Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3751 E. 2020/147 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3751 Esas
KARAR NO : 2020/147
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2017
NUMARASI : 2014/82 2017/92
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığını, müvekkili ile davalı arasında bir taşınmazın satımı hususunda anlaşıldığını ve davalının satış bedeli 29.000,00 TL’yi müvekkiline ödediğini, müvekkilinin taşınmazına sehven haciz konulması nedeniyle davalıya tapuda satışın yapılamadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya 40.000,00 TL bedelli teminat senedi verildiğini, taşınmazın halen davalı tarafından kullanıldığını, davalının ayrıca bu senedin bedel hanesinde tahrifat yaparak bedeli 140.000,00 TL olarak değiştirdiğini iddia ederek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın kötüniyetle açıldığını, davacının takibe itiraz etmediğini, bonoda herhangi bir şekilde tahrifat yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğu, ayrıca tahrifat yapılmadığı, davacı tarafından teklif edilen yeminin davalı tarafından da eda edildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca Erbaa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/72 Esas – 166 Karar sayılı dosyası ve hazırlık soruşturmasındaki davalı beyanları dikkate alındığında senedin teminat senedi olduğunun ortaya çıkacağını, davalının hazırlık soruşturmasında müvekkili ile arasında arsa alım satımı olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, ancak mahkemede tam tersi yönde yemin ettiğini, ayrıca senet üzerinde imza ve yazı incelemesi yapan bilirkişi raporlarının ihtimali verilere dayandığını, bu durumun borçlu lehine yorumlanması gerektiğini, adli tıp kurumu raporunda imza ve yazılarla ilgili olarak kuvvetle muhtemel ifadesinin kullanıldığını, ancak senet üzerindeki rakam ve yazıların müvekkilinin eli ürünü olup olmadığı, yazı ve rakamlardan oluşan bölümle ilgili sadece ilave yapılıp yapılmadığı yönünde bir inceleme yapıldığını, yazıların müvekkiline ait olup olmadığı hususunun tespit edilmediğini, dolayısıyla raporun hatalı olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 140.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 144.584,97 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Takip konusu bononun 30/05/2006 tanzim, 30/05/2013 vade tarihli, 140.000,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarın ise davalı olduğu ve senedin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/11/2015 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; dava konusu senetteki borçlu imzasının davacının eli ürünü olduğu, yazıların bir kısmının davacının eli ürünü olabileceği, senedin yazı ve rakamla yazılı, miktar kısmında ise değiştirme ya da ekleme yapıldığını gösteren bir bulgu bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumundan alınan 13/06/2016 tarihli raporda; dava konusu senetteki imzaların kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğu, bonodaki miktarın rakamla ve yazıyla belirtildiği bölümlerde ilave yapıldığını gösterir nitelik ve yeterlilikte bulgu saptanmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında mahkemeye verilen İstanbul C. Başsavcılığı’nın 12/10/2015 tarihli cevabi yazısında; 2013/162780 sayılı soruşturmanın devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava ve takip konusu senedin teminat senedi olduğunu, ayrıca senedin bedel hanesinde tahrifat yapıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan raporlardan dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu ve senette herhangi bir tahrifat bulunmadığı anlaşılmıştır. Grafolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu konusu kesin bir dille belirtilmiş olup adli tıp raporunda ise kuvvetle muhtemel imzanın davacının eli ürünü olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla bu durumun davacı lehine yorumlanması gerektiği şeklindeki istinaf talebi yerinde değildir. Ayrıca her iki raporda da takip ve dava konusu senette tahrifat yapılmadığı net bir şekilde ortaya konulmuştur. Davalı vekili, yazıların müvekkiline ait olmadığı hususunun tespit edilmediğini ileri sürmüş ise de, davacıyı sorumlu kılan husus senede attığı imzasıdır. Öte yandan senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının da ileri süren tarafından usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Davacı tarafın bu yöndeki iddiaları da ispat edilememiştir. Bir senedin teminat senedi olduğuna dair iddiaların HMK’nun 200 vd. maddeleri uyarınca yazılı ve usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Dosya içeriğinden ve yapılan yargılama sonucundan davacı bu iddialarını ispatlayamamıştır. Öte yandan davacı tarafından teklif edilen yemin de davalı tarafından usulüne uygun bir şekilde eda edilmiştir. Ayrıca davacı taraf, davalının ceza soruşturması sırasında taraflar arasında arsa alım satım ilişkisi olduğunu ikrar ettiğini iddia etmiştir. Davalının hazırlık soruşturması sırasında verdiği beyanında davacıdan arsasını 29.000,00 TL’ye satın aldığını, ancak davacının arsayı üzerindeki haciz ve hisse nedeniyle devredemediğini, aradan 5 yıl geçtiğini, kendisinin de ödediği 29.000,00 TL’nin bugün ki karşılığını istediğini, davacının da bunu kabul ederek 140.000,00 TL bedelli senedi düzenlediğini söylemiştir. Davalının hazırlık soruşturmasındaki bu beyanları davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğunu ispatlayacak mahiyette görülmemiştir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2020