Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3750 E. 2020/437 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3750 Esas
KARAR NO: 2020/437
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2017
NUMARASI: 2015/557 2017/391
DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:15/09/2015
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar …, … ve … … Etap … Ada Yönetim vekili asıl davada; davacılar … ve …’in diğer davacı sitenin yöneticisi olduklarını, davacı tarafın dava dışı … ile sitenin dış cephe mantolama işinin yapımı hususunda sözleşme yaptıklarını ve işin bedeli olarak bu kişiye 14 adet senet verildiğini, ancak mantolama işinin sözleşmeye uygun yapılmadığı gibi süresinde de bitirilmediğini, ihtarname çekilerek sözleşmenin feshedildiğini ve iş bedeli olarak verilip de dava dışı yüklenicide bulunan 11 adet senedin iadesinin istendiğini, konuyla ilgili Ankara Batı 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yaptırdıkları delil tespitinde eksik işlerin bedelinin 183.198,00 TL olduğunun anlaşıldığını, ayrıca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları menfi tespit davasında mahkemece takibin durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak senet lehtarı yüklenicinin ihtiyati tedbir kararına rağmen senetleri davalıya ciroladığını ve davalının da asıl davaya konu toplam tutarı 75.000,00 TL olan 6 adet senedi Bursa’daki değişik icra müdürlüklerinde icra takibine konu ettiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, zira davacılarla dava dışı yüklenici arasında yapılan sözleşmenin 1.maddesinde; “bayisi olduğumuz … yapı kimyasalları ile setimizin mantolama ve boya işlerinin yapılması” şeklinde ibare bulunduğunu, davalının da … bayisi olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bildiğini, ayrıca davacılardan … ve …’in sitenin yöneticisi olup site adına senetleri imzaladıklarını belirterek müvekkillerinin senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, icra takiplerinin iptaline ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar …, … ve … …Etap … Ada Yönetim vekili birleşen Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/746 esas sayılı dosyasında asıl davadaki iddialarını tekrar ederek verilen senetlerden 30/01/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senedin Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu belirterek müvekkillerinin söz konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir, Davacılar …, … ve … …Etap … Ada Yönetimi vekili birleşen Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/809 esas sayılı dosyasında; asıl davadaki iddialarını tekrar ederek yükleniciye verilen senetlerden 30/04/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli ve 30/05/2015 vade tarihli 15.0000,00 TL bedelli senetlerin Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulduklarını belirterek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar …, … ve … …Etap … Ada Yönetimi vekili birleşen Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1040 esas sayılı dosyasında; asıl davadaki iddialarını tekrar ederek dava konusu senetlerden yükleniciye verilen 30/06/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 30/07/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli senetlerin Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu belirterek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gerek asıl dava gerekse birleşen davalar yönünden dava konusu bonoların müvekkiline ciro yoluyla devredildiğini, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, ayrıca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tedbir kararından müvekkilinin haberdar olmadığını, yine davacı … ve …’in senetteki imzalarını şahsen kendilerini sorumlu kıldığını, zira ikişer adet imza bulunduğunu bildirerek asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacı site yönetimi ile dava dışı … – … arasında mantolama sözleşmesi yapıldığı, sözleşme gereğince bedelin 220.000,00 TL olduğu, 50.000,00 TL’nin nakit ödeneceği, kalan