Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3925 E. 2020/267 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3925 Esas
KARAR NO: 2020/267
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2016
NUMARASI: 2012/326 E. – 2016/712 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/02/2020
İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nden verilen 29/12/2016 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, duruşmalı olarak incelendi.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia : Asıl davada; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirketler arasında 02.10.2007 tarihli … Santrali Projesi satışına ilişkin sözleşme ve bu sözleşmeye istinaden 08.10.2009 tarihli … Santrali Projesi satışına ilişkin sözleşmeye işin devamı esnasında alıcı tarafından satıcıya avans ödenmesine ilişkin protokol imzalandığını, müvekkilinin Sözleşme kapsamında … ve … santrali projelerine ilişkin iş fikrinin müvekkil veya müvekkilin belirleyeceği iştirakine devredilmesi karşılığında Sözleşmenin 4.3’üncü maddesine istinaden 3.750.000 USD + KDV olmak üzere toplamda 4.425.000 USD ve 1.000.000-TL’yi davalılara ödediğini, enerji piyasası mevzuatı kapsamında aynı bölgeye RES elektrik üretim tesisi kurmak için birden fazla müracaat olması halinde EPDK’dan lisans alınabilmesi için isteklilerin … tarafından düzenlenen ihalelere katılmaları gerektiğini, projeler ile ilgili aynı bölge için birden fazla başvuruda bulunulmuş olması sebebiyle … projelere ilişkin olarak 11. paket yarışma duyurusunu ilan ettiğini, müvekkili tarafından makul bir fiyat verilmesine rağmen ihalenin müvekkili aleyhine sonuçlandığını, bu sebeple EPDK tarafından lisans ve … tarafından bağlantı uygunluğu yazısı verilmediğini, bu kapsamda sözleşme ve protokol’de öngörülen bozucu şartın gerçekleştiği ve ödenen 1. dilim tutarların ve avansların iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin Beşiktaş … Noterliğinden 02.11.2011 tarih ve … yevmiye numarası ile davalı şirketlere ihtarname gönderdiğini, ödediği meblağların kendisine iadesini talep ettiğini, davalılar tarafından devredilen ve fiziki bilgi ve belgeden oluşan bir proje mevcut olmadığı için müvekkili tarafından iade edilebilecek bir projenin ve dolayısıyla yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüğün bulunmadığını, davalıların belirtilen tutarı ödemediğini, gönderdikleri cevabi ihtarnamelerde ödemeleri aldıklarını ikrar ettiklerini ve fakat bu tutarları ödemeyeceklerini ifade ettiklerini, müvekkilinin 31.07.2012 tarihinde davalılara ihtarname göndererek ödediği meblağların 02.11.2011 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek TCMB’nin kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faizinin de hesaplanması ve eklenmesi suretiyle bulunacak toplam tutarın ödenmesini talep ettiğini, ödemenin yapılmaması üzerinde işbu davanın açıldığını, Ahde vefa ilkesi gereğince tarafların sözleşme ve protokol hükümlerine uygun hareket etmesi gerektiğini, ancak davalıların sözleşmenin 10. maddesi uyarınca kendilerine ödenmiş tutarları iade etmediklerini, sözleşme kapsamında yer alan yükümlülüklerin yerine getirmediklerini, sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen olumsuz bozucu şarta bağlı olarak, bozucu şartın gerçekleşmesiyle birlikte ödenen avansın geri ödenmesi gerektiğini, sözleşme kapsamında “… tarafından hiçbir şekilde bağlantı uygunluğuna izin verilmemesi ve EPDK tarafından lisans verilmemesi” bozucu şartının gerçekleştiğini, davalıların sözleşme ve protokolde yer alan edimlerini yerine getirmeyerek müvekkilinin zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürmek suretiyle, davalıların temerrüde düştükleri tarih olan 02.11.2011 tarihinden ödenen bedelin iade edileceği güne kadar avans faizi oranında işleyecek temerrüt faizi ile beraber 3.750.000-USD + KDV’nin (toplam 4.425.000 -USD ) ödeme günündeki kur karşılığı TL’nin ve 1.000.000 TL avans bedellerinin davalıların tahsilini talep ve dava etmiştir Birleşen davada ;Davacı vekilinin 31/07/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanmış olan 02/10/2007 günlü … Santralı projesi satışına ilişkin sözleşmesi gereğince 05/02/2008 günü faksla gönderildiği anlaşılan fatura ve senet teslim tutanağına göre ve 05/10/2009 tarihli sözleşmeye göre iş devam ederken alıcı …’nin davacılara avans ödemesine ilişkin protokolde bahsi geçen, keşidecisi … A.Ş. olan, davacı işbu şirket tarafından teminat amacı ile davalıya verilen 01/02/2008 keşide tarihli vade tarihi boş 1.875.000 USD bedelli senet, keşide ve vade tarihli boş 500.000 TL bedelli senet ile yine davacı … AŞ tarafından keşide edilerek, teminat amacı ile davalıya verilen keşide ve vade tarihi boş 500.000 TL bedelli senet ve 01/02/2008 keşide tarihli vade tarihi boş 1.875.000 USD bedeli senetlerin, davalıya teminat amaçlı verilmiş olması sebebi ile davalıdan istirdadını, taraflar arasındaki 02/10/2007 günlü sözleşme nedeni ile davalı tarafından ödenmeyen 2. Dilim alacak olarak 3.750,000 USD karşılığı olan 7.237.25,00’den avans olarak ödenen 1.000.000,00 TL düşülükten sonra geriye kalan 6.237.125.00 TL’nn davalıdan tahsili ile %50şer oranında davacılara verilmesine, alacağın talep edileı miktarını teminat altına alınması bakımından davalının menkul ve gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, işbu dava ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas Sayılı dosyası arasında, ” Gerek tarafları ve gerekse konusu bakımından bağlantı bulunması sebebiyle, işbu davanın İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmesini taleple dava açılmıştır.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Asıl Davada ; Davalı … A.