Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3871 E. 2020/334 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3871 Esas
KARAR NO : 2020/334 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2016
NUMARASI : 2014/503 E., 2016/922 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Asıl Dava Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirketten 2008 Eylül ayından itibaren muhtelif mineral maddeler ve mineral yünleri mal ve vesaik mukabili olarak değişik partiler halinde ithal ettiğini, karşılıklı teyit üzerine ürünlerin davalıya teslim edildiğini, buna ilişkin düzenlenen 11 adet fatura bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine 144.449,00 Euro karşılığı 317.498,00 TL alacağın tahsili için Ümraniye ….İcra MÜdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen Dava:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … ile ihracat bedeli sigortası yaptığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye göre borçlu şirket … A.Ş. nin Knauf şirketinden değişik partiler halinde mineral madde ithal ettiğini, bu ürünler için düzenlenen 11 adet fatura ve taşıma belgelerinin eksiksiz olarak zamanında … A.Ş.ye teslim edildiğini, ancak borçlu şirketin 11 adet faturaya dayalı toplam 144.449,77 Euro olan borcunu bütün uyarılara rağmen ödemediğini, bunun üzerine alacaklı … şirketi adına vekaleten Ümraniye …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, borçlu davalı şirket tarafından takibe itiraz edildiğini, bu itirazın iptali için Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/302 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, borçlu … A.Ş.ne açılan ilk davadaki müvekkili … ile bu davada müvekkili … arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı … şirketine 03/12/2009 tarihinde üstlendiği riziko sebebi ile toplam alacağının %65 i oranında 93.892,35 Euro ödeme yaptığını, 31/05/2010 tarihinde davalı … A.Ş. tarafından sadece 5.000 Euro ödeme yapıldığını, davalı şirketin sorumlu olduğu borç miktarının 88.892,35 Euro olarak kaldığını, belirtilen nedenlerle müvekkili şirketin sigortalı şirkete halefiyetinden kaynaklanan 88.892,35 Euro miktarlı alacağının 03/12/2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Asıl Dava:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacağı talep ve dava hakkı bulunmadığını, dava konusu ticari ilişkide mevcut tüm malların tüm risklere karşı sigortalı olduğundan davacının mal bedellerini sigorta şirketinden tahsil ettiğini beyan etmiştir.
Birleşen Dava: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle mahkememizdeki alacağı da kapsayacak şekilde müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, itirazları nedeni ile açılan itirazın iptali davasının Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/302 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, derdestlik nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, aksi halde aynı alacağın iki kere müvekkilinden talep edilmesi nedeniyle 2011/302 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını, talebin zaman aşımına uğradığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “asıl davaya konu olan Ümraniye …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı şirket tarafından 11 adet faturaya dayalı olarak 144.449 Euro alacak için takip başlatıldığı, yasal süresi içerisinde borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yine yasal süre içeresinde itirazın iptaline dair bu davanın açıldığının anlaşıldığı, asıl ve birleşen dosya davacılarının Almanya uyruklu olduğu ve Almanya’nın Lahey sözleşmesine taraf olduğu anlaşılmakla, teminat alınmasına gerek olmadığı kanaatine varıldığı, davaya konu fatura