Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3901 E. 2020/406 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3901 Esas
KARAR NO: 2020/406 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2017
NUMARASI: 2014/657 E., 2017/271 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dilekçesinde özetle, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ve ticari ilişki kapsamında davalı tarafa mal sattıklarını, faturalar düzenlediklerini, cari hesaptan kaynaklı alacaklarının tahsili için icra takibine giriştiklerini, ancak davalının 917.019,84 TL olan icra takibine konu alacağın 415.155,31 TL’sini kabul ettiğini, kalan kısma itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek 501.864,53 TL’lik alacağa ilişkin kısmi itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevabında, davacıya olan borç miktarının 415.155,31 TL olduğunu, bununda icraya ödendiğini, takibe konu fazla kısımdan dolayı bir borçlarının olmadığını, imzalanan sözleşmeler kapsamında düzenlenen faturaların davacı tarafca teslim alındığını, bu faturalara itiraz etmediği halde kayıtlarına işlemediğini savunarak davanın reddini istemiştir. C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; ” Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına, aşamalarda tek bilirkişiden alınan rapor yeterli görülmediğinden mahkemece alınan ve hükme esas tutulan 13/10/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile aynı heyetten alınan 02/10/2015, 05/02/2016 ve 07/02/2017 tarihli ek raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında davacının davalıya mal sattığı, yine sözleşmelere göre davalı tarafın faturalar düzenlediği, icra takibinin cari hesaba dayalı olduğu, tarafların ticari kayıt ve defterlerinin incelenmesi sonucu davalının bir kısım faturaları fazladan kestiği, davacının sonuç olarak 241.379,09 TL daha alacağının bulunduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun 501.864,53 TL için yapılan kısmi itirazının iptaline, takibin 241.379,09 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde belirtildiği şartlarda devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı lehine istenen kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan istinaf dilekçesinde özetle “…Yerel mahkemede görülen davamızda alman ilk ek rapor, yukarıda alıntı yapılan Yargıtay kararında da vurgulanan olguya uygun olarak davalının muhtelif adlar altında yarattığı ve fatura konusu ettiği alacak kalemlerini detaylı bir şekilde incelemiş ve buna göre bazı alacak kalemlerini sözleşmeye uygun bazılarını ise haksız ve dayanaksız bulmuştur. fakat ek raporda davalının haksız ve dayanaksız faturalarına ilişkin yerinde tespitlerde bulunurken, hesaplamalarda döviz kurunu sehven 2,097 yerine 2.90 almasından dolayı hesap hatası yapmıştır Bu duruma ilişkin başından beri yapmış olduğumuz itirazlarımız hükme de gerekçe yapılan 3. Ek bilirkişi raporu ile kabul edilmiş ve bu hata düzeltilmiştir. Tarafımızca bu 3, ek raporda ki düzeltmeler, asıl dayanak olan ek raporda ki tespitler ışığında tablo haline getirilerek 3. Ek rapora ilişkin itiraz dilekçemizde davanın daha fazla uzamaması ve hakkaniyetin tecellisi için müvekkilin lehine olduğu kadar aleyhine olan hususlar yönünden de itiraz ve açıklama konusu edilmiştir. Fakat yerel mahkeme bu itirazlarımızı nazara almaksızın 3, Ek rapor uyarınca hüküm kurmuştur. bilirkişilerin taraflar arası sözleşmeye uygun buldukları ve yine haksız, dayanaksız ve ispat edilememiş buldukları kayıtlar ayrı ayrı tablolaştırıldığında görüleceği üzere müvekkil alacağı 264,310,25 TL olması gerekirken 241,370,09 TL üzerinden karar verilmiş olması sebebiyle arada ki fark 22,931,16 TL yönünden istinaf başvurusunda bulunmak ve bu miktar itibarı ile istinaf başvurumuzun esastan kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesini…” talep ve istinaf etmiştir. Davalı yan istinaf dilekçesinde özetle “….taraflar arasındaki bu