kısım için ise senetler verileceğinin belirtildiği ve sözleşme ekinde yer alan ek-3 nolu belgede yer alan senetlerin dava dışı yükleniciye teslim edildiği, asıl davaya konu yapılan 6 adet senedin Bursa …, … ve …İcra Dairelerinde takibe konulduğu, yine birleşen davaya konu senetlerin de Bursa …İcra Müdürlüğü’nün değişik dosyalarında takibe konu edildiği, senetlerin ödeyecek kısmında davacılar … ve …’in adının yazılı olduğu, senetler üzerinde ikişer adet imza olup imzaların kaşe üzerinde yer aldığı, senetlerin lehtarının … olup bu kişi tarafından davalıya ciro edildiği, davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin iddianın her türlü delille ispat edilebileceği, bu konuda dinlenen tanık beyanlarından kötüniyet hususunun ispatlanamadığı, yine sözleşmede davalının imzası olmadığından taraflar arasındaki ilişkiyi bildiğinin ileri sürülemeyeceği, söz konusu ilişkinin davalı tarafça biliniyor olsa bile bu durumun önemli olmayıp önemli olanın davalının kötüniyetli olarak senetleri davacılar aleyhine iktisap etmiş olması gerektiği, davalıya cironun ne zaman yapıldığının bilinmediği, yine Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde verilen ihtiyati tedbir kararından davalının haberdar olduğu hususunun ispat edilemediği gerekçeleriyle davacıların bu iddiasının kabul edilmediği, davacıların diğer iddialarının ise … ve …’in senetleri site yönetimi adına imzaladığı hususu olup senetler üzerinde iki defa ayrı ayrı imza atıldığı ve atılan imzaların üzerinde site kaşesinin yer aldığı, buna göre senetlerde borçlu olarak imzanın site yönetimi adına atıldığının anlaşıldığı, ayrıca Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 4/a maddesine göre; binaların ana duvarları, kirişleri, sütunları ve perde duvarlarının ortak alanlardan olup davacılar … ve …’in site yöneticisi olmaları nedeniyle sözleşme yapma yetkilerinin bulunduğu, sözleşmenin geçerli olduğu ve 23/06/2014 tarihli toplantıda yönetici olan davacılara mantolama işinden dolayı senet verme yetkisinin tanındığı ve imzaların da site yönetimi adına atıldığı gerekçeleriyle davacı site yönetimi tarafından açılan asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine, takiplere konu asıl alacağın %20’si oranındaki tazminatın davacı site yönetiminden alınarak davalıya ödenmesine, davacılar … ve … tarafından açılan asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı kabulüne, asıl ve birleşen davalara konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, yasal şartları oluşmadığından bu davacıların istediği haksız takip tazminatının reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacılar vekili istinaf sebebi olarak; davacı müvekkili site yönetiminin senetlerin borçlusu olmadığını, davalının müvekkilinin zararını kötüniyetli olarak bedelsiz kaldığını bildiği senetlere hamil olduğunu ve icraya konu ettiğini, davalının senetlerin bedelsiz kaldığını bilmekte olduğunu, lehtarın ve davalının birlikte hareket ettiklerini, davalının yüklenicinin sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin feshedildiğini, bedelsiz kaldığını ve ihtiyati tedbir kararı verildiğini bilmekte olduğunu, zira yüklenicinin davalıyla olan yakınlığı nedeniyle … bayisi olduğuna dair maddeyi sözleşmeye eklediğini, takibe konu senedin davalı tarafından … A.Ş’ye ciro edildiğini, senetler … A.Ş tarafından protesto edildikten sonra senetler hakkında tedbir kararı verildiği bilinmesine rağmen senetler davalıya iade edilerek tekrar tedavüle girdirildiğini, bunun dönüş cirosu olduğunu, dönüş cirolarının ise alacağın temliki hükmünde olup yazılı şekil şartına tabi olduğunu, ancak icra dosyasına sunulmuş alacağın temliki sözleşmesi bulunmadığını, bu durumun davalının kötüniyetini gösterdiğini, yargılama sırasında talimatla dinlenen tanıklar …, … ve …’ın davalıyla yüklenicinin ortak iş yaptıklarının site sakinleri tarafından bilindiğini, yapılan görüşmelerde davalının da bulunduğunun beyan edildiğini, davalının yüklenici ile arasında ortaklık bulunmadığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispat edemediğini, yüklenicinin davalıdan mal almış olsaydı, davalının yükleniciye fatura düzenlemesi gerektiğini, faturaların mahkeme dosyasına ibrazını istediklerini, ancak bu talebin yerine getirilmediğini bildirmiştir. Asıl ve birleşen davanın davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacılar … ve … yönünden davanın kabulünün doğru olmadığını, kararın müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını, Yargıtay kararlarına göre ikinci imzanın atan kişiyi şahsen sorumlu kılacağını, bu davacıların birleştirilen davalara konu kambiyo takiplerine karşı farklı iki mahkemeye itirazları sonucu hem Bursa 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin, Hem de Bursa 5.İcra Hukuk Mahkemesi kararları ile itirazlarının reddedildiğini ve kararların Yargıtay 12.HD tarafından onandığını, dolayısıyla icra hukuk mahkemesi kararlarıyla davacıların şahsen sorumlu olduklarının anlaşıldığını bildirmiştir. Dava dosyası istinaf aşamasında dairemizde beklediği sırada davacıların sunduğu dilekçe üzerine taraflar arasında protokol yapıldığı görülerek dairemizce ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Yine dava dosyası dairemizde istinaf incelemesi için beklediği sırada davacı tarafça sunulan 16/16/2017 tarihli protokol içeriğinde; davalı ve vekili ile davacılar ve davacılar vekili arasında düzenleme yapıldığı, buna göre istinafa konu dava dosyası, Bursa 2 ve 5.İcra Hukuk Mahkemeleri, ayrıca Bursa …, … ve …İcra Müdürlüklerinin ilgili dosyalarına ilişkin olarak tarafların ana para 150.000,00 TL olarak anlaştıkları, gerek bu ana paranın, gerekse icra masrafları, harçlar, vekalet ücretleri ve eldeki istinafa konu dava dosyasındaki vekalet ücreti ve icra inkar tazminatları ile dava masrafları konusunda anlaşmaya varıldığı, ayrıca protokolün 8.maddesinde kararın bozulması durumunda tarafların bozmaya uyacaklarının hükme bağlandığı görülmüştür. Ayrıca dava dosyasına sunulan ve UYAP’tan alınan tarihsiz dilekçede; davacı site yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısının önceki yöneticiler tarafından mahkemeye ibraz edilen karar defterinin 63,64 ve 65.sayfalarında yer alan 23/06/2014 tarihli, 6 nolu karar metninin ilk imzalı halinde sözleşme ve senet verme konusunda yetki verilmesine dair bir yetki bulunmadığı halde sonradan o dönem yöneticileri olan davacılar … ve … tarafından bu cümlenin eklendiği, konuyla ilgili olarak Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını belirterek ekinde site yönetimi imza beyannamesi ve suç duyurusu belgesinin bulunduğu görülmüştür. Asıl davaya konu olan; Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 10.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında yer almadığı, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim, 30/11/2014 vade tarihli, 10.000,00 TL bedelli senedin davalı tarafından davacılar aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibine konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 30/12/2014 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 28/02/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 30/03/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu görülmüştür. Birleşen davalara konu senetlerin ise; Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 30/06/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 04/01/2014 tanzim, 30/07/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senetlerin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 30/01/2015 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu, Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; 04/07/2014 tanzim tarihli, 30/04/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 04/07/2014 tanzim, 30/05/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli senedin kambiyo senetlerine özgü yolla davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konu edildiği, senet fotokopisinin icra dosyasında bulunduğu görülmüştür. Davacı ile dava dışı … arasında düzenlenen Mantolama