Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3761 E. 2020/139 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3761 Esas
KARAR NO: 2020/139
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2017
NUMARASI: 2014/257 2017/318
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya oto tamirinde kullanılmak üzere malzeme sattığını, bununla ilgili düzenlenen 25/07/2013 tarihli 22.065,71 TL bedelli faturanın ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, davalının itirazında fatura bedelini ödediklerini söylediğini, oysa davalının sadece fatura bedelini, yani asıl alacak miktarını takip başladıktan sonra ödediğini, alacağın geç ödenmesi nedeniyle KDV farkı ve faiz ile diğer ferileri kapsayan takip sonrası ortaya çıkan tutarın tamamını ödemediğini, borçlunun takipten sonra sadece asıl alacak miktarını ödeyerek borcundan kurtulamayacağını belirterek davalının itirazının iptali ile bakiye borcun ödenmesi amacıyla icra takibinin kaldığı yerden devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatı ile sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket yetkilisi, asıl borcu ödediklerini, fatura kesildikten 1 ay sonra davacının muhasebecisinin kendilerini aradığını ve maliyeye KDV’li beyanda bulunmalarını istediğini, kendilerinin de maliyeye bu şekilde beyanda bulunduklarını, daha sonra davacının KDV talep ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının ihraç kayıtlı faturalarla davalıya satış yaptığı, asıl alacağın yargılama esnasında ödendiği ancak davacının KDV tutarını da talep ettiği, davacının düzenlediği satış faturasının ihraç kaydıyla yapıldığı, bu nedenle KDV alacağının doğmayacağı, asıl alacak yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçeleriyle asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, KDV istenemeyeceği ve faiz yönünden de temerrüde dair dosyada bir belge bulunmadığından takip tarihi itibariyle temerrüt kabul edilmekle faiz talebinin de reddi gerektiği gerekçeleriyle KDV ve faiz alacağı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının asıl alacağı ödedikleri savunmasına bir diyecekleri olmadığını, davalının asıl alacağı icra takibi başlatıldıktan sonra ödediğini, AAÜT’nin 11/5 maddesine göre borçlunun itiraz süresinde borcunu öderse tarifeye göre belirlenecek ücretin 3/4’ünün takdir edileceğini, ancak davalının ödeme emrinin itiraz süresinde asıl alacağı ödediğini, borcun tamamını ödemediğini, dolayısıyla müvekkilinin vekalet ücretinin tamamına hak kazanacağını, Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, alacağın geç ödenmesiyle birlikte oluşan KDV farkı ve faiz ve diğer ferileri kapsayan takip sonrası ortaya çıkan tutarın tamamının ödenmediğini, kaldı ki davalının KDV tutarına itiraz etmediğini, mahkemenin satışın ihraç kaydıyla yapıldığı gerekçesine dayanarak davalının sunmadığı ihraç kayıtlı belgelere delil oluşturmasının hukuken kabul edilebilir olmadığını, bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda takip tarihi itibariyle 524,06 TL faiz alacağı hesaplandığını, buna göre müvekkilinin faiz alacağına hak kazandığı halde bu hususun gözden kaçırıldığını, yine TBK’nun 100.maddesi gereğince yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz, masraf ve diğer ferilere mahsup edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından 30/10/2013 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 22.065,71 TL asıl alacak, 535,09 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.600,80 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 25/07/2013 tarihli faturanın gösterildiği, davalının yetki itirazı üzerine dosyanın Küçükçekmece İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yeniden davalı tarafa ödeme emri çıkarıldığı ve davalının borcun aslına ve ferilerine itiraz ettiği, ayrıca fatura bedelinin ödendiği yolunda beyanda bulunulduğu görülmüştür. Takip ve dava konusu 25/07/2013 tarihli faturanın KDV ‘sinin 3.365,96 TL olup KDV ‘li toplam tutarının 22.065,71 TL olduğu, faturanın üzerinde “3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 11/c maddesi gereğince işbu fatura ihraç etmek kaydı ile kesildiğinden KDV tahsil edilmemiştir.” ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu fatura içeriğindeki malların irsaliye ile davalıya teslim edildiği, davalının faturaya itiraz ettiğine dair bir belgeye rastlanmadığı, davacının takip tarihine kadar olan dönem için 524,06 TL faiz alacağı bulunduğu, davalının bu fatura karşılığı 26/12/2013 tarihinde 6.700,00 TL ödeme yaptığı, davacının takip tarihi itibariyle 22.065,71 TL asıl alacak, 524,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.589,77 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/02/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; söz konusu fatura karşılığında dava tarihi itibariyle davacının 4.138,48 TL asıl alacak, 235,89 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalının vergi dairesine sunduğu 2013 yılı BA formlarında dava konusu faturayla ilgili olarak davacıdan KDV hariç 18.699,00 TL mal ve hizmet aldığını beyan ettiği, faturanın asıl tutarının 18.699,75 TL olup davalı tarafından 18.700,00 TL ödeme yapıldığı, faturanın ihraç kaydıyla düzenlendiği, buna göre davalının bu malları yurt dışına teslim ettiğine dair belge sunması halinde davacının 3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 11/c maddesi kapsamında KDV alacağının bulunmadığı, şayet davalının bu ürünleri ihraç