Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3808 E. 2019/489 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3808 Esas
KARAR NO : 2019/489
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2017
NUMARASI : 2014/142 E. – 2017/28 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 08/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” markasının ilk kez 1975 yılında … numarası ile tescil ettirilerek kullanmaya başladığını,Davalı tarafın müvekkilin “…” markasının tanınmışlığından yararlanmak maksadıyla yeni girdiği çorap piyasasında “… kullanmaya başladığını, davalı firma piyasada … ve … markalarıyla ürettikleri kadın iç çamaşırlarıyla bilindiğini, davalı kendisine ait … markasıyla birlikte “…” markasını da kullanarak … olarak çorap sektöründe tanınmak istediğini, Küçükçekmece C.Savcılığının 05.07.2007 tarihinde 2007/23313 soruşturma dosyası kapsamında davalılara ait fabrikada yapılan aramada 848 adet … markalı farklı ebatta çoraplar, Saray C.Savcılığının 5.07.2007 tarihinde 2007/622 soruşturma dosyasında … markası bulunan 3000 adet ambalajlanmış pantolon çorabı ile 10.000 adet … markalı pantolon çorabı karton ambalajı, Bakırköy C. Savcılığının 06.07.2007 tarihinde 2007/45603 soruşturma nolu dosyasında yapılan aramada toplam 3822 adet … markalı çorap,- İstanbul C. Savcılığının 06.07.2007 tarihinde 2007/32401 soruşturma nolu dosya kapsamında yapılan aramada … markalı 5106 adet değişik ebatta pantolon çorabı elde edildiğini, davalıya ait iş yerlerinde yapılan aramalarda zapt edilen toplam 22.776 adet ürünün 21.046 adedinin pantolon çorabı olduğunu, davalılar aleyhine yapılan bu şikayetler akabinde şikayet konusu … markasının tescili için TPE başkanlığına başvuru yapıldığını, bu başvuruya yapılan itirazın TPE reddi üzerine, Ankara 4.FSHHM’nin 2009/131 esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, mahkemece … markasının … markası ile iltibas yarattığı gerekçesiyle çorap emtiası yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiğini,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, haklı davalarının kabulü ile şimdilik 100.000-TL maddi, 50.000-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin tescilli … markası ile 1976 yılından bu yana tekstil sektöründe ağırlıklı olarak iç çamaşırı ve mayo üretiminde faaliyet gösterdiğini, 2005 yılında aldığı kararla tescilli “…” markası ile perakendeciliğe başladığını ve bu dönemde perakende mağazalardaki külotlu çorap ihtiyacının büyük bölümünü davacı şirketten karşılayan müvekkili şirketin davacının ciddi bir müşterisi haline geldiğini, müvekkili şirketin çorap sektöründe üretime başlamasıyla davacı şirketin pazar hakimiyetini kaybedeceği endişesiyle rekabet kurallarını hiçe sayarak, “…” markasının “…” markası ile iltibasa yol açtığı bahanesiyle müvekkili şirketin fabrika ve mağazalarında arama ve el koymalar yaptırarak müvekkili şirkete haksız olarak saldırılarda bulunduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin marka hakkına tecavüzün vaki olmadığının tespiti için İstanbul 3. FSHH Mahkemesinde dava açtığını, bu davanın davacının İstanbul 1. FSHH Mahkemesinde açtığı tespit davasıyla birleştiğini, Mahkemenin 2007/195 E. sayılı dosyasında halen derdest olduğunu, Mahkemenin 2007/195 E. sayılı dosyasında birleşen dosyaların yargılamasında; TPE’de “…” markası için yapılan tescil başvurusunun sonucunun beklendiğini, TPE YIDK’nın davacı şirketin itirazını reddedip tescile karar vermesi üzerine bu sefer, davacı şirketçe Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/131 E. sayılı dosyasında açılan YİDK Kararının İptali davasının sonucunun beklenmesine karar verildiğini, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/131 E., sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davacı şirketçe açılan davanın, esas ürün grubu olan “külotlu çorap” yönünden reddedildiğini ve bu kararın kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmiş olduğunu, davacı şirketçe açılan tüm bu davaların ve son olarak huzurda açılan bu davanın marka hakkının korunmasından çok müvekkili şirketin ince çorap piyasasında varlığını sürdürmesine mani olma çabasından kaynaklandığını, davacı şirketçe huzurda açılan maddi ve manevi tazminat davasının konusu olan “…” markasının diğer davalı … San ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğunu, gerçek kişi olan müvekkili …’nın bu davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, dava şartı gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin davasını haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olarak açtığını, 2007 yılında meydana geldiği iddia edilen ve haksız fiil sebebiyle açılan davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini,2007/195 E. sayılı dosyada verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, diğer yandan davacı şirketçe Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/131 E., sayılı dosyasında tescil edilen “…” markası için açılan YİDK Kararının İptali davasının da kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, müvekkili şirketinde “…” ibaresini tek başına marka olarak kullanmadığını, müvekkil şirketin markasının esalı unsurunun “…” olduğunu ve markalar arasındaki benzerlik değerlendirilirken esaslı unsurun göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkili şirketin markasının aslen “…” olduğunu, “…” ibaresinin sadece tali unsur olduğunun görüleceğini, her iki marka karşılaştırıldığında esaslı unsurların birinde “…”, diğerinde “…” olduğunu, müvekkil şirketin markasındaki “…” ibaresinin küçük harflerle yazıldığını ve göze batmadığını, davanın reddini, davacının ayrıca kötü niyet tazminatına hükmedilmcsini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep ettikleri anlaşılmıştır. İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/02/2017 tarihli 2014/142 Esas, 2017/28 Karar sayılı kararı ile; ceza dosyalarında yapılan aramalarda 05/07/2007 ve 06/07/2017 tarihlerinde ürün ele geçtiği, 2007/141 D.İş sayılı tespit dosyasında 09/05/2007 tarihli rapor ile davalının markaya tecavüz eyleminin belirlendiği, Eski BK 60.maddeye göre 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/195 Esas, 2014/142 Karar sayılı dosyada davacının tecavüzün giderilmesi davası açmış ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuşsa da saklı tutulan haklar yönünden zaman aşımının işlemeye devam ettiği, 61/A-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 03/01/2008 tarihli 2005/15 – 2008/2 sayılı kararı ile iptal edildiği, yasal unsur ortadan kalktığından uzamış ceza zaman aşımının da uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde istinaf talebinde bulunduğu, dilekçesinde; davalı markası’nın kötüniyetle tescil edildiğini, hükümsüzlüğü talep eden tarafın haksız tescilden doğan zararlarını talep etme hakkının 556 sayılı KHK 44/2 maddesi ile saklı tutulduğunu,-Davalının ceza davaları açmasından ve hatta sonuçlanmasından sonra da markayı haksız olarak kullanmaya devam ettiğini, ceza zamanaşımının da devam ettiğini,-Davalının 5833 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/01/2009 tarihinden sonra da iş yerlerinde yapılan aramada tespit edilen ve kendisine yediemin olarak teslim edilen ürünlerle beraber daha sonra da üretimini yaptığı ürünleri piyasaya sürerek satışa arz ettiğini, örnek olarak Saray Cumhuriyet Başsavcısı’nın 2007/8806 soruşturma (daha sonra 2009/224 numarasını aldığı) dosyası kapsamında tespit edilen ve kendisine yediemin olarak teslim edilen ürünleri, 08.12.2011 tarihinde verilen takipsizlik kararı sonrasında ticari amaçlı olarak elinde bulundurarak piyasaya arz ettiğini,-2007/195 Esas sayılı dosyasında verilen kararın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile infazının istendiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında davada ileri sürdüğü beyanlarını tekrarla mahkeme kararının yerinde olduğunu beyan etmiştir. İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/195 Esas, 2014/142 Karar sayılı dosyasında; asıl davada davacı …nin davalılar … San ve Tic. Ltd. Şti ile …San ve Tic.Ltd.Şti aleyhine markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi, Birleşen 3.FSHHM’nin 2007/195 sayılı dosyasının ise davacı … San ve Tic. Ltd. Şti tarafından davalı … AŞ aleyhine açılan davanın, ” …. markasını kullanmasının davacının markasından kaynaklanan haklarını ihlal etmediğinin tespitine yönelik olduğu, mahkemenin asıl davanın kabulüne, birleşen davada ise davacının “…” markasının, külotlu kadın çoraplarında kullanmasının marka haklarına tecavüz oluşturmadığının tespitine, külotlu olmayan çoraplar bölümünden talebin reddine karar verildiği, 15.07.2014 tarihli kararın 11/06/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE : Davacı vekilinin Küçükçekmece C.Savcılığının 05.07.2007 tarihinde 2007/23313 soruşturma dosyasında, Saray C.Savcılığının 5.07.2007 tarihinde 2007/622 soruşturma dosyasında Bakırköy C. Savcılığının 06.07.2007 tarihinde 2007/45603 soruşturma nolu dosyasında , İstanbul C. Savcılığının 06.07.2007 tarihinde 2007/32401 soruşturma nolu dosya kapsamında yapılan aramalarda … markalı çoraplar ele geçirildiğini beyanla maddi ve manevi tazminat talepli dava açtığı, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin davalının zamanaşımı itirazını dikkate alarak, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.Davacı vekilinin dilekçesinde beyan ettiği, savcılık arama ve el koyma tarihleri göz önüne alındığında, haksız fiil tarihi itibarıyla 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, BK 60/1 Madde de “zarara ve fiili öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıllık” zamanaşımı süresinin düzenlendiği, BK 60/2 maddesinde ” fiilin ceza kanunlarınca daha uzun bir zamanaşımına tabi olan ceza gerektiren bir fiil olması halinde ” zarar ve ziyan davasının da ceza zamanaşımına tabi olacağı düzenlenmekle, arama ve el koyma tarihlerinden itibaren bir yıllık süreler dolduğundan ve markaya tecavüz eylemi, eylem tarihi itibarıyla 556 Sayılı KHK ‘da suç olarak düzenlendiğinden ceza zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına bakılacağı, 556 Sayılı KHK 61/A-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 03/01/2008 tarihli 2005/15 Esas-2008/2 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden, markaya tecavüz suçunun yasal dayanağı kalmadığından ve sonraki yasal düzenleme de geriye yürütülemeyeceğinden ceza zamanaşımının davacı yönünden uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.Davacı tarafça açılan İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/195 Esas, 2014/142 Karar sayılı markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu ancak saklı tutulan haklar yönünden zamanaşımının işlemeye devam ettiği, dava tarihi itibarıyla BK 60. md gereğince bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacının haksız eylemlerin dava tarihine kadar devam ettiğini ispatlayamadığı anlaşılmakla, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğuna, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalıdan-davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.