Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3933 E. 2020/333 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3933 Esas
KARAR NO : 2020/333 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2016
NUMARASI : 2015/410 E., 2016/1011 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin müvekkili üniversitenin teşrifat işlerini yaptığını ve fatura karşılığından kendisine ödeme yapıldığını, yapılan işler sebebiyle 1.342.510,66 TL bedelli fatura teslim ettiğini, karşılığında 941.954,56 TL ödendiğini,bakiye 400.556,10 TL için 30/12/2014 tarihinde çek marifetiyle ödeme yapıldığını, o tarihte TL çeki kalmadığı için Türk Lirası olan borca karşılık … Bankası AŞ Fındıkzade Şubesinin 10/04/2015 tarih … çek nolu 178.392,40 USD bedelli çekinin verilmek zorunda kalındığını, 30/12/2014 tarihinde dolar kuru 2.3235 TL üzerinden hesaplama yapılarak miktarın bulunduğunu, söz konusu yabancı para çekinin zorunluluktan verildiğinin davalı tarafça da bilindiğini, daha sonra karşılığının TL olarak hazır edilmesine rağmen davalının yabancı para olarak ödeme yapılmasında ısrar ettiğini, bugüne dek yürüyen ticare ilişkide ödemelerin sürekli TL üzerinde yapıldığını, vade tarihine kadar geçen dönemde dövizde meydana gelen yükselme sonucu 64.371,66 TL’lik kur farkının ortaya çıktığını, bu durumun davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını belirterek müvekkilinin davalıya döviz cinsinden borçlu olmadığının tespitine ve anılan çek için ödemeden men kararı verilmesini istemiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dava konusu çekin davacının kendi isteği ile yabancı para olarak düzenlendiğini, keşide tarihinden karşılıksız olduğ anlaşılarak 17/04/2015 tarihinde arkasının yazdırıldığını, somut olayda uyarlamanın koşullarından olan “öngörülemezlik” halinin söz konusu olmadığını, davacı tacirin müzayakada olmadan bu şekilde işlem yaptığını, iddiasında samimi olmadığını, çeke dayalı olarak İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden yasal takibe geçildiğini, borcun 64.371,66 TL’lik kısmına itiraz edildiğini, 30/12/2014 tarihli tahsilat makbuzunda irsaliyede yazılı olan 2.3235 dolar kuru yazılarak çekin düzenlendiğinin belirtildiğini, davanın haksız olduğunu ileri sürerek reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davanın İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, davacının davalıların icra takibine dayanak alınan bonodan dolayı borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, İİK.nun 72/1. maddesi gereğince; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabileceği, anılan yasanın 72/7. maddesi gereğince de; takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri alınmasını isteyebileceği, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı hakkında hükmün istem bölümünde belirtilen, keşidecisi davacı … olan 10/04/2015 keşide tarihli 172.393,40 USD TL bedelli “Çek” dayanak alınarak, davacı hakkında davalı tarafından varlığı ileri sürelen alacağın ödetilmesi isteminde; kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibinde bulunulduğunun tespit olunduğu, icra takibine dayanak alınan çekin 6102 Sayılı TTK.nun 796.. maddesi hükmünde öngörülen ibraz süresi içinde davalı şirket tarafından ibraz olunduğu saptandığı, (TTK.nun 726. mad.) 6102 Sayılı TTK.nun 814. maddesi hükmünde öngörülen zaman aşımı süresi içinde anılan çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, kambiyo senedinin hukuksal niteliğince, sebebini içermeyen bir borç ikrarı senedi niteliğinde olduğu, soyut borç ikrarı içeren senedin bedelsizliğini lehtara karşı ileri süren tarafın, önce bu senedin belli bir sebebi olduğunu, sonrada bu sebebin gerçekleşmediğini, HMK.nun 200 ve izleyen maddeleri uyarınca yasal ve yazılı deliller ile kanıtlamak durumunda olduğu, böyle bir delil ile iddiasını kanıtlamayan çek borçlusunun ancak karşı tarafa yemin teklif etmeye hakkı olduğu, sadece kambiyo senetlerinin hamillerine karşı borçlu olmadığının tespiti davasının açılması halinde ise; davacının 6102 Sayılı TTK.nun 818. maddesi yollaması ile aynı kanunun 687 maddesi hükmü gereğince; bedelsiz senedi bile bile kendisi zararına hareket ile iktisap edildiğini yasal deliller ile kanıtlaması gerekeceği, uyuşmazlık konusu çekin, 6102 Sayılı TTK.nun 780. maddesinde öngörülen tüm zorunlu unsurları içerdiği ve böylece hukuksal niteliğince kambiyo senedi niteliğinde çek olduğunun anlaşıldığı, takibin dayanağı olan çekin 400.566,10 TL tutarındaki TL borcuna karşılık olarak 30/12/2014 tarihinde geçerli olan 2.3235 TL dolar kuru esas alınarak yapılan hesaplamasonucunda 172.393,40 USD olarak düzenlendiği, gerçek borcun TL olmasına rağmen davacı kurumda TL tutarlı çekin kalmaması nedeniyle dolar çeki verilmek zorunda kalındığı, çekteki vade tarihi olan 10/04/2015 tarihine kadar geçen sürede dolar kurundaki artış nedeni ile 64.371,66 TL’lik kur farkının ortaya çıktığı ve bu durumun davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu belirterek bu