Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3839 E. 2020/224 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3839 Esas
KARAR NO: 2020/224
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2016
NUMARASI: 2015/81 E. – 2016/929 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili bankadan kullanmış olduğu genel kredi sözleşmelerinde diğer davalıların kefil sıfatı ile imzalarının bulunduğunu, ödemelerin yapılmadığını, bu nedenle borçlular hakkında icra takibi yapıldığını, davalılarca itiraz edildiğini beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalıların icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı şirket ve davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Anadolu Ticaret mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin aldığı krediye karşılık davacı lehine Kadıköy … Mahallesindeki … Ada, … Parselde kayıtlı …-…-…-… ve … nolu bağımsız bölümler üzerine ipotek tesis edildiğini, ipoteğin tesisinden sonra tüm kredi borcunun ödendiğini, faiz oranına itiraz ettiklerini, sözleşmenin tek taraflı olarak banka tarafından hazırlandığını, müvekkili şirketin davacı tarafa düzenli olarak ödemelerini gerçekleştirdiğini, ipoteğin davacı tarafça kaldırıldığını beyan ederek, davanın reddine, müvekkili lehine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili icra müdürlüğü ve mahkemenin İzmir olduğunu, öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin diğer davalılara kefil olmadığını, sözleşmedeki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, imzanın müvekkiline ait olduğu düşünülse dahi diğer borçlular ile banka arasındaki sözleşmenin 2008 yılında düzenlendiğini ve 2010 yılında yenilendiğini, müvekkilinin adının sadece 2008 tarihli sözleşmede yer aldığını, yeni sözleşmede taraf dahi olmadığından sorumlu tutulamayacağından, sözleşmenin sonradan düzenlenip boşlukların sonradan doldurulduğunu, kefalet miktarının belirtilmediğini, Borçlar Kanununa göre kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını, asıl borçluların borçlarını teminat altına almak üzere … adına kayıtlı taşınmazda ipotek tesis edildiğini ve daha sonra kaldırıldığını, bu durumda da müvekkilinin bankaya karşı sorumlu olmadığının açık olduğunu belirterek asaleten ve kefil olarak borçlu bulunmadığından müvekkili yönünden davanın reddi ile %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı bankanın alacağının varlığını, taraflarca imzalanan sözleşmeler ile ispat ettiği, davalıların ise borçlarının bulunmadığını veya ödeme yaptıklarını ispat edemediği, davacının icra takibine konu ettiği alacağı ve miktarı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda tespit edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … vekili olarak Av. … 07/04/2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; raporu tanzim eden bilirkişinin bankacılık işleminde uzman öğretim üyesi yahut mali müşavir olmayıp raporun emekli banka müdürü tarafından düzenlenmiş olduğunu, eksik ve denetime elverişsiz olduğunu, icra inkar tazminat talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir. Yargılama sırasında davalı … vekili olup karar sonrasında diğer davalılar yönünden de vekaletname sunan Av. … 07/04/2017 tarihli istinaf dilekçesinde; süre tutum talebinde bulunmuş usul ve esas açısından yerinde olmayan mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna müracaat ettiklerini beyan etmiştir. Davalılar …, … ile şirket vekili olarak Av. … 24/04/2017 havale tarihli gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davalılardan … ve …’ün tacir olmadığını, kefalete ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, kefillerin eşlerinin rızalarının bulunmadığını, kefilin sorumlu olacağı kefalet limitinin sözleşmede açıkça yer almadığını, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirme iken icra inkar tazminat isteminin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı … cevap dilekçesinde, sözleşmelerdeki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığı yönünden itirazda bulunmuş; istinaf isteminde ise, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu belirtmiştir. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki ihtilafa ilişkin iki ayrı kredi sözleşmesi mevcut olup davalı sonraki tarihli kredi sözleşmesinde kefil olarak isminin yer almadığını iddia etmektedir. Sözleşme suretleri küllen dosyada bulunmadığından rapor bu yönüyle Dairemizce denetlenebilir nitelikte olmayıp davalının sonraki tarihli sözleşmede kefil olarak imzasının bulunmadığını iddia ettiği, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; takibe konu alacak kalemlerinin hangi tarihli sözleşmeden kaynaklandığının açıkça belirtilmediği dikkate alındığında davalı …’in bu husustaki istinaf istemi yerinde görülerek HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Dosyada davalılardan … ve … Ltd. Şti. yönünden Av. …’ın vekaletnamesi mevcut olup gerekçeli karar ilgili davalılar yönünden 07/04/2017 tarihinde vekile tebliğ edilmiştir. Davalılardan … ve … Ltd. Şti. vekili olarak Av. … 07/04/2017 tarihli dilekçesi ile dosyaya adı geçen davalılar yönünden vekaletname ibraz ederek süre tutum dilekçesi sunmuş ise de, gerekçeli istinaf dilekçesini 2 haftalık yasal sürenin son günü olan 21/04/2017 tarihinden sonra 24/04/2017 tarihinde ibraz etmiştir. Davalılar … ve … Ltd. Şti.vekilinin gerekçeli istinaf dilekçesini süresi içerisinde sunmadığı anlaşılmış ise de, kabul edilen istinaf istemi dikkate alındığında diğer davalıların istinaf istemi yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış olmakla HMK 355.maddesi yönünden netice-i kararla birlikte değerlendirme yapılması gerekli olmakla bu aşamada davalılar … ve … Ltd. Şti vekilinin istinaf istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı …’in vekilinin istinaf isteminin kabulüne, 2-Davalılar … ve … Ltd. Şti vekilinin istinaf istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2016 gün ve 2015/81 Esas, 2016/929 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf talebi kabul edildiğinden taraflarca yatırılan istinaf harcının aidiyetine göre talep halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 55,20 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 140,90 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.