Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3912 E. 2020/340 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3912 Esas
KARAR NO : 2020/340 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2017
NUMARASI : 2014/252 E., 2017/230 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin gıda malzemeleri üretim ve pazarlama işi yaptığını, davaının da aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin davalıya birçok gıda malzemesi sattığını ve teslim ettiğini, davalının, müvekkilinin faturaya konu alacaklarını ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, borçlu itirazında haksız olduğunu belirterek icra takibine yapılan kısmi itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ edildiği halde duruşmaya da katılmadığı anlaşılmıştır.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “taraflar arasında mevcut olan ticari ilişki kapsamında davacının bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davacının toplam 32.359,00TL alacağı bulunduğu, iş bu alacağın BA ve BS formlarındaki beyan edilen faturalarla sabit olduğu, her ne kadar KDV oranı kesin olarak belirlenememiş ise de, en düşük KDV oranı olan %1 dikkate alınarak davacı tarafın alacağını %1 KDV’ye tekabül eden 324,00TL ‘nin ilavesiyle davacı tarafın talep edebileceği toplam alacak miktarının 32.683,00TL olduğu, bu miktar üzerinden icra takibine yönelik itirazın iptaline ve likit olan alacağa yapılan itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulüne, davalının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 32.683,00TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %11,75’i geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen asıl alacağın %20 si üzerinden hesaplanan 6.536,60TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Davacı yan kendince soyut bir takım faturalar düzenleyerek müvekkile karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatmıştır. Söz konusu takibe ilişkin ödeme emri tarafına tebliğ edilir edilmez müvekkilce bizzat itirazda bulunulmuştur. Bu doğrultuda takip hakkında durdurma kararı verilmiş ve sonrasında davacı şirketçe itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı yanın kendince hazırlamış olduğu ve hiçbir karşılığı bulunmayan faturalar İtirazın iptali davasına konu edilmiş ve bu faturaların araştırılması için davacı ve davalı müvekkilin yevmiye ve envanter defterleri Yerel Mahkemece istetilmiş ve bilirkişi incelemesine tabi tutulmuştur. Kök bilirkişi raporunda, davacı tarafın soyut hiçbir karşılığı bulunmayan kötüniyetli düzenlemiş olduğu faturalar için dayanak göstermiş olduğu yevmiye ve envanter defterlerinin 2011 yılı kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı ve yine 2012 yılına ait yevmiye defterinin de kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı tespit edilmiştir. Ticari defterlerin HMK madde 222/3 kapsamında tacir lehine delil niteliğine haiz olabilmesi için bunların açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK madde 64′ teki usule uygun olarak yapılmış olması gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı ve bilirkişi kök raporunda da sabit olduğu üzere, davacı tarafın bizzat düzenlemiş olduğu soyut faturalara dayanak olarak ileri sürülen yevmiye ve envanter defterlerinin kanunda belirtilen usule uygun tutulmamış olunması sebebiyle delil niteliği bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar ve bilirkişi kök raporu da dikkate alındığında, davacı yanın soyut ve dayanağı bulunmayan bir takım faturalarla müvekkile karşı başlatmış olduğu takip tamamıyla kötüniyetlidir ve iptali gerekmektedir. Aksi taktirde Sayın Mahkemenin de takdir edeceği üzere, bu türden delil niteliği taşınmayan bir takım soyut faturalarla takip başlatılmasının önü açılacak ve bir çok kişi açısından telafisi zor mağduriyetler yaşanmaya başlanacaktır.Ayrıca kök raporda belirtilen 9.450,00 TL virman işlemine ve 10.665,50 TL lik mutabakat belgesine ilişkin herhangi bir belge ve kayıt davacı tarafça sunulmamıştır. Kaldı ki İş bu her iki virman ve mutabakat iki tarafça onaylanmış olunması kaydıyla geçerlilik kazanabilir. Davacının kayıtlarında yer alan iş bu virman ve mutabakat işlemleri de faturaları gibi soyut ve mesnedsiz olup dayanağı bulunmamaktadır. Davacı tarafça yargılamaya ilişkin Yerel Mahkemeye sunulmuş olunan dava dilekçesinde müvekkilin Ba ve Bs raporlarına dayanılacağı hiçbir surette belirtilmemiştir. Dava