örnekleri, ihracat belgeleri, gümrük müdürlüğü kayıtları, beyannameler, transfer belgeleri, banka kayıtları celp ve ibraz edilmiş, ticari kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davanın ihracat bedelinden kaynaklandığı öne sürülen ve muhtelif tarihlerde farklı bedeller üzerinden 11 adet ihracat faturasına bağlanan alacağın tahsilini teminen haciz yolu ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda talep edilen alacak için sadece satış faturasının tanzim edilmiş olması noktasından hareketle, faturanın verilmesine neden olan malın teslim edildiğinin veya hizmetlerin yapılmış olduğunun kabul edildiği sonucuna ulaşılması yerinde olmayacağından ve sırf faturanın düzenlenmiş olması, tek başına fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamını da taşımayacağından, uyuşmazlık halinde faturaya konu “malın teslim edildiğinin” yada hizmetin ifa edildiğinin, faturayı tanzim eden tacir tarafından yani davacı tarafından öncelikle kanıtlanması gerektiği, Halkalı Gümrük Müdürlüğünün yazı cevabındaki tasdikli gümrük giriş beyannameleri incelendiğinde; davacının davalıya ihracat yoluyla satıp teslim ettiği malların bedelinin, davalı şirketin döviz hesabından … Bankası 4.Levent Şubesi aracılığıyla yapılan transferlerle davacıya peşin olarak, fiili ithalat işlemlerine başlanmadan önce gönderildiği ve davalı adına tescilli “serbest dolaşıma giriş beyannamelerinde” takibe konu edilen ve gümrük beyannamelerine de ekli olan fatura muhteviyatı emtia bedellerinin “peşin olarak” ödenmiş olduğu kayıtlı ve banka transfer yazılarının da beyannamelere ekli olduğunun görüldüğü, davacının takibe konu ettiği 229,02 Euro bedelli fatura dışlındaki toplam 150.259,75 Euro bedelli 10 adet ihracat faturasına konu malların tamamını davalı adına gönderdiği ve Halkalı Gümrük Müdürlüğü nezdindeki beyannamelere bedeli peşin olarak ödenmiş mal şeklinde kaydedildiği, bu gümrük beyannamelerinin ekinde davalının farklı tarihlerde davacıya peşin olarak transfer ettiği toplam 231.083,76 Euro’luk ödemenin mevcut olduğu, ayrıca davacının sigorta korumasına aldırdığı ihracat geliri için bu davada taraf olmayan kendi sigortacısından davalıdan tahsil edemediğini ileri sürdüğü takibe konu faturaları sigorta sözleşmesi gereği %35’ine karşılık gelen 50.557,42 Euro’yu katılım payı olarak üstlenerek bakiye 93.892,35 Eoru’yu sigortacısından tazminat olarak aldığı ve bu miktarı kendi sigortacısına temlik ettiği halde bu miktarı da bu dava konusu icra takibine konu ettiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davacı vekili, davalının müvekkiline yaptığı ödemelerin daha önceki tarihlerde alınan farklı siparişlerle ilgili olduğunu iddia etmiş ise de; ilgili bankanın genel müdürlüğünden celp edilen transfer talimatları bilirkişi heyetince incelenmiş ve neticesinde davacının davalıya muhtelif tarihlerde gönderdiği “proforma faturalara” göre 01.01.2008 – 31.12.2009 tarihleri arasında davalının “15 adet proforma” için … Bankasının … kodlu Şubesi aracılığıyla davacının bankasına toplam “410.444,76 Euro” tutarında peşin döviz transfer ettiği tespit edildiği, davacı tarafın ise davalının yapmış olduğu bu ödemelere ve proformalara uygun olarak davalıya mal teslim ettiğini ispatlayamadığı, birleşen davada; davacı sigortacının, asıl davanın davacısı yararına sağladığı ihracat kredisi sigortası teminatından, asıl davanın da konusunu teşkil eden ve ödenmediği öne sürülen 11 adet fatura kapsamındaki toplam 144.449,77 Euro`luk ihracat bedelinin %65`ine tekabül eden miktar üzerinden 98.892,35 Euro olarak ödediği tazminatın 88.892,35 Euro`luk kısmını, birleşen davanın da davalısı olan ithalatçıdan 03.12.2009 tarihinden