ilişkiyi düzenleyen sözleşmeler, dosyaya ibraz edilmiştir. Bu sözleşmeler çerçevesinde müvekkil şirket, davacıya verdiği hizmetler karşılığı ve yine sözleşmelerde belirtilen sebeplerden kaynaklı faturalar düzenlemiştir. Davacı, aldığı hizmetlere ve diğer kalemlere İlişkin faturaları kayıtlarına İşlememiştir ve taraflar arasındaki ticari kayıtlarda ortaya çıkan ve davaya konu tutar, davacının bu haksız eyleminden kaynaklanmaktadır . Taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olarak müvekkil tarafından düzenlenen ve davacı tarafından itiraza uğramayan faturalar, haksız olarak davacı tarafından kayıtlarına işlenmemiştir Bir çok kez izah ettiğimiz üzere, müvekkil şirket tarafından davacıya verilen hizmetler dolayısıyla ve sözleşmelere istinaden aşağıda belirtilen başlıklarda faturalar düzenlenmiştir; Reklam, ciro primi, satış teşvik, açılış bedeli, WKZ bütçesi, Platform Hizmetleri, Miktar Farkları, Fiyat Farkları, İade Faturaları Mağaza alişverlş/Mağeza yemek hizmetleri. sözleşme ile faturalandırılacağı kararlaştırılan unsurlardır … ve bunlar davacı ile müvekkil arasındaki sözleşmelere uygun olarak düzenlenmiş ve davacı tarafından itiraza uğramamış faturalardır, Davacı söz konusu faturaları teslim almış, fakat kayıtlarına işlememiştir Davaya konu edilen tutar da davacının bu faturaları kayıtlarına işlememiş olmasından kaynaklanmaktadır.Daha önce de muhtelif kereler dile getirdiğimiz ve davacı şirketin kendi kayıtlarına da işlediği bir kısım fatura açıklamalarından da (16.04,2013 tarihli dilekçemizde yer verilen davacı kayıtlarındaki faturalar arasında reklam primi, aylık ciro primi faturaları mevcuttur} anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki ilişkin bizatihi mal alım satımından İbaret değildir. İşbu husus hem davacı kayıtları hem de davacı tarafından imzalanmış bulunan ve dosyaya mübrez satınalma, lojistik ve ticari şartlar anlaşmaları ve özelikle promosyon anlaşmaları ile de sabittir. Müvekkil şirket Metro mağazalarında sunduğu ürünlerin tanınırlığının ve satışının artması amacıyla hemen her büyük markette görmeye alışkın olduğumuz hizmetlere benzer, pazarlama ve promosyon hizmetleri sunmaktadır Böylete, bu pazarlama ve promosyon hizmetlerini almayı kabul eden tedarikçilerinin ürünlerinin satışı artmakta ve ilgili tedarikçilerin ürünlerinin tanındığı da artmaktadır Bu başlık altında düzenlenen faturalar da davacının almış olduğu bu tür hizmetlere ilişkin faturalardır. Ayrıca davacı şirket müvekkil şirketten lojistik hizmette almıştır. Böylece davacı şirket, müvekkil şirkete satmış olduğu ürünleri daha geniş bir lojistik ağı ile ve sözleşmede taahhüt ettiği teslim sürelerine uygun surette dağıtım imkanına kavuşmuştur. Davacı söz konusu lojistik hizmetlerine ilişkin olarak dosyaya mübrez Lojistik Anlaşması uyarınca lojistik hizmeti almayı kabul etmiş ve platform hizmetlerini bu sözleşmeye İstinaden almıştır. Miktar farkı faturaları, davacı tarafından müvekkil şirket siparişine aykırı olarak teslim edilen ve faturalanan mallara ilişkin faturalardır Davacının yasal mevzuata uygun olmayan defter kayıtlarından da görüleceği üzere, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince, davacının teslim etmediği halde faturaladığı ürünlere ilişkin miktar farkı faturaları düzenlenmiş ve ihtilaf konusu olmaksızın davacının carı hesabından mahsup edilmiştir. Yine Fiyat farkı faturaları; Davacı tarafından müvekkil şirkete gönderilen faturalar, müvekkil şirket kayıtlarına girdiğinde birim fiyat açısından sistemden otomatik olarak kontrol edilmekte ve davacı tarafından gönderilen faturalarda taraflar arasında kabul edilen birim fiyatlara göre bir farklılık olması halinde fiyat farkı faturası düzenlenerek davacıya gönderilmektedir. Zira davacı faturalarının zaman zaman birim fiyatlarını yukarı doğru yuvarladığı ve bu sebeple de anlaşmalara göre düzenlenmesi gereken fatura tutarları ile fiili fatura tutarları