Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3915 E. 2020/366 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3915 Esas
KARAR NO : 2020/366
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2017
NUMARASI : 2015/1263 E. – 2017/374 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacağının kaynağı ödenmeyen faturalara dayanmakta olduğunu, para borcu niteliğinde olduğunu, davalı tarafın yetkiye yönelik itirazlarının reddi gerektiğini, davalı tarafın borca ilişkin itirazlarında haksız olduğunu, müvekkil şirketin aralarındaki şifahi sözleşme gereğince davalı tarafa kömür satımı gerçekleştirdiğini, müvekkil şirketin satım sözleşmesi nedeniyle üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirerek fatura konusu bedellere hak kazandığı, buna karşın davalı üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü yerine getirilmediğini, Davalı …’in fatura ve fatura konusu emtiayı teslim aldıktan sonra usulüne uygun hiçbir bir ihbar ya da itirazda bulunmadığını, bilakis banka havalesi ya da çek teslimi yoluyla kısmi ödemeler yaparak, borcunu tasfiye etmeye çalıştığını, müvekkil şirketin bakiye 95.086,75 TL borcunun tüm sifahi taleplere rağmen ödenmediğini ve davalı aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu itirazın takibi sürüncemede bırakılmak istendiğini, davalı-borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin ifa yerinin İnegöl olduğunu, Bursa mahkemelerinin bu dava bakımından yetkisiz olduğunu, müvekkil ile davacı şirketin uzun yıllar kömür ticareti yaptığını, davacı tarafın alınan kömür bedellerinin ödenmediği yönündeki iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, taraflar arasında yapılan şifahi sözleşmede kömürlerin bedellerinin dolar üzerinden ödendiğini, sözleşme gereği dolar 2,20 TL üzerinde sabitlendiğini, ödemelerin sadece çek ev banka üzerinden yapılan ödemeler olmadığını, müvekkil tarafından davacı şirketin pazarlama ve tahsilat işleriyle ilgilenen sigortalı çalışanı …’ya uzun süredir elden çek ve nakit olarak ödemeler yapıldığını, ödemelerin …’nın imzası alınan defter kayıtları ve beyanları ile sabit olduğunu, …’nın aldığı ödemelerden çekleri ticari defterlerine ödeme olarak geçtiğini, ancak nakit verilen ödemeleri saymadığını, ödemelerin bu şekilde yapılacağı yönünde bir güven oluştuğunu, müvekkil ile davacı yan arasında oluşan teamüller dolayısıyla müvekkil daima … ile ilişki kurulduğunu, ödemelerini … tarafından alınıp şirkete yapıldığını, şirket tarafından da …’nın tahsilat yapmaya yetkilendirildiğini, müvekkilin borçlu olmadığını, kömürlerin ise teslim edilmediğini, …’nın davaya dahil edilmesini, davacı tarafın dava dilekçesine ekli olarak gönderdiği kendi hesap ekstresinin vade tarihi 23/12/2014 olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle dava konusu alacak bedelinin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını da talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden taraflara ait ticari defterler ve bağlı kayıtları üzerinde konusunda uzman bir mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.Dava konusu alacağın kaynağı ödenmediği iddia edilen faturaladır.Davalı taraf ise iddia edilen borcu ödediğini beyan etmektedir. Davacı taraf çalışanı … ise duruşmada, davacı şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, davalıdan nakit ödemeler aldığını, çek olarak aldığı ödemelerin de olduğunu, gösterilen defter fotokopilerindeki imzaların da kendisine ait olduğunu beyan ettiği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve kayıtlarında mevcut olan toplamı 541,292,55 T.L olan faturaların tamamının davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, icra takibi dosyası içerisinde bulunan davacıya ait muavin defterine göre 366.224,75 T.L borç miktarı gözüktüğü, davacı tarafa son üç yıllık dönemdeki banka hesap no’ları ve ilgili banka şubelerinden hesapların hareketlerini gösterir ekstreleri sunması için süre verilmesine rağmen sunmadığı, bilirkişi raporunda tarih yönünden benzerlikler gösteren ve yanında imzaların bulunduğu tutar toplamının 371.314 T.L olduğu, davacı şirket çalışanı … tarafından elden nakit ödemeler aldığını çek ile de ödeme yapıldığını, defter fotokopilerinde imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmekle bu şekilde muavin defterinde belirtilen borç miktarından fazla bir ödeme yapıldığı, davalının davacıya borcunun bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; takibe