itibaren işletilecek döviz faizi ile birlikte rücuen tahsil etmek istediğinin anlaşıldığı, sigortacının düzenlediği poliçe ile üstlendiği yükümlülüğü yerine getirdikten sonra sigortalısının halefi olabilmesinin ve temlik alacaklısı olarak veya rücu yoluyla talep edebilmesinin birinci şartının, sigorta tazminatının gerçek hak sahibine ya da onun gösterdiği kişiye; “geçerli bir poliçe kapsamından” ve “poliçe genel+özel şartları ile çelişmeyen” rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan zarar için ödenmiş olmasının gerekli olduğu, ikinci şartın ise, sigortacının sözleşmeye uygun olarak ödeme yaptığı sigortalının karşı bir tazminat talebi hakkına sahip olması olduğu ve bu talep hakkı sigorta tazminatını ödeyen sigortacıya yaptığı ödeme paralelinde Kanun hükmü gereği geçtiği, asıl davada nazara alınan Halkalı Gümrük Müdürlüğü yazısı ve … Bankası ödeme belgeleri bu dava yönünden değerlendirildiğinde; davalı ithalatçının, asıl davanın dayandığı takibe konu edilen faturaların karşılığını peşin ödemek suretiyle adına gönderilen malın/malların gümrük formalitelerini tamamlayıp teslim aldığı anlaşıldığından, davacı ihracatçının bedelini takip konusu yaptığı 11 adet faturadan kaynaklanan, “temlik edilebilecek ya da takip konusu yapılabilecek bir alacağının” bulunmadığı sonucuna varılmış olmakla, davacı ihracatçının davalı ithalatçıya mal mukabili ödeme şekliyle gönderdiği halde bedelini tahsil edemediğini” ya da “asıl davanın da konusunu teşkil eden ve ödenmediği öne sürülen faturalardan dolayı” davalının asıl davanın davacısına borçlu olduğunu yahut da davacı ihracatçının birleşen davanın davacısı olan sigortacısına “temlik edebileceği” alacağı bulunduğunu veya birleşen davanın davacısının (ihracat gelirine sigorta güvencesi sağladığı) sigortalısı konumundaki davacı ihracatçıya ödediği tazminatı rücu konusu yapabilmesi için gerekli şartların bir arada oluştuğunu ispatlayabilecek bir delil yada belge sunulmamış olduğundan ve davacı ihracatçının kendi alacağı yokken bu alacağı temlik etmesi de mümkün olmadığından birleşen dosya davacısı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminatı onun yerine geçerek asıl dava davalısından talep etmesi mümkün görülmediği” gerekçesiyle asıl davanın reddine, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/503 Esas sayılı dosyasıyla birleşen İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/593 Esas sayılı davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekilince karar istinaf edilmiş ve dilekçesinde özetle “….Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; ticari ilişki mevcudiyetini kabul ederek, söz konusu faturalara ait malların ihracat bedeli risklerine karşı sigortalı olduğunu ve davacının mal bedellerin sigorta şirketinden (yani ikinci davacıdan! tahsil ettiğini açıkça beyan etmiştir. Kaldı ki; davalar açılmadan önce iş bu sigorta şirketiyle ödeme pazarlığı yaptığı ve hatta birleşen davadaki davacı … sigorta şirketine 5.000-Euro ödeme yaptığı sunulan yazılı delillerle sabittir. Sigorta şirketi birinci davacı olan Knauf şirketine ödediği kısmi ödeme olan 93.892,35- Euro’dan işbu 5.000 Euro’yu düşerek kalan miktar için davasını açmıştır. Hal böyle olmasına rağmen bu yazıtı deliller (Birlesen Rücu Davasındaki EK 2,3,5,6,8 no.lu delillerimizi, davalının beyan ve ikrarları dikkate alınmamıştır. Asıl davacı her ne kadar davasını, ödenmeyen 11 adet fatura (ihracat) bedeli olan 144.449,77-Euro miktarı üzerinden açmışsa da; daha sonra sigorta şirketinden tahsil etmiş olduğu 93.892,35- Euro’yu tahsil ettiğini Sayın Yere) Mahkeme’ye yazılı olarak beyan etmiştir. Talebini düzeltmiştir. Davasına kalan miktar olan 50.557,42- Euro olarak devam etmiştir. Ancak bu husus da dikkate alınmamıştır. Eğer dikkate alınmış olsaydı ilk dava yönünden kısmi kabul/kısmi red kararı verilmesi gerekirdi. Değerlendirilmeyen diğer önemli bir husus da; delil olarak davalı şirket … A.