Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3964 E. 2020/354 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3964 Esas
KARAR NO : 2020/354
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2017
NUMARASI : 2016/535 E. – 2017/522 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlıkta davacılar vekili … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ile davalı arasında … Sözleşmesi adı altında beton vc demir alanı için 18/01/2016 tarihli sözleşmenin yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden davalının müvekkili şirkete 35 ton miktarında 42.700.00 TL Bedelle inşaat demiri vc 50.799,00 TL bedelle 350 m3 hazır beton satmayı Uıahhüt etliğini, müvekkilinin inşaat demirine karşılık davalı şirketin … Bankası İstanbul Ümraniye İmes Ticari Şubesindeki hesabına 42.700,00 TL’yi 18/01/2016 tarihinde havale ettiğini, hazır betona karşılık … Bankası Ümraniye Sanayi Şubelinin keşideci …, lehdar …San.Tic,Ltd.Şti.olanı … hesap. … çek nolu 25/04/2016 vadeli 50.799,00 TL bedelli çek verildiğini, davalının ise bugüne değin taahhüt ettiği demiri ve betonu teslim etmediğini belirterek, … Bankası Ümraniye Sanayi Şubesi’nin Keşideci …, lehtar … San.Tic, Ltd. Şti. olan … hesap, … çek nolu 25/04/2016 vadeli 50.799,00 TL bedelli çekten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili duruşmadaki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “İşbu sözleşmenin davacı şirket ile davalı şirket arasında düzenlenmiş ve davaya konu çekin, sözleşmede belirtilen hazır betona karşılık verilmiş olması dikkate alındığında, çek keşidecesi olan davacı … açısından davalının, 3. Kişi konumunda olduğu sabittir. Çekteki soyutluk ve imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince; davalı hamilin, dosyaya konu çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğu hususunun ispat yükü davacı …’ de olduğunun kabulü ile, davacı asilin, davalının iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair ispata elverişli herhangi bir delil sunmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.(Benzer mahiyette 11. HD 2016/102-6937 E-K sayılı ilamı) Davacı şirketin iddiasının incelenmesinde ise; Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, çek bir ödeme aracı olup, çeklerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolundaki yasal karine karşısında, bu yasal karinenin aksini yani çekin borcun ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini (somut olayda taahhüt amacıyla verildiği iddiası) iddia eden tarafın bunu kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir. (benzer mahiyette 11. HD 2016/1898-9296 E-K sayılı ilamı) Davacının dosyaya sunmuş olduğu sözleşmede dahi, hazır beton bedelinin irsaliye, yani sevk-teslim tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Çekin, taahhüt amacıyla verildiğinin davacı şirket tarafından kesin bir delille ispatlanamamış olması” gerekçesiyle davacıların davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf isteminde özetle; dava konusu çekin hazır beton karşılığı verildiğini, 18/01/2016 tarihli sözleşme ile ispatlanmış olduğunu, sözleşmenin 1.sayfasında 2 kalem malın davalı tarafından satın alınacağının yazılı olduğunu, birisinin 42.700,00 TL karşılığı inşaat demiri alınması, diğerinin 50.799,00 TL karşılığı hazır beton alınması olduğu, inşaat demiri ödemesinin davacıya 18/01/2016 tarihinde banka havalesi ile yapıldığını, hazır beton karşılığı ise 50.799,00 TL tutarlı 25/04/2016 vadeli 1 adet çek verildiğini, kararda yer alan Yargıtay 11. HD’nin 2016/1898 Esas, 2016/9296 Karar sayılı ilamın dava konusu aynı ise de, deliller açısından farklılık arz ettiğini, ilgili kararda temel hukuki ilişkiye