Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3865 E. 2020/291 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3865 Esas
KARAR NO: 2020/291
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2017
NUMARASI: 2016/256 2017/332
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında alüminyum ve çelik emtia alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, davalının müvekkilinden birçok kez mal aldığını, ancak borcunun tamamını ödemediğini, müvekkilinin davalıdan olan 5.930,48 TL alacağının tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin bakiye borç için davacıya çek gönderdiğini, ancak çekin vade sebebiyle davacı tarafından reddedildiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının kendi defterlerine göre davalıdan 5.930,48 TL alacağı bulunduğu, davalı defterlerinin de bunu doğruladığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaliyle takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının üretici olduğunu, davacının üretiği ve sattığı mallarla ilgili olarak müvekkilinin birçok ciddi sorunla karşılaştığını, konuyla ilgili gizli ayıplar nedeniyle mahkemeye de durumun bildirildiğini, ancak mahkemenin hiçbir inceleme yapmadığını, gerekçede bu hususa dahi değinilmediğini, davacının sorunlu ürünler nedeniyle alımın durdurulacağını anladığını ve öncesinde kabul ettiği çekle ödemeyi son kez sebepsiz yere reddettiğini, raporda da tespit edildiği üzere tarafların 120-150 günlük vadelerle çalışmalarına rağmen davacının 90 günlük çek dışında ödeme yapılamayacağını bildirdiğini ve çeki kabul etmediğini, mahkemenin bu durumu değerlendirmediğini, ayrıca davacı alacaklının temerrüde düştüğünü, bu nedenle mahkemeden tevdi mahalli belirlenmesini istediklerini, ancak mahkemenin bu konuda hiçbir inceleme yapmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, hesapların açıklanması için ek rapor dahi alınmadığını, davanın kısmen kabulü kararı verildiği halde karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmediğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine başlangıçta İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatıldığı, daha sonra yetki itirazı üzerine takibin Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden yapıldığı ve takipte 5.930,48 TL asıl alacak, 170,60 TL işlemi şfaiz olmak üzere toplam 6.101,08 TL’nin tahsilinin istendiği, asıl alacağa avans faizi uygulanmasının talep edildiği, dayanak olarak 01/09/2015 cari hesap alacağının gösetrildiği, davalının ise vadesi gelmiş hiçbir borçları bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. Davacı vekilince verilen replik dilekçesinde; tarafların 90 günlük vade ile mal alışverişi yaptıklarını, ancak davalının 5-6 aylık çekleri teklif ettiğini, müvekkilinin ise bu nedenle çeki kabul etmediğini bildirmiştir. Davalı vekilince verilen düplik dilekçesinde; davacı tarafından gönderilen mallarda gizil ayıp bulunduğunu, bunu ihbar ettiklerini, bilirkişi incelemesi yapılmasını istedikleri görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin incelendiği, davacının defterlerinin 31/12/2015 tarihi itibariyle 5.930,48 TL alacak gösterdiği, davalının defterlerinin ise 5.930,00 TL borç gösterdiği, sipariş formlarında 90 gün içinde ödeme yapılmasının belirtildiği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 5.930,49 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince 28/03/2017 tarihli dilekçeyle rapora itiraz edildiği ve 5.930,00 TL’yi tevdi için mahkemeden tevdi mahalli kararı verilmesini istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıya mal sattığını, ödenmeyen alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacıya bakiye borç için çek gönderdiğini, ancak çekin vade sebebiyle davacı tarafından reddedildiğini, davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalının kendi defterlerinde davacıya 5.930,00 TL borçlu gözüktüğü anlaşılmıştır. Tacirin ticari defterleri aynı zamanda kendi aleyhine de delil özelliği taşıdığından davalı kendi defterlerinde dahi borçlu durumda görüldüğünden borcunun bulunmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan davalı taraf ilk defa düplik dilekçesinde ayıp ihbarında bulunduklarını belirtmiş ve bu hususta mahkemece hiçbir inceleme yapılmadığını ve gerekçede de bu durumun tartışılmadığını ileri sürmüş ise de, davalının süresinde ve usulüne uygun bir şekilde ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayamadığı gözetildiğinde, bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Ayrıca mahkemenin tevdi mahalli konusunda karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, davalı az önce de değinildiği üzere kendi defterlerinde dahi borçlu göründüğünden ve borcu ödemesi gerektiğinden, bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Ayrıca davalının rapora itirazları da yerinde görülmediğinden ek rapor alınması gerekti halde ek rapor alınmadığına yönelik istinaf talebi de yerinde değildir. Bundan başka davanın kısmen kabul edildiği gerekçesiyle reddedilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında davacının icra takibinde istediği 5.930,48 TL alacak üzerinden itirazın iptalini istediği, buna göre işlemiş faizin dava konusu olmadığı, dolayısıyla reddedilen bir kısmın da bulunmadığı anlaşıldığından, bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 405,11 TL harçtan, peşin alınan 101,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 303,84 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/02/2020