Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3796 E. 2020/281 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3796 Esas
KARAR NO: 2020/281
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI: 2015/111 E. – 2017/112 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; … markasını gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davacı markasının tanınmış marka olduğunu , bu nedenle davalı adına tescil edilmiş olan … tescil nolu … ibareli markanın KHK 14. madde kapsamında kullanmama nedeniyle ayrıca 42. madde kapsamında davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle hükümsüzlüğü ile yine davalı adına tescilli … tescil nolu … ibareli markanın davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle hükümsüz kılınması istemi ile dava açtığı anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hak düşürücü süreden sonra dava açtığını, markayı ciddi şekilde kullandıklarını, kötüniyetli olmadıklarını, markalar arasında karıştırma ihtimali bulanmadığını, davacının hukuka aykırı olarak açtığı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. İstanbul 1.FSHHM’nin 13.04.2017 tarihli 2015/111 E. – 2017/112 K.sayılı kararıyla; ” davalının tescilli olduğu sınıf ve markaları ile davacı markasının ilişkilendirileceği ve kaynağı konusunda iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacıya ait “ “… ” markasının tanınmış markalardan olduğu ,davalı şirketin markasını seçerken TTK m. 20/2’ de belirtilen basiretli bir tacirin göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermediğinden seçtiği markada … ibaresinin markaya ayırt edicilik özelliği katmadığı, davalının iyiniyetli olmadığı ” gerekçesiyle; davacı tarafından … tescil nolu markanın kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınması istemli açılan davada yargılamanın devamında Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.01.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 06.01.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan ; bu gerekçe ile açılan hükümsüzlük isteminde esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, – Davacının … nolu ve … tescil nolu markaların KHK 42. madde gereğince tanınmışlık, kötüniyetle tescil ve karıştırma ihtimali gerekçelerine istinaden açılan hükümsüzlük istemli davada; davanın kabulüne, davalı adına TPMK nezdinde … nolu ve … tescilli “…“ ibareli markaların ayrı ayrı hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde kesinleşen kararın TPMK’ye bildirilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkiline ait … markasının “özgünleşmiş bütün birleşik” bir marka olduğunu, söz konusu markanın gerek telaffuzunda gerekse de yazılımında, davacı markası ile benzerliğin bulunmadığını, yazılış sitilleri ve harflerin büyük küçük olmasından kaynaklı hiçbir benzerliğin bulunmadığını, vurgunun … ibaresi üzerinde olduğunu, … ibaresine özgünlük katarak … kelimesi eklendiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında karıştırılma ihtimali değerlendirilirken “bütüncül” olarak markaya bakılması gerektiğini, – değerlendirme yapılırken, iki markanın alıcı kitlesinin birbirinden farklı olduğunun, müvekkilinin ihracaat ağırlıklı faaliyet gösterdiğinin mahkemece gözden kaçırıldığını, – bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, – müvekkiline ait markaların ciddi boyutta ve kesinlikle iyiniyetli olarak uzun yıllar kullanıldığını, müvekkilinin kötüniyetli olduğuna dair somut unsur bulunmadığını, – davacı ait markanın emtia sınıfı ile müvekkiline ait markanın emtia sınıfının farklı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; mahkemenin TTK’nın 20/2 hükmünde tacirlere yüklenen basiretli davranma sorumluluğunun başkalarının ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla ilişkilendirilebilecek ticari işaretleri kullanmamayı da kapsadığının ifade ederek, davalının bu yükümlülüğü ihlalinin kötüniyet olduğu sonucuna vardığını, – davalının kötüniyetli olduğunu, 2003 tarihli … şeklindeki ilk başvurusundan sonra … ve … ibareli 2011 ve 2012 yılı başvurularını da dosyaladığını, davalının müvekkilinin tanınmış … markası ile ilişkilendirme kastını ve kötüniyetini ortaya koyduğunu, – davalının kötüniyeti sebebiyle sessiz kalma suretiyle hak kaybı koşullarının oluşmayacağını, – davacı markasının tanınmışlığı nedeniyle KHK’nın 8/4 hükmü gereğince, davalı markalarının tescilli oldukları sınıfların benzerliğinden bağımsız olarak davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlama, bu markaların ayırd