Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3766 E. 2018/2272 K. 26.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3766 Esas
KARAR NO : 2018/2272 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2017
NUMARASI : 2012/87 E., 2017/110 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz Teşkil Edilmediğinin tespiti, Haksız Rekabetin Tespiti
KARAR TARİHİ: 26/10/2018
DAVANIN KONUSU: Marka Hakkını İhlal Ve Haksız Rekabetin Tespiti, Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar vekili; davalı … adına tescilli … tescil numaralı markanın 3 boyutlu marka olduğu, 554 sayılı KHK’daki yedek parça üretim serbestisini engellemek maksadıyla kötü niyetli olarak, marka niteliği taşımayan ve orijinal markadan uzaklaşmış bir tescil yapılarak yedek parça üreticilerinin engellenmek istediğini, markanın 3 boyutlu olup 556 sayılı KHK 5.maddesine göre marka niteliği taşımadığını, ayırt edici özelliği bulunmadığını, Renault’un diğer marka ve logolarıyla benzerlik göstermediğini, markanın 3 boyutlu altıgen şeklinde, sıradan bir şeklin 3 boyutlu gösteriminden ibaret olduğunu, geometrik şeklin tescille bir kişinin kullanımına hasredilemeyeceğini, kendinden başkasına seçenek özgürlüğü bırakmayan bir tasarımın, rekabeti yok edeceğini, tekelleşme yaratacağını, 554 sayılı KHK 22.maddede onarım amaçlı ürünlerin üretimine ilişkin özel bir düzenleme getirildiğini, davalının İstanbul 1. FSHHM’nin 2011/79 D.İş sayılı dosyası üzerinden müvekkilleri aleyhine tespit yaptırarak rapor aldığını,ancak müvekkillerinin otomobil yedek parçalarını yurt dışı firmalardan ithal ettiklerini, eylemlerinin yasaya aykırılık teşkil etmediğini, tespit raporundaki, tamponda bulunan boşluğun logonun yatağı olduğunu, tamponun üretilen modele uyması için o şekilde üretilmesinin teknik bir zorunluluktan kaynaklandığını, bu konuda tasarımcıya sunulan seçenek özgürlüğü bulunmadığını, kötü niyetli tescilin korunamayacağını, markanın kullanılmadığını beyanla 556 sayılı KHK 14.maddesi ve 42.madde uyarınca markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, davalı markasına tecavüz etmediklerinin haksız rekabette bulunmadıklarının tespitine, daalı şirketin haksız rekabetinin tespitine karar verilmesi talep olunmuştur.
Asıl davaya cevap dilekçesinde davalı vekili; müvekkilinin 118539 sayılı Renault markasının 03/05/1965 tarihinden itibaren Türkiye ve bir çok ülkede tescilli olduğunu, şekil marka ve logolarının da tescil edildiği, davaya konu 2005/38234 numara ile tescilli şekil markasının 02/05/2005 tarihinden itibaren 12.sınıfta tescil edildiğini … numara ile WIPO nezdinde 02/05/2005 tarihinden itibaren, OHIM nezdinde 27 Avrupa ülkesinde 08/05/1998 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tescil edildiğini, markanın Fransa Ulusal Fikri Mülkiyet Ofisi nezdinde 27/02/1998 tarihinden itibaren…numara ile tescil edildiğini, 40’ı aşkın ülkede 7 yıldan beri tescil edilmesi nedeniyle markaların kötü niyetli tescil edildiğinin ileri sürülemeyeceğini, Renault şirketi ve markasıyla özdeşleşmiş eşkenar üçgen biçimindeki amblem logonun 1925 yılında yaratıldığını ve o tarihten beri çocukların dahi tanıdığı marka halini aldığını, müvekkilinin ürettiği ve kendisiyle özdeşleşmiş tampon, jant kapağı, ön ve arka kaput ve çok sayıda ürün üzerinde yıllardır kullandığı baklava biçiminde logosunu ve bu logonun değişik biçimlerini tescil ettirmesinin müvekkili şirketin ticari hayatının gerekliliği ve zorunluluğunu teşkil ettiğini, müvekkilinin markasını KHK 14.maddeye uygun kullandığını, davanın 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, 3 boyutlu tasarımların marka olarak tesciline engel bulunmadığını, hak sahibinin isterse bir işaretle hem marka hem tasarım olarak tescil ettirebileceğini, markanın kullanımın teknik zorunluluktan kaynaklanmadığını, 554 sayılı KHK 22.maddenin yedek parça ürünlerinin bizzati kendisiyle ilgili olduğunu, üzerlerinde yer alan marka ya da logo ile ilgisinin bulunmadığını, yan sanayi üreticilerinin bu ürünlerin müvekkiline ait marka ve logoyu kullanmadan