Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3753 E. 2020/163 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3753 Esas
KARAR NO : 2020/163 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2017
NUMARASI : 2016/181 E. – 2017/49 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
KARAR TARİHİ 27/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ABD’de yaşadığını ve aynı zamanda ABD vatandaşlığı olduğunu, bilişim sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkiline WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’nden müvekkili adına tescilli olan http://www….com alan adının davalı adına tescili talepli bir tahkim şikayeti yapıldığının bildirildiğini, şikayet doğrultusunda D2016-1132 dosya numaralı bir tahkim yargılaması yapıldığını, davalı şirketin ICANN tahkim usulü uyarınca müvekkili adına tescilli olan www…..com uzantılı alan adını kendi marka haklarına aykırı şekilde tescil edildiğinden bahisle kendilerine iadesini talep edildiğini, tescilin kötüniyetli olduğu hususlarının tamamının birlikte ispat edilmesi gerektiğini hüküm altına aldığını, müvekkilinin bu alan adını 1996 yılında adına tescil ettirdiğini, alan adının kendisinden geri alındığı tarihe kadar 20 yıl boyunca aralıksız olarak yıllık tescil yinelime bedeli ödediğini, bu alan adı ile ilgili birçok projesinin mevcut olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından davalı tarafa tesciline karar verilen www……com uzantılı alan adı hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili bankanın 1863 yılında Mithat Paşa tarafından kurulan “Memleket Sandıkları” ile temelleri atılarak, 15 Ağustos 1888 tarihinde ilk kez kullandığı “… Bankası” unvanı ve markası ile bankanın bu günkü modern finans kuruluşu kimliğini kazandığını, yurt içinde; 1785 şubesi, yurt dışında; 18 ülkede 96 şube ve iştiraki ile global ölçekte hizmet veren Dünyanın saygın finans kuruluşları arasında yer aldığını, adına tescilli yüzden fazla markasının bulunduğunu, içinde sadece “… Bankası” geçen 8 farklı markası bulunduğunu, “… BANKASI A.Ş.” ibareli markalarının tanınmış marka statüsünde olduğunu, “…” esaslı unsuru 1888 yılından bu yana pek çok hizmet ve markalarında esaslı unsur olarak kullandıklarını, “… BANKASI A.Ş.”nin ülkemizde toplum nezdinde ulaşılmış olan tanınmışlık ve bilinirlik seviyesi dikkate alındığında alan adı ile marka arasında kaçınılmaz düzeyde karıştırılma ve ilişkilendirilme mevcut olduğunu, davacının dava konusu alan adını herhangi bir hap sahipliği yahut kullanıma dayanmaksızın adına yaptırdığı tescilin terkini istemiyle Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi nezdinde tahkim yoluna yapılan başvurularının kabul edildiğini, itiraz gerekçelerinin kabul edilerek alan adı üzerinde müvekkili bankanın hak sahipliğinin kesin bir biçimde ortaya konulduğunu, davacının dava konusu alan adı üzerinde hiçbir hak ya da meşru menfaatinin bulunmadığını, alan adının kötü niyetle tescil ettirildiğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 01.03.217 tarihli 2016/181 E. – 2017/49 K. Sayılı karıyla; toplanan deliller, TP kayıtları, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’ne yapılan şikayet üzerine yapılan incelemeye dair belgeler ışığında davaya konu alan adını oluşturan “…” ibaresi üzerinde, davalının öncelikli hak sahipliği olduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ICANN tahkim kuralları olan UDRP kuralları 4.maddesi gereğince, şikayetçinin alan adının bir marka ile aynı veya benzer olduğunu, alan adı üzerinde şikayet edilenin hakkının veya haklı bir menfaatinin olmadığını ve tescilin kötüniyetli olduğu hususlarının tamamının birlikte ispat edilmesi gerektiğinin hüküm altına aldığını, davalının bu unsurları ispat edememesine rağmen geçmişten günümüze gelen ticari büyüklüğünü ve devlet bankası olma avantajını kullanarak WIPO nezdinde ki tahkimde alan adının kendi bünyelerine tecili yönünden karar elde ettiğini, … ibaresinin tarım anlamına gelen jenerik bir isim olduğunu, davalının … kelimesini marka tecil ettirmesi ve kullanmasının haksız rekabet oluşturacağını, müvekkilinin ….com alan adını 1996 yılından günümüze sahibi olduğunu ve 20 yıl tescil ücretini ödediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine (kabulüne denilmek istendiği anlaşılmaktadır.) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevabında; davalı bankanın “…” ibareli marka ve www….com alan adı üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, … BANKASI A.Ş. İbareli markanın 29.02.2012 tarihli kararla 556 sayılı KHK 7/1- (1) bendi çerçevesinde tanınmış marka statüsünde bulunduğunu, KHK 9/2 – (e) maddesi gereğince, markanın ticari etki yaratacak şekilde alan adı olarak kullanılması halinde marka sahibinin bu fiillerin önlenmesini talep edebileceğini, davacının alan adı üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığını, alan adının davacı markaları ve www…..com, www……com.tr alan adları ile karıştırılmaya yol açacak şekilde benzer olduğunu, … ve … bankası kavramlarının bankalarına aidiyetinin sadece hak sahipliği değil başlı başına bir vakıa olduğunu, tahkim başvurusunun müvekkili lehine sonuçlandığını, kararın bir örneğinin dilekçeleri ekinde yer aldığını, davacının alan adının tecillinden kötüniyetli olduğunu, alan adı adresi ziyaret edildiğinde istenin oluşturulmadığını ve yayınlanmadığını tespit ettiklerini, alan adının 2002 yılında tescil edildiğini, 14 yıldır kullanılmadığını, davacının “…”, “…”, “…” vb. 50’ye yakın şirketin isimlerini elde bulunduğunu, … gazetesi haberinin dosya içerisinde bulunduğunu, alan adının aktif olarak kullanılmamasının rezerv olarak bekletilmesinin gerçekten kullanmak için değil ticareti yapılmak üzere alınarak bekletilmiş olabileceğini akıllara getirdiğini, kullanıma ilişkin hiçbir kanıt ileri sürülemediğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; www……com alan adının sahipliğinin müvekkiline ait olduğunun tespitini istediği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; alan adının iadesi talebinde bulunanın, … kurallarına göre, alan adının bir marka ile aynı veya benzer olduğunu, alan adı üzerinde şikayet edilenin hakkının veya haklı bir menfaatinin bulunmadığını, tescilin kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi gerektiğini ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesinde tescilli markalarına ve önceki tarihli alan adı tescillerine dayandığı, davacının alan adını 14 yıldır kullanmadığını rezerv olarak beklettiğini, kötüniyetli olduğunu ileri sürdüğü, 06/04/2002 tarihli … Gazetesinde çıkan habere dayandığı anlaşılmıştır.Alan adının aidiyeti ile ilgili uyuşmazlık hakkında daha önce WİPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından atanan hakemce karar verilmiş ise de, davacının bu davayı açması nedeniyle, ICANN (Corpartion for Assigned Names and Number) Tüzüğüne (Rules for Unitorm Domain Name Dispute Resalution Poliey) göre hakemin kararına karşı yetkili mahkemede itiraz davası açılması halinde, uyuşmazlığın hem ilgili uluslararası hukuk hem de ulusal hukuk bakımından değerlendirilmesi gerektiği, WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi tarafından verilen hakem kararlarının yerel mahkemelerin yetkisini kaldırmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince tarafların delillerinin toplanarak iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi gerekirken, davalının “….” ibaresi üzerinde, öncelikli hak sahipliği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılıyorsa da; davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu marka tescil kayıtlarının getirtilmediği, davacı alan adı ve davalı adına tescilli alan adlarının tescil tarihleri üzerinde inceleme yapılmadığı, delillerin toplanmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 01.03.217 tarihli 2016/181 E. – 2017/49 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 24,00 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 109,70 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.