arasında farklılıklar gösterdiği ile tespit edilmiş ve buna ilişkin fark faturaları düzenlenerek davacı alacaklarından mahsup edilmiştir. Gerek ticari teamül gerekse taraflar arasındaki anlaşmalar gereği, faturaların taraflar arasında kabul edilen birim fiyat üzerinden, doğru olarak düzenlenmesi tabidir. Buna aykırı surette düzenlenen fatura tutarlarının mahsubu İçin düzenlenen faturaların davacı tarafından kayıtlara işlenmemesin in hiçbir hukuki sebebi yoktur İade faturaları ;r da müvekkil şirket tarafından taraflar arasındaki anlaşmalar uyarınca iadesi gereken (gerek ayıplı gerekse siparişlere uygun olmaması vb. nedeniyle) ürünler davacıya İade edilmiş ve bunlara ilişkin olarak da iade faturaları düzenlenmiştir. Mağaza alışveriş ve mağaza yemek hizmet faturaları davacı için dönem dönem satış teşvik vs. adı altında gerçekleştirilen aktiviteler gereği ürünlerin dizilmesi, yerleştirilmesi, promosyon dağıtımı v.b. nedenlerle müvekkil şirket tarafından maruz kalınan masraf ve giderlere ilişkin olarak davacının bilgisi dahilinde düzenlenen faturalardır. Davacının defterleri usulsüzdür ve Davacının, defter ve kayıtlarına İtibar edilmesinin mümkün olmadığına bir başka sebep olarak; davacı şirket yönetimine 17.07.2009 tarihli ve 2009/208 sayılı karar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulmuş, daha sonra 2010 yılında şirketin bir kısım malvarlıkları … A,Ş/ye devredilmiştir. Davacının, TMSF’ye devrine neden olan İş ve işlemlerinin huzurdaki dava konusu ihtilafa olan katkıları ile davacının iddialarının ve defter kayıtlarının sıhhatinin değerlendirilmesinde bu hususun da göz önüne alınması gerektiği kanaatindeyiz, Yerel mahkeme, dosyaya mübrez 3 kök rapordan sonuncusu olan 13.10.2014 tarihli kök ve aynı heyetten alınan 02.10.21S, 05.02.2016 ve 07.02.2017 tarihli ek raporları esas alarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Her ne kadar dosyaya mübrez diğer raporlara göre daha detaylı bir inceleme ve değerlendirme İçerse de söz konusu bilirkişi raporu gerek önceki raporlarla olan çelişkiyi giderememesi gerekse aynı heyetçe sunulan ek raporlar ile kök rapor arasındaki çelişkileri giderememiş olması bakımından eksik ve yerel mahkemeye kanaat vermekten uzaktır….” denilmek suretiyle kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava sözleşme ilişkisi bulunan iki tacir arasındaki ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe itirazın iptali isteminden ibarettir. Eldeki davada ihtilaf konusu ; davacının cari hesabında görünen alacak bakiyesinden ; davalı yanca kesilmiş faturaların mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tarafların yazılı bir sözleşme çerçevesinde ticari ilişki içinde oldukları anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre davalı yanın sözleşme uyarınca kararlaştırılan ciro primi, palet ücreti, yemek/hizmet bedeli, lojistik bedeli mal iade/ imha ücretleri WB miktarı gibi değişim isimler altında fatura kesebileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmesel bu hak ,yine sözleşme çerçevesinde, edime bağlı yani karşılığı ve dayanağı var ise geçerli olacak bir haktır. Yani sadece sözleşmede bu kalemlerin yer alması, sözleşmeye göre akdi ilişki içinde dayanaksız olarak bu kalemlerde herhangi bir miktar fatura kesileceği keyfiliğini vermeyeceği gibi, koşulları oluşmuş ve dayanağı var ise davacı açısından da faturayı kabul etmeme/defterine kaydetmeme yetkisini de vermemektedir. Eldeki davaya dönüldüğünde ; İhtilafın davalı yanca düzenlenen ve davacının kayıtların almadığı birtakım faturalar nedeni ile oluşan mutabakatsızlık halinin mevcut olduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince alınan ilk rapor ve bu raporun ek raporu sonuca ulaşmadığının açıkça beyan edildiği bir rapordur. Keza tek bir muhasipten alınan 2. raporda da bilirkişi sonuca varamadığını beyan ve itiraf etmiştir. 