ediciliğinde zarar verme veya itibarını zedeleme ihtimali bulunduğunu, – hukuki dinlenilme hakkının ihlal iddiasının yerinde olmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Davacı adına tescilli … markasının basılı yayın ürünleri ve yayıncılık alanında tanınmış marka olduğuna dair TPE’nin 23.6.2015 tarihli yazılarının gönderilmiş olduğu, ekinde davacı adına tescilli … ibareli bir çok marka bulunduğu ve emtia sınıfı olarak35, 38,41,42,45, 16,03, 09, sınıflarında 1992,1998 yılından beri seri olarak tescilli olduğu, ayrıca başvuru aşamasında olan markalarının da bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı adına tescilli hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu … ibareli markanın 18,25 ve 35.sınıflarda ticaret -hizmet markası olarak 3.12.2003 tarihinde tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davalı adına tescilli hükümsüzlüğü talep edilen bir diğer markanın ise … tescil nolu … ibareli markanın 18.sınıflarda ticaret markası olarak 1.10.2010 tarihinde tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi 7 no’lu ekinde sunulan kayıtlardan davalı adına 07.10.2011 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” markasının başvurusuna davacı tarafça yapılan itiraz üzerine “markaların aynı ibarelerden oluştuğu ve ilgili markanın tanınmışlık düzeyi birlikte değerlendirildiğinde, başvuru ile itiraz gerekçe olan maruzlar arasında aynı benzer yada ilişki kurulabilecek nitelikteki mal ve hizmetler arasında iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, gerekçesiyle itiraza gerekçe gösterilen 18.sınıfta yer alan emtiaların başvuru kapsamından çıkarıldığı görülmüştür. Davaya konu … başvuru numaralı 01.10.2010 tarihli “…” marka başvurusuna itiraz ettiği, itirazın reddi kararı üzerine davacı tarafça yapılan başvuru üzerinde 09.09.2013 tarihli YİDK kararında davalı markasının davacı markalarına karıştırma ihtimaline yok açacak düzeyde benzer olduğu, 18 ve 25.sınıflarda davalı başvurusu yönünden davacının dergilerinin “magazin ve moda” alanına yönelik olduğu piyasada belirli bir bilinirliğin olduğu, KHK 8/4 koşullarının dahi ortaya çıkabileceği düşünülerek başvurunun kısmen kabulüne karar verilerek, başvurunun sadece “işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapak deriler, köseleler, astarlık deriler, kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi, ve eyer kayışları” emtiaları yönünden devamına 25.sınıf emtiaların başvurudan çıkarılmasına karar verildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin davalı adına tescilli … başvuru numaralı “…” markasının kullanılmadığından bahisle KHK 14. Madde gereğince iptalini, kabul edilmemesi halinde, müvekkili adına tescilli … markasının tanınmış olduğundan bahisle 42. Madde de sayılan hükümsüzlük sebeplerine dayanarak hükümsüzlüğünü ve yine … başvuru numaralı “…” markasının 42. Madde de sayılan hükümsüzlük sebeplerine dayanarak hükümsüzlüğünü talep ettiği, ilk derece mahkemesince, kullanmamadan kaynaklanan davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, her iki marka yönünden hükümsüzlük talebinin kabulüne ve markaların terkinine karar verdiği görülmüştür. Davalı adına tescilli … başvuru numaralı markanın başvuru tarihinin 03/12/2003 ve tescil sınıfının 18/25/35’inci sınıflar, … başvuru numaralı markanın başvuru tarihinin 01/10/2010 ve tescil sınıfının 18. Sınıf olduğu görülmüştür. Davacı adına “…” ibareli markasının Türkiye’de ilk defa 16. Sınıfta “Dergiler” emtiasında, 17/04/1992 tarihinde … başvuru numarasıyla tescil edildiği dosya içerisinde bulunan tescil kaydından anlaşılmış, bilirkişi raporunda da, marka ile aynı adı taşıyan moda dergisinin 1892 yılında ABD’de yayımlandığı, markaya ilişkin derginin 18 ülkede yayımlandığı, ülkemizde de derginin yayımına 2012 yılı Eylül ayında başlandığının beyan edildiği görülmüştür. Dergi her ne kadar 2012 yılında ülkemizde yayınlanmaya başlanmışsa da, davacı vekili tarafından ibraz edilen 27/11/2015 tarihli dilekçe ekinde sunulan “emsal haberlerin” 01/08/2005-01/12/2006 tarihleri arasında yayınlandığı, davacı markasının basılı yayın ve dergicilik alanında tanınmışlığının 2014 yılında tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı ve davalı markalarının aynı sınıflarda tescilli olmadığı, sınıfsal benzerlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının hükümsüzlüğü istenen markalarında davacı markasındaki Türkçe karşılığı moda/rağbet olan “…” ibaresinin aynen yer aldığı, yanına sanat anlamına gelen “…” ibaresinin getirildiği, görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, … ibaresinin davalı markasına ayırt edicilik kazandırmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince benzerlik ve karıştırılma tespiti yapıldıktan sonra, davacı markasının tanınmış olduğu, davalının marka seçerken TTK 20/2 maddesi gereğince basiretli tacir gibi davranmadığı ve iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davalıya ait her iki markanın da hükümsüzlüğüne karar vermişse de; davalı adına tescilli … başvuru numaralı “…” markasının 03/12/2003 başvuru tarihinde tanınmışlığının ispatlanamadığı, davalının davacı markasından farklı sınıflarda tescil ettirdiği markasını, mülga 556 Sayılı KHK 8/4 maddesinde tarif edildiği şekilde, davacı markasının tanınmışlığından yararlanma, haksız yarar sağlama kastıyla kötüniyetle tescil edildiğini gösterir delillerin dosya kapsamında bulunmadığı kanaatiyle, … başvuru numaralı marka yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı adına tescilli 01/10/2010 başvuru tarihli, 18. Sınıfta tescilli … başvuru numaralı markanın, başvuru tarihinde davacı markasının tanınmış olduğuna dair yurt dışı ve yurt içi marka tescil kayıtlarının, gazete, dergi haberlerinin, mahkeme kararlarının, TPMK kararlarının dosya içerisinde bulunduğu, davalı markasının , başvuru tarihi daha eski olan … başvuru numaralı markasından farklı olarak “…” ibaresini üstte ve daha büyük, “…” ibaresini altta ve daha küçük yazarak ve davacı markasına yaklaştırarak 18 ve 25. Sınıflarda tescil başvurusunda bulunduğu, davacı tarafın itirazı üzerine, TPMK tarafından davacı markasının bilinir olduğu, KHK 8/4 koşullarının dahi ortaya çıkabileceğinin düşünülerek davalı marka başvurusundan 25. Sınıf emtialar ile 18. Sınıf emtialarının bir kısmının çıkarıldığı görülmekle, davalı markasının KHK 8/4 maddesi kapsamında davacı markasının tanınmışlığından faydalanmak haksız yarar sağlamak amacıyla kötüniyetle tescil edildiği kanaatine varılmış, davacı adına tescilli … başvuru numaralı markanın müktesep hak teşkil edip etmeyeceği resen incelenmiş, ancak … başvuru numaralı marka önceki markadan farklı şekilde davacı markasına yaklaştırılarak, “…” ibaresi üstte,büyük şekilde ön plana çıkaracak şekilde, “…” ibaresi altta küçük ve arka planda kalacak şekilde tescil edildiğinden, davalı lehine müktesep hak sağlamayacağı kanaatine varılmış, bu markanın hükümsüzlük kararına yönelik davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmekle, mahkeme kararının kaldırılmasına, hükmün diğer kısımlarını aynen muhafazası ile, … başvuru numaralı markanın KHK 42. madde gereğince tanınmışlık, kötüniyetle tescil ve karıştırılma ihtimali bulunduğundan hükümsüzlüğü talebiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, İstanbul 1.FSHHM’nin 13.04.2017 tarihli 2015/111 E. – 2017/112 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davacı tarafından … tescil nolu markanın KULLANMAMA NEDENİYLE HÜKÜMSÜZ KILINMASI İSTEMLİ AÇILAN DAVADA yargılamanın devamında Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 06.01.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan; bu gerekçe ile açılan hükümsüzlük isteminde ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, – Davacının … nolu ve … tescil nolu markaların KHK 42. madde gereğince tanınmışlık , kötüniyetle tescil ve karıştırma ihtimali gerekçelerine istinaden açılan hükümsüzlük istemli davada; DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE – Davalı adına TPMK nezdinde … başvuru numarası ile tescilli “…“ ibareli markasının hükümsüzlüğü talebinin REDDİNE, – Davalı adına TPMK nezdinde … başvuru numarası ile tescilli “…“ ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde kesinleşen kararın TPMK’ye bildirilmesine, 2-İlk derece yargılaması yönünden; -54,40 TL ilam harcından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 26,70 TL harcın davalıdan tahsiline, – Davanın kabul edilen kısmı üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davanın red edilen kısmı üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 27,70 TL başvuru harcı 27,70 peşin harç 312 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.867,40 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre, 933,70 TL’lik kısmın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 21,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 106,70 TL’nin, davacıdan alınıp davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 07/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.