Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3929 E. 2020/574 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3929 Esas
KARAR NO : 2020/574
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI : 2014/223 E. – 2017/96 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı taraf dava dilekçesinde; müvekkilinin 16.07.2004 tarihinde kurulduğunu her türlü kağıt , kağıt aksesuarları, her türlü temizlik malzemeleri, her türlü temizlik araç ve gereçlerinin yurt içinde ve yurt dışında alım ve satımını yaptığını, kendi markaları altında tasarladığını, tasarımlarını tescil ettirdiğini, davalının ise temizlik ve kozmetik sektöründe ham madde yarı mamul , mamul çeşitlerinin üretim, alım satımı , pazarlamasını, ithalat ve ihracatını yaptığını, davalının müvekkilinin … markasının ayırt edilemeyecek kadar aynısı olan … markasını tescil ettirdiğini, davalının markasının müvekkilinin tescil markaları ile karıştırılması ihtimali yüksek olduğundan 556 sayılı KHK’nın 7 ,8 ve 42 maddeleri gereğince 21. sınıf emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve/veya iptaline karar verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde; müvekkiline ait kullanılan … + şekil markasının Türkiye’de ve yurt dışında tescilli olup kendi kullanım alanı açısından tanınmış logo ve şekil olarak da ayırt edicilik kazandığını, her iki markanın yan yana konulduğunda görsel açıdan benzerlik bulunmadığını, fonetik açıdan benzerlik bulunmadığını, davalının markaya yaptığı yatırım ile ayırt edicilik özelliği kazandığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 1.FSHHM’nin 09.05.2017 tarihli 2014/223 E. – 2017/96 K.sayılı kararıyla; “davacıya ait marka … ibaresinde ibaret olup davalı markası Parex + şekil markası olup her iki marka bir bütün olarak değerlendirildiğinde; markaların 3. harfi değişik olup okunuş olarak birbirine yakın ifadede olup karıştırılma ihtimali yüksek olduğu, davalı markasının davacı markalarına yönelik seri marka gibi algılanacağı, tüketicilerin markaları aynı işletmeden gelen idari ekonomik anlamda bağlılığı bulunduğu düşüncesine kapılma olasılığı bulunduğu, şekil ibaresi farklı olsa bile markaların okunuş ve yazılış olarak birbirine yakın nitelikte olması davalı markasının ayırt edilmesinin zor olması, daha önce kesinleşen kesin delil niteliğindeki aynı sınıfa yönelik markanın tescilinin kabul edilmediği mahkeme kararı da dikkate alındığı” gerekçesiyle; davacı tarafın davasının kabulü ile, 2006/26281 … markası dikkate alındığında davalı tarafın tescilli 2013/13002 …+ şekil markasının davacı markasına benzer olduğundan davalıya ait 2013/13002 sayılı markanın hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkinine, karar verilmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin, markanın kullanım ve tanıtım ile ayırt edicilik kazanıp kazanmadığını incelemeksizin sadece kağıt üzerindeki görünümüne bakarak karar verdiğini, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli … esas unsurlu seri markalarının tescilden sonraki yaygın kullanım ve tanıtım ile piyasada tanınmış ve müvekkili el özdeşleşmiş hale geldiğini, … markasının tanınmış ve bilinen marka olduğunu, WIPO nezdinde 05/11 ve 16.sınıflarda ve 21.sınıfta uluslararası tescil başvuruları bulunduğunu davacının markası ile tüketici nezdinde iltibas yaratmasının yaratmasının mümkün olmadığını, Ankara 1.FSHHM’nin 2014/549 E. Sayılı dosyada alınan heyet raporunda bu hususun tespit edildiğini, -müvekkilinin markası bütün olarak değerlendirildiğinde, parex ibaresinin kendisine has renk, şekil ve kompozisyonu bulunduğunu, markanın tescil edildiği kompozisyon ve renklerde 5 yıl içerisinde çok yoğun bir şekilde ve yaygın olarak kullanılarak, ayırt edici hale geldiğini, -mahkemenin tanınmışlık ve ayırd edicilik yönünden bilirkişi incelemesi yapmadığını, -… markasının 21.sınıf emtialardan “sabunluk, sabun dağıtıcıları, kağıt havlu dağıtıcıları, tuvalet kağıdı tutucuları, çöp kovaları” dışında ciddi bir şekilde kullanılmadığını, müvekkili markasının tescil edildiği 21.sınıf kapsamındaki ürünler ile ilgisinin bulunmadığını, Bakırköy 2.FSHHM’nin 