Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3978 E. 2020/394 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3978 Esas
KARAR NO: 2020/394 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI: 2015/148 E. – 2017/109 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait … tescil nolu …, …, … ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının aynı faaliyet alanında müvekkilinin marka ve ticaret unvanı ile iltibas yaratacak şekilde, ticaret unvanı olarak “…” ibaresini tescil ettirdiğini, ayrıca www…com alan adlı internet sitesinde alarak marka hakkına tecavüz ve TTK.’nun 52/1 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, bu nedenle davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin silinmesine, www…com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirketten tahsiline karar özetinin gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 1 yıl önce faaliyete geçtiğini, … ve … kelimeleri farklı anlamlar taşıdığını marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, internet sitesinin alan adı da ticaret sicili tarafından müvekkiline verildiğini, müvekkilinin haksız rekabete yol açacak davranışı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 2.FSHHM’nin 03.05.2017 tarihli 2015/148 E. – 2017/109 K.sayılı kararıyla; “Davacının 2004/23702 tescil nolu “…” markası ile davalının ticaret unvanın kullandığı “…” ibaresi karşılaştırıldığında, davacının markasının … ve … harflerinden oluşturulmuş birleşik bir kelime olduğu, bütünsel açıdan bakıldığında ve işitsel olarak davacının markası ile davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresi karıştırılma ihtimali yaratmak suretiyle bir tecavüzün söz konusu olduğu söylenemeyeceği, ayrıca davalının “…” ibaresini markasal olarak kullandığının iddia ve ispat edilmediği, her iki ticaret unvanının … kelimesinden türediği davalının kullanığı … kelimesinin de anlam itibariyle … kelimesinden farklı anlama dönüşmekle birlikte aynı köken işlevini taşıdığı, gerek görsel gerek işitsel olarak davacının şirketini anımsatacak özellik taşıdığı, tüketicilerin … ve … unvanlarındaki takıyı fark etmeyerek iki şirket arasında ayniyet olduğunu düşünebileceği, davalının web sitesinde de … ibaresinin kullanılmasının tüketicinin yanılmasına yol açabileceği, davacının unvanının bilinirliği göz önüne alındığında davalının bu bilinirlikten yararlanma amacı taşıdığı, TTK’nın 55/1 maddesi anlamında karışıklığa sebebiyet vereceği, davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin haksız rekabete yol açacağı,” gerekçesiyle; davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalının davacı adına tescilli marka hakkına tecavüz oluşturur fiili bulunmadığından marka hakkına dayalı tecavüze ilişkin taleplerinin reddine, davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresi haksız rekabet oluşturduğundan bu ibarenin sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde davalının www…com olan alan adının terkinine, terkin edilmediği taktirde erişime kapatılmasına, davalının ticaret unvanının ticaret siciline kayıtlı olarak kullandığından marka hakkına tecavüz bulunmadığı anlaşıldığından, davacının tazminat talebinin reddine, kararın özetinin masrafı davalı tarafından karşılanmak üzere Türkiye’de yayımlanan 5 gazeteden birinde ilanına, karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin ticaret unvanının davalı tarafından hukuka ve ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanılması sebebiyle uğramış olduğu zararın giderilmesi adına manevi tazminat talebinin kabulü gerektiğini, bilirkişi raporu ile davalının unvanının, davacının unvanı ile karışıklığa sebebiyet vereceğinin sabit olduğunu, mahkeme kararı ile de “…” ibaresinin haksız rekabet oluşturduğundan sicilden terkinini ve karar kesinleştiğinde alan adının terkini, terkin edilmediği taktirde erişime kapatılması şeklinde hüküm kurulduğunu, davalıya ihtar edilmiş olmasına rağmen müspet adım atılmadığın, ticari itibar ve saygınlığının zedelendiğini, haksız rekabet oluştuğu kanaatine varılmasına rağmen, manevi tazminat taleplerinin hiçbir şekilde incelenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket yetkilisinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin İSG yönetmeliğini ayrıntılı incelemediğini, müvekkilinin davacı şirketin bulunduğu ANKARA ve komşu illerde faaliyet yürütemeyeceğini ve yürütmeyeceğini, davacı şirketin de İstanbul ve çevre illerinde faaliyet yürütemeyeceğini, istese dahi faaliyet gösteremeyeceğini, bu hususun İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin 5.maddesinde düzenlendiğini, bilirkişi raporlardaki çelişkilerin giderilmediğini, kararda … ve … sözcüklerinin ayrı anlamda kullanıldığını belirtmekle birlikte neden aynı çağrışımı yaptığının beyan edildiğinin anlaşılamadığını, davacının İstanbul’da müvekkilinin kuruluştan sonra yeni bir OSGB açarak ondan sonra dava açtığını, Mahkemenin marka hakkına tecavüzün bulunmadığını tespit etmiş olmasına rağmen, haksız rekabet oluştuğuna karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. TPMK ya yazılan müzekkere cevabında davacı adına … tescil nolu “…” ibareli markanın 06, 09, 35. Sınıflarda … tescil no’ lu “…” ibareli markanın 06, 07, 09, 35, 41, 42, 44 ve 45. Sınıflarda … tescil nolu “…” ibareli markanın 06, 07, 09, 25, 35, 41. 42, 44, ve 45. Sınıflarda tescilli olduğu, hak sahipliğinin dava tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmıştır. Davacıya ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; davacının Ankara Ticaret Odası’na 03.08.1998 tarihinde tescil edilmiş olduğu davalının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ‘ne 31.07.2014 tarihinde tescil edilmiş olduğu faaliyet alanlarının, benzer bulunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 23.05.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının … ve diğer tescilli markaları ile davalının markasal kullanımının (…) karşılaştırılmasında markaların benzer olmadığı, aralarında iltibas oluşturmayacağı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 03.02.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafça, davacının tescilli markalarına yönelik bir tecavüzünün söz konusu olmadığını, her iki ticaret unvanının … kelime itibariyle … kelimesinden farklı anlama dönüşmekle birlikte aynı köken işlevini taşıdığını, görsel, işitsel olarak davacının şirketini anımsatacak özellik taşıdığı, tüketicilerin iki şirket arasında ayniyet olduğunu düşünebileceği, davalının davacı şirketten çok sonra ve aynı alanda bu unvanı kullanmasının ayrıca davacı ve davalının unvanlarının yer aldığı web sitelerinin de tüketici açısından davacının unvanının bilinirliğinden yararlanma amacı taşıdığı düşüncesine yol açtığını, beyan ettikleri görülmüştür.