Ş vekili davaya cevap dilekçesinde;Davacı şirket ile davalı müvekkili … ve diğer davalı … şirketi arasında 02.10.2007 tarihinde “… Santrali Projesi Satışına İlişkin Sözleşme” imzalandığını, bu sözleşmenin 2. Maddesinde “satıcıların sözleşmede belirtilen … ve … santrali projelerini geliştirdikleri ve 7.500.000 USD + KDV toplam satış bedeli karşılığında tüm hakların …’ye ve …’nin belirleyeceği bir iştirake devredileceği hususunda tarafların anlaştıkları” belirtildiğini, sözleşmede öngörülen bedelin yarısı 13.02.2008 tarihinde fatura karşılığında ödendiğini, …’tan verilen 07.09.2009 tarihli uygunluk yazısına istinaden davacı tarafından 09.10.2009 tarihinde 2.dilim ödemenin yapıldığını, “Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği” uyarınca davacı şirkete devredilen projelerin yarışmaya katılabilir nitelikte olduğu … tarafından kabul edilerek 06.09.2011 tarihinde yapılacak 11. Paket yarışmasına davacı şirketin de davet edildiğini davacı şirketin bu daveti kabul ettiğini ve 06.09.2011 tarihinde yapılan yarışmaya katıldığını, ancak basiretli bir tacir olarak yarışmayı kazanmak için azami oranda gayret göstermediğini ve bu sebeple ihaleyi kaybettiğini, davacının 02.11.2011 tarihli ihtarnamesine karşı 14.11.2011 tarihinde gönderilen ihtarnamede “davacının taleplerinin kabul edilmediği belirtilerek RES katkı payının oldukça düşük tutularak ihaleyi davacının kendi kusuruyla kaybettiğini belirterek, kalan bakiye bedelin ödenmesi ile teminat senetlerinin iadesi” taraflarınca talep edildiğini, daha sonra davacının 31.07.2012 tarihli ikinci ihtarnamesine 07.08.2012 tarihinde gönderdikleri ihtarname ile cevap verdiklerini, bu ihtarnamelerde aynı hususların tekrarlandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı 02.10.2007 tarihinde, 22.09.2010 tarihli ve 27707 sayılı Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliğinin yürürlükte olmadığını, sözleşmenin 3. maddesinde “bu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat”a atıf yapıldığını, bu nedenle sözleşmenin 10/2 maddesinin davacının yönetmelik hükümleri çerçevesinde girdiği ihaleyi de kapsadığı şeklindeki iddiasının açıkça MK m.2’ye aykırı olduğunu, … tarafından söz konusu projelerin bağlantı uygunluğuna izin verilmemesine bağlı bir lisans vermeme durumunun söz konusu olmadığını, sözleşmenin 10/2 maddesindeki ilk ödeme dilimine ilişkin ödemeler tamamlandıktan sonra 2. Kısma ilişkin ödemenin 09.10.2009 tarihinde yapıldığını, bu durumun sözleşmenin 10/1. Maddesinde davalılar için öngörülen edimlerin yerine getirildiğini ve bunun davacı tarafından kabul edildiğini gösterdiğini, davacının yarışa girdikten sonra söz konusu taleplerin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının katılmış olduğu yarışmada RES katkı payını ihaleyi kazanan şirketlerin çok altında ve oldukça düşük tutmuş olması (3.51 ve 2.51) sonucu ihaleyi alamadığını, davacının kendi kusurlu davranışının sonuçlarını müvekkiline yükleyemeyeceğini, davacının yarışmayı kaybederek projelerin ekonomik değerini yitirmesine de sebep olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Davalı …A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde; Diğer davalı … ve müvekkili şirket ile davacı arasında 02.10.2007 tarihinde “… Santrali Projesi Satışına İlişkin Sözleşme” imzalandığını, bu sözleşme ile … Projelerini davacıya devrettiklerini, müvekkilinin payına düşen 2.215.500 USD’yi günün kuru üzerinden düzenlenen fatura karşılığında müvekkil şirkete 13.02.2008 tarihinde davacı tarafından ödendiğini, …’ın 07.09.2009 tarihli yazısında sözleşmeye konu her iki projeye bağlantı uygunluğu verildiğini, işbu durumun 02.10.2007 tarihli sözleşme kapsamında müvekkilinin yükümlülüklerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini gösterdiğini, bunun üzerine davacı ile müvekkili arasında 08.10.2009 tarihinde ikinci dilim ödemeye istinaden 02.10.2007 Tarihli … Santrali Projesi Satışına İlişkin Sözleşmeye İşin Devamı Esnasında Alıcı Tarafından Satıcıya Avans Ödenmesine İlişkin Protokol imzalandığını, protokole göre davacının müvekkilinin sözleşme kapsamında hak etmiş olduğu ikinci dilim bedelden mahsup edilmek üzere 500.000 TL tutarındaki avansı 09.10.2009 tarihinde müvekkiline ödediğini ve yine bu protokol kapsamında borçlusunun müvekkili, alacaklısının davacı olduğu 01.02.2008 tarihli ve 1.875.000 USD tutarlı teminat senedini müvekkilden aldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin işbu protokolün yapıldığı 2009 tarihinde yürürlükte olduğu ve müvekkilinin ikinci dilim ödemeye hak kazandığının davacı tarafından da kabul edildiğini, taraflar arasındaki RES Projesi Satış Sözleşmesi kapsamında müvekkilinin ve diğer davalının üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının yarışmayı kaybetmesinde davalıların hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davacının sözleşme kapsamında satın aldığı projelerle yarışmaya katılabildiğini, davacı şirketin 2012 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunda, yarışmada oluşan fiyatların belirledikleri fiyatların üzerinde olması sonucu projelerin bağlantı haklarını alamadıklarını ikrar ettiğini, davalıların satım bedelinin tamamına hak kazanabilmeleri için gerçekleşmesi gerekli olan geciktirici şartın (md.10) gerçeklemesine davacının kendi kusuru ile engel olduğunu ikrar ettiğini, bu nedenle BK m.154 uyarınca şartın gerçekleşmiş sayılacağını ve davalıların bedelin tamamına hak kazanacaklarını, aynı şekilde bozucu şartın da davacının kusuru ile gerçekleştiği için sözleşme bedelinin iadesinin talep edilemeyeceğini, davacının yatırımdan vazgeçmesi durumunda ödeme yapma yükümlülüğünün sona ermeyeceğini, bu durumunda sözleşmede düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmektedir. Birleşen davada Birleşen davanın davalısı …. Vekilinin cevap dilekçesinde; Müvekkili tarafından Sözleşme ve Protokol kapsamında davacılara 4.425.000 USD ve 1.000.000TL avans ödendiğini, projelere ilişkin