üretebileceğini, kaput üzerinde 3 tane boşluk bırakılarak da üretilmesinin ve orijinal logonun bu şekilde kaput üzerine monte edilmesinin mümkün olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada …vekili dava dilekçesinde; davalı şirketlerin müvekkili şirket aleyhinde yarattığı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin hükmen tespitine, menine, ref’i ne ve yine marka vc usul yasası gereğince söz konusu fiillerin ivedilikle durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000- TL maddi tazminat ve 15.000- TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından açılan hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, yapılan tespitin taraflı ve uzman olmayan bilirkişi tarafından gerçekleştirildiğini, tescilin kötü niyetli olduğunu, müvekkillerinin kullanımının teknik bir zorunluluktan kaynaklandığını, müvekkilinin ilgili parçayı hukuki olarak da karşı tarafın tasarımıyla birebir aynı üretmek zorunda olduğunu, ürünlerdeki boşluğun ise karşı tarafın marka hakkına tecavüz etmediğini, davacının markasının ayırd edici niteliği bulunmadığını, davanın İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/87 Esas sayılı hükümsüzlük davası ile birleştirilmesini, davanın reddini savunmuştur.
Dosya kapsamına alınan İstanbul 1. FSHHM’nin 2011/79 D.İŞ sayılı dosyasında 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 16/02/212 tarihli raporda; … Otomotiv’in adresinde satış alanında görülen 1 adet tampon ürününün …’dan satın alındığını ve …’a ait olduğunu, tamponda marka ibaresi ve onun konumlandırıldığı oyuntunun bulunduğunu, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, arka tamponda RENAULT ürünü olarak getirilen tampon üzerinde … markasının yer aldığını, ön tampon etiketlerinde Renault’un kısaltılarak kodlanmış isimlerinin yer aldığını, (örneğin …) üzerinde ayrıca …L -orijinale alternatif uygulanabilir parça yazdığını beyan ettikleri görülmüştür.
Birleşen dosya kapsamında alınan 13/08/2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalının TPE nezdinde 2005/38234 tescil numaralı şekil markasının davalı firmanın logosunun 3 boyutlu oyuntu halini yansıtan şekil olduğunu, teknik fonksiyonu icra edebilmesi için belli bir biçimde yapılması (tasarlanması) zorunlu olan parça tasarımlarına işlevsel zorunluluk arzeden parça tasarımları (must fıt) dendiğini, bu tür parçaların kendinden beklenen işlevleri yerine getirebilmesi için ancak belli bir şekilde yapılması (tasarlanmasının zorunlu olduğunu, zorunluluğun teknik nedenlerden kaynaklandığını) gerektiğini,
-birleşik ürünün görünümüne bağımlı olan parça tasarımlarına görsel zorunluluk arz eden parça tasarımları dendiğini, bu tür parça tasarımlarının, bileşik ürünün genel görünümüne (tasarımına) bağımlı olduğunu, görsel zorunluluk arz eden parça tasarımının bileşik ürün görünümüyle uyum sağlaması için belli bir biçimde yapılmasının zorunlu olduğunu,
-dava konusu olan davacı firmanın logosunun 3 boyutlu oyuntu halini yansıtan tasarımın şekil markası olarak kabul edilebileceği gibi parçaların üzerinde logo parçasının monte edilmesi için gerekli bir tasarım detayı olarak da kabul edilebileceğini,
-parçalarda davalı firmaya ait logo parçasından başkaca bir logo kullanılamayacağı gibi logo parçasının bu oyuntu olmadan monte edilmesinin de görselliği olumsuz etkileyeceğini, davaya konu şekil markasının davacının ürettiği yedek parçalarda kullanımının teknik ve görsel açıdan zorunluluktan kaynaklandığını, seçenek özgürlüğünün bulunmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
Birleşen davacı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde; teknik zorunluluk bulunmadığını, davalının şekil markası olmaksızın üretilen örnek yedek parçalarla (ön tampon, jant kapağı, kaput ) ispat edildiğini, yeterince araştırma yapılmadığını, davalıya ait logoların da çukur içine yerleştiği için değil bizzat vidaların direkt olarak kaput, jant kapağı, tampon üzerine monte edildiği için sabit kaldığını ve doğa şartlarından etkilenmediğini beyan ederek itiraz ettiği görülmüştür.