konu tüm faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, her iki tarafın ticari defterine ilişkin bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edildiğini, ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, davalının fatura konusu kömür bedellerini ödediğini, uygun delillerle ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafça sunulan belgenin usulüne uygun delil niteliğinde olmayıp yasal süresi içerisinde ibraz edilmediğini, bilirkişi raporundan sonra adi yazılı bir defter ibraz edilerek yeniden inceleme talep edildiğini, davalı vekilinin ibraz edilen defterde davacının eski personeli olan … imzalı tahsilatların olduğunu talep ettiğini, yeni delile muvafakat edilmediğini, …’nın yaşanan sorunlar nedeniyle 28/02/2016 tarihinde işten çıkarıldığını, davalının işbu belgeyi 15/04/2016 tarihinde mahkemeye ibraz edebildiği dikkate alındığında … ile işbirliği içerisinde belgede değişiklik, paraf, ekleme vs. yapılmış olmasının olası olduğunu, söz konusu defterin davalı tarafça tek taraflı tanzim edilmiş olup her zaman düzenlenmesinin ve değiştirilmesinin mümkün olduğunu, usulüne uygun tahsilat yahut tediye makbuzu niteliği taşımadığını, müvekkili şirketin nam ve hesabına tahsilat yapıldığını gösterir bir ibare olmadığını, bir kısım imzalar gözükse de bir çoğunluğunun imzasız olduğunu, müvekkili şirket adına tahsilata yetkili kişiye ait imza olmadığını, belgede karalamalar, paraflar ve değişiklikler bulunduğunu, usulüne uygun, güvenilir bir delil niteliği taşımadığını, davalının talebine istinaden alınan ek raporun da davalının savunmasını desteklemediğini, bilirkişinin raporun da dosyaya sunulan kağıtların karışık olduğu, resmi nitelikte olmadığı, bazı kayıtların karşısında imza olduğu, ancak kimin el ürünü olduğuna dair ibare olmadığı, sunulan belgelerin davacının ve davalının resmi defter ve kayıtlarıyla ile tarih ve rakamlar yönünden büyük oranda uyuşmadığının belirtildiği, adi yazılı belgede çek ile ödeme yazan kaydın davalının ticari defterinde banka/dekont havale açıklamasıyla kayıtlı olduğunu, çekle yapıldığı iddia edilen ödemelere ilişkin belge sunulmadığı gibi bankadan yapıldığı iddia edilen ödemelere ilişkin dekontta sunulmadığını, bilirkişinin ek raporunda tarihler yönünden benzerlik gösteren rakamların toplanmış olduğunu, davalı vekilinin dahi ek rapora itiraz ettiğini, yerel mahkemenin …’nın duruşmada imzayı kabul etmiş olması ve kendilerince banka hesap ekstrelerinin sunulmamış olduğu gerekçesiyle davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, …’nın beyanının güvenilir olmadığını ve …’nın müvekkili şirket adına tahsilat yapma yetkisinin olmadığını belirterek davanın reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf isteminde özetle; davacının …’nın tahsilat yapmadığını ifade ettiğini ancak yargılama esnasında …’nın davacının tahsildarı olduğu ve bir çok firmadan ödemelerin aldığını netleştiğini, davacının tüm ödemeleri kötüniyetli olarak ticari defterinde göstermemiş olduğunu, yerel mahkemenin talebine rağmen davacı tarafın banka şube ve hesap bilgilerini bildirmemiş olmasının kötüniyet göstergesi olduğunu, cevap dilekçesinde belirtildiği üzere tüm ödemeler eksiksiz yapıldığı gibi davacı tarafça teslim edilmesi gereken tüm kömürlerin teslim edilmediğini, … imzalı defterin usulüne uygun olmadığı hususunun yerel mahkeme tarafından 3.celsede değerlendirilmiş olduğunu, muavin defter kayıtlarında görülen borcun yazılı delil başlangıcı niteliğinde … tarafından imzalı kayıtlar ve mahkemedeki bizzat alınan beyana göre ödendiği ispatlandığından dava reddedilmiş ise de, kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararını bu kısmı yönünden kaldırılarak kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME Bursa …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı tarafça davalı aleyhine 95.086,75 TL cari hesap alacağı ile 6.402,72 TL işlemiş faiz ki toplam 101.489,47 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız takip başlatılmış, davalı taraf süresi içerisinde takibe yetki ve borç yönünden itiraz etmiş, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, alacaklı görünen tarafın muaccel herhangi bir borç bulunmadığını belirterek borcun tamamını, ferilerine, faize itiraz ettiğini beyan etmiştir. Dava, 95.086,75 TL asıl alacak üzerinden açılarak bu değer yönünden harçlandırılmıştır. Dosyada mevcut, SMM