EPDK tarafından lisans uygunluk yazısı verilmemesi nedeniyle bozucu şartın geçekleştiğini, müvekkili tarafından ödenen avansların iadesinin talep edildiğini, davacıların söz konusu avansları iade etme yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, EPDK tarafından lisans verilmemesi nedeniyle davacıların 2. ödeme dilimi olan 3.750.000 USD +KDV tutarındaki ödemeye hak kazanmadıklarını, sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca EPDK tarafından lisans verilmesinin uygun bulunduğuna dair olumlu yazının alınmadığını, dolayısıyla lisans alınması şartının yerine getirilmediğini, sözleşmenin 10. Maddesinin 2. Kısmı ve 4.3 hükmünün birlikte değerlendirildiğinde EPDK tarafından lisans uygunluk yazısının verilmesinin 2. Dilim ödemenin ön şartı olduğunu, … tarafından bağlantı uygunluk yazısının verilmesinin 2. Dilim ödemenin yapılması için yeterli olmadığını, sözleşmenin 4.3 maddesinin 3. Cümlesine göre müvekkilinin davacılara yaptığı 1. Dilim ödemenin iadesi için teminat olarak aldığı senetleri, ancak bağlantı uygunluk yazısının gönderilmesi ve EPDK’dan lisans uygunluk yazısının verilmesi şartıyla iade edileceğinin belirtildiğini, davacıların teminat senetlerinin iadesini isteyemeyeceklerini, 08.10.2009 tarihili Protokol kapsamında davacılara 1.000.000TL ödeme yapılmasının avans kabilinden bir ödeme olduğunu, Sözleşme kapsamındaki hizmetlerin tamamlanması için yapıldığını, taraflar arasında Protokol düzenlendiği tarih itibariyle birden fazla müracaat olması halinde EPDK tarafından başvuru sahipleri arasında nasıl seçim yapılacağına dair mevzuat boşluğunun bir yönetmelikle doldurulacağının açık olduğunu, davacıların o dönemde yarışma yapılacağının bilincinde olduğunu, bu nedenlerle birleşen davanın reddini talep etmektedir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince ; iddia savunma alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında akdedilen … santrali projesi satışına ilişkin sözleşmenin imza tarihi 2.10.2007 ve bu sözleşmeye istinaden bu sözleşme kapsamında ve işin devamı sırasında alıcıdan satıcıya avans ödemesi yapılmasını öngören protokolün imza tarihi de 8.10.2009 olduğu, sözleşmenin yapılış tarihinde “elektrik enerjisi üretmek amacıyla aynı bölge ve aynı kaynak için yapılmış birden fazla lisans başvurusu olması halinde seçim yapılmasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki tebliğ” yürürlükte olup bu tebliğ 23.07.2004 günlü resmi gazetede yayımlandığını, daha sonra Danıştay 13. Dairesi ise 8.2.2016 da bu düzenlemenin yürürlüğünü durdurarak 26.02.2008 de iptal ettiği, bilahare Elektrik piyasası lisans yönetmeliğinin 5. Maddesinde 26.02.2008 de yapılan değişiklik ile birden fazla müracaat halinde seçilme şeklinin … tarafından hazırlanacak yönetmelik ile düzenleneceği hüküm altına alındığını; Tebliğ komisyonun teşkili ve çalışma usulu başlıklı 4. maddesinde en yüksek teklifi veren şirketin tespiti için kurul kararıyla komisyon oluşturulacağı, aynı tebliğin teklif usulü 5. Maddesinde ise en yüksek teklifi veren şirketin tespiti için kapalı zarf ile teklif alınacağı hüküm altına alındığını; Yürütmenin durdurulması kararı verilen tebliğin aynı kapasite için birden fazla başvuru olması halinde lisansların hangi şartlar altında dağıtılacağı hususunda genel bir bilgi verdiği, buna göre de lisansa hak kazanmak için herkesin doğrudan başvuru ile üretim lisansı alabilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını; Taraflar arasındaki sözleşmenin tarihi 2.10.2007 olup sözleşmenin yapılış tarihinden 1 ay sonra projenin hayata geçilmesi için EPDK ya başvuruda bulunulduğunu, …’ ın dosyada bulunan 10.03.2014 günlü yazısında elektrik sistemine bağlanabilir rüzgar santrali kapasitesinin 12.000 MW olduğu belirtilmekte olup, ilgili istatisliklerden de anlaşılacağı üzere 78.000 MW luk rakam sektörde büyük bir yığılmayı gösterdiğini, dolayısıyla birden çok başvuru yapıldığının ortaya koyduğunu, 23.7.2004 günlü tebli de bu başvurular arasında bir yarışma olacağını ortaya koymuş ise de yürürlüğü durdurduğunu, daha sonra 22.10.2010 günlü rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılan lisans başvurularına ilişkin yarışma yönetmeliği ile yarışmaya ilişkin esaslar tespit edilmediğini, gerek sözleşme tarihi gerekse de sonradan yürürlüğe giren mevzuat hükümleri uyarınca aynı bölgeye ilişkin birden fazla müracaat halinde başvuranlar arasından bir seçim yapılması gerektiğinin anlaşıldığını, ancak buna rağmen tarafların sanki hiçbir yarışma olmayacakmış gibi sözleşmeyi kaleme aldığını, Taraflar arasındaki sözleşmede … ve … santrali projelerinin sözleşme bedeli karşılığında FSEK ve diğer mevzuat uyarınca projelerden kaynaklanan mali hakların devrinin düzenlendiğini, sözleşmede tarafların bir şey yapmayı veya vermeyi taahhüt eden taraf konumundaki davalı/karşı davacının yükümlülüklerini ve onun yükümlülüklerini etkileyecek 3. Şahıslara ilişkin olguları düzenlediklerinin anlaşıldığını, bu yaklaşım tarzının da işin niteliğine uygun olduğunu, zira sözleşme ilişkisindeki davacı/karşı davalının yükümlülüğünün öngörülen bedeli ödemekten ibaret olup bu tür borç yönünden ödeme miktarı ve vadesi gelince ödemekten başka bir şey olmayacağını, sözleşmenin 2. maddesinin bu hususu açıkça belirttiğini; Sözleşmenin 3. maddesinde tarafların yükümlülükleri incelendiğinde, satıcıların proje bilgilerinin tam ve doğru olmasından bu bilgilerin yapılması tasarlanan rüzgar santralleri açısından uygulanabilir nitelikte olmasından ve proje bilgilerinin EPDK ve diğer idari makamlara lisans ve izin başvuruları için yeterli olmasından sorumlu olmayı kabul ettiği sonucuna ulaşılması gerektiğini, Satıcının projeler için lisans alınması sürecinde idari makamlar nezdinde girişilecek işlemlere ilişkin herhangi bir insiyatif ve sorumluluk almadığını, kendilerine