Teknik Şartnamesine Bağlı Kalarak Mantolama Uygulaması Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; işverenin davacı site yönetimi, yüklenicinin ise dava dışı … olduğu, işin konusunun binanın dış yüzeylerinin mantolaması olup 220.000,00 TL bedel kararlaştırıldığı, 50.000,00 TL’sinin nakit, geri kalan kısmının ise 11 taksit halinde ödeneceği, 4.maddede “firmamız … bayisidir…” şeklinde yazılı olduğu, ek-3 başlıklı belgede ise; toplam tutarı 170.000,00 TL olan 14 adet senedin davacı site yönetimi tarafından dava dışı yükleniciye teslim edildiğinin düzenlendiği görülmüştür. Ankara Batı 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/105 D.İş sayılı dosyasına sunulan 27/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda; bazı binalarda hiçbir imalat yapılmadığı, bazı binalarda ise kısmen imalat yapıldığı, işin tamamlanma oranının %16,73 olduğu, yapılmayan imalatların 100 iş günü içinde tamamlanabileceği ve imalatların giderilme maliyetinin 183.198,00 TL olarak hesaplandığının belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafın bedelsiz senet kullanma suçuyla ilgili şikayeti üzerine davalı, dava dışı … ve … aleyhine başlatılan hazırlık soruşturması sonunda 18/01/2016 tarihinde takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Davacı site yönetimi tarafından dava dışı … ve … A.Ş aleyhine açılan menfi tespit davası sonunda davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle 08/09/2015 tarihinde usulden red kararı verildiği görülmüştür. Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince talimat yoluyla dinlenen davacı tanıklarından … beyanında; … isimli kişinin işe başladıktan 2 ay sonra ortadan kaybolduğunu, anlaşmaya aykırı işler yapıldığını, işlerin tamamlanmadığını, davalıyı tanımadığını, haricen öğrendiğine göre …’ın ortağı olduğunu belirttiği, tanık …’ın ise beyanında işin gereği gibi yapılmadığını, davalıyı tanımadığını belirttiği, …’ın ise; davalıyı tanıdığını, yüklenici şirket yetkilisi olarak bildiğini, ayrıca kendisinin … şirketinin olduğunu öğrendiğini, taşeron işçilerinin paralarının ödenmediğini, işçilerle site sakinleri arasında tatsızlıklar yaşandığını belirttiği görülmüştür. Davacı site yönetiminin karar defteri fotokopisinin incelenmesinde; 23/06/2014 tarihli toplantıda mantolama işiyle ilgili olarak yönetim kuruluna sözleşme ve anlaşma yapma, ödeme planı taksitlendirme, senet verme konusunda yetki verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl dava ve birleşen davalar, takiplere konu senetler nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafın iddiası, sitenin mantolama işi için dava dışı … ile yaptıkları sözleşmenin ifa edilmediği, sözleşme nedeniyle verilen senetlerin bedelsiz kaldığı ve bu durumun da davalı tarafından bilindiği, ayrıca davacılar … ve …’in site yöneticisi olmaları nedeniyle şahsi sorumluluklarının bulunmadığına ilişkindir. Davalı taraf ise senetlerin iktisabında kötüniyetli olmadığı ve meşru hamil olduğunu savunmuştur. Davacı site yönetimi ile dava dışı … arasında sitenin mantolama işi için sözleşme yapıldığı, sözleşme gereğince aralarında dava konusu senetlerin de bulunduğu toplam 14 adet senedin adı geçen kişiye verildiği ve mantolama işinin tam olarak yapılmadığı, işin tamamlanma oranının %16,73 olduğu dosya içeriğiyle sabittir. Asıl ve birleşen davalara konu takiplere dayanak yapılan bonoların incelenmesinde, keşideci kısmında davacılar … ve …’in adları yazılı olmakla birlikte adı geçen davacıların imzalarını site yönetiminin kaşesi üzerine attıkları anlaşılmıştır. Her ne kadar kaşeler üzerinde ikişer imza bulunmakta ise de, gerek mantolama sözleşmesi yapılması, gerek sitenin karar defterinde bu konuda karar alınması, gerekse mantolama işinin bir kısmının da yapılması gözetildiğinde, davacılar … ve …’in kendi nam ve adlarına borçlanma iradesiyle bu senetleri imzalamadıkları, dolayısıyla ikinci imzalarının aval olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince bu konudaki değerlendirmeler dairemizce yerinde