Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3854 E. 2020/222 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3854 Esas
KARAR NO : 2020/222 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2017
NUMARASI : 2015/628 E., 2017/218 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalıya kumaş temin ettiğini, davalının buna karşılık yabancı para olarak nakden veya çek keşide ederek ödeme yaptığını, davalının bu kapsamda ödemediği bedellerin tahsili bakımından davalı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiklerini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ile itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kur farkına dayalı 30/03/2015 tarihinde kur farkından kaynaklanan bir fatura kestiğini, oysa taraflar arasında kur farkına dayalı bir ilişki bulunmadığını, ayrıca ödemelerin Amerikan Doları ile yapılacağına dair bir anlaşmada bulunmadığını, davacının alacağı ödemeyi TCMB döviz alış kuru üzerinden hesaplaması gerekir iken, döviz satış kuru esas alarak fatura kestiğini, bu nedenlerle borcun likit olmadığını, müvekkilinin davacıya bu tutarda bir borcu bulunmadığını beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “taraflar arasındaki sipariş kabul sözleşmesinde ödemelerin ABD doları üzerinden yapılacağı kararlaştırılmış ve davacı tarafından düzenlenen faturanın ABD doları üzerinden ödeneceğine ilişkin kayıt düşülmüş olduğu, davalının davacıya olan borcunu EURO cinsi çek ile yaptığı, davacının davalının verdiği çeki ibraz tarihinde EURO kuru üzerinden TL olarak tahsil ettiği, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının yapması gereken ödemeyi ABD doları üzerinden yapmaması nedeni ile ödeme tarihindeki EURO-ABD doları kur farkı nedeni ile 11.420,74 TL zararının oluştuğu, tespit edilmiş olup, davacının talebinin 11.208,76 TL olması nedeni ile taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının davasının kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf isteminde özetle; dosyada mevcut bilirkişi raporunda belirtildiği üzere tarafların ticari kayıtlarında herhangi bir uyumsuzluk bulunmadığı, müvekkili tarafından davacıya mutabık kalınan TL değerini karşılayacak kadar 34.200 EURO bedelli çek ile ödeme yapıldığını ve bu ödemeninde ihtirazi kayıt ileri sürülmeden alınarak mutabakat sağlanıp hesabın sıfırlandığını, vadeli çekin tahsil edildiği dönemdeki risk yada lehe durumun çekin alacaklısına ait olduğunu, çek vadesindeki tahsilatı aşamasında EURO değerinde artış sebebiyle tahsilatı yapılan TL değerinden fazlalık olması halinde çeki veren müvekkili şirkete bu fazlalık verilmeyecek ise EURO değerindeki düşüşten kaynaklanan değer kaybınında müvekkilinden talep edilmemesinin gerektiğini, kur farkı alacağı iddiasıyla açılan davada alacağın likit olmayıp tartışmalı olduğunu bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME Davaya konu İstanbul …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosya örneği incelendiğinde; alacaklının … Tic. San. Ltd. Şti., borçlunun … San. Tic. A.Ş. olduğu, takibin 11.208,76 TL bedelli faturaya dayalı olarak başlatıldığı, takipten itibaren yıllık %10,5 avans faizi talep edildiği, takip talebi ekindeki 30/03/2015 tarihli 11.208,76 TL bedelli fatura incelendiğinde, %8 kur farkı, … nolu çeke istinaden 4.386,82 $, kur 2.5551 açıklamalı olduğu, borçlunun takibe süresi içerisinde itiraz ettiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekindeki 31/03/2015 tarihli sipariş kabul sözleşme örneği incelendiğinde, ödeme şeklinin 60 gün $ olarak kararlaştırıldığı, kumaş sipariş formunda birim fiyatı $ üzerinden belirlendiği, dosyada birer örneği bulunan 01/04/2015 tarihli faturada “işbu fatura bedeli EUR havalesi veya EUR firma çekiyle ödenecektir” açıklaması yer aldığı görülmüştür. Bilirkişi raporu ekinde bulunan 05/11/2014 ila 25/11/2014 tarihleri arasındaki faturalarda ise fatura bedelinin USD havalesi veya USD firma çeki ile ödeneceği açıklaması yer almaktadır. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda özetle; her iki tarafın ticari defterin usulüne uygun olduğu ve mal satış faturaları arasında önemli bir farklılık yada muhasebe kayıtları arasında tutarsızlık tespit edilmediği, sipariş kabul sözleşmesinde fiyatların $ bazında verilmiş olduğuna ilişkin ibarenin olduğunu, sözleşmenin 14 numaralı maddesinde de “ödeme şekli sipariş kabul formunda belirtildiği üzeredir. Her iki tarafın onayı olmaksızın değişiklik yapılamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığını, 3400 kg’lık siparişin muhtelif faturalarla karşılanmış olabileceğini, olayda EURO/USD çapraz kur riskini hangi tarafın üstleneceğinin çözümlenmesi gerektiğini, USD olarak tahsili kararlaştırılan alacağı EURO olarak vadeli çek ile tahsil edilmiş şekilde deftere kayıt yapmakla ve çeki alırken çekince ileri sürmediğinden davacının döviz kuru riskini üstlenmiş olduğunu, davacının talebinin yerinde olduğunun kabulü halinde; davacının 97.319,52 TL olarak kayıtlarına aldığı EURO üzerinden çeki tahsil ettiğinde 15/03/2015’de geçerli TCBM kurları üzerinden 94.221,00 TL tahsil edebileceğini bu durumda gerçek zararın 3.098,52 TL olduğunu, 15/03/2015’de USD cinsinden tahsilat yapılıyor olsa idi 108.740,42 TL tahsil edileceğini böylece 97.319,52 TL’den mahsubu halinde ise 11.420,74 TL kur farkı talep edebileceğini, burada gerçek bir zarardan çok potansiyel zarardan söz edilebileceğini ve potansiyel zararın tazmini hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, davalının ihtarname ile 24/04/2015 günü temerrüde düştüğünün kabulü halinde %10,5 faizin esas alınabileceği yönünde görüş belirtilmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlığa konu takip dosyasındaki alacak; kur farkına dayalıdır. Taraflar arasındaki sipariş kabul formunda bedelin yabancı para (USD olarak) üzerinden belirlendiği, davacının alacağının tahsili için davalıdan o tarih itibariyle 41.948 USD’nin karşılığı 97.319,52 TL’ye takabül eden 34.200,00 EURO bedelli çeki teslim aldığı anlaşılmaktadır.Davacı tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18.maddesi uyarınca bütün fiil ve işlemlerinde basiretli davranması gerekir. Buna göre; davacının davalıdan sözleşme uyarınca çeki dolar üzerinden düzenlemesini istemesi ya da Euro üzerinden düzenlenen çeki alırken ihtirazi kayıt koyması gerekirdi. Davacı tarafça, davalı tarafından verilen çekin tahsil edilmediği yolunda bir iddia ileri sürülmediği gibi taraflar arasındaki sözleşmede kur farkına ilişkin açık düzenleme yer almamaktadır. Bu durumda davacının EURO üzerinden düzenlenen çeki ihtirazi kayıt koymayarak almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeni ile çekin üzerindeki bedel dışında kur farkı talep edemeyeceği (Aynı yönde; Yargıtay 19. HD’sinin 2017/3234 Esas, 2019/1778 Karar sayılı, 19/03/2019 tarihli ilamı, Yargıtay 19. HD 2018/1228 Esas, 2019/1611 Karar sayılı, 13/03/2019 tarihli, 2017/4782 Esas, 2018/5802 Karar sayılı, 14/11/2018 tarihli ilamları) dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekli iken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2017 gün ve 2015/628 Esas, 2017/218 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE,4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 135,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 80,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, -Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Karar kesinleştiğinde ve istek halinde bakiye gider avansının aidiyetlerine göre taraflara iadesine,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/01/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.