bu açıdan herhangi bir mükellefiyet yüklenmediğinin sözleşme hükümlerinden açıkça anlaşıldığını, bir başka söyleyişle ihalenin kazanılamamasından projeyi hazırlayan satıcının herhangi bir kusuru bulunmadığını, projeyi hazırlama yükümlülüğünü yerine getiren satıcının taraf edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olup ücrete hak kazandığını; Davacı/karşı davalı taraf her ne kadar yarışmanın kendi lehlerine sonuçlanmadığından bahisle ödenen bedelin iadesini talep etmiş ise de, taraflarca mevcut hukuki ve fiili şartlar ile yürürlükteki düzenlemeler dikkate alınmadan basiretli bir tacir gibi sözleşmenin ne gibi sonuçlar doğuracağı yeteri kadar tartışılmadan sözleşmeyi yaptıklarını, davalı/karşı davacının iş bu sözleşme uyarınca edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini bu nedenle de ücrete hak kazandığını ve kendilerine ödenen ücretin geri istenemeyeceğini; Sözleşme hükümleri incelendiğinde davalı/karşı davacının sahip olduğu anlaşılan … santrali projelerinden kaynaklı mali hakların devri amacıyla yapılan projelerin lisans başvurusu için uygunluğunun tespiti bakımından … ve EPDK dan gelecek görüşlerin esas alınmasının ölçü alındığı sonucuna ulaşılabileceğini, yapılan bu sözleşmeye göre bu kurumlardan alınacak bağlantı, uygunluk ve lisans verilebilir yazıları projelerin istenilen niteliklere uygunluğunu ortaya koyacağı gibi ödeme takvimini de belirlediğini; Sözleşmenin “ödeme” başlıklı 4.3 maddesinde 2.parti ödeme için … tarafından verilecek olan bağlantı uygunluk yazısı kapsamında EPDK nın …’nin mezkur projeler için yapmış olduğu başvuruya lisans verilmesinin uygun bulunduğuna dair olumlu yazısının firmaya ulaşmasını takiben 5 gün içinde yine her iki firmaya faturaları karşılığında eşit olarak ödenecek ve alıcının almış olduğu her iki senet de satıcılara iade edilecektir hükmünü içerdiğini, yine sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmenin 2. kısmının …’ ın bağlantı uygunluk yazısını vermesi veya alıcı tarafından iletim hattının kurulmasını talep ederek uygunluğa onay vermesi halinde EPDK’nın alıcıya lisans uygunluk yazısını göndermesi kaydıyla sözleşme şartları yerine getirilmiş olacağına değinildiğini, burada sözleşmenin ifa ile sonlanması ve ikinci bir ödemeye hak kazandırmasının EPDK tarafından lisans verilmesi ile mi yoksa … tarafından bağlantı uygunluk yazısının verilmesiyle mi gerçekleştiğinin sözleşme hükümlerinden net bir şekilde anlaşılamadığını; Burada sözleşme hükümleri birbirinden bağımsız ve müstakil olarak değerlendirildiğinde çelişkili sonuçlara ulaşmanın mümkün olduğunu, dosyada bulunan … tarafından gönderilmiş 10.3.2014 günlü yazıya göre lisans başvurusu için bağlantı uygunluk yazısı gerektiğini, tam tersine bağlantı uygunluk yazısı için yarışmaya girme şartı ve yarışmayı kazanma koşulu arandığını; Ancak taraflar arasındaki sözleşme ve lisans verilmesi süreci 2010 yılı sonrası düzenlemeler baz alınarak değerlendirilemeyeceğini, sözleşme kurulduktan sonra sözleşmenin konusuna ilişkin mevzuat değişikliği olduğu takdirde bu durum ancak sözleşmenin uyarlanmasına konu edilebileceğini, ancak tarafların bu yönde herhangi bir talebi bulunmamakta olup sözleşme ilk imzalandığı haliyle ayakta tutulduğunu; Sözleşme hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde davalı/karşı davacının projelere bağlantı uygunluğu ve lisans alınmasını üstlenmediğini, sadece bağlantı uygunluğu ve lisans alabilecek nitelikteki projeleri hazırlayıp devretmeyi yüklendiğinin belirgin olduğunu, yani davalı/karşı davacının lisans alınmasına yönelik herhangi bir yükümlülüğüne sözleşmede yer verilmediğini, bu tarz bir garantinin mevzu bahis edilmediğinin açık olduğunu, bu nedenle davalı/karşı davacı lisans alınamamasından sorumlu tutulamayacağını, lisans alınamamasının sözleşme konusu projelerin bu nitelikte bir başvuruya hiçbir şekilde uygun olmamasından kaynaklansaydı bu sözleşme çerçevesinde sorumluluk ancak bu ihtimalde söz konusu olacağını, lakin projenin yetersizliğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir iddia ya da tespit bulunmadığını; Sözleşmenin yapıldığı tarihte aynı bölgeye birden fazla başvuru olması olasılığında bir seçim ve yarışma prosedürünün zorunlu olacağı bilindiği ve öngörüldüğü halde bu hususa hiç değinilmemiş olması işin yarışma ayağından kaynaklanacak risklerin davacı/karşı davalı tarafça üstlenildiğini gösterdiğini; Lisans alınmasının satıcının sorumluluğunda olan konu olmayıp projelerin niteliğine ilişkin bir tespit yapılması bakımından ikinci dilim ödemenin muaccel kılınmasını sağlayacak bir olgu olarak belirlendiğini, ancak …’nin söz konusu projeleri kullanmak suretiyle katıldığı yarışmaları kazanamamasının bir sonucu olarak anılan projelere ilişkin bir değerlendirme yapılamadığını ve … tarafından da bu konuda bir görüş oluşturulamadığının görüldüğünü; Karşı davanın davacıları sattıkları projelerin ödenmeyen kısmını talep ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı/karşı davacı tarafa yapılan ilk parti ödemeye ilişkin ödemenin iadesi yükümlülüğünün doğum bakımından … tarafından bağlantı uygunluğuna hiçbir şekilde izin verilmemesi ile EPDK tarafından lisans verilmemesi şartlarının birlikte gerçekleşmesi şartına bağlandığını, RES projelerinin kullanılacağı alana ilişkin olarak düzenlenen yarışmanın davacı tarafından kazanılamaması sebebiyle EPDK lisansının alınamamasının sözleşme kapsamında bozucu şart olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayacağını; Tarafların sözleşme tarihi itibariyle yarışma düzenlenmesi zorunluluğu ve usulünü öngören bir mevzuat olmasına rağmen basiretli bir tacir gibi davranmaları gerekirken söz konusu hükümleri göz ardı ederek davaya dayanak sözleşmeyi imzaladıklarının görüldüğühü, bu bağlamda lisans verilmemesinin sebebinin sözleşmeyle