Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3835 E. 2020/226 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3835 Esas
KARAR NO : 2020/226
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2016
NUMARASI : 2015/53 E. – 2016/845 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2001 yılından beri sağlık alanında faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, on dört yıldır şirket bünyesinde finans ve satın alma yöneticisi olan çalışan … Noterde düzenlenen vekaletname ile bir takım yetkiler verdiğini, adı geçenin kendisine verilen yetkileri kötüye kullanarak yetkisi olmadığı halde çok sayıda sahte çek ve bono keşide ettiğini, … tarafından imzalanan davalı … lehine … – … adına keşide edilen senetlerden dolayı davalı şirket tarafından Kocaeli …. İcra Müd. … sayılı dosyaları ile müvekkili şirket hakkında icra takibi başlatıldığını belirterek yetkisiz kişi tarafından sahte olarak düzenlenen takibe konu iki adet bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar cevap dilekçesinde özetle; şirket çalışanı … tarafından keşide edilen bir kısım kambiyo senetlerinin davacı tarafından itirazsız ödendiğini , 16/08/2012 tarihli vekaletname düzenlenmeden önce ve sonra bir çok şirkete kambiyo evrakı keşide edildiğini ve ödemelerin yapıldığını hatta faktoring şirketine verilen senetlerin dahi ödendiğini, ilgili şahsın şirket adına işlem yapma yetkisinin teamül haline geldiğini, müvekkili ile davacı arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davacıya müvekkili tarafından satışı yapılan malzemelerin … tarafından tesliminin yapıldığını, davalı tarafından satışı yapılan her türlü malzemenin faturasının kesildiği ve müvekkilinin ticari kayıtlarına işlendiğini , fatura keserek vergi yükü altına girdiğini beyan etmiş, , 18/12/2015 tarihi dilekçesinde de müvekkili …’ın ortağı olduğu şirketten borç olarak … ‘e borç para verdiğini , dava konusu senetlerin bu sebeple kendisine ciro edildiğini, …’ın da ortağı olduğu şirkete borcunu ödemek için senedi … ciro ettiğini belirtmiş ve davalı ile şirketi arasındaki 14/10/2014 tarihli 85.000,00 TL tutarındaki (avans olarak açıklaması olan) para akışına ilişkin dekontu ibraz etmiş, ayrıca daha önce davacının keşidecisi olduğu bir adet çek ve senedin müvekkiline ciro edildiğini ve … Bankası İzmit Şubesi tarafından ödeme yapıldığını, … keşide ettiği çekler ödendiğinden bu durumun teamül haline geldiğini, davacı tarafın kötüniyetli olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı şirket tarafından çalışanı … Kocaeli …. Noterliği’nde 16 Ağustos 2012 tarihinde düzenlenen vekaletname ile ” şirket hesaplarından para çekme, hesaplara para yatırma, yeni hesaplar açma, açılmış hesapları dilerse kapatma, ahzu kabz, evrak ve makbuz ibra etme, banka havalelerini alma, bilumum çek ve senetleri bankaya tahsil ve teminata verme, protestoları talep etme, bankalarda talimatla işlem yaptırmaya parasal işlemlerde 50.000 TL olarak yetki verildiği, vekaletname içeriğinde kambiyo senedi keşide etme yetkisi verilmediği, ceza davasının bekletici mesele yapılmasına yer olmadığı, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/ 482 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açılmış ilerleyen aşamalarda şirket ortağı ve yetkilisi … hakkında da ek iddianame ile kamu davası açılmış ise de; ortağın haksız fiili sübuta ermesi halinde şirketin ortağa sorumluluk davası açılabileceği, davanın kambiyo senedine dayanması ve imzanın şirket adına atılması nedeniyle şirket tüzel kişiliği bakımından senedin bağlayıcı olup olmayacağı ve şirketin borç altına girip girmeyeceğinin irdelenmesinin gerekli olduğunu, SMMM bilirkişi raporu, ceza dosyası, sanık ifadeleri ve tüm dosya kapsamına göre senetlerin lehtarı olan …’ün davacı şirketten alacaklı olmadığı, dava konusu senetlerin davacının ticari defterlerine kayıtlı olmadığının sabit olduğu, 2014 yılında davacı şirket davalı … arasında faturaya dayalı bir alışveriş bulunmadığı, çeklerin ticari defterlere zamanında işlenmediği ve yıl sonunda topluca kaydolduğunun tespit edildiği, dav davacı tarafından sunulan 19.12.2014 tarihli YMM … tarafından düzenlenen özel amaçlı tespit raporunda hizmet karşılığı olmadan düzenlenen, hamili belli olmayan çek ve senetlerin bir kısmı tespit edilmiş, 25/12/2014 tarihli YMM raporunda da … verilen çeklerin çıkış bordrolarında şirket kaşesi ve imzası olmadığı, irsaliyeli faturaların gerçek işleme dayanmadığı, … en son 11/12/2013 tarihinde mal alınıp bedelinin 06/01/2014 tarihinde ödendiği, bu tarihten sonra düzenlenen belgelerin tamamının sahte ve yanıltıcı olduğu, ….Ltd Ştinden 8.388.391,29 TL lik bir alışverişin ticari teamüllere uygun olmadığı belirtildiğini, ceza dosyasındaki rapor ve şirket mali müşavirlerinin beyanına göre … çek hesabına ödeme kayıtlarını Kasım ayı içerisinde geriye dönük olarak girmiş olduğunu, davalı taraf defterlerini ibraz etmediğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 504/3. maddesine göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına çek düzenleyebileceğini,Davalı … savunmasında önce davacıya … vasıtasıyla ortağı olduğu şirketin malzeme sattığını beyan etmiş bu konuda yazılı delil fatura vs sunamamış, sonradan değiştirdiği savunmasında …’e borç para verdiğini ileri sürdüğünü, davacı taraf savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini, Senet keşide etme yetkisi bulunmayan vekilin keşide ettiği çekten dolayı şirketin borç altına girmesi TBK nun 504/3. Maddesine açıkça aykırı olduğundan davacı şirketin daha önce de bir kaç senedi ödemiş olmasının teamül sayılmayacağını, kaldı ki ceza dosyasındaki sanık ifadelerine göre bu senetlerin pek çoğunun Factoring Şirketlerine ciro edildiği, Factoring şirketlerinden temin edilen paraların bir kısmının davacı şirkete ödendiği bir kısmının ise sanıkların uhdesinde kaldığı, davacının YMM raporu sonrasında gerçek zarar haberdar olduktan sonra Kocaeli Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/111 Esas sayılı dosyası ile iflas erteleme talebinde bulunduğu nazara alınarak davacının kötüniyetli olmadığı, … keşide ettiği çek ve senetlerin bedellerinin bir kısmının tahsilat olarak kasaya girilmesi ve kendisinin muhasebe ve finansman işlerine bakması nedeniyle hileli işlemlerden davacı şirketin haberdar olmadığı, şirketin mali müşaviri … ve YMM … ceza dosyasındaki ifadelerine göre de olayın 2014 yılı Kasım ayı içinde fark edildiği anlaşılmakta olduğunu, ceza dosyasında teknik inceleme raporunda yer alan … ile … arasındaki telefon mesajları da delil olarak incelendiğinde … olayın ortaya çıkmasından endişe ettiğinin görüldüğünü, ceza davasının bekletici mesele yapılmasının sonuca etkili olmadığı, Davalı … ve … cevap dilekçesindeki savunmalarını ispat edemedikleri…” gerekçesi ile neticeten; menfi tespit davasının kabulüne, Davacının dava konusu olan Kocaeli …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasındaki 15/11/2014 ödeme tarihli 65.000,00 TL bedelli bono ve Kocaeli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 25/11/2014 vade tarihli 93.250,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalılar … ve …..Şti vekili istinaf isteminde özetle; davacı şirketin … adına Kocaeli …. Noterliği … yevmiye numaralı ve 16.08.2012 tarihli vekaletnamesi ile yetki verildiğini ancak işbu yetki verilmeden evvel ve verildikten sonra … davacı adına kambiyo senetleri keşide ettiği ve şirket tarafından bu kambiyo senetlerini ödendiğini, …’ ün adına 16.08.2012 tarihli vekaletname düzenlenmeden önce ve ilgili vekaletnamenin düzenlendiği 16.08.2012 tarihinden sonra … şirket adına keşide ettiği ve lehtarları …, … , …, … ltd. şti, … ticari şirketleri olan kambiyo senetleri … Bankası İzmit Şubesi’ne ibraz edildiğini ve … hastanesi tarafından borçların tamamı ödendiğini, Ayrıca …’ ün … şahıs firmasını lehtar gösterilerek 2011-2012 yılları arasında keşide ettiği ve lehtar tarafından … verilen kambiyo senetleri de ilgili factoring şirketine davacı tarafça ödendiğinin beyan edildiğini ve iddiaların yazı cevapları ile kanıtlandığını, Karar celsesi olan 09.09.2016 tarihli celsesinde davacı vekilinin ” …’ün 16.08.2012 tarihli vekaletname düzenlenmeden evvel tarafımızca belirtilen kambiyo evraklarını davacı şirketin bilgisi dahilinde ve kambiyo senedinin alacaklısının davacı şirket ile ticari ilişkisi olması durumunda imzalandığını beyan ettiğini, Davacı şirket çalışanı lale gündüz şirket bilgisi dahilinde şirket adına birçok kambiyo evrakını imzaladığını ve şirket ilgili kambiyo evraklarına ilişkin ödemeleri yaptığını, Davacı ticari alanda lale gündüz tarafından kendi adına düzenlenen tüm kambiyo evraklarını ödeyerek lale gündüzün sağlık kuruluşu adına her türlü işlem yapma yetkisinin olduğuna ilişkin teamül oluşturduğunu, ticari teamülün iyi niyetli üçüncü kişiyi koruduğunu ve yapılan işleme karşı zımni kabulün varlığını ortaya çıkardığını, YHGK 2011/15-549 E., 2011/644 K. Sayılı ve 19/10/2011 tarihli kararının bu yönde olduğunu, olayda teamülün dikkate alınması gerekirken mahkemece aksi yönde karar verilmesinin yerinde olmadığını, Mahkemenin ceza dosyasında davacı şirket yetkilisi …. ceza dosyasında sanık olarak yargılandığını, müvekkilin ise suçtan zarar gören sıfatı ile dosyanın tarafı olduğunu değerlendirmediğini, Kocaeli 1 Ağır Ceza Mahkemesi 2015/482 E sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle kötüye kullanma suçlarından cezalandırılmak üzere kamu adına yargılama yapılmakta olup davacı şirket yetkilisi … ve şirket çalışanı … sanık sıfatı ile yargılanmakta olduğunu, müvekkilinin ilgili dosyada müşteki olduğunu, Davacının kötü niyetli olarak hareket ettiğini, … ile davacı arasında ticari ilişki olmaksızın para transferi olduğu ve işbu transferlerin davacı şirket kayıtlarında tespit edildiğinin dosyaya sunulduğunu, Kocaeli 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/91 E. ve 2016/150 K. Sayılı dosyasının 17.12.2015 tarihli celsesinde davacı vekilinin taraflar arasında ticari ilişki gösteren bir emare yoktur, tam tersine ticari ilişkiye dayanmayan bir para alışverişi mevcuttur beyanı ile iddialarını doğruladığını, Davacının haberi olmaksızın keşide edildiğini iddia ettiği kambiyo evraklarını şirket kayıtlarına yansıtmış olduğunu, Davacı vekili 09.09.2016 tarihli celsesinde “..Müvekkil şirketin …. tarafından imzalanan çek ve senetler nedeniyle yapılan tahsilatların bir kısmı şirket kayıtlarında tahsilat olarak girilmişse de müvekkil bu tahsilatlardan çok sonra haberdar olmuştur. Kaldı ki senetlerin tamamı değil bir kısmı kayıtlara girmiştir” şeklinde beyanda bulunduğunu, yani davacı şirket basiretli bir tacir olarak hiç haberdar olmadığını iddia ettiği kambiyo evraklarını kendi şirket kayıtlarına işlemiş olmasına rağmen mahkemenin iyiniyetli olarak kabulüne ilişkin değerlendirmesinin yerinde olmadığını,Bir çok kambiyo evrakının yanı sıra müvekkili …’nın Hamil, davacı ….Tic. A.Ş.’nin keşideci ve …’ ün lehtarı olduğu … tarafından müvekkiline ciro edilen 1 adet çek ve 1 adet senedi … Bankası İzmit Şubesi ibraz ettiğini ve ilgili kambiyo senetleri banka tarafından davacı şirket hesabından müvekkiline ödendiğini, Yargılama sırasında beyanların değiştirilmeyip ıslah edildiği, cevap dilekçesinin 2.sayfasının son paragrafı ve 3.sayfanın birinci paragrafında “Müvekkilin, … ile ticari ilişkisi olduğu bu nedenle fatura karşılığı mal alış verişi yapıldığı beyanı sehven yazılmış olduğunu,Dosyada mevcut 01.10.2015 tarihli ödeme taahhüdünün …’e verilen ödemeye ilişkin kesin delil sunulmuş olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, Dekont suretleri incelendiğinde şirket hesabından …’a …’e verilmek üzere para transferi yapıldığının görüleceğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … karara karşı istinaf başvurusunda bulunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılardan … ve … AŞ vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı şirket, şirket çalışanı olan … yetkisi olmadığı halde şirket adına kambiyo senedi düzenlediğini iddia ederek takibe konu her iki bono yönünden borçsuzluğun tespitini talep etmiştir. Somut uyuşmazlıkta; ilk derece mahkemesince ceza mahkemesi dosyası bekletici mesele yapılmamıştır. Heyetimizce incelenen Kocaeli 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/482 Esas, 2019/195 Karar sayılı dosyasında; davalılardan …’ın katılan olarak yer aldığı, yargılama neticesinde davacı şirket yetkilisi … ile … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet kararı verildiği, … hakkından güveni kötüye kullanma suçundan beraat kararı verildiği, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından istinafa cevap dilekçesi ekinde sunulan …. Tic. A.Ş.’nin davacı, … ve … davalı olduğu dosyanın istinaf incelemesinde Dairemizin 2016/220 Esas, 2016/233 karar sayılı ilamında; istinaf isteminin reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay 19.HD’nin 2018/2263 Esas, 2018/4361 karar sayılı ilamında, “Davacı keşideci şirket adına dava konusu çeki imzalayan şirket çalışan… kendisine verilen vekaletname içeriğinden, bu çalışanın yetkisinin şirketin alacaklarını tahsile yönelik olduğu, şirketi borçlandırıcı işlem yapmak konusunda herhangi bir yetkisinin bulunmadığı, mevcut yetkilerinin bile 50.000,00 TL ile sınırlı olduğu, şahsın davacı şirketin ticari vekili olarak hareket ettiği anlaşılmaktadır. Ancak adı geçen bu şahıs hakkında açılan ceza soruşturması ve kovuşturmasında, şirket yetkilisi … hakkında da soruşturma ve kovuşturma açıldığı anlaşılmış olup, bu kovuşturmada şirket yetkilisi … hakkında şirket çalışanı … bedelsiz çek düzenlemesi konusunda talimat verdiği gerekçesine dayalı bir mahkumiyet kararı çıkması hâlinde, şirket çalışanı … zımnen ticari temsilci olduğu kabul edilebilecektir. Bununla birlikte somut olayda mevcut hukuki ilişki bağlamında ceza dosyasının sonucunun beklenilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira çek alacaklısı davalı şirket bir faktoring şirketi olup…. çekteki sıfatına dayanarak iyi niyetli hamil olduğu savunmasına dayanamaz. Davalı faktoring şirketinin müşterisi ve dava konusu çekin lehtarı diğer davalı … hakkında açılan soruşturmada verdiği ifadede, davacı şirkete herhangi bir mal satışında veya hizmet arzında bulunmadığını ve ancak para verdiğini savunmuştur. Ayrıca mahkemece diğer davalı … hakkında verilen menfi tespite dair hüküm temyiz edilmediğinden, davacı şirketin dava konusu çekten dolayı adı geçen bu şahsa borçlu olmadığı kesinleşmiştir. Bu durumda davalı faktoring şirketinin müşterisi diğer davalı …’ten temellük edebileceği bir alacak bulunmamaktadır” gerekçesi ile kararın gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar verildiği, ilgili dosyada faktoring şirketi taraf olduğundan 6361 sayılı Kanun’a göre değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Kocaeli 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/482 Esas sayılı dosyasına ilişkin kararının gerekçesinde; “…Yönetim kurulu başkanı olan sanık … diğer sanıklar…. ile … arasındaki çek senet kırdırma hesaba yatırma ilişkisini bildiği, sanık …. da bu ilişki içinde yer aldığı, bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, diğer sanıkların baştan itibaren savunmalarında sanık … bilgisi dahilinde işlem yaptıkları yönünde istikrarlı ve samimi savunmaları olduğu…” şeklindeki kabule göre şirket yetkilisinin mahkumiyetine karar verildiği, ilgili dosyada davalı …’ın katılan sıfatı ile yer aldığı, kararın kesinleşmesi halinde şirket çalışanı … zımnen ticari temsilci olduğunun kabul edilebileceği, bu durumda ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak davalının delillerin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekliyken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönleri ile kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalılar … ve …..Şti. vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2016 gün ve 2015/53 Esas, 2016/845 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalılar … ve ….Şti tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalılar … ve ….Şti. tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 x 2 toplam 171,40 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 52,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 224,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.