belgenin sadece davacı tarafından imzalandığı görülmüştür. Mahkemece 24/04/2017 tarihli duruşmada davacı tarafa vade farkı ödenmesine ilişkin teamül olup olmadığına ilişkin belge ve delillerin sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği ancak davacı vekilinin ıslah dilekçesi sunduğu ve 22/05/2017 tarihli duruşmada ise delillerimiz toplanmıştır şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, vade farkı konulu faturaya dayalı olarak davalı aleyhine takip başlatmış, davalının itirazı üzerine takip durmuştur. Somut olayda ispat külfeti davacı tarafta olup davalıdan vade farkı alacağı olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Buna göre davacı, taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair sözleşme ya da teamül bulunduğunu ispatlamalıdır. Davacı taraf vade farkı uygulanacağına dair sözleşme sunamamıştır. Ayrıca mahkemece bu konuda teamül bulunduğuna dair delillerini ibraz etmesi için verilen kesin süre içerisinde de herhangi bir delil ibraz etmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf, davasını ıslah ederek temerrüt faizi istediklerini belirtmiş ise de, itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalar olup takibin dayanağı vade farkı alacağına ilişkin olduğundan bu şekilde ıslahla takip konusu olmayan temerrüt faizi talebi usule uygun bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/02/2020