devrolunan projelerin bu nitelikte olmadığının anlaşılması ihtimalinde anılan hükmün bozucu şartın gerçekleşmiş kabul edilebileceğini, sözleşmeyle üstlenilmiş olan bu riskin gerçekleşmesi sonucunda lisans alınamamasının sözleşmenin 10/2 maddesi kapsamına giren bir durum olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacı/karşı davalının anılan hükme dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağını; Davacı/karşı davalının … tarafından bağlantı uygunluk yazısı verildikten 1 ay sonra ikinci dilim ödemeye mahsuben 1.000.000-TL ödemesi, davalıların birinci dilime ilişkin yükümlülüklerini ifa etmesi karşısında bağlantı uygunluk yazısı ile de ikinci dilim ödemeye hak kazanıldığı kanaatinin oluştuğunu, EPDK tarafından lisans uygunluk yazısının verilmemesinin projelerinin uygun olmamasından değil davacı/karşı davalının yarışmayı kazanamamasından kaynaklandığını, davacı/karşı davalının gerek bu sözleşmeyi düzenlerken gerekse de yarışma esnasında basiretli tacir gibi davranmasının gerektiğini, yarışmayı kazanamamasından yükümlülüklerini yerine getirmiş olan davalı/karşı davacının sorumlu tutulamayacağını ve sonuç olarak da sözleşme kapsamında yükümlülüğünü yerine getiren davalı/karşı davacının öngörülen ikinci ödeme diliminin ödenmeyen kısmının talep hakkının bulunduğunun kabulü gerektiğini, belirterek; asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne; birleşen davada davacı taraf dilekçesinde talebini TL ye çevirmek suretiyle TL cinsinden istemiş olduğundan alacağa avans faizi uygulanmasına karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı, birleşen davada davalı yan istinaf dilekçesinde; dilekçelerinin ilk on beş sayfasında dava hakkındaki genel bilgileri, sözleşme yorumlarını ve safahatı özetledikten sonra; kararın istinafı için bildirdikleri gerekçelerinde özetle; “mahkemece karara esas alınan gerekçenin ilk rapordaki gerekçe olduğunu, bu durumda eğer delil niteliği veya gösterge niteliği yok ise mahkemenin ikinci raporu niçin aldığının anlaşılmadığını, gerekçede ikinci rapordan ayrıntılı olarak bahsedilmediğini, oysaki ikinci raporun tekni açıdan oldukça ayrıntılı ve iddiaları destekler mahiyette tespitlerinin olduğunu, bunların karar gerekçesinde tartışılmadığını ve kök rapora niçin üstünlük tanındığının da yeterince açıklanmadığını, hükme esas alınan raporun, birleşen dava davacıların dayanaksız hukuki isnatlarından ibaret kaldığını; sözleşmede geciktirici ve bozucu şart olarak kararlaştırılan, taraflarca ileride gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsiz kabul edilen olaylara bağlanan neticelerinin, yükümlülük değil, garanti hiç değil, yapacağı bir şey yok ki diye yok saymak mümkün olmayacağını, şartın taraf iradeleri dışındaki olaylara sonuçlar bağladığını, edim veya garanti olmadığını, taraflara dürüstlük kuralına aykırı müdahale etmeme dışında bir şey yapma veya yapmama borcu yüklemediği zaten aşikar olduğunu, böyle olmasının tarafların şartın gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesinden doğacak sonuçlara katlanmaması gerektiği anlamına gelmeyeceğini, satıcıların müdahil olamayacakları ihale sürecinin sonucundan sorumlu tutulup tutulamayacakları sözleşme özgürlüğü kapsamında, kendi kabullerinin olup olmadığı ile ilgili olduğunu, garanti verenin, kefil olan kendi etki alanındaki eylemler nedeniyle mi sorumlu tutulduğunu, kusurun başka, temerrütün başka, şartın başka kavramlar olduğunu, hepsinin belli koşullar altında iade borcu doğurduğunu, başkasının etki alanındaki sonuçlardan sorumlu olmanın, tam da şart, ya da garanti, ya da kefalet suretiyle kabul etmiş iseniz pekala mümkün olacağını, birçok bileşenin etkilediği ihale neticesi oluşacak durumdan sorumlu olmak sözleşme tarafının keyfi iradesine tabi olduğunu, sözleşme tarafı kabul etmiş ise, “edimi yok ki” polemiğine girişmenin kimsenin haddi olmadığını, bizzat davalı/ k.davacı dilekçesi ekinde sunulan mütalaa’da dolayısıyla karşı tarafça “tarafların sonraki eylemleri ile ihale sürecini içeren 2010 yönetmeliğini sözleşmenin eki haline getirdikleri yazılı iken, tarafların öyle olmadığını bildikleri halde sanki hiç yarışma yapılmayacakmış gibi sözleşme imzaladıklarını, sözleşme imzalandığı tarihteki mevzuata göre değerlendirilir demenin açıkça taraf tutmak olduğunu, mahkemenin görevinin davalı/k.davaanm açık kabulüne rağmen davalı/k.davacıyı koruyacak bahaneler üretmek olmadığını, bu bahane ile bir tarafı sorumlu olmaktan kurtaran mahkemenin, sözleşme tarihinde olmadığını kabul ettiği bir yarışmayı kazanamamış olmasında davacı yanı nasıl sorumlu tutabildiği de ayrı bir soru işareti olduğunu; Ana rapor ve devamında alman ek / ayrık raporların o dönemki Sayın Mahkeme Heyeti tarafından yetersiz görülerek yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verildiğini, hatta o dönemki Sayın Heyet tarafından verilen ara kararın aynen kök rapor düzenleyen bilirkişi kurulunda ek rapor aşamasında görüş ayrılığı çıktığından bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı kanaatine vanldığından …gerekçesine yer verdiğini, yani ilk heyet tarafından verilen raporun hukuken hiçbir anlamı kalmadığını, buna rağmen sonradan teşekkül eden mahkeme heyeti ilk heyet tarafından verilen ilk raporu kendine rehber edindiğini, o dönemki Sayın Mahkeme Heyeti tarafından yeni bir heyetten rapor alınması yönünde verilen ara karar akabinde heyet oluşturularak oybirliği ile rapor tanzim edildiğini, gelen son rapora karşı taraflarınca hiçbir itiraz ileri sürülmediğini, davalı / birleşen dosya davalıları tarafından sayfalarca itiraz ileri sürüldüğünü, ısrarla yeni heyetten yeni rapor alınmasının talep edildiğini, hukuk garabeti bir gerekçeli karara imza atan mahkeme heyetinin, son rapora itirazlar aşamasında davalı / karşı davacının tüm taleplerini reddettiğini ve sözlü yargılamaya