Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3746 E. 2020/162 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3746 Esas
KARAR NO: 2020/162 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2015/103 E.- 2017/56 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 25.09.2014 tarihinde “…” adı altında sözleşme imzalandığını, müvekkili tarafından 1.500,00 TL makbuz karşılığı ödeme yapıldığını, eserin davalı tarafa elektronik posta ile gönderildiğini, ancak davalının kitabın basımına ilişkin hiçbir çalışma yapmadığını, editöryel çalışmanın yapıldığı bildirilmiş ise de, gönderilen eserde aslında hakikatli olarak bir düzeltmenin yapılmadığının anlaşıldığını, davalı tarafından müvekkili ile akdedilen sözleşmenin 4. maddesindeki “Üç ay içinde eseri yayımlamak zorundadır” yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, hatta beş ay geçmesine rağmen eserin yayınlanmadığını, bu sebeple davalı ile yapılan sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini ve bu fesih beyanının 02.03.2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, sözleşmenin 4. maddesinin 4.1. fıkrasında; “Yayınevi 4.1 numaralı maddeye uymadığı takdirde yazardan aldığı tüm paraları iade etmekle 2.000,00 TL ceza ödemeyi taahhüt eder. ” hükmünün yer aldığını, bu madde gereğince yapılan 1.500,00 TL’lik ödemenin ve 2.000,00 TL ceza koşulunun ödenmesi yönünde gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, %20’den az olmamak kaydıyla davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince, davalı yanın ödemeyi üstlendiği 5.500.00 TL’nin tamamını ifa etmediğini, TBK m.97 uyarınca kendi edimini verine getirmeyenin, karşı ya da ihtarda bulunmadan sözleşmeyi kötüniyetli olarak feshettiğini, davacının eserde editöryel çalışma yapılmadığına ve müvekkili yayınevine telefonla ulaşamadığına yönelik iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin çalışmalarını kullanarak dava konusu eseri başka bir yayınevinden çıkarttığını belirterek, açılan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 28.03.2017 tarihli 2015/103 E. – 2017/56 K.sayılı kararıyla; ” davacının sözleşme gereğince ödemesi gereken 5.000,00 TL’nin yalnızca 1.500,00 TL’sini ödemiş olduğu, kendi edimini de tam olarak yerine getirmediği, sözleşmenin feshinin haksız olduğu, bu nedenle davalının icra takibine yaptığı itirazın haklı olduğu, her ne kadar davalı tarafça davacının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmişse de, davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığının kanıtlanamadığı,” gerekçesiyle açılan davanın reddine, karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; sözleşmede “yazarın eser ile ilgili tüm belgeleri kendisine ulaştırmasının ardından en geç 3 ay içerisinde eseri yayınlamak zorundadır.” maddesi bulunduğunu, müvekkilinin eseri teslim ettiğini, ancak 3 ay değil 5 ay geçtiğini, hala ortada kitap bulunmadığını, 24.02.2015 tarihinde davalıya ihtar çekilerek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ihtar tarihinden 2.5 ay sonra yasal yollara başvurulduğunu, eseri yayınlamak için büyük çaba gösterdiğini, -davalı yayın evi ile basında ve çeşitli internet sitelerinde yapılan olumsuz haberler üzerine müvekkilinin eserin basılamayacağını anladığını, ve kendi çabası ile yayınlattığını, -sözleşmeye uygun bir fesih yapılmadığı iddiasına itiraz ettiklerini, sözleşmede belirtilen sürenin 2 katı süre beklediklerini, -bilirkişinin, müvekkilinin kızı … – … ile ilgili saptamalarına itiraz etmelerine rağmen dikkate alınmadığını, bilirkişinin sürekli müvekkilini haksız gösterdiğini, davalıyı ise mazur göstermeye çalıştığını, objektiflikten uzak bir rapor hazırlandığını, hiçbir çaba sarfetmeden aldığı paranın aklanmaya çalışıldığını, ödemeyi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ortada basılmayı bekleyen eser karşılığında 5.500 TL’lik sözleşme bedelinin ödenen 1.500 TL si bulunduğunu, eserin incelenmesine yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi tarafından eserin incelenmediğini, sayfa sayısı, paragraf düzeni gibi kitabın tamamı okunmadan basit bir anlatımla rapor hazırlandığını, eserin ham halinin 149 sayfa değil 200 sayfa olduğunu, müvekkili tarafından USB Bellek ile sunulan eserin kes, kopyala, yapıştır yapılarak sözde düzenleme yapıldığının iddia edildiğini, 200 sayfa ham eserin sayfa düzeni ile 385 sayfa yapılmasının ödenen 1.500 TL’nin karşılığı geldiği yönünde rapor hazırlanarak hüküm kurulduğunu, hükmedilen 2.860 TL vekalet ücretinin de haksız olduğunu, dava değeri üzerinden %12 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; Editöryal çalışmanın yapıldığının taraflar arasındaki e-posta yazışmalarından anlaşıldığını, müvekkili yayınevinin grafikeri tarafından kitabın kapak tasarımının da yapıldığının e-postalardan anlaşıldığını, davacının kitap kapak tasarım ve eser sahibi olarak kitabı kızının yayınevinde bastırırken eşinin adını yazdırdığını, davacının kitabının suç teşkil ettiğini, sözleşmenