Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3819 E. 2019/622 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3819 Esas
KARAR NO : 2019/622
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/01/2017
NUMARASI : 2016/220 E. – 2017/9 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; işbu dosyanın icra dosyasından sonra açılan menfi tespit davası olduğunu, müvekkillerinin karı koca olduğunu, davalı …’ın davacılardan …’nin gayri resmi patronu olduğunu, müvekkilinin dava dışı … Tic. ve San. Şti.’de hal şoförü olarak 2011 yılı Kasım ayından itibaren 03/01/2013 tarihine kadar çalıştığını, davalının, söz konusu şirketin gayri resmi ortağı olduğunu, ortak ve yetkililerin davalının akrabası olduklarını, söz konusu şirketin aile şirketi olduğunu, müvekkillerinden …’nin işlettiği … isimli dükkanı dava dışı … devrettiğini, protokole göre devir karşılığında … müvekkili …’ye işbu davaya konu bonoları verdiğini, müvekkillerinin de davaya konu bonoları patronu olan …’a saklaması için verdiğini, ancak …’ın kendisine emanet edilen davaya konu senetleri haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkillerini zor durumda bırakmak ve kendilerine karşı müvekkili tarafından açılacak davadan vazgeçirmek için hileli olarak icra takibine koyduğunu, Bu nedenlerle, fazlaya dair haklarını saklı tutarak; müvekkillerinden …’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile ilgili olarak davalı borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, her iki davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile ilgili olarak davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine ve takibin iptaline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının bonoları saklaması için müvekkiline verdiği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacı …’nin müvekkilinin müdür olarak çalıştığı şirkette çalıştığını müvekkilinin ortak olmadığını çalışan olduğunu, davanın 1 yıllık Hak Düşürücü Sürede açılmaması nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların borçlarını ödemek üzere bu bonoları müvekkiline verdiklerini, bonoda lehtar tarafından yapılan cirodan sonra diğer davalı ciranta tarafından da ciro edilerek verilmesi ve yinede lehtar olan kişi adına vekaleten bononun arkasının imzalanarak verilmesi bir borcun ödenmesi maksadıyla müvekkiline verildiğini ispatladığını bu sebeplerle davanın reddine karar verilip davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilerek yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davanın İİK’nın 72.maddesine dayanılarak açıldığını, maddede herhangi bir süre öngörülmediğini, -Dava dilekçesinde; “müvekkilinin eski iş arkadaşlarının ; ” müvekkilinin kullandığı şirket araç/araçlarına kesilen trafik cezalarına karşılık olarak, … tarafından icra takibine konulduğunu” söylediklerini, halbuki müvekkilinin çalıştığı şirkete ait kullandığı araçlara kesilen cezaların kendi kusurundan değil şirketin gerekli yasal yükümlülükleri yerine getirmemesinden kaynaklandığını, beyan ettiklerini, mahkemenin hatalı yorumla davayı hileye dayandırdığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının işbu dosyanın davalısı, borçlunun davacı … ve dava dışı …, alacak kalemlerinin 900,00 TL asıl alacak, 67,01 TL, 75,90 TL ve 23,38 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.066,28 TL, takip tarihinin 26/02/2013, borç sebebinin 20/01/2012 vade tarihli 900,00 TL lik bono olduğu, takibe konu 03/01/2012 keşide tarihli, 20/01/2012 ödeme tarihli, 900,00 TL bedelli bononun keşidecisinin …, lehtarının … olduğu, bonoda bedelinin nakten tahsil edildiğine dair ödeme kaydı bulunduğu, bononun …’ye vekaleten … tarafından davalıya cirolandığı görülmüştür. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının işbu dosyanın davalısı, borçlunun davacı …, … ve dava dışı …, alacak kalemlerinin 3.000,00 TL asıl alacak, 119,81 TL, 253,00 TL ve 77,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.450,73 TL, takip tarihinin 26/02/2013, borç sebebinin 20/03/2012 vade tarihli 3.000,00 TL lik bono olduğu, takibe konu 03/01/2012 keşide tarihli, 30/03/2012 ödeme tarihli, 3.000,00 TL bedelli bononun keşidecisinin … lehtarının … olduğu, bonoda bedelinin nakten tahsil edildiğine dair ödeme kaydı bulunduğu, bononun … taraından, …’ye , … tarafından da davalıya cirolandığı görülmüştür.İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.01.2017 tarihli 2016/220 E. – 2017/9 K. sayılı kararıyla; davacılara icra takip dosyalarında yapılan ödeme emri tebligatlarının 22/07/2013 tarihinde yapılmış olup icra takiplerinden bu tarihte haberdar olmuş sayıldıkları, dava dilekçesindeki açıklamalardan davalının davacıları aldatarak hileli olarak icra takibini başlattığı yönündeki talep sebebi, dava tarihinin 19/12/2015 olduğu, icra takibini, dolayısıyla aldatmanın öğrenilmiş kabul edildiği 22/07/2013 tarihinden itibaren 1 yıldan fazla bir zaman sonra işbu davanın açılmış olması ve Türk Borçlar Kanununun 39/1 maddesindeki aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren hesaplanacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre de dikkate alınarak, davacıların işbu davayı 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
GEREKÇE:Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasına konu 900,00 TL’lik bono ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu 3.000,00 TL’lik bononun, davacı …’nin …isimli iş yerinin dava dışı …’ye devri karşılığında verildiğini, müvekkillerinden …’nin bu bonoları davalı patronu …’a saklaması için verdiğini, davalınında emanet edilen bonoları haksız olarak takibe koyduğunu, müvekkili tarafından haklı olarak iş mahkemesinde açılan davadan vazgeçirmek için icra takibi yapıldığını beyanla, borçlu bulunmadığının tespitinin istendiği, davalı vekilinin ise davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddini talep ettiği, kendisininde davacının çalıştığı şirkette müdür olarak çalıştığını beyan ettiği görülmüştür.İlk derece mahkemesinin, TBK 39/1 maddesinde ön görülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle reddine karar vermişse de davacının bononun kendisinden hile yada aldatma ile alındığını iddia etmediği, irade sakatlığını ileri sürmediği, takiplere konu senetleri “saklaması” için davalıya verdiğini, borçlu bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddi kararının yerinde olmadığı kanaatiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.01.2017 tarihli 2016/220 E. – 2017/9 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/03/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.