dair kesin delil sunulmadığını, Yargıtay’ın da temel ilişki ispatlanamadığı hususunun belirtiğini, 18/01/2016 tarihli sözleşmenin davalının kaşe ve imzasını taşıyan kesin delil niteliğinde olduğunu, mahkemenin kararına esas sözleşmenin 5.1 maddesinden sonra 5.2ci maddede “eğer hazır beton bedelinin taraflarca ileri tarihte ödenmesi kararlaştırılmış ise… (ort 90 gün) vadeli çek ile tahsil edilir.” hükmü bulunduğunu, tarafların 5.1 ve 5.2 nolu maddelere göre hazır beton bedelinin nakden yahut vadeli çek ile ödenmesi hususunda çekimlik olarak anlaştıklarını, Mahkeme kararında hazır beton bedelinin malın sevk-irsaliye tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığının ileri sürüldüğünü ancak çekin verilme sebebinin ispatı ile mal teslimin ve bedelin ifa zamanının farklı konular olduğunu,Çekin verilme sebebinin kesin delil ile ispatlandığını, malın teslim edildiğine dair sözlemede bir hüküm olmadığı gibi davalı tarafın malı teslim ettiğini de ispat edemediğini, davalı tarafın davaya cevap vermeyip delil ibraz etmediğini,Sözleşmenin 6.2.2 maddesinde; “satıca sözleşme konusu miktarda betonu hangi program dahilinde teslim edeceğini sözleşmenin imzalanmasından sonra alıcıya bildirecektir.” şeklindeki hüküm ile malın tesliminin daha sonra yapılacağının kararlaştırıldığı,Dosyadaki bilirkişi … raporunda, sözleşmenin konusu betonun teslim edildiğine ilişkin usulüne uygun bir delil dosyada mevcut olmadığından davacının bedelsizlik iddiasının kabule şayan olduğunun belirtildiğini, Müvekkilinin çeke rağmen malların davalı tarafça teslim edilmemesi nedeniyle üçüncü kişi firmalardan bu malları yeniden satın almak zorunda kaldığını, nakit ödenen bedel yönünden de takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini,Davalı şirketin ödeme güçlüğü içerisinde olduğunu, iflas erteleme talebinin reddedildiğine ilişkin kararın sunulduğunu, Davalı taraf, yükümlülüklerini yerine getirmediğinden 21/04/2016 tarihli telgraf çekilerek sözleşmenin feshinin ihtar edildiğini, Davacı …’ın şirketi temsili yetkili ve hakim ortağı olarak sözleşmeyi imzaladığı ve dava konusu çeki keşide ettiği, sözleşmenin 5.2 maddesinde; “çek veya bonolarda şirket ortakları ve yetkilileri aval imzası vereceklerdir.” ibaresi geğince davacı …’in bu çeki keşide ederek diğer davacı ile birlikte kambiyo taahhüdünde bulunduğunu, davacı …’in de davada hukuki yarar bulunduğunu üçüncü kişi konumunda bulunmadığını, davacının çekin iradesi dışında elinden çıktığı veya hamilin kötüniyetli olarak iktisat ettiği yönünde bir iddiası olmadığını, mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı çekin taahhüt karşılığı verildiğinin sözleşmeyle ispatlandığını ve sözleşmenin senet vasfında olduğunu, kesin delil teşkil ettiğini, iddia etmiş ise de iddianın gerçeği yansıtmadığını, davacının çekin ödeme aracı haricinde başka bir amaçla verildiğini, kesin delil ile ispatlayamadığını, sözleşmenin 5.1 maddesine göre, müvekkili şirkete verilen çekin taahhüt amaçlı değil ödeme aracı olarak verildiğini, sözleşmenin 5.2 maddesinin, davacının iddiasını desteklemediğini, davacının kesin delil sunamadığını belirterek istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