miktar kadar borcun bulunmadığının ileri sürüldüğü, dosyada örneği bulunan ve tarafların kabulünde olan 30/12/2014 tarih … sıra nolu tahsilat makbuzunda dava konusu çekin davalı tarafından davacıdan tahsil edildiği belirtilmiş ve dolar kuru olarak 2.323 TL üzerinden hesaplama yapıldığının açıklandığı, buna göre; davacının elinde TL çeki kalmadığından bahisle dolar kuru verdiğini ileri sürmüş ise de; iddiasının inandırıcı bulunmadığı, başka bir anlatımla; davacı tarafça bilerek ve isteyerek dava konusu çekin yabancı para üzerinden düzenlendiği anlaşıldığı, somut olayda, davalının sebepsiz şekilde zenginleştiğinin ileri sürüldüğü, çekin düzenlendiği 30/12/2014 tarihinden 10/04/2015 keşide tarihine kadar geçen dönemde uyarlamaya yolaçabilecek düzeyde bir ekonomik krizin varlığından ve davacının müzayaka halinde bulunduğundan bahsedilemeyeceği, kaldı ki, uyarlama koşullarından olan “ön görülemezlik” koşulunun da davacı açısından oluşmadığı, yabancı para üzerinden borçlanmalarda geçmişten gelen uygulamalarda dikkate alınarak ve anılan tarihlerdeki döviz kuru artışları göz önüne alındığında ödeme tarihine kadar belirli bir artışın olabileceği öngörülebilir durumda olduğu, davacının zorunlu olarak yabancı para çekinin verildiği, bu durumun davalı tarafından da bilinmekte olduğu yönündeki iddiası somut ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, saptanan ve hukusal durum bu olunca, imzası inkar edilmeyen ve borca karşılık verildiği davacının kabulünde olan dava konusu çekten dolayı davacının davalıya 172.393,40 USD tutarında borçlu olduğu sonuç ve kanatine varıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş dilekçesinde özetle “….Davalının müvekkil üniversiteye kesmiş olduğu faturalar toplamı olan 1.342,510,66 TL nin 941.954,56 TL sini nakden ödedikten sonra bakiye 400.556,10 TL için de 30.12.2014 tarihinde çek ile ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. Bu husus müvekkil üniversitenin cari hesaplarında sabittir. Ancak müvekkil üniversitenin çek iie ödeme yapacağı 30.12,2014 tarihinde Türk Lirası çek yaprağı kalmamış olması nedeniyle davalıya bakiye borcu miktarına karşılık gelecek şekilde … Bankası A.Ş. Fındıkzade Branch/İstanbul Şubesine ait 10.04.2015 tarih ve … numaralı 172,392,40 USD bedelli Dolar çeki vermek zorunda kalınmıştır.Söz konusu çek davalıya teslim edilirken çekin teslim tarihindeki kur olan “1$=2.3235 TL” üzerinden hesaplanmak ve bu kur üzerinden anlaşmak şartı ile çek keşide edilmiştir. Andan çekin keşide edilmesi; tarafların yapmış oldukları 1,342.510,66 TL hacimli işin sağladığı güven ve inanç İle taraflar arasında, vade tarihinde bakiye borç olan 400.556,10 TL ödenmesi ile çekin iade edileceği anlaşması yapılmıştır, Bu husus, gerek çek teslim tutanağı, gerekse müvekkil üniversitenin çekte yazılı düzenleme tarihinde TL hesabında çekin gerçek bedeli olan 400 556,10 TL yi hazır bulundurması gerekmektedir.Davalı Haksız ve Kötü Niyetle Hareket Etmiş, Ticari Teamüllere Aykırı Davranmıştır, Müvekkil üniversite ile yaptıkları iş ilişkisinin TL üzerinden belirlendiğini, müvekkilin TL çek yaprağının olmaması nedeniyle teminat mahiyetindeki dolar çekini kendilerine verdiğini ve asıl alacakları olan 400.556,10 TL nin de TL hesabında hazır olduğunu bilen davalı ticari etik kurallarını, ticari teamüller» yok sayarak kötü niyetli olarak müvekkilin çekini işleme koymuştur.Davacının Gerçek Borcunun Türk Lirası Olarak Sabit Olduğu, Şayet Dolar Olarak Talep Edilecek İse bile Anlaşılan 2,3235TL Kuru Üzerinden Borcun Tespiti ve Davalının Bakiye Haksız Talepleri Yönünden Müvekkilin Borcunun Olmadığının Tespiti İçin İlk Derece Mahkemesinde Açtığımı Haklı Davamız Yasa ve Usule Aykırı Bir Şekilde Reddedilmiştir…” denilerek kararın kaldırılması, davanın kabulüne karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava takibe konu çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir.Davacı yan borcun TL olarak kararlaştırıldığını ancak ödeme tarihinde ellerinde TL cinsinden basılmış çek bulunmaması nedeni ile USD çeki verdiklerini, çek kurunun haricen anlaşma ile belli bir miktarda sabitlendiğini ,ancak davalının bu anlaşmaya aykırı olarak çeki işleme koyduğunu beyanla menfi tespit talep edilmektedir.Dava değeri itibari ile senede karşı ileri sürülen her türlü iddia yine senet hükmünde delille ispat edilebilecek olup,davacı yanın bu yönde bir ispat vasıtası getirmediği, çeki bizzat kendilerinin keşide ettiği ve çekin yabancı para cinsinden düzenlendiği, kurdaki artışın ticari hayatta öngörülebilir bir husus olduğu ,uyarlamayı gerektirecek nitelikte bir müzayaka halinin de bulunmadığı nedenle ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsiz bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davacı yan 2547 Sayılı Yasa’nın 56/b maddesi gereğince harçtan muaf olmakla Harç alınmasına yer olmadığına 3- İstinaf yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/02/2020 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.