3. rapor yine heyet halinde verilmiş ve taraf beyan ve itirazlarına göre 2. ve 3. ek rapor ile sonuca ulaşmış bir rapor olarak görünmekte ve denetime elverişli bulunmaktadır. Dairemizce de ayrıntılı incelenen ve denetlenen rapor ve ek rapora göre davalı yanın kestiği birtakım faturaların dayanaklarının bulunmayışı nedeni ile sırf sözleşmede düzenleme hakkı bulunmasının dayanaksız fatura kesmeye cevaz vermeyeceği, sözleşmeye ve ticari kayıtlara göre dayanağı ve mali kanıtı bulunan faturalar düşüldükten sonra davacının alacağının 3. bilirkişi raporunun 3. ek raporuna göre hüküm altına alınan miktara ulaştığı ve davalı vekilinin bu nedenle istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı yanın istinaf talebinin incelenmesinde ; Mahkemnin hükme esas kabul ettiği üçüncü bilirkişi raporunun kök ve ilk ek raporu ile bu rapora yapılan itirazlar sonucu alınan rapor incelendiğinde ; 3. Ek raporda esas alınan kur hatasının düzeltildiği, ancak raporda belirtildiği üzere … nolu 74.269,88 TL lik faturanın sadece 3.200,04 Euro karşılığı kısmının kabul edilebilir olduğu belirtilmekle bu faturanın 6.176,07 TL kısmının kabul edilebilirliği sonucuna varılarak hesaplama yapılması gerekmekte iken tam tersi mahsup işlemi yapıldığı rapordan anlaşılmaktadır.Bilirkişinin doğru görüş beyan ettiği ancak mahsup işlemini ters yaptığı anlaşılmakla maddi hata olduğu anlaşılmaktadır.Yine üçüncü ek bilirkişi raporunda 20.868,72 TL lik davalı yan yemek faturasının iki kez davacı alacağından mahsup edildiği görülmektedir. Bu durumda davacınn bakiye alacağının 264.310,65 TL olarak nihai toplama ulaşması gerektiği görülmekle davacı yan istinafı yerinde olup, hükmün kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 -Davalı yanın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davacı yanın istinaf başvurusun HMK 353/1-b-2 madde gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA İlk derece mahkemesine açılan dava hakkında : A-Davanın kısmen kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun 501.864,53 TL için yapılan kısmi itirazının iptaline, takibin 264.310,65 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde belirtildiği şartlarda devamına, B-Alacak likit olmakla % 40 nispetinde 105.724,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine C-Fazlaya ilişkin istemin reddine D-Davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine E-Alınması gereken 18.055,00 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 7.452,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.602,30 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına F- Başvuru harcı ve bilirkişi ücretleri, tebligat giderleri olan 6.282,00.-TL yargılama giderinin davacı yanca yapıldığı anlaşılmakla haklılık oranına göre ve harçtan davalı yanın sorumlu olması gerektiği prensibine göre 4.701,00 TL kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına G-Davacı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT ne göre hesaplanan 26.951,70 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine H-Davalı yan da kendini vekille temsil ettirmiş olmakla AAÜT uyarınca 25.078,70 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine I- Karar kesinleştiğinde yanların kalan gider/delil avanslarının iade edilmesine
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3 -Davalı yandan alınması gereken 18.055,00 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 4.122,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.932,80 L TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 4–Davalı yanca yapılan yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına 5-Davacı yanca yatırılan istinaf peşin harcı 31,40 TL nin davacı yana karar kesinleştiğinde iadesine 6-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan 11,00 TL den ibaret yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 7-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı 21/02/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.