Dosya kapsamında alınan 23/02/2016 tarihli heyet raporunda; dava konusu logonun kullanıldığı alanın ve logonun oyukta kullanılmasının zorunluluktan mı fonksiyonellikten mi kaynaklandığının teknik olarak incelenmesinde; hasara uğramış bir aracın orijinaline uygun olarak onarımının, aracın gerek teknik gerekse estetik özelliklerinin hasar öncesi haline dönmesiyle mümkün olduğu, onarım sonrası araçların hasarsız orijinal yapılarından farklılaşmasının, aracın hasar onarımı nedeniyle uğradığı değer kaybının artmasına neden olacağını, hasar onarımında orijinal logoların kullanılmasının zorunlu olduğu göz önüne alındığında logonun yan sanayi yedek parça üzerine orijinaline uygun olarak, üretici tarafından hazırlanan montaj kataloğunda yer aldığı şekilde montajının yapılması ve bu montaj işlemi sonucu aracın hasar öncesi teknik özellikleri ile görünümüne dönmesinin başarılı bir onarım için zorunlu olduğunu,
-orijinal logonun araç üzerine araç üreticisi tarafından hazırlanan montaj kataloğunda yer aldığı şekilden farklı şekilde veya yedek parça üzerinde orijinalinden farklı bir kavite oluşturarak montajlanmasının araç üzerindeki hava akışının ve aracın görünümünün aracın doğrulanan tasarımına uygun üretilmiş muadillerinden farklılaşmasına neden olacağını, logonun orijinal şekil ve boyutlarda üretilmiş yedek parçaya montajı ile onarımının tamamlanmasının teknik bir zorunluluk olduğunu,
-oyuntu şeklindeki TPE tarafından tescillenen … numaralı marka tescilinin üretimi serbestisini engellemek maksadıyla marka niteliği taşımayan ve orijinal markasından da uzaklaşmış bir tescil yapılarak yedek parça üreticilerini engellemek istediğini, bu oyuğun direkt olarak nihai tüketiciye sunulan bir markadan ziyade bu oyuğa yerleştirilen diğer markalara yataklık eden bir geometrik özellik olarak kullanıldığını, markaya tecavüz bulunmadığını beyan etmişlerdir.
İstinabe edilen Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/64 talimat sayılı dosyasında; mali müşavir bilirkişi ile sektör bilirkişisinden alınan 15/07/2013 tarihli raporda; davalı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde 2008 yılı yevmiye defteri hariç ticari defterlerin kapanış ve açılış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı, dava tarihinden 5 yıl geriye doğru Renault amblemi taşıyan parçaların kullanıldığı ve bu parçalara ilişkin satış faturalarının da davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun beyan edildiği görülmüştür.
İstanbul 1. FSHHM’nin 11/04/2017 tarihli 2012/87 Esas 2017/110 Karar sayılı kararıyla asıl davada davalı … . aleyhine açılan … tescil numaralı markanın KHK 14.madde kapsamında kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne ilişkin davada KHK 14.maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, markanın kötü niyetli tescil edildiğinden bahisle hükümsüzlüğü isteminin reddine, davacıların kullanımının KHK 12.madde kapsamında ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre hareket edildiği gerekçesiyle, davalı markasına tecavüz etmediğinin tespitine, markanın kötü niyetle tescil edildiği ve bu nedenle yedek parça üreticileri aleyhine haksız rekabet teşkil ettiği yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.
Birleşen 2012/281 esas sayılı davada; davacı … . tarafından davalılar aleyhine açılan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, ve oluşan maddi durumun giderilmesi, tecavüzi materyallerin toplatılarak imhasına ilişkin davanın reddine karar verdiği görülmüştür.