kayıtlı olarak teslim etmemesi halinde ise davacının 3.365,95 TL KDV bakiyesi alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya 21/11/2013 tarihinde 7.000 TL, 20/12/2013 tarihinde 5.000 TL ve 26/12/2013 tarihinde 6700 TL olmak üzere toplam 18.700 TL ödediği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin 20/02/2016 tarihli duruşmada; asıl alacağın ödendiği konusunda bir itirazlarının olmadığı, dava konusunun vergi KDV farkı, işlemiş faiz ve fatura icraya konulduğundan diğer fer’i alacaklara ilişkin olduğu yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraf, ödenmediğini iddia ettiği fatura bedelinin tahsili için 30/10/2013 tarihinde 22.065,71 TL asıl alacak, 535,09 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.600,80 TL’nin tahsili için faturaya dayalı icra takibi başlatmış, davalı taraf ise borcun bulunmadığından bahisle 16/04/2014 tarihinde borcun aslına ve ferilerine itiraz etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının icra takibinden sonra fatura bedelini yani asıl alacak miktarını ödediğini, alacağın geç ödenmesiyle birlikte oluşan KDV farkı ve faiz ile diğer ferileri kapsayan takip sonrası ortaya çıkan tutarın tamamını ödemediğini bildirmiştir. Takip ve dava konusu faturanın incelenmesinde; faturadaki mal tutarının 18.699,75 TL olduğu, KDV’nin ise 3.365,96 TL olduğu ve toplam fatura tutarının 22.065,71 TL olduğu, fatura üzerinde “3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 11/c maddesi gereğince işbu fatura ihraç etmek kaydıyla kesildiğinden KDV tahsil edilmemiştir” şeklinde açıklama bulunduğu, davalının davacıya icra takibinden sonra 21/11/2013 tarihinde 7.000,00 TL, 20/12/2013 tarihinde 5.000,00 TL ve 26/12/2013 tarihinde 6.700,00 TL olmak üzere toplam 18.700,00 TL ödemiştir. Söz konusu ödenen bu tutarlar takibe dayanak faturadaki mal bedeline karşılık gelmektedir. Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık, davacının takip konusu fatura nedeniyle KDV isteyip isteyemeyeceği noktasındadır. Davacı taraf, dava konusu faturayı ihraç kaydıyla düzenlemiştir. 3065 Sayılı KDV Kanunu’nun 11/c maddesi gereğince ihraç kaydıyla satılan malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde tecil edilen verginin terkin edileceği öngörülmüştür. Bu madde hükmünde ihracatçının yani davalının ihracat belgelerini davacı satıcıya teslimi yönünde bir yükümlülük getirmemiştir. Somut olayda davacı taraf, malların 3 ay içinde ihraç edilip edilmediği konusunda davalıya başvuruda bulunmadığı gibi, ihraç edilmiş ise buna ilişkin belgelerin gönderilmesi yönünden bir ihtar da çekmemiştir. Ayrıca davacı taraf söz konusu fatura nedeniyle KDV ödediği yolunda bir iddiada da bulunmamıştır. Öte yandan yargılama sırasında davalı taraf söz konusu fatura içeriği mallarla ilgili yurt dışında bulunan bir kişiye kestiği 26/07/2013 tarihli fatura ve gümrük beyannamesini sunduğu görülmüştür. Yine davalının vergi dairesine BA ve BS formu ile ilgili beyanlarda sadece faturadaki mal bedeli kadar davacıdan mal aldığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Davalının 27/10/2016 tarihli dilekçe ekinde sunduğu belgelere karşı davacı taraf sadece kabul etmedikleri yolunda beyanda bulunmuş olup bu belgelerin sahteliği ya da davalının aldığı malları ihraç etmediği yolunda karşı bir iddiada bulunmamıştır. Dolayısıyla davacının takibe konu faturadaki 3365,96 TL’lik KDV bedelini isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Ancak davanın konusuz kaldığına ilişkin gerekçe ise yerinde değildir. Zira davalı taraf takip öncesi temerrüde düşürülmemiş olmakla birlikte takiple birlikte temerrüde düştüğünden takip tarihi ile ödeme tarihleri arasında işleyecek faizden davalı sorumludur. Bu itibarla davacının takip öncesi işlemiş faiz talebi yerinde olmamakla birlikte faturadaki mal bedeli olan 18.699,75 TL’nin takipten sonrası dönem için işleyecek faizle diğer ferilerinden davalının sorumlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Zaten davacı, dava dilekçesinde KDV farkını, faiz ve diğer ferileri için bu davayı açtığını beyan etmiştir. Kaldı ki takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemeler yönünden dava açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2017 gün, 2014/257 Esas, 2017/318 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile; takipte istenen asıl alacağın 18.699,75 TL’lik kısmına isabet eden ferilerine yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktarın takipten sonrasına karşılık gelecek ferileri yönünden devamına (icra takibinde BK’nun 100.maddesinin uygulanması talep edilmiş olup icra müdürlüğünce feriler yönünden ilamın infazı sırasında gerekçede belirtilen ödemelerin gözetilmesine) 4- Fazlaya dair istemin reddine, 5-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 102,50 TL harçtan mahsubu ile artan 48,10 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafın yatırdığı peşin harçtan tahsil edilen 54,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı tarafa vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 25,20 TL başvuru harcı, 900,00 TL bilirkişi ücreti ile 128,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.053,70 TL’nin takdiren 1/2’si olan 526,85’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 12- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 30,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 115,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/01/2020