açılırken belirtilmeyen bir delilin ön inceleme aşamasından sonra mahkemeye sunularak karara konu edilmesi ilgili HMK hükümlerine aykırıdır. HMK’ nın bu hükümleri göz ardı edilerek davacı tarafça sunulan veya talep edilen delillerin yargılamaya konu edilmesi açıkça hukuka aykırılık teşkil edecektir. Kabul anlamı taşımamakla birlikte bir an için davacının alacağı kabul edilecek olsa dahi davacının alacak talebi yargılama gerektirdiğinden ve likit olmadığından müvekkkil aleyhine kötüniyet tazminatına hüküm kurulması hatalıdır. Kabul anlamı taşımamakla birlikte Yerel Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği halde red edilen kısım bakımından müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hüküm kurulmaması hatalıdır. ..”denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.Davacı yan de istinaf dilekçesinde alacağın tamamının kanıtlandığı nedenle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ticari nitelikteki satıma dayalı alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali isteminden ibarettir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Somut olayda hukuki ihtilaf davacının davalıya mal satışı ve teslimi yapıp yapmadığı ve buna bağlı olarak da alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır.Denetlenen bilirkişi rapor ve ek raporuna göre ; davalı yanın defter ve belgelerini sunmamış olmakla beraber BA formunda davacı yanın faturalarının beyan edildiği, bu hali ile davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı tutarın davalı yanca da Vergi Dairesine bildirildiği ve kabulünde kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Maddi anlamda alacağın varlık ve miktarının kanıtlanması karşısında ; bu sonuca götüren hukuki süreçte mahkemenin usuli olarak yanlış uygulamasın bulunup bulunmadığı noktası istinaf edilmiştir.HMK 222. maddeye göre TİCARİ DAVALARDA RESEN DAHİ DEFTER VE BELGELER İNCELENEBİLİR.Davacı delil listesinde tarafların ” ticari defter ve kayıtları” demek suretiyle en geniş anlamda ticari tüm kayıtlara dayanmıştır. Ticari kayıtlar ; defter ve belgeler, bunların dayanağı fatura ve irsaliyeler, ticari yazışmalar, ihtarname ve ticari mektuplar, ödemeye ilişkin dekont ve banka kayıtları, makbuzlar ve diğer ödeme araçları ile Vergi kayıtlarının bir bütün olduğu kabul edilmelidir.Bu nedenle BA/BS formları Vergi kayıtları olarak dayanılan ve incelenebilecek kayıtlardır ve iddianın genişletilmesi yasağına aykırı bir durum bulunmamaktadır.Yine davalı yanın kayıtlarını ibraz etmemesi hususu da bir yan delilldir.Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir ( HMK 219/2 ). İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki ( ticari defterlerindeki ) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.Davalı yanın defter ve belge ibraz etmemesi karışsında eldeki davada davalı yanın kayıtlarının davacı kayıtlarını destekler mahiyette olduğunun kabulü zorunludur.Bu nedenle alacağın varlık ve miktarı ; yasal ve usulüne uygun delillerle kanıtlanmış ve faturaya bağlı alacak likit olmakla icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğrudur. Reddedilen miktar davacının defter ve kayıtlarına dayalı olarak talep edilmiş ancak dayanakları ibraz edilemediğinde reddedilmiş olmakla akdi ilişki de mevcut olduğundan bu miktarın haksız olması kötüniyetli olmasından çok farklıdır. Kötüniyetli bir takip olduğuna ilişkin delil bulunmadığından davalı yanın bu istinaf gerekçesi de yerinde görülmemiştir.Davacı yanın istinafına gelince ; davacı yan reddedilen alacak miktarına ilişkin kayıt dayanaklarını sunamamış durumdadır. Yapılan virman işleminin dayanağı olmadığı gibi, bahsedilen mutabakat belgesi de ibraz edilmemiştir. Bu nedenle reddedilen dava değeri hakkında davacının yaptığı istinaf başvurusun da reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Davalı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 3-Davacı yanca yatırılması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 4- Davalı yanca yatırılması gereken 2.232,57 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 560,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.672,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 5- Tarafların istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına 6-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığın Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/02/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.