2013/213 E.sayılı davada kullanmamadan dolayı iptal davası açılmışsa da, Anayasa Mahkemesinin iptali nedeniyle yeterli inceleme yapılmadan davanın karara bağlandığını, -müvekkilinin markasının büyük süpermarket dahil Türkiye’nin her yerinde kullanıldığını, davacı markasının ise otel, motel ve lokanta gibi müessese sahiplerine yönelik olduğunu, ürünlerin dağıtım kanallarının dahi farklı olduğunu, -davacının müvekkilinin eyleminden zarar göremeyeceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekilinin 24.01.2019 tarihli dilekçe ve ekinde sunduğu Yargıtay ilamı ise istinaf süresinden sonra ibraz ettiğinden dikkate alınmamıştır. TPE den celp edilmiş, celp edilen kayıtlara göre ; davacı tarafa ait 2006/26281 sayılı … markası 21. sınıfta 02.06.2006 tarihinden itibaren tescil edildiği, sahibi adına geçerliliğini koruduğu davalı taraf adına tescilli … + şekil markasının 21. Sınıfta 13.02.2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile tescil olunduğu, geçerliliğini koruduğu gelen kayıttan anlaşılmıştır. Taraflar arasında Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde devam eden 2013/29 esas, 2014/238 karar sayılı dosyasının mahkeme tarafından bekletici mesele yapıldığı, 14.02.2013 tarihli davada … markasının 2010/84736 sayı ile TPE de başvuruda bulunulduğu, markanın yayınına 2006/26281 numaralı … markası ile 21. sınıfta benzerlik nedeniyle itirazda bulunulduğunu 21. sınıfta dahil olan emtiaların çıkarılmasına karar verildiği, TPE YİDK kararının kaldırılması için dava açıldığı, dava neticesinde mahkemece davacının dava konusu 2010/84739 sayılı … markası ile davalı adına kayıtlı 2006/26281 sayılı … markası arasında 556 sayılı KHK.nın 8/1-b anlamında benzerlik ve iltibas oluştuğu, bu nedenle TPE YDİK kararının yerinde olduğu ve iptal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği red Yargıtay denetiminden geçerek 16.02.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Marka hükümsüzlüğü davasında; ilk derece mahkemesince, 21. Sınıfta davalı adına tescilli PAREX+şekil markasının, davacı adına 21. Sınıfta tescilli … markası ile benzer olduğu ve iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle hükümsüzlük kararı verdiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince, taraflar arasında görülen Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/29 Esas- 2014/238 Karar sayılı dosyasının kesin delil niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararının incelenmesinde; Davacı (bu davada davalı) … A.Ş. Tarafından 31/12/2010 başvuru tarihli ve 2010/84739 başvuru numaralı markanın başvuru listesinden 21. Sınıfa dahil emtiaların çıkartılmasına ilişkin TPE YİDK’nun 31/12/2012 tarihli 2012-M-4248 sayılı kararının iptalinin ve 21. Sınıf malların davacı başvurusuna eklenerek tescilinin talep edildiği, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin “tüketiciler nezdinde taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin çok yüksek olduğu ve bir markanın diğerine tercih edilmesi, bir markanın diğeri ile ilişkisi olduğu, davalı markasının davacının markalarından biri imiş şeklinde kanaat oluşturacağı, böylece aynı işletmelere ait markalar kanaati uyanması sonuçlarının doğabileceği” ve “556 Sayılı KHK 8/1-b anlamında benzerlik ve iltibas oluştuğu, TPE YİDK kararının yerinde olduğu ve iptal koşullarının oluşmadığı ” gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, mahkemenin kararın gerekçesinde … şirketi adına 21. sınıfta tescilli … markasının müktesep hak teşkil edip etmeyeceğini incelediği ancak, … markasının davaya konu markadan sonra tescil edildiğinden ve markanın asıl unsuru farklı olduğundan müktesep pek teşkil etmeyeceği kanaatinin açıklandığı, Mahkeme kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/11/2015 tarihli 2015/4709 Esas- 2015/11792 Karar sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme talebinin de 16/02/2017 tarihli kararla reddedilerek kesinleştiği görülmüş, ancak müktesep hak teşkil ettiği ileri sürülen markanın daha sonra tescil edilmiş olması nedeniyle, Dairemizce kararın somut olayda kesin delil teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın hükümsüzlüğe dayanak markası … başvuru tarihli ve davalının 13/02/2013 marka başvuru tarihinden öncedir. Taraf markaları aynı 21. sınıf emtia grubunda tescilli olduğu, sınıfsal benzerlik bulunduğu, davalı markası şekil unsuru da içerse, markanın asıl unsurunun “…” sözcüğünden oluştuğu, davacı “…” markası ile bir harfin farklı olduğu markalar arasında, görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.Davalı vekilinin istinaf başvurusunda; markanın tescil tarihlerinden sonra yoğun tanıtım faaliyetleri sonucunda tanınmış hale geldiğini, ayırtedicilik kazandığını ileri sürdüğü, yurt içi ve yurt dışı kayıtlarına dayandığı yurt dışı tescil kayıtlarının davaya konu markanın tescil tarihinden sonra, 2013-2014 başvuru tarihli olduğu, yurt içi tescil kayıtlarının ise mahkemece dosyaya getirtilmediği anlaşılmakla kayıtlar Dairemizce celp edilmiştir.TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; davalı adına 21. Sınıfta tescilli … “…” markasının başvuru tarihinin 23/09/2010 tarihli olduğu, ancak başvuru aşamasında tescil ücreti ödenmediğinden müddet olduğu, 2010 başvuru tarihli “parexil” markasının ise başvuru tarihinin 23/09/2010 olduğu, davaya konu hükümsüzlüğü istenen marka ile aynı sınıfta ve daha önce tescil edildiği görülmüş, davalı markasının müktesep hak teşkil edip etmeyeceğinin, incelenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerektiği, Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “…” yine, 14.11.2008 gün ve 11505/12839 sayılı ‘…’  kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirildiği, bunların; “kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanımın ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsurunu muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır), son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi ” olarak açıklandığı görülmüştür.556 sayılı KHK’nin 7/1-b ve 8/1-b bentleri uyarınca, tescilli markayı oluşturan işaretin aynısı veya benzerinin sonradan bir başkası adına tescili mümkün değildir. Ancak, her tacirin tescilli markasının asli unsurlarından biri ya da bir kaçını muhafaza ederek seri marka oluşturma hakkının bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta her iki tarafın markalarının görsel ve işitsel olarak benzer olduğu anlaşılıyorsa da; davalının 2010 yılında 21. Sınıfta davaya konu marka ile aynı sınıf emtia grubunda tescil ettirdiği, … markasının asıl unsurunun … olduğu, davalının markalarını uzun süredir kullandığı, taraf markalarının piyasada birlikte var olduğu, davalının markasını davacı markasına yaklaştırarak kullanmadığı, davacının önceki tarihli markalarının tescil veya kullanımıyla ilgili olarak dava tarihine kadar davalı ile aralarında bir uyuşmazlık çıkartılmamak suretiyle söz konusu ibare üzerinde davalı yararına kazanılmış hak gerçekleştiği, davalının … ibaresi üzerinde korunmaya değer üstün hakkı bulunduğu (emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarihli 2017/2149 Esas- 2018/7612 Karar sayılı kararı ile daha önce tescil ettirilen “…” ve “…” markalarının aynı sınıfta tescil ettirilen davalı “…” markası yönünden müktesep hak teşkil ettiğine dair ilk derece mahkemesi kararı onanmıştır) kanaatiyle, ilk derece mahkemesince davalının müktesep hak savunması incelenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE; -6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince Bakırköy 1.FSHHM’nin 09.05.2017 tarihli 2014/223 E. – 2017/96 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Davanın reddine, 2-İlk derece yargılaması yönünden; -Davacı taraf tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harcın, 54,40 TL maktu red harcından mahsubu ile bakiye, 29,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan tecavüzün tespiti yönünden 4.910,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili, davalı tarafa ödenmesine,-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, -Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 47,40 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 06/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.