G E R E K Ç E : Markaya ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve unvan terkini, davalının www…com alan adlı internet sitesinin alan adının terkini, manevi tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince markaya tecavüzden kaynaklanan davanın ve manevi tazminat taleplerinin reddine, unvan terkini ve alan adı terkini talebinin kabulüne karar verdiği, davacı vekilinin reddedilen manevi tazminat talebi, davalı şirket yetkilisinin de davanın kabul edilen kısım yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Davacı şirket 03/08/1998 tarihinde … Ltd. Şti., davalı şirket 31/07/2014 tarihinde … unvanıyla tescil edilmiştir. Her iki şirketin de aynı hizmet kolunda, “iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ” alanında faaliyet gösterdiği, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinin 5. Maddesinde ” OSGB’ler kuruldukları il ve sınır komşusu illerde hizmet sunmaya yetkilidir.Sınır illerin dışında hizmet verilebilmesi için, bu Yönetmelikte belirtilen şartları sağlayarak o illerde şube açılması zorunludur.” hükmü düzenlenmekle, diğer illerde şubeler aracılığıyla faaliyet gösterme imkanının bulunduğu, somut olayda davacı şirketin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde, davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde, tescilli olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan davacı adına tescilli marka kayıtlarından davalının ticaret unvanının davacı adına tescilli “…”, “…” ve “…” markaları ile iltibas yaratmadığı, anlaşılmıştır. Davacı ticaret unvanının … çekirdek unsuru, davalı ticaret unvanının … çekirdek unsurlu olduğu, dosya kapsamında alınan ilk rapordan, … kelimesinin; “ülkü, erek, gaye,amaç, mükemmel şey, kusursuz örnek”, … kelimesinin ; “En yalın biçimde bağlanacak ideal yada idealleri olan kişi, idealizmin şu yada bu türünü benimseyen yaklaşım, akım yada kişi” anlamlarında kullanıldığı, davalının unvanının çekirdek unsurunun, davacının unvanının çekirdek unsuru olan … kelimesine … eki getirilerek türetildiği, kelimelerin görsel işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, şirketlerin aynı hizmet sınıfında faaliyet gösterdiği, davacı şirketin “iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ” hizmet kolunda 1998 yılından beri faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, basiretli olmakla yükümlü davalı şirketin TTK 45. madde gereğince, davacının Türkiye’nin herhangi bir yerinde tescil edilmiş olan ticaret unvanından ayırt edilmesi için unvanına ek yapması gerektiği, ancak davalı ticaret unvanına getirilen “Ortak Sağlık Güvenlik Birimi” ekinin tarafların faaliyet gösterdiği sektörde yapılan işi ifade ettiği, ayırt ediciliğinin bulunmadığı, davalı ticaret unvanının davacının unvanının bilinirliğinden yararlanma amacı taşıdığı kanaatiyle, ilk derece mahkemesince ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına, davalının alan adının davacının ticaret unvanının çekirdek unsurunu içermesi ve iltibas ihtimali bulunması, ticaret unvanından idealist ibaresinin terkinine karar verilmesi nedeniyle, davalı alan adının da terkini, terkin edilmediği taktirde erişimin engellenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davalı şirket yetkilisinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı vekili reddedilen manevi tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, manevi tazminat talebini “ticaret unvanının haksız bir biçimde iltibas yaratacak şekilde kullanıldığı” iddiasına dayandırmışsa da; davalı tarafça ticaret sicilde tescilli unvan kullanımının haksız eylem olarak nitelendirilemeyeceği, yasal hakkın kullanımı mahiyetinde olduğu, web sitesi içeriğindeki logo ve “…” ibaresinin kullanım şekli de dikkate alındığında haksız rekabete dayalı manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı kanaatiyle , ilk derece mahkemesince davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ve davalı şirket yetkilisinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 23,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 11,50 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 27,40 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 13,70 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.