Ş’nin ticari defter ve kayıtlarına açıkça dayanmamıza ve bunların İncelenmesini istememize rağmen, ticarî defterler ihtarat yapılmasına rağmen sunulmamıştır. Yerel Mahkeme kararında ve bilirkişi raporlarında bunun hukuki sonuçları değerlendirilmemiştir. Eğer davalı/borçlu defter ve kayıtları sunulmuş olsaydı alacağımızın sabit olduğu kanıtlanmış olacaktı. Dikkatten kaçan en önemli husus da -cari hesaba göre ve 90 gün vadeyle yapılan ticari alış veriş sabit olmasına rağmen- sanki dava konusu fatura bedelleri peşin ödenmiş gibi Gümrük Müdürlüğü yanıltılmıştır. Önceki ticari alış verişlere ve faturalara ait ödemeler sanki daha sonraki tarihli ve ödenmeyen dava konusu faturalara aitmiş gibi hileli bir yola başvurulmuştur. Şöyle ki; Hatalı karar eksik inceleme sonucunda hazırlanan, birbiriyle çelişkili, tamamen hatalı ve hukuka aykırı olan, değerlendirmeye esas olamayacak raporlara göre verilmiştir. İtirazın iptaline konu edilen 11 adet fatura muhtevası eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirildiği ve alıcısı (ithalatçı) davalı firma tarafından gümrük vergilerinin ödenmesi sonrasında teslim alındığı kök bilirkişi raporu ve dosyaya celp olunan Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nün 21.11.2011 tarih 180712 sayılı yazısı eki serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile sabittir.Bu durumda tartışılması gereken husus, teslim alındığı tartışmasız olan takip ve davaya konu edilen 11 adet faturaya İlişkin mal bedellerinin davalı tarafından davacı tarafa ödenip ödenmediğidir.- İlgili banka dava konusu 11 adet faturaya ilişkin bilgileri değil, başka ithalat kalemleri ve proforma faturalarına ait belgeleri 29/08/2014 tarihli yazıyla cd ortamında elektronik olarak göndermiştir. Bilirkişi ek raporunda … Bankası’ndan gelen cevap ve ekleri yanlış yorumlanmış, dava konusu olan 11 adet faturayla ilgisi olmayan başka proforma faturalara İlişkin olan ödemeler dikkate alınmıştır. Dava konusu faturalarla bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Ancak bu hususta delil bulunmamaktadır. Hatta gelen cevaptaki fatura numaraları ve ödeme dekontlarındaki miktarlar tamamen farklıdır. Kök raporda daha Önce muhtelif tarihlerde ve farklı faturalara ilişkin davacıya yapılan transfer miktarının 231.083,76 Euro olduğu belirtilirken ek raporda bu miktarın 410.444,76 Euro olduğu belirtilmiştir. Bu iki rapor arasında tam bir çelişkidir. Bu çelişkinin neden kaynaklandığı da açıklanmamıştır. Kök raporda dava ve 11 adet ödenmemiş fatura konusu malların gümrük kayıtlarıyla ve diğer belgelerle teslim edildiği ve teslim konusunda bir sorun olmadığı belirtildiği halde 1. ek raporda her nasılsa “…teslim hususunun davacı tarafça kanıtlanması gerekecektir…” denilerek tam bir çelişkiye düşülmüştür. oysa davalı tarafın malları teslim almadığı yönünde herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacağın sigorta şirketinden tahsil edildiğisigorta şirketi ile görüşme halinde oldukları, kısmi ödeme yaptıkları yönündeki beyanları; dava konusu faturalara ilişkin ödemenin yapılmadığının açık bir ikrarı olup, raporda bu husus bilirkişilerce ve yerel mahkemece dikkate alınmamıştır. Oysaki; davalı şirket cevaplarında hiçbir zaman dava konusu 11 adet fatura bedelinin peşin ödendiğini iddia etmemiş ve bu konuda hiçbir banka makbuzu da ibraz etmemiştir. Sadece söz konusu bedellerin sigorta şirketince ödendiği beyan edilmiştir. Eğer