İNCELEME Davacının delil olarak dayandığı, İstanbul Anadolu…. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosya örneğinde; davacı alacaklı, davalı borçlu konumunda olup, davacı tarafça 42.700,00 TL bedelli borcun tahsili talebiyle ilamsız takip başlatılmış olup takip dayanağı ödeme dekont örneği sunulmuştur. Dosyada mevcut, İstanbul Anadolu 9. ATM’nin 2016/432 Esas sayılı dosyasının son zabıt örneğine göre; davacı …. Ltd. Şti. yönünden iflasın ertelenmesi talebiyle açılan davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür. Davaya konu, 50.799,00 TL bedelli, 25/04/2016 tarihli, … Bankası Ümraniye Sanayi Şubesine ait çekte keşideci …, lehtar …. Ltd. Şti. olup çekin … ciro edildiği görülmektedir.Taraflar arasındaki 18/01/2016 tarihli hazır beton satış sözleşmesi ihtilafsızdır. Sözleşmenin 3.maddesinde inşaat demiri yönünden 42.700,00 TL, C30/37 beton yönünden 50.799,00 TL olmak üzere bedelin toplam 93.499,00 TL olarak belirlendiği, sözleşmenin ödemelere ilişkin 1.maddesinde; “hazır beton bedeli varsı pompa ve katkı bedeli, irsaliye tarihi itibariyle … Satıcının banka hesabına nakden havale edilecektir.” şeklindedir. Sözleşmenin 5.2 maddesine göre; eğer hazır beton bedeli taraflarca ileri bir tarihte ödenmesi kararlaştırılmış ise alıcının satıcı adına keşide ettiği veya ciroladığı … (Ort. 90 gün) vadeli çek ile tahsil edilir. Çek veya bonolarda şirket ortakları ve yetkileri aval imzası vereceklerdir… Anlaşmaya varılan beton miktarı sözleşme tarihinden itibaren 6 ay içerisinde alıcı tarafından tüketilmek zorundadır. Sözleşme tarihi itibariyle 6 ay içerisinde tüketilmeyen miktardaki betonlara yeni güncel beton fiyatları üzerinden fiyatlandırma yapılacaktır, şeklindedir. Dosyada mevcut bilirkişi … raporunda özetle; sözleşme konusu beton alımı için davacı şirketin davalı tarafa 50.799,00 TL tutarlı çeki verdiğinin çek fotokopisinden anlaşılmakta olduğunu, uygulamada beton ve demir gibi ürünlerin alımında alıcılar satıcılara avans ödemesi yaparak baştan fiyatı sabitlediklerini ve ihtiyaç duydukları dönemlerde satıcılardan ürünlerin teslimini talep etmekte olduklarını, sözleşmenin 5.2 maddesinde de, 6 aylık süre kararlaştırdıklarını, sözleşmedeki verilerin davacı yanın yaptığı ödemenin avans ödemesi olduğunu ortaya koyduğunu, sözleşmeye konu betonun davacıya teslim edildiğine ilişkin usulüne uygun bir delil yer almadığından talebe konu çek yönünden davacının bedelsizlik iddiasının kabule şayan olduğunu belirtmiştir.
GEREKÇE Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Çek bir ödeme aracı olup kural olarak aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davacı taraftadır. Davacı vekili, çekin avans çeki olduğunu iddia etmiş ve hususta dosyaya 18/01/2016 tarihli davalı şirkete atfen kaşe ve imza bulunan ve davalı tarafça inkar edilmeyen hazır beton satış sözleşmesini delil olarak sunmuştur. İlk derece mahkemesince, davacı şirket yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında ihtilafsız olan sözleşmede kararlaştırılan bedel ile çek bedelinin (50.799,00TL) aynı olduğu, sözleşmenin 5.2’ci maddesinde hazır beton bedelinin 90 gün vadeli çek ile tahsil edileceğinin açıkça düzenlendiği dikkate alındığında davacının bu iddiası yönünden tarafların ticari defter incelemesi yapılması gerekli iken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup davacı vekilinin istinaf istemi bu yönüyle yerindedir. Davacı vekili sözleşmenin 5.2’ci maddesi gereğince şirket yetkilisinin sorumlu olduğunu belirterek kararı istinaf etmiş ise de; davacılardan …, çekte keşideci olarak yer almıştır. TTK 701. maddesine göre; Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır. Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır. Bu durumda davacı …’ın sözleşmede şahsen taraf olarak yer almadığı, çekte keşideci konumunda olduğu TTK 701 maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde davacı … yönünden ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2017 gün ve 2016/535 Esas, 2017/522 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 120,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/02/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.