Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3962 E. 2020/338 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3962 Esas
KARAR NO : 2020/338 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2017
NUMARASI : 2014/841 E., 2017/223 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Türkiye ‘de ilaç, kozmetik, medikal ürünlerin üretim ve satış işleri ile uraştığını, davacı şirket müşterileri olan dava dışı … ve … şirketlerinin talepleri doğrultusunda istenilen ürünlerin teslim olduktan sonra bedellerine mahsuben kendilerinde değişik meblağ ve tarihlerde ve değişik bankalara ait toplam 18 adet çekin alındığını, davacı şirket yetkilisi …. aracında 05/09/2012 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı sonrasında aracının içinde bulunan çantası ve içerisindeki çekler ile bir kısım eşyasının çalındığını, hırsızlık eylemine binaen Kadıköy CBS’nin 2012/35307 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını ve soruşturmanın halen devam ettiğini, çeklerin zayi nedeniyle iptaline ilişkin açılan davanın İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/362 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, davalının söz konusu davaya müdahale talebinde bulunduğunu ve dava konusu çeklere ilişkin verilen ödeme yasağının kaldırılmasını talep ettiğini, çeklerin müvekkili ad ve emrine düzenlendiğini, ilk cironun davacı şirkete ait olması gerekirken geçerli bir cironun bulunmadığını, çeklerdeki ciro ve imzanın sahte olmasına ilişkin itirazın herkese karşı ileri sürülebileceğinden bahisle çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin soruşturma dosyası içerisinde bulunması nedeniyle icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, çek iptali davası sonucunda verilecek kararın dosya bakımından sonucuna etkili olduğunu, müvekkilinin davacı ve keşideciye karşı herhangi bir icra takibine girişmediğini, müvekkilinin iyinetli hamil olduğunu, çekin sahte ya da çalıntı olmasının yargılamayı gerektirdiğini, müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, dalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davalının çeklerin sahte olduğunu bilmediğini ve bilmek zorunda da olmadığını, ayrıca eldeki davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini, her ne kadar davacı tarafça çek iptali davasında ödeme yasağının kaldırılmasının talep edildiği bildirilmiş ise de davalının bu hususta bir talebinin olmadığını, davalının çeki dava dışı … aldığını, davalının 11/01/2013 tarihinde bankaya başvurarak söz konusu çeklerin tedavül kabiliyeti, herhangi bir ödemeden men kararı olup olmadığını sorduğunu ancak bankanın müşteri sırrı kapsamında olduğundan bahisle olumsuz cevap verdiğini, çek keşidecisi tarafından gönderilen ihtarnamenin 28 Ocak 2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti olduğu, davacı tarafça davaya konu çeklerin çalındığı ve davacı adına atfen atılan imzaların davacıya ait olmadığından bahisle davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin istirdadı talebinde bulunduğu, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiğinin anlaşıldığı, dosya kapsamına alınan ATK raporu dikkate alındığında davacı şirkete atfen atılan imzaların davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tam olarak saptanamadığı, bununla birlikte imzaların borçluya ait olduğunu ispat yükü davalı alacaklıya ait olması nedeniyle davanın davalı tarafça ispat olunamadığı, imza inkarının iyiniyetli üçüncü kişilere karşı dahi ileri sürülebilir nitelikte olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile, … Avrupa Kurumsal Şubesinin … numaralı 10/04/2013 tarihli 14.467,35 TL bedelli keşideci …. AŞ. Güneşli şubesi olan çek, …. Adana Şubesinin … numaralı 30/04/2013 tarihli 2.081,03 TL bedelli keşideci … AŞ. Adana şubesi olan çek, … Asya kurumsal şubesinin … numaralı 30/04/2013 tarihli13.027 TL bedelli keşideci … Tic. San. Adapazarı şubesi olan çekler bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…Davacının huzurda incelenen davayı açmada hukuku yararı söz konusu değildir. Davaya konu çekler bankaya ibrazı gerçekleştirilmeden ve icra takibi yapılmadan Eski Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/35307 soruşturma numaralı dosyasına teslim edilmiştir.Bu durum davacı yana dosyada mübrez ihtarname ile bildirilmiş olmasına rağmen davacı kötüniyetli olarak huzurdaki davayı açmıştır. davacı yana; dava konusu çeklerin savcılığa teslim edildiği, savcılık makamına teslimden evvel ilgili bankasına bildirildiği ve teslim edildiği defaatle bildirilmiştir.dosyada bulunan bankaya müracaat yazılarımız, davacıya gönderilen ihtarnameler, savcılığa müracaatımızı gösterir evraklar ve ifade tutanakları hiçbir surette mahkeme tarafından incelenmemiş, bilirkişi tarafından da nazara alınmamıştır. Ayrıca davaya konu çeklerle ilgili olarak Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1134 E. sayılı dosyası ile çek iptali davası açılmıştır. Tarafımızca davacı şirkete hiçbir şekilde icra takibi yapılmadığı halde huzurda incelenen dava açılmıştır. öte yandan halen savcılık da olan müvekkilin iyinetli hamili olduğu çeklere ilişkin de çek iptal davasında iptal kararı verilmemiştir.dosya da bu haliyle kesinleşmiştir. Davacının