dava konusu faturalar borçlu tarafından Ödenmiş olsaydı zaten sigorta şirketi davacıya herhangi bir kısmi ödeme yapmazdı. Yapılan kısmi ödeme celse arasında bir dilekçe ile tarafımızca belgeli olarak beyan edilmişti.davacı firma davalı firmaya fatura tarihinden itibaren 90 gün sonra ödenmek şartı ite faturalar muhteviyatı eşyayı göndermiş ve davalı firmada bu eşyaları teslim almıştır.Takip ve davaya konu edilen faturaların üzerinde mal bedellerinin fatura tarihinden itibaren 90 gün vadeli oiduğu ve hangi tarihte ödenmesi gerektiğinin yazılı olduğu açıktır. Dış Ticarete konu alacağın incelenmesinde bilirkişiler dava konusu faturalarda yazan ödeme şekli ile ödeme vadelerini incelemeksizin gümrük beyannamesi eki davacı ile davalı arasında cari hesap İlişkine İlişkin dava konusu olmayan başka faturalara ilişkin … olarak ödemesi yapılan transferleri inceleyerek takibe konu faturaların ödemelerin bu transferlerle gerçekleştirildiğine dair tespitlerden uzak tamamen yoruma dayalı bir görüş bildirmişlerdir.Birleşen dosyadaki Ödeme makbuzu, sigorta poliçesi, temlik belgesi, yazışmalar ve davalı … A.S’nin davacı sigorta şirketine ödedlfei 5.000 EuroMuk kısmi ödeme i Delil Ek-61 işbu davanın haklılığını açıkça göstermektedir. Örneğin davalı ..’in böylesi bir borcu bulunmuyorsa neden sigorta şirketine bu ödemeyi yapmayı kabul ettiği ve görüşerek taksitle ödeme taahhüdünde bulunduğu açıklanamamış ve İncelenmemiştir. Raporda belirtilen ihracat rizikosu, poliçe şartlan, kısmi ödemenin sigortalıya yapılmış olması gibi şartların birlikte gerçekleşmiş olmasına rağmen; davadaki talebimiz konusunda olumsuz görüşe varılmıştır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Asıl dava mal bedeli tahsiline yönelik takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Birleşen dava ise sigortacının açtığı ve asıl davadaki davacının halefi/temlik alanı sıfatı ile açılan tazminat davasıdır.Uyuşmazlığın temelinn mal bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı görülmektedir. Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere ;davacı ve davalı yan arasında uyuşmazlığı konu faturaların içinde bulunduğu ticari ilişki haricinde de ticari ilişki bulunduğu beyan edilmiştir.Her iki tarafın ticari defter ve belgeleri incelenmediği için ödemenin peşin yapılıp yapılmadığı ve faturaların 90 gün vadeli olup olmadığı yönündeki taraf ihtilafı da giderilmemiştir. Davacı yanların apostil şerhi taşıyan tüm kayıtları ile davalı yanın tüm ticari kayıtları ve ithalat ödemelerinin yapıldığı banka kayıtları ayrıntılı incelenerek , öncelikle mal bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmeyen mal bedeli bulunup bulunmadığı, ödemelerin peşin mi vadeli mi anlaşıldığı ve buna göre davacının sigorta şirketinden tahsil etmiş olduğu kısmi ödemeye ilişkin beyan ve sunduğu belgenin de incelenerek denetime elverişli, tarafların iddia ve savunmalarını tam anlamı ile cevaplayan bir rapor alınması gerekmekte olup, eksik inceleme ve araştırma ile düzenlenen rapora göre karar verildiği görülmekle davacı yanın hem asıl dava hem de birleşen dava yönünden yaptığı istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜ ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA Yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine 2-Davacı yanca yatırılan 31,40 TL peşin harcın talebi halinde davacı yana iade edilmesine 3-Davacı yanca yapılan başvuru harcı 85,70 TL, iki tebligat gideri 22,00 TL ve posta gideri 31,00 TL ki toplam 138,70 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacı yana verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/0202020 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.