Asıl davanın davacıları – birleşen davanın davalıları … AŞ, … AŞ ile birleşen davanın davalısı …Ltd. Şti’nin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğü talebi bakımından verilen kararın bozularak hukuki boşluğun TRIPS 19.madde MK 1.madde göz önüne alınarak mahkeme tarafından doldurularak karar verilmesi gerektiğini, kendilerinin de 3 boyutlu markanın tescil edilebileceğine itirazları olmamakla birlikte davacının 3 boyutlu marka tescil hakkını kötüye kullandığı gerekçesiyle hükümsüzlüğünü talep ettiklerini, davacının tasarım olarak tescili kabul edilmeyen işlevsel bir parçayı tasarımla koruyamayacağı için kötü niyetli marka olarak tescil ettirdiğini, mahkemenin kötü niyetli tescil olup olmadığı konusunda bilirkişi görüşü almadığını, davacının tanınmış markasının davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen marka olmadığını, 556 sayılı KHK 5 ve 7.madde kapsamında marka olarak tescil edilebilecek işaretlerden olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük talepleri hakkında verilen red kararının da bozulması gerektiğini, bu konuda da bilirkişi incelemesi yapılmadığını, malın şeklini tescil altına alan korumanın devamına hükmedilmesi nedeniyle yan sanayi yedek parça sektörüne darbe vurulduğunu, haksız rekabetin tespitine yönelik taleplerine reddinin de hatalı olduğunu, davalı şirketin tasarım olarak tescil ettirseydi işlevsel sorumluluk arz ettiği için korunamayacak bir işarette 10 yıllık bir marka koruma hakkına kavuştuğunu, tekelleşmeyi hedeflediğini, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu beyanla; asıl davada kullanmama nedeniyle hükümsüzlük talebi yönünden verilen karar verilmesine yer olmadığı kararının, kötü niyetli tescil talebiyle hükümsüzlük talebi yönünden verilen red kararının, 556 sayılı KHK 5 ve 7.madde kapsamında marka olarak tescil edilebilecek işaretlerden olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük talebi yönünden verilen red kararının ve haksız rekabetin tespiti talebinin reddi kararının bozulmasını talep etmiştir.
Asıl davada davalı – birleşen davanın davacısı vekilinin katılma yoluyla ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; kullanmama nedeniyle verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, karşı yan tarafından ileri sürülen hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmediğini, davanın zaman aşımına uğradığını, hükümsüzlüğü istenilen markanın çok uzun yıllardır tescilli ve tanınmış markanın ve logonun bir türevi olduğunu, 40’ın üzerinde ülkede tescil edildiğini, 5 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra dava açıldığının, markanın kötü niyetle tescil edilmediğine dair kararın onanması gerektiğini, müvekkilinin tüm faaliyetlerini yedek parça üretim serbestisi ve rekabet kurallarına uygun bir şekilde yürüttüğünü, müvekkilinin tescilli markasının davacı ve birleşen davanın davalıları tarafından haksız ve izinsiz olarak kullanıldığını, karşı yanlar tarafından üretilen ve satışı yapılan ürünlerin ürünün kaynağı konusunda tüketiciyi yanıltacak nitelikte olduğunu, ürünlerin 556 sayılı KHK ve SMK kapsamında korunamayacağını, davacı karşı davalılar tarafından üretilen ve fotoğrafı dilekçede sunulan ön tampon incelendiğinde tampon üzerindeki ürünün davacı – karşı davalılar tarafından üretildiğine dair herhangi bir işaret veya davacılara ait marka bulunmadığını, müvekkili şirkete ait şekil markasının hakim unsur olarak kullanıldığını, ürüne orijinal görünümü verilerek kamuoyunun ürünün kaynağı konusunda yanıltıldığını, 556 sayılı KHK 12.maddesinde düzenlenen dürüstçe kullanım ilkelerine aykırı olduğunu, ürün üzerinde sadece ve asli konumda müvekkili şirkete ait markanın kullanıldığını, ambalajların üzerinde böyle bir ibarenin yer almasının tüketicinin korunması ve haksız rekabetin önlenmesi için yeterli olmadığını, karşı yanların fiil ve faaliyetlerinin markaya tecavüz teşkil etmediği yönündeki kararının bozulması gerektiğini, tespit raporunda yapılan keşif neticesinde markaya tecavüz ve haksız rekabetin gerçekleştiği sonucuna varıldığını, müvekkilinin markasının kullanılmasının teknik zorunluluktan kaynaklanmadığını beyanla birleşen dava yönünden mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl dava yönünden kararın onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE:
Asıl davada davacılar … ve … A.Ş. vekilinin, müvekkillerinin davalı markasını otomobil yedek parçalarında kullanmasının teknik zorunluluktan kaynaklandığını, tasarımcının seçenek özgürlüğünün bulunmadığını beyanla davalı adına tescilli 2005/38234 sayılı markaya tecavüz etmediklerinin ve haksız rekabette bulunmadıklarının tespitini talep ettiği görülmüştür.