davasının hukuki yararı bulunmadığı ortada olup, davanın reddi gerekirken dava kabul edilmiş olup, hukuka aykırı kurulan hükmün bozulması gereklidir. Yerel Mahkeme istirdat talebini reddederken, davaya konu olan çekler neticesi davacının borçlu olmadığına karar vermiştir. Ancak Eski Kadıköy Cumhuriyet savcılığında 2012/35307 Soruşturma numarasıyla başlatılan savcılık işlemleri sonuçlanmamış olup, ayrıca Kadıköy Ticaret Mahkemesi 2012/1134 esas numarasıyla başlatılan çek iptali davası karar bağlanmamıştır. Davaların sonuçları huzurda ki davayla doğrudan bağlantılıyken verilen karar hukuka aykırıdır. Verilen hüküm ATK raporu hükme esas alınarak verilmiş olup, ATK raporu kesin bir şekilde imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığından değil, şirket yetkilisine ait olup olmadığının tam olarak ispatlanmadığından bahsetmektedir. Hal böyle iken ATK raporunun hükme esas alınması kanuna aykırılık teşkil etmektedir. Ve hükmün verilişi ve davacının borçlu olmadığına yönelik kurulan hükmün bozulması gereklidir. Belirtmek gereklidir ki; Müvekkil davaya konu çeklerin yetkili ve iyiniyetli hamilidir. Müvekkile, davaya konu çekler, incelendiğinde görüleceği üzere … geçmiştir. … aynı zamanda bir önceki ciranta ….Tic.Ltd.Şti.’nin de yetkilisidir. İmza inkarı, iyiniyetli kişilere karşı da ileri sürülebilecek olsa da, imzanın sahteliğinin bir mahkeme kararı ile ortaya konulması gerekmektedir. Yerel mahkemenin yapmış olduğu ATK raporundan tam olarak imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı saptanamamışken, imzaların borçluya ait olduğunda imza yükünün borçluya ait olduğu ve davalı tarafça ispat olunmaması sebebiyle davanın kabulü hakkaniyete aykırı olmuştur.Ortada net olmayan bir imza incelemesi söz konusuyken yerel mahkemenin davaya konu aynı çeklerle ilgili açılmış bulunana cumhuriyet savcılığında ki soruşturma dosyası ya da ticaret mahkemesinde ki çek iptali davasının hükümlerinin akıbetinin beklemesi gerekli iken hüküm kurulmuştur. Kurulan hükmün bozulması gereklidir. Belirtmek isteriz ki; keşideciye ait çekin çalıntı çıkması hasebiyle müvekkil çekleri aldığı kişiye zaruri olarak icra takibi başlatmıştır. Ancak söz konusu icra takipleri kesinlikle çeklerin keşidesi ve lehtarına yapılmamış, öte yandan çek asılları cumhuriyet başsavcılığı ilgili soruşturma dosyasında olması nedeniyle ilgili bankalara da ibraz edilememiştir. Yani neticede iş bu çek iptali davası nedeniyle bu çekler zaten müvekkilce kullanılamamış ve işlem yapılamamıştır. Tahsilde tekerrür olmamak üzere müvekkilin zararı hala karşılanmamıştır. Öte yandan müvekkilin çekleri aldığı kişi/şirket yetkilisine karşı icra takibi kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip değildir.İlamsız icra takibi yoluyla işlem yapılmıştır.,,” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava TTK 763. maddeye göre açılan çek iadesi ile menfi tespit isteminden ibarettir.Somut olayda hukuki uyuşmazlık ve istinafa konu edilen asıl husus menfi tespit ve istirdat koşullarının bulunup bulunmadığı ve davalı yanın dava açılmasına neden olup olmadığı noktasındadır.Toplanan delillere göre çeklerin lehtar yedinde iken çalındığı, çek iptali davası açıldığı ,dava devam ederken davalı yanın durumdan haberdar olup mahkemeye beyanda bulundukları, çek asıllarının C.Başsavcılığına teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davalı yanın iş bu davanın açılmasından çok önce ; 11.01.2013 tarihinde muhatap bankaya çeklerin sıhhati ile ilgili bilgi talep ettiği, 14.01.2013 tarihinde muhatap bankanın müşteri bilgilerinin gizliliği noktasında davalı yana bilgi verilmeyeceğine dair cevap verdiği , bunun üzerine davalı yanın 16.01.2013 tarihinde bu defa keşideciye ihtarname göndererek çeklerin ileri tarihli çekler olması nedeni ile çeklerle ilgili bir ihtilafın olup olmadığını, yoksa çekleri tedavüle sokarak ödeme aracı olarak kullanacaklarını bildirdiği , keşideci yanın cevabi ihtarnamesinde ise çeklerin lehtar elinde iken çalındığı ve iptal davası açıldığının çeklerin kullanılmaması gereketiğinin bildirildiği görülmüştür.Bunun üzerine davalı yanın 04/02/2013 tarihinde çek fotokopilerini ve çeklerin kendilerinde olduğunu beyan ettiği ve çek asıllarını da savcılık soruşturma dosyasına teslim ettikleri, emanet eşya olarak emanete alındığı görülmektedir. Davalı yanın çekleri bankaya ibraz etmediği, çekte kendisinden önceki ciranta ve yetkilisine karşı da icra takibi yaptığı ve takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Ancak davalı yanın gerek davaya cevabında, gerek soruşturma doyasına çek tesliminde ve gerekse çek iptali davasında davacının kendilerine borçlu bulunmadığını kabul ettiklerine dair bir beyanı da bulunmamaktadır. Bu nedenle dava açmakta davacının hukuki yararı bulunduğu gibi, dava açılmasına davalının neden olduğu da sabit olmakla istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :1 – Davalı yanın istinaf başvrusu yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 2020,29 TL harçtan peşin alınan 473,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.546,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/02/2020 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.