geçtiğini, devamında yapılan duruşmalarda ise dosyanın akıbeti nasıl olduysa bir anda değiştiğini, eş zamanlı olarak da ısrarla ve hiddetle “yeni heyet / yeni rapor” isteyen davalı / birleşen dosya davacıları son dilekçelerinde yeni rapor / yeni heyet taleplerinden vazgeçtiklerini, sözlü yargılama aşamasına geçen mahkeme heyetinin bu kararını da isabetli bulduklarını beyan etmekten geri durmamışlardır……” beyanıyla gerekçesi de yetersiz olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Birleşen dava davacıları istinafa cevap ve kendi istinaf dilekçelerinde özetle; asıl davacının istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığını ayrıntılı şekilde beyan ettikten sonra, birleşen dosyadaki taleplerin yabancı döviz cinsinden olmasına rağmen mahkemenin TL olarak hüküm verip avans faizi uyguladığını, bu uygulamanın hatalı olduğunu, talepleri gibi döviz alacağına hüküm verilerek 3095 Sayılı Yasanıın 4-A maddesine göre faize hükmedilmesini, avukatlık ücretinin de yabancı para cinsinden olan alacağa göre hesaplanmasını ve avukatlık ücreti faizinin de 3095 Sayılı Yasaya göre verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava her iki tarafa karşılıklı edimler yükleyen , fikri haklara ilişkin düzenlemeleri de içeren proje satışı sözleşmesi kapsamında ;tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği, sözleşmedeki ödemeye ilişkin düzenlemelerin bozucu şarta bağlanıp bağlanmadığı ,buna göre de asıl davada davacının ödediği bedeli geri isteyip isteyemeyeceği, birleşen dava açısından da bakiye iş bedelinin talep edilip edilemeyeceği ve teminat senetlerinin bedelsizliğinden söz edilip edilemeyeceği temel noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümlenmesinde Sözleşmenin 4. Maddesi ve bu maddenin alt bentlerinin ve sözleşmenin 10. Maddesinin doğru olarak yorumlanması önem arzetmektedir. İlk derece mahkemesinde alınan ilk bilirkişi raporunda ; davacı tarafın … tarafından bağlantı uygunluk yazısı verildikten 1 ay sonra 2. dilim ödemeye mahsuben 1.000.000TL ödemesinin davalıların 1. dilim ödemeye ilişkin yükümlülüklerini yerine getirdiği ve bağlantı uygunluk yazısı ile de 2. dilim ödemeye de hak kazanıldığı şeklinde bir yorumun yapılmasını mümkün kıldığı, … tarafından bağlantı uygunluk yazısının verilmesi, taraflarca projelerin lisans alabilir nitelikte olduğu şeklinde yorumlandığı, bu sebeple 2. dilim ödemenin kısmen ifasının gerçekleştiğinin anlaşıldığı, bu çerçevede sözleşmenin bütünü ve tarafların o dönemki davranışları dikkate alındığında, EPDK tarafından lisans verilmemesi gerekçesi ile yapılan bu ödemenin iadesinin talep edilemeyeceği, EPDK tarafından lisans uygunluk yazısı verilmemesinin, projelerin uygun olmamasından değil davacı-karşı davalının düzenlenen yarışmayı kazanamamış olmasından kaynaklandığı, Karşı davanın davacılarının, sözleşme kapsamında öngörülen 2. ödeme diliminin ödenmeyen kısmını talep etme haklarının olduğunun kabulünü gerekli kıldığı yolunda rapor sunulmuştur. Ayrık görüş bildiren bilirkişi projenin uygunluğu ve yeterliliği hususunda diğer bilirkişiler ile hemfikir olmakla birlikte; davacının yarışmada düşük fiyat verdiğini söylemenin de mümkün olmadığını beyan etmiştir. Yani ayrık görüş davacının proje yarışmasında sunduğu fiyat teklifinin değerlendirilmesi açısındandır. İlk derece mahkemesince alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise ; … tarafından gönderilen uygunluk yazısının sözleşmedeki birinci parti ödemesini haklı kılar bir yazı olmadığı, yarışmaya katılan tüm firmalara bu şekilde veya benzer yazılar gönderildiği ; yarışmanın kazanılamamış olmasının sözleşmenin 10. Maddesine göre davacı yanı bakiye bedeli ödemekten imtina ettirecek bir ve hatta ilk ödenen bedeli de iade ettirecek bir düzenleme olduğu ,davacı yanın yarışmada hatalı fiyat teklif ettiğinin kabul edilemeyeceği yönünde görüş bildirmiştir. Görüldüğü gibi ; ilk derece mahkemesinde alınan iki farklı heyetin hukuki olarak sözleşmenin hükümlerini değerlendirme açısından iki farklı görüşü benimsedikleri birbiri ile çelişen iki ayrı bilirkişi raporu bulunmakla ; mahkemenin üçüncü rapora gitmesi veya hükme esas aldığı raporu hangi gerekçe ile diğerine üstün tuttuğunu gerekçesinde açıklayarak hüküm kurması gerekmekte iken ; ilk rapora göre hüküm kurduğu, ancak gerekçede ikinci rapora niçin itibar edilmediği ,ilk raporun niçin üstün tutulduğu yönünde yeterli ve denetlenebilir görüş ihtiva etmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle ; yanların istinaf başvurusu üzerine Dairemizce raporlardaki çelişkinin giderilmesi, davacı yanın verdiği fiyat teklifinin yeniden denetlenmesi açısından istinaf incelemesi sırasında yeniden rapor alınma yoluna gidilmiştir. Talimat mahkemesine verilen görevde …’ın açmış olduğu 11.paket yarışmada … Aş’nin verdiği teklifin işin yatırım maliyeti, sektördeki kar beklentileri gibi teklif vermeye etkili olan diğer tüm unsurlar dikkate alındığında davacı tarafça verilen teklifin normal koşullarda makul olup olmadığı ayrıca Sözleşmede bedelin danışmanlık hizmet bedelini de kapsadığı anlaşıldığından aynı heyetten sözleşmede öngörülen proje bedeli için de danışmanlık hizmetine tekabül eden miktarın da belirlenmesi konusunda, ODTÜ ve EPDK’da görevli inşaat mühendisi, rüzgar enerjisi mühendisi ve elektrik mühendisi öğretim üyelerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor talep edildiği ; ancak talimat mahkemesinin hem öğretim üyesi seçiminde hem de görev alanı olarak talimata uygun hareket etmediği, heyetin usulüne uygun oluşturulmadığı raporunda usulüne uygun düzenlenmediği, heyette aynı konuda uzman iki kişinin bulunduğu toplam üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve Alınan 01/10/2018 tarihli raporda ; davacının yarışmada verdiği fiyat teklifi hem fizibilite raporu