bilirkişinin 25/03/2016 tarihli kök raporunda özetle; davacı tarafın 2012 – 2015 yılları arası ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, davalının 2012 yılı defterinin küçük işletmelerin tutmuş olduğu defterlerinden olması, kapanış tasdik yaptırma zorunlu olmaması nedeniyle kapanış tasdiklerinin yapılmadığını, 2013 – 2014 yılları yevmiye defterinin tasdiklerinin yapıldığı, 2015 yılı ticari defterlerinin tasdikleri yapılmamış ise de inceleme günü itibariyle kanuni yasal sürelerin henüz tamamlanmadığını belirtmiş davacı tarafın defter kayıtlarına göre davalıdan 95.086,75 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın defter kayıtlarına göre ise, bilanço esasına göre tutulduğunu, davacı tarafça düzenlenmiş olan faturaların tamamının davalının defterlerinde kayıtlı olduğunu, farklılığın davacı kayıtlarında olup davalı kayıtlarında olmayan ödemenin 205.735,80TL, davalı kayıtlarında olup davacının kayıtlarında bulunmayan 704.316,20 TL’lik ödeme kayıtlarından kaynaklandığını, davalının kayıtlarında bulunan ve raporda listelenen ödemelere ilişkin belgeleri dosyaya sunması gerektiğini, sunulamaması durumunda davacının davalıdan 95.086,75 TL kadar alacaklı olduğunu belirtmiştir. Kök rapordan sonra davalı tarafça sunulan belgelere istinaden mahkemece ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi 24/10/2016 tarihli ek raporunda özetle; davalı tarafça sunulan kağıtların karışık olup resmi belge niteliğinde olmadığı, bazı kayıtların karşısında imzaların mevcut olduğu ancak imzaların kimin el ürünü olduğuna dair bir ibare olmadığını, sunulan belgelerin tarafların resmi defter ve kayıtları ile büyük oranda uyuşmadığını, davalı tarafça faturaya konu malları iade edildiği ile faturaların davalıya tebliğ edildiğine ilişkin belgeler ve çekle yapılan ödemelere ilişkin belgelerin dosyaya sunulması gerektiğini, davalı tarafça davacının kayıtlarında bulunmayan bankadan yapılan ödeme olarak kayıtlı miktarlar yönünden banka dekontlarının sunulmamış olduğunu, kök rapordaki tutarlar ve tarih yönünden davalı tarafça sunulan belgeler ile benzerlik gösteren tutarlarının toplamının 371.314,00 TL kadar olduğunu belirtmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta, davacı cari borcun ödenmediği iddiasıyla takip başlatmış, davalı müvekkilinin alacağı olan kömürlerin henüz teslim edilmediğini, müvekkilinin iddia edilen borcu ödediğini savunmuştur. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça düzenlenen tüm faturalar davalı defterinde kayıtlı olmakla bu husus teslime karine teşkil eder. Davalı taraf, ödeme savunmasında bulunduğundan ödemeye ilişkin iddiasını ispatla yükümlüdür. Bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın usulüne uygun defter kayıtlarına göre davacı davalıdan 95.086,75 TL alacaklı olup davalının ödemeye ilişkin iddiası yönünden kendi defterinde kayıtlı olan tutar davacının ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Davalı ödemelerin davacı şirket çalışanı …’ya yapıldığını bu hususta taraflar arasında teamül oluştuğunu savunmuş, duruşmada ihbar olunan sıfatı ile dinlenen … ise nakden ödeme aldığını beyan etmiştir.Davalı bu husustaki savunmaya dayanak olarak … tarafından hazırlanmış yazılı belgeleri sunmuş ise de; ilgili belgeler davacı tarafın kayıtarında yer almayıp ödeme iddiası yönünden ispata elverişli değildir. Tacir olan davalı, taraflar arasında teamül olduğunu savunmuş ise de; ticari defter kayıtlarında yer alan ödemelere ilişkin dayanak belgeleri, ödeme makbuzlarını ibraz ile yükümlüdür. Davalının ödeme iddiası yönünden tediye belgesi de sunmadığı dikkate alındığında delil listesinde açıkça yemine dayanmış olmakla yemin delilinin hatırlatılması sureti ile karar verilmesi gerekliyken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, kabul edilen istinaf istemi gereğince davalının istinaf isteminin değerlendirilmesine yer olmadığına ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına,2-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2017 gün ve 2015/1263 Esas, 2017/374 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf peşin harcının talep halinde aidiyetine göre taraflara iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan 49,40 TL posta gideri ve tebligat ücreti ile 85,70TL istinaf başvuru harcı ki toplam; 135,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/02/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.