görülmüş olup davalı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacılar vekilinin istinaf talebine gelince; sözleşmede “firmamız … bayisidir” şeklindeki düzenlemenin davalı tarafın … bayiliğini yapması nedeniyle davalının kötüniyetli olduğunu göstermez. Ayrıca yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarının beyanları da davalının senetlerin iktisabında davacı zararına hareket ettiğini ispatlamaya yeterli görülmemiştir. Öte yandan Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen tedbir kararının senetlerin iktisabı sırasında davalı tarafından bilindiği hususu ispat edilememiştir. Davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ayrıca senetlerin dava dışı … A.Ş’nin protestosundan sonra tekrar davalıya döndüğü, dosyada alacağın temliki sözleşmesinin bulunmadığı ve bu hususun da kötüniyeti göstermeye yeterli olduğu iddia edilmiş ise de, açıklanan bu hususlar dairemizce, davalının senedi iktisabında kötüniyetli olduğu veya senedin bedelsiz olduğunu bilerek davacının zararına hareket ettiğini göstermeye yeterli kabul edilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Dosya istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada asıl ve birleşen davanın davacılar vekilince 18/07/2017 tarihli dilekçe ekinde tarafların dava dosyasıyla ilgili olarak aralarında bir protokol hazırladıkları görülmüş ise de, bu protokolün 8.maddesinde “Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/557 Esas sayılı dosyasının bozulması durumunda taraflar bu bozmaya uyacaklardır” şeklinde bir düzenleme olup taraflar arasındaki ihtilafın devam ettiği kanaatine varılarak bu protokol istinaf incelemesi sırasında dairemizce dikkate alınmamıştır. Öte yandan dosya istinaf için dairemizde beklediği sırada davacılardan site yönetiminin yeni yöneticileri … ve … isimli kişiler 19/02/2020 tarihli dilekçe sunmuşlar ve bu dilekçelerinde; önceki yönetim kurulu başkanı davacı … ve başkan yardımcısı davacı …’in ada yönetimi adına senet düzenleme yetkilerinin bulunmadığını, karar defterinde tahrifat yapıldığını, bu konuda suç duyurusunda bulunduklarını belirtmiş ise de, adı geçen kişiler tarafından davacılar … ve … ile diğer bir kısım kişiler aleyhine daha önceden güveni kötüye kullanmaktan suçundan Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, yapılan hazırlık soruşturması sonucunda 12/09/2019 tarihli, 2019/10453 Soruşturma, 2019/12311 Karar numaralı takipsizlik kararı verildiği, bu takipsizlik kararına ise itiraz yapıldığı, yeni yapılan suç duyurusunda ise karar defterine sonradan eklemeler yapıldığının ileri sürüldüğü görülmüş olup gerek davacılar … ve …’in imzalarının site yönetiminin kaşesi üzerinde bulunması, gerekse ortada bir mantolama konusunda sözleşme bulunup sözleşme gereğince bir kısım işlerin de yapılmış olması, ayrıca karar defterinde tahrifat yapıldığına ilişkin herhangi bir ceza mahkemesi kararı veya bu konuda mahkeme veya savcılık makamlarınca alınmış herhangi bir rapor bulunmaması, ayrıca işbu davanın dava dilekçesinde senetlerin site yönetimi tarafından yapılacak iş nedeniyle düzenlendiğinin de kabul edilmesi karşısında bahse konu dilekçede ileri sürülen hususların dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen Asıl ve birleşen davanın davacılar vekili ile asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen davanın davacılar vekili ile asıl ve birleşen davanın davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl ve birleşen davanın davacılarından alınması gereken 217,60 TL harçtan (4 adet maktu istinaf harcı toplamı) peşin alınan 194,60 TL harcın (4 adet maktu istinaf harcı) mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın asıl ve birleşen davanın davacılarından alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Asıl ve birleşen davanın davalısından alınması gereken 10.246,50 TL harçtan peşin alınan 2.561,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,88 TL harcın asıl ve birleşen davalısından alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2020