üzerinden hem de diğer katılımcıların teklifleri üzerinden değerlendirilmiş ve davalı … tarafından dosyaya sunulan fizibilite raporunun ilk kurulum maliyeti saptanması açısından hatalı tespitler içerdiği ,santralin yatırım maliyetinin hatalı hesaplandığı, bu nedenle konuya istatistiksel olarak da bakıldığında sektörel değerlendirme sonuçlarına göre davacının fiyat teklifinin makul olmayan bir teklif denemeyeceğini ,sözleşmeye göre iletim hatlarının kurulması safhası gerçekleşmemiş olmakla satıcıların danışmanlık hizmetini yerine getirmiş olduklarından sözedilemeyeceği ,dosyada satıcılar tarafından yapılmış ve danışmanlık hizmetine ilişkin herhangi bir analiz, rapor ve benzeri çalışma da bulunmadığından satıcıların edimlerini yerine getirmedikleri hizmet bedeline hak kazanmadıkları mütalaa edilmiştir. Ancak talimat mahkemesine verilen görevlendirmeye uygun şekilde alınmayan, bilirkişi seçiminin hatalı yapıldığı bu raporun bu nedenle hükme esas alınmayacağı sonucuna varılmıştır. Talimat mahkemesi Dairece verilen ara kararı istenilen şekilde yerine getirmediğinden bu hususta yeniden talimat yazılmış ve ikinci kez rapor alınmak zorunda kalınmıştır. Alınan son rapora göre ; sözleşmenin üçüncü maddesine göre satıcıların lisans alınmasını sağlayacak nitelikte projeyi teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği , davacı alıcının yarışmayı kazanabilir nitelikte teklif sunamamasının kendi hatası olduğu ,sözleşmenin bütünüyle bir esas sözleşmesi olduğu, bunun bir danışmanlık sözleşmesi olduğunun kabul edilemeyeceği, davalı yanın bedelin tamamına hak kazandığı, 10. Maddedeki projeye bağlantı izninin verilmemesi şeklindeki bozucu yenilik doğrun şartın gerçekleşmediği mütalaa edilmiştir. Gelinen aşamada; ilk derece mahkemesinde alınan her iki rapor, istinaf aşamasında alınan ve hükme esas alınabilir yeterlilikteki ikinci rapor ,tarafların dosyaya sundukları hukuki mütalaalar heyetimizce değerlendirildiğinde ;tarafların iddia ve savunmaları açısından aşağıda açıklanan kanaatlere ulaşılmıştır. Davacı yanın davalı yanın kendilerine proje teslim etmedikleri yönündeki iddia ve savunmaları : asıl davada davacı yan kendilerine ihaleye katılacak bir proje tesliminin yapılmadığı, bu nedenle bedel iadesine karar verilirken iade edebilecekleri bir projenin de bulunmadığını ısrarla beyan etmişlerdir. Davacı vekillerinin iddia ettiği gibi davacı yana bir proje teslim edilmeseydi … ‘in yarışmaya uygunluk belgesi vermesinin söz konusu olamayacağından bu iddia yerinde görülmemiştir. Öte yandan bu konuyla alakalı olarak sözleşmenin 4. Maddesi incelendiğinde toplam satış bedelinin 1. Dilimine ilişkin ödemenin projenin teslimi , 4.1 deki edimin yerine getirilmesi şartına bağlanmış olup, ödeme de yapılmıştır. Bu durumda davacı yanın kendilerine teslim edilmeyen bir proje olduğu yönündeki iddia ve savunmaları dayanaksız kalmıştır. Taraflar arasındaki ikinci uyuşmazlık sözleşmede ikinci parti ödemenin koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Bu husus aynı zamanda davacının ilk parti ödemenin iadesinin gerekip gerekmediği yönündeki uyuşmazlığın da kaynağıdır. Sözleşmenin 4. Maddesinde 2. Dilim ödemenin şartı olarak … tarafından verilecek bağlantı uygunluk yazısı kapsamında EPDK ‘nın mezkur projeler için yapmış olduğu başvuruyu lisans verilmesinin uygun bulunduğuna dair olumlu yazının firmaya ulaşmasını müteakip beş işgünü içinde ödenmesi ve senetlerin iadesi kararlaştırılmasıştır. Bozucu yenilik doğracak durum ise 10. Maddede düzenlenmiştir Buna göre satıcının tüm haklarını devrettiği projenin … tarafından hiçbir şekilde bağlantı uygunluğuna izin vermez ve EPDK tarafından lisans verilmez ise bozucu yenilik doğuran şartın gerçekleşeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4 ve 10. Maddesini birlikte değerlendirildiğinde ve amaçsal yorum yapıldığında bu düzenlemelerin çelişkili düzenlemeler olup olmadığını değerlendirmek zorunludur. Bedel iadesi ve davalı yanın satıcı sıfatıyla edimini yerine getirmemesi iki ayrı şartın birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Zire 10. Maddede iki şart ” ve ” bağlacı ile yazılmıştır. Bedel iadesi için hem uygun olmayan bir proje hem de lisans alamama şartı getirilmiştir. Buradan hareketle varılması gereken sonuç; lisans alamamanın nedeninin davalı birleşen davada davacıların projelerinin yetersizliğinden kaynaklanmasıdır. Eğer davalıların mali ve manevi haklarını devrettikleri proje lisans için yarışmaya elverişli bir proje olmasa idi zaten ilk aşamadaki uygunluk yazısının alınamaması sonucunun doğacağı da bir gerçektir. Projenin teknik yeterliliği ile ilgili incelemeyi geçtiği ve uygunuluğun ve yeterliliğin bulunduğu resmi yazı ile kanıtlanmış olmakla davalı yanın edimini yerine getirdiğini kabul etmek somut olaya uygun düşmektedir. Bir diğer husus sözleşme tarihindeki yasal düzenleme ile sonradan getirilen yasal düzenlemenin eldeki davayı etkileyip etkileyemeyeceğidir. Sözleşmenin imzalandığı tarihteki Lisans Yönetmeliğine göre de; aynı bölge için birden fazla lisans başvurusu olduğunda yarışma usulünün devreye girmesi sözkonusu olmakla ; yönetmelik değişikliğinin eldeki davayı etkiler mahiyeti bulunmamaktadır. Sözleşmenin 10. Maddesinin bozucu yenilik doğrun hakkın kullanımı için projenin uygunluğu sözkonusu olmasa bile EPDK lisansının alınamamış olmasının yeterli olacağı şeklinde yorumlanması halinde ( ki mahkememizin yorumu bu yönde olmamakla birlikte ) her iki tarafın sözleşme yükümlülüklerini gerek kendi aralarında gerekse lisans verecek üst mercii önünde tam bir dürüstlük çerçevesinde yerine getirip getirmedikleri bu noktada önemlidir. Zira taraflardan birisi sözleşme geleceğini yani sözleşmeden beklediği maddi çıkarları tamamen diğer tarafın iradesine bırakmış olduğunda bu iradenin dürüstlük kuralına uygun