Birleşen 2012/281 Esas sayılı davada davacı …A.S. Vekilinin, davalılar …. A.Ş. ,… A.Ş. Ve …. nin, müvekkili adına tescilli … sayılı markaya tecavüz ve haksız rekabet ettiklerinin tespiti, men-i, refi ve durdurulması ile, 556 Sayılı KHK 66/b maddesi gereğince ” davalının markayı kullanmak suretiyle elde ettiği kazanç ” seçeneğine göre tazminat hesaplanarak hükmedilmesini talep etmiştir.
İstanbul 1. FSHHM’nin 11/04/2017 tarihli 2012/87 Esas 2017/110 Karar sayılı kararıyla asıl davada, davacıların kullanımının KHK 12.madde kapsamında ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre hareket edildiği gerekçesiyle, davalı markasına tecavüz etmediğinin tespitine,Birleşen 2012/281 esas sayılı davada; davacı …. tarafından davalılar aleyhine açılan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, ve oluşan maddi durumun giderilmesi, tecavüz teşkil eden materyallerin toplatılarak imhasına ilişkin davanın reddine karar verdiği görülmüştür.
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 12. Madde de “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla, üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal ve hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim ve sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez” hükmü düzenlenmiştir.
İstanbul 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/79 D.İş dosyasında, tespit sırasında çekilen fotoğraflardan, … Otomotiv’in adresinde satış alanında görülen, ….’dan satın alındığı ve …’a ait olduğu beyan edilen tampon ürünü üzerinde, davalı-birleşen davacı adına 12. sınıfta tescilli … sayılı markanın, tescilli olduğu emtialar üzerinde birebir aynısının kullanıldığının tespit edildiği, jant kapağı ve kaput üzerinde de kullanıldığının ileri sürüldüğü, davalı tarafça kullanım iddiasına karşı çıkılmadığı ancak kullanımın teknik zorunluluktan kaynaklandığı ve dürüstlük kuralları çerçevesinde olduğunun savunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan …vekilinin, davaya konu markanın kullanılmadığı başka üreticilere ait yedek parça görsellerini dosyaya ibraz ettiği görülmüştür. Davacı markasının, tescilli olduğu emtialarda, birebir kullanıldığı, yedek parçaların orijinal malı üreten işletmeden kaynaklandığı izlenimi uyandırdığı, ambalajlar ve katalog üzerindeki “Adaptable Part Alternative to Original/uyarlanabilir yedek parça” ibaresinin asıl davacılar- birleşen davalıların ürünlerine ayırıcı nitelik kazandırmadığı, davacı- birleşen davalıların teknik zorunluluk nedeniyle ve dürüştlük kuralları çerçevesinde markayı kullandıklarının kabul edilemeyeceği kanaatiyle, asıl davanın davalısı- birleşen davanın davacısı …vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin asıl davada ve birleşen davada vermiş olduğu kararların kaldırılarak, birleşen davanın davacısı vekilinin 556 Sayılı KHK 66/b maddesi gereğince, maddi tazminat talebi konusunda davalıların ticari defter ve dayanak belgelerinin incelenerek rapor alındıktan sonra karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf talebinin kabulüne,
İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarih ve 2012/87 E, 2017/110 K.kararının KALDIRILARAK, dosyanın birleşen davanın davacısı vekilinin 556 Sayılı KHK 66/b maddesi gereğince, maddi tazminat talebi konusunda davalıların ticari defter ve dayanak belgelerinin incelenerek rapor alındıktan sonra karar verilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacı … Tic. AŞ’den alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı … Tic. AŞ tarafından istinaf aşamasında yapılmış masrafların üzerinde bırakılmasına,
Davalı …tarafından yatırılan 31,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davalı …tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 100,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 185,70 TL’nin davacı …. AŞ alınarak davalı …a verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 26/10/2018