Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3810 E. 2019/757 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3810 Esas
KARAR NO : 2019/757
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2017
NUMARASI : 2015/174 E. – 2017/109 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; …tescil nolu … şekil markasının kullanmama nedeniyle KHK’nin 14 ve 42. maddeleri gözetilerek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarihli 2015/174 Esas- 2017/109 Karar sayılı kararıyla; davanın 27.8.2015 tarihinde açıldığı, dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasanın 91. Maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptal edildiği, kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı, mülkiyet hakkı tesis eden marka tescil belgesinin (Marka hakkının, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkı olduğu) iptalininde ulusal yasa ile düzenlenmesinin gerektiği, yasal bir düzenleme olmadan oluşan boşluğun hakimin takdiri ile yada Uluslararası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı, Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğu gerekçesiyle, esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek, taraf vekilleri lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Anayasa Mahkemesinin, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesinin an meselesi olduğu bir zamanda şekli gerekçelerle ve geçiş dönemi belirtmeksizin iptal kararı vermesinin ve 4 günlük yasal boşluk oluşmasının büyük bir talihsizlik olduğunu, ancak yasal boşluğun, Kanun koyucunun iradesinin markaların kullanım zorunluluğunun ortadan kaldırmak olmadığını, 556 Sayılı KHK’nın aynısının Sınai Mülkiyet Kanunu 9. Maddesinde yer aldığını, Kanun’un en büyük amacının genel gerekçede ” tescilli markaların piyasada daha etkin olarak kullanılmasını sağlamak ve kullanılması düşünülmeyen mal ve hizmetler için marka tescil talebinde bulunulmasının önüne geçmek ” olarak vurgulandığını, davanın da Sınai Mülkiyet Kanunu ve Uluslararası Sözleşmeler kapsamında yürütülerek sonuçlandırılması gerektiğini, TMK 1. Madde gereğince uygulanacak örf ve adet hukuku kuralı bulunmadığından davanın hakimin taktirine göre sonuçlandırılması gerektiğini, Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarına göre boşluğun hakim tarafından doldurulması gerektiğini, davanın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu uygulanarak çözümlenmesi gerektiğini, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar ve özellikle TRIPS’in, Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince somut olaya doğrudan uygulanabileceğini, dava konusu markanın 5 yıllık süre içerisinde doğru dürüst kullanılmadığının ve kullanımını önleyen geçerli sebeplerin sunulmadığını dikkate alarak davanın kabulü gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davaya konu markayı kullandığını, davacı vekilinin davaya cevap dilekçesindeki delillerine yönelik beyanları kabul etmediklerini, Yargıtay tarafından, ilk derece mahkemelerince Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce verilen kullanmama nedeniyle iptal kararlarının bozulduğunu beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; …tescil nolu “… ” şekil markasının kullanılmadığından bahisle 556 sayılı KHK 14 ve 42.maddeleri gözetilerek iptaline karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin “Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı 14/12/2016 tarihli kararı ile 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasanın 91. Maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptal edildiği, kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı ve hukuki boşluğun hakimin takdiri yada uluslararası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı” gerekçesiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verdiği davacı vekilinin yasal boşluğun uluslararası sözleşmeler ve TMK 1.madde gereğince mahkeme tarafından doldurulması talebiyle istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Türkiye’nin de taraf olduğu, Paris Sözleşmesi 5/c maddesi ve TRIPS Anlaşması 19. Maddesinde markanın kullanılması zorunluluğu ve kullanılmaması halinde iptalinin istenebileceği düzenlenmiştir, ancak Uluslararası Sözleşme hükümlerinin tavsiye niteliğinde bulunduğu, bağlayıcı olmadığı, 6769 sayılı SMK’da kullanılma zorunluluğunu düzenleyen hükümlerin Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yürürlüğe girdiği ve geçmişe yürütülemeyeceği davada uygulanabilir bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; TMK 1. Madde gereğince yasal boşluğun hakim tarafından doldurulması gerektiğini ileri sürdüğü görülmüşse de; iptal edilen KHK 14. Madde ve 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 Sayılı SMK 26. Madde de markanın kullanılmamasının yaptırımı iptal olarak düzenlenmiştir, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere, mülkiyet hakkını kaldıran,sınırlandıran, müdahale teşkil eden yaptırımların, ancak kanunla düzenlenmesi gerekir, bu durumda yasal boşluğun hakim tarafından doldurulamayacağına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesinin, kullanmamadan dolayı iptal hükmünü düzenleyen KHK 14.maddesinin iptal edilmesi nedeniyle yasal düzenlemenin ortadan kalktığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde değilse de; davalı tarafın istinaf başvurusu bulunmadığından, bu husus incelenmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.