kullanılıp kullanılmadığı ayrı bir öneme sahiptir. Elbette burada önemli olan husus tarafların iyiniyeti/ kötüniyeti olmayıp, mevcut şartlarda verilen teklifin makul bir teklif olup olmadığı noktasındadır. Konuyu bu yönden değerlendiren tüm raporların ortak noktası ( yorumları dışında) verilen teklifin yarışmayı kazanmaya yetmeyecek ve hatta ortalamanın altında kaldığı noktasında hemfikirdirler. Verilen teklif hakkında davacının kötüniyetle ve kasten hareket ettiğini söylemek mümkün değildir.Ancak davacının bir yatırıma girmek isteyen, bu yatırım için her türlü hazırlığı yapan basiretli bir tacir gibi sektör realitelerine yakın bir fiyat teklifi sunması kendi iç ilişkisi ve davalı yan ile sözleşmesinin doğal sorumluluğu olup, sunulan teklifin ortalamanın da altında kaldığı nazara alındığında objektif dürüstlüğe uygun düşmediğinin kabulü gerekmiştir. Gerek ilk derece mahkemesince toplanan delillere ve gerekse mahkememizce toplanan delillere göre ; davalı yanın sözleşmesel edimlerini yerine getirdiği, ücrete hak kazandığı, teminat senetlerinin iadesi gerektiği , akdi ilişkinin yabancı para cinsinden oluşu, davalı yanın da birleşen davada döviz alacağı talep etmesine göre bu yönde hüküm kurulmasının gerektiği; bütün bu açıklamalar çerçevesinde Asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Birleşen davada temerrüd tarihi belirlenirken ; davalılardan …’nin temerrüd ihtarının bulunması ve tebliğ ile verilen önel göz önüne alınmış olup; diğer davacı …A.Ş. Nin dava öncesi temerrüd ihtarı bulunmadığındanbu davacı açısından temerrüdün dava tarihinde başladığı da kabul edilmiştir. Bu nedenle davacı yanın istinaf taleplerinin reddine; davalı/ birleşen davada davacı yanın istinaf başvurusunun ise alacak belirlenirken kök ilişkinin döviz cinsinden olşu nazara alınarak dövize ve 3095 Sayılı Yasa 4?a maddesine göre faize ilişkin istemlerinin kabulüne diğer taleplerinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Ana davada davacı/ birleşen davada davalı yanın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Birleşen davada davacı/ ana davada davalı yanın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ve KISMEN REDDİ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas ve 2016/712 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA , İlk derece mahkemesine açılan davada A-Asıl davanın yerinde görülmediğinden REDDİNE, B-Birleşen dava olan İstanbul (Kapatılan) 46. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/217 Esas ve 2013/217 Karar sayılı dosyasında DAVANIN KABULÜ İLE, a-1.615.919,22 USD nin davalı …. ‘den alınıp , davacı … A.Ş.’ye verilmesine ; bu miktara birleşen dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca temerrüd faizi uygulanmasına b-1.615.919,22 USD nin davalı …. ‘den alınıp davacı …A.Ş. ‘ye verilmesine ;temerrüd tarihi olan 24.11.2011 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi temerrüd faizi uygulanmasına c-Teminat senetleri ile ilgili olarak ; 01/08/2008 tanzim tarihli keşidecisi …A.Ş.olan 1.875.000 USD bedelli emre yazalı kambiyo senedi ile yine 01/08/2008 tanzim tarihli keşidecisi … A.Ş.’olan 1.875.000 USD bedelli emre yazalı kambiyo senedinin davalı …. den istirdadı ile adı geçen davacılara iade edilmesine d.Asıl davada alınması gereken 54,40 TL red harcının peşin alınan 132.131,45-TL harçtan mahsubu ile bakiye 132.047,85 -TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, e. Asıl davada davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, f.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 177.602,40 -TL nispi vekalet ücretinin asıl davada davacı yandan alınıp bu davanın davalılarına verilmesine g.Davalı yanca yapılan 9.065-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı yana verilmesine, h.Birleşen dava açısından alınması gereken 426.058-TL karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatan 106.514,55-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 319.543,45-TL harcın birleşen dosya davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, ı.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 150.996,25 TL nispi vekalet ücretinin birleşen dosya davalısından alınarak davacı yana verilmesine,
i.Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan 20-TL yargılama gideri ile harçlar toplamı 106.546,35-TL nın birleşen dosya davalısından alınıp davacı yana ödenmesine, J.Tarafların kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde kendilerine iade edilmesine
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3-Ana davada davacı/ birleşen davada davalı yanca yatırılması gereken 426.058 TL nispi ve ana davanın reddine karşı yatırılması gereken 54,40 TL maktu olmak üzere toplam 426,112,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 106.514,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 319.598,40 TL bakiye harcın davacı birleşen davada davalı yandan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 4-Ana davada davacı, birleşen davada davalı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 5-Ana davada davalı/ birleşen davada davacı yanca yatırılan 31,40 TL karar ve ilam harcının kendilerine iade edilmesine 6- Ana davada davalı birleşen davada davacı yanca yapılan istinaf yargılama giderleri olan başvuru harcı 85,70 TL, tebligat gideri ve posta gideri 351,50 TL ki toplam 437,20 TL den ibaret istinaf yargılama giderinin birleşen dava davalısından alınıp birleşen dava davacılarına ödenmesine 7-İstinaf incelemesi birden fazla kez duruşmalı yapılmış olmakla AAÜT ne göre 3.400,00 TL ücreti vekaletin birleşen dava davalısından alınıp, birleşen dava davacılarına verilmesine 8-Kalan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yanlara iadesine Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 05/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.