Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3776 E. 2020/438 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3776 Esas
KARAR NO: 2020/438
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI: 2015/107 2017/63
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent İsteme Hakkının Ve Patentin Gaspı İddialı)
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti ve … Ltd Şti’nin kurucularından olup Arge destekli elekromekanik ve … Kilit Sistemlerinin imalatı ile uğraştığını, müvekkilinin müşterilerinden birinin de davalı olduğunu, müvekkilinin 2009 yılından 2011 yılı sonuna kadar davalıya uzaktan kumandalı elektro kilit sistemleri tasarlamış ve davalı için Arge çalışmaları yürütmüş olduğunu, davalının ilişkiyi sonlandırmak istediğini ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiğini, hatta bu davaya konu gasp eylemleri nedeniyle kişisel ilişkilerin de bozulduğunu, taraflar arasında bu konuda haksız rekabet ve tazminat davası görülmekte olduğunu, bu davalar öncesinde yaptıkları araştırmalardan davalının kilit sistemlerini kendi adına faydalı model başvurusuna konu ettiği ve tescil edildiğinin görüldüğünü, davaya konu her iki faydalı modelin de tüm Arge çalışmalarının müvekkilince yapıldığını, ancak buluş sahibi olarak davalı şirket yetkilisi ve müvekkilinin gösterildiğini, söz konusu faydalı modellerin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalının müvekkiline ait hak sahipliğini gasp ettiğini belirterek davalı adına tescilli … ve … sayılı faydalı model belgelerinin kötüniyetli tescili ve gaspı nedeniyle gerçek hak sahibi konumundaki müvekkiline devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının söz konusu ürünlerin Arge çalışmalarının ve tasarımlarının davacı tarafından yapıldığı iddiasının asılsız olduğunu, aradan 6 yıl geçtikten sonra bu tür iddialarda bulunmanın doğru olmadığını, müvekkilinin TPMK nezdinde birçok tescilli faydalı modeli bulunduğunu, davacının kurucusu olduğu dava dışı şirketin 2009/2011 yılları arasında müvekkilinin iki farklı müşteri projesi için geliştirdiği kilit tasarımlarında kullanılacak olan … bobinlerinin üretilmesi konusunda müvekkiline hizmet veren tedarikçilerden biri olduğunu, davacı ve yetkilisi olduğu şirketin sadece müşterilerinin verdiği ölçü, boyut ve teknik özellik gibi tasarım girdilerine göre kalıp çıkararak … üretimi yapan bir firma olduğunu, söz konusu kilit sistemlerinin kendisinin tasarladığı iddialarının asılsız olduğunun bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere, tanık beyanları ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın … bobin ile ilgili işlemlerde davalıya yardımcı olduğu, ürünün tarifname ile istemlerinde … bobin üzerinde hiçbir yenilik iddiasının bulunmadığı, yeniliğin uzaktan kumanda edilebilir kilit düzenlemesini ihtiva ettiği, davacının iddia ettiği husustan faydalı modelin gerçek hak sahibi olduğunun anlaşılamadığı ve kötüniyetin de ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; yerel mahkemenin rapora itirazlar üzerine 08/11/2016 tarihli celsede verdiği 1 nolu ara karar ile ek rapor alınmasına dediği halde ek raporda yer alan bilirkişilerden Doç. Dr. …’ün imzasının olmadığı ve rapora itirazlarının bir tanesinin dahi karşılanmadığını, bilirkişilerin uyuşmazlığın temelini anlayamadıklarını, dolayısıyla 08/11/2016 tarihli celsedeki görevlendirmenin karşılanmadığını, ayrıca kök raporun 14.sayfasında bilirkişi heyetinin içerisinde bilgi işlem uzmanı bulunmadığından davadaki gasp iddiaları ile ilgili olarak davalının bilgisayar kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığını, yalnızca davalının kendilerine gönderdiği evraklar üzerinden değerlendirme yapıldığını, bilirkişilerin davanın özüne ilişkin inceleme yapmadıklarını, yerinde tespit görevinin ifa edilmediğini, yüzeysel ve davanın esası ile ilgili olmayan noktalarda değerlendirme yaptıklarını, mahkemece müvekkilinin faydalı model belgelerinde buluş sahibi olarak neden gösterildiğinin tartışma konusu dahi yapılmadığını, müvekkilinin faydalı modellerin geliştirilmesinde oynadığı rolün, tüm Arge sürecinin müvekkilinin bilgisi ve önerileri dahilinde ilerlediğinin tartışılmadığını, dosyaya sundukları delillerin de yeterince incelenmediğini, davalının tanıkları dahil tüm tanıkların müvekkilinin sürecin geliştirilmesinde katkı sağladığının açıkça kabul ettiklerini, oysa müvekkilinin madem ki katkısı yoktu neden buluş sahibi olarak gösterildiğini, davalının “biz bu kişiyi sevdik. İyilik yapmak istedik. Zaten hemşehrimizdi” şeklinde açıklamasının hukuken kabulünün mümkün olmadığını, davalının iyiniyetli olmadığını, mahkemenin 08/11/2016 tarihli ara karar ile kök raporun yetersiz olduğunu kabul ettiği halde bu raporu hükme esas almasının doğru olmadığını, ek raporun da tüm bilirkişilerin imzasını taşımadığını ve itirazları karşılamadığını bildirmiştir. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı …; 2009/2010 yıllarında uzaktan kumanda sisteminin elektronik kart yazılımı ve tasarımının kendilerinden talep ettiğini, kendisinin bu konuya ilişkin üretim yapmadığını, arge çalışması yaptığını, …adına ürün üreteceğini söylediğini, 2011 yılına kadar bu şekilde çalıştıklarını belirtmiştir. Yargılama sırasında dinlenen tanık … ise; … tasarımını davacının yaptığını, kendisinin buna ilişkin üretim yapılacağını söylediğini, kutusunu ise davalının yapacağını, arge çalışması yaptıklarını, seri üretim yapılmadığını belirtmiştir. Yargılama sırasında dinlenen tanık … ise, davacıyı 20 yıldır tanıdığını, kendisinin arge çalışmaları yaptığını, kendisine uzaktan kumandalı kilit sistemi ile ilgili plastik enjeksiyon kalıbı yaptığını, faydalı modellerin üretimlerini yapıp yapmadığını bilemediğini, davalıyı tanımadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacı tanığı … duruşmadaki beyanında; söz konusu kilit sistemi ile ilgili faydalı modelin kendisi çalışmaya başladığında var olduğunu, kendilerinin maliyet düşümü ile ilgili olarak ayrıca bir çalışma yaptıklarını, faydalı modelin tescil işlemleri ile ilgili olarak …’le davacının birlikte çalışmasıyla ortaya çıkan bir ürün olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Davalı tanığı … ise duruşmadaki beyanında; davacının söz konusu kilit sistemindeki tek yaptığı işlemin … bobinlerle ilgili olduğunu, tescilden önce sistemin kendisiyle paylaşıldığını, davacıya tedarikçi olarak bildiğini, ancak davacının bu kilit sistemi yapılırken çok ilgi gösterdiğini, patronların da bu ilgiye karşı faydalı modelde onun da adının geçmesini sağladığını, ayrıca tasarımcılarla da davacının çalıştığını beyan ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/09/2016 tarihli üç kişilik bilirkişi heyet raporunda; dava konusu … başvuru numaralı faydalı model belgesinin koruma kapsamı içinde … bobinle ilgili bir tanıma rastlanılmadığı, yine dava konusu 2009/08786 başvuru numaralı faydalı model belgesinin koruma kapsamı içinde … bobinle ilgili bir tanıma rastlanmadığı, bu nedenle her iki faydalı modelin hak sahipliğinin değişimine gerek olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Söz konusu rapora davacı vekilince itiraz edildiği ve yeni bir heyetten rapor alınmasının istendiği, mahkemece bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verildiği, ek raporun 18/01/2017 tarihli olup raporun bilirkişiler … ve … tarafından hazırlandığı, söz konusu raporda kök rapordaki heyette bulunan bilirkişilerden Doç. Dr. …’ün yer almadığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/01/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; heyetin faydalı modellerin koruma kapsamı ve hak sahipliği değişimi iddialarında değerlendirmede bulunarak kök rapor hazırladığı, davacının itiraz dilekçesinde iddia ettiği tutarsızlıklar ile ilgili net bir konu belirtmemesi ve herhangi yeni bir delil sunmaması nedeniyle kök rapordaki sonuç ve kanaatin değişmediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davaya konu … başvuru numaralı faydalı modelin buluş başlığının uzaktan kumanda edilebilen … uygulamalı kilit düzenlemesi olduğu, buluş yapanlar olarak davacı ile …’ün gösterildiği, yine davaya konu … başvuru numaralı faydalı modelin buluş başlığının uzaktan kumanda edilebilen motor uygulamalı kilit düzenlemesi olduğu, buluş sahiplerinin … ve davacı olarak gösterildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalı adına tescilli faydalı modellerin kötüniyetli tescili ve gaspı nedeniyle gerçek hak sahibi konumunda olduğu iddia edilen davacıya devri talebine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu faydalı modellerle ilgili olarak davacının bütün aşamalarda faydalı modelin geliştirme sürecinin tamamının müvekkilinin dahli ve kontrolü altında yapıldığını, öncelikle 2009/08786 nolu faydalı modele konu “uzaktan kumanda edilen motor uygulamalı kilit düzenlemesini” geliştirdiğini, sonrasında ise bu sistemin sorunsuz şekilde çalışmasını sağlayabilmek adına bu sisteme … boboni entegre ederek diğer tüm unsurların buna bağlı olarak argesini yaptığını veya yapılmasını sağladığını iddia etmiştir. Davacı taraf istinaf dilekçesinde; davalıya ait bilgisayarların incelenmediğini iddia etmiş ise de, delilleri arasında bu şekilde bir delile dayanmadığı gibi, yargılama aşamasında da bu hususu ileri sürmemiştir. Öte yandan davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik postaların içerikleri incelendiğinde, söz konusu faydalı modellerin davacıya ait olduğunu gösterir nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalının buluş sahibi olarak davacıyı göstermesinin davalı tarafından izah edilemediği ileri sürülmüş ise de, bu husus tek başına davalının faydalı modelin gerçek sahibi olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Öte yandan davacı taraf ek raporda bilirkişilerden Doç. Dr. …’ün imzasının bulunmadığını belirtmiş ise de, mahkemenin 08/11/2016 tarihli ara kararında da belirtildiği üzere yasa gereği hukukçu bilirkişi dinlenemeyeceğinden ve adı geçen bilirkişinin de hukukçu olduğu anlaşıldığından, bu konudaki istinaf talebi yerinde değildir. Gerek dosya kapsamında alınan kök ve ek rapor, gerekse diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın iddialarını kanıtlayamadığı, bu itibarla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2020