Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3850 E. 2020/219 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3841 Esas
KARAR NO : 2020/220
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2017
NUMARASI : 2014/130 E. – 2017/74 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin inşaat malzemeleri satmakta olduğunu, 2006 yılı başından itibaren davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin davalıya koli içinde çam mozaik gönderdiğini, davalının bu ticari ilişkiye istinaden 2009 yılı sonu itibarı ile borcunun 5.670,25 TL olduğunu, davalının her ne kadar 2010 yılından sonra ticari ilişki başladığını iddia etse bile müvekkilinin 2009 yılından 5.670,25 TL alacağı olduğunu ve borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin mal gönderimini durdurduğunu belirterek davalının yetki itirazlarının reddini, davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; 01/10/2010 tarihinden itibaren mozaik satışı yaptığını, 2010 yılından önce ise sadece mozaik montaj ve işçiliği yaptığını, mozaik montajı yaptıracak müşterilere tavsiye üzerine, müşteri ad ve hesabına olmak üzere çeşitli zamanlarda davacı şirkete siparişler yapıldığını ve gelen malın bedellerinin de malın teslimi ile ödendiğini, bu nedenle 2010 yılı öncesi davacı ile kendi adına herhangi bir mal alış verişi yapılmadığını ve davacıya borcu bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan faturaları kabul etmediğini, faturaların tarafına tebliğ edilmediğini, malların tarafına değil sipariş veren müşterilere teslim edildiğini, sevk irsaliyelerinde malların kendisine teslim edildiğine ilişkin bir imzasının bulunmadığını, icra dosyasına dayanak yapılan muavin defter kayıtları ile dava dosyasına ibraz edilen faturaların birbiri ile uyumlu olmadığını, bu nedenlerle öncelikle yetki ve zamanaşımı yönünden, olmadığı takdirde esas yönünden davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı alacağın varlığına, mal teslimine ilişkin delil ile iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine, mal teslimine dayanmayan alacağı talebe yönelik icra takibi yapmakla kötüniyetli olduğundan %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin davalının müşterilerini tanımasının mümkün olmadığını, dosyaya sunulmuş olunan 30.04.2007 Tarihli 5000TL bedelli çekin davalı tarafından müvekkiline verildiğini, davalının borcu olmaması halinde çeki müvekkiline vermemesi gerektiğini, müvekkilinin çeki davalı borcundan düştüğünü, davalının davacı şirket müdürü … 2006-2009 yıllarında ödeme yaptığını dilekçesinde beyan ederek cevap dilekçesinde yer alan 2010’dan önce ticari ilişki olmadığına ilişkin savunmasını çürüttüğünü ve davalının 01.12.2015 tarihli bu dilekçesine göre ticari ilişkinin kanıtlandığını, davalının şirket müdürü adına yaptığı ödemelerde 3.şahısların isimlerinin belirtildiğini, ticari defter ve kayıtlar ve 2007 tarihli çek dikkate alınarak davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu,Müvekkilinin kötüniyetli olduğu kabul edilerek davalı lehine %20 tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: Dava konusu İstanbul ….İcra dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı tarafça davalı aleyhine; muavin defterine göre alacaklı olunan miktar açıklaması ile 5670,25 TL asıl alacak ve faizi üzerinden takip başlatılmıştır.Dava dilekçesi ekindeki fatura suretlerinin davalıya atfen düzenlendiği, teslim alan kısmının boş olduğu , çam mozaik ürünü teslimine ilişkin düzenlendiği, bir kısım faturaların altında dava dışı üçüncü kişi şirketin kaşesi olduğu görülmektedir.Bilirkişi raporuna göre; davacı kendi defterlerine göre 5670,25 TL alacaklıdır. Ek rapora göre; davalının şirket yetkilisine 2007, 2008 yılında faturadan çok ödeme yaptığı görülmektedir. Davalı tacir olmadığını, 2010 yılı öncesi defteri olmadığını beyan ettiğinden davalının defterleri incelenmemiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yazılı sözleşme mevcut olmayıp davacı taraf; hukuki ilişkiyi ve mal teslimi ile borcun ödenmediğini ispatla yükümlüdür. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre salt davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği; 2009 yılı sonu itibarı ile davacının davalıdan 5.670,25TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de; davacının tek taraflı defter kayıtları iddianın ispatı için yeterli değildir. Delil olarak sunulan fatura fotokopilerinde davalının teslim alan olarak ismi ve imzası mevcut değildir. Ek raporda yer alan ödemeler 2007 ve 2008 yılı itibarı ile fatura tutarlarından fazla olup davacı vekili ödemelerin şirket yetkilisi hesabına yapıldığını ve şirket yetkilisinin kendi adına yaptığı satışlara ilişkin olduğunu iddia etmiştir. Davacı vekilinin sunduğu 2007 tarihli çek ise malların teslim edildiğini ve alacak miktarını ispatlar mahiyette kabul edilemeyecektir. Bu durumda, davacı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf isteminin bu yönü ile reddi gerekmiştir.Ancak ilk derece mahkemesince davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de; dava, iddia sübut bulmadığından reddedilmiş olmakla davacının takipte kötüniyeti sabit olmadığından karar bu yönü ile hatalı olup davacı vekilinin istinaf isteminin bu kısmı yönünden ise kabulü gerekmiştir.Açıklanan nedenle; davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2017 gün ve 2014/130 Esas, 2017/74 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,3- Davanın REDDİNE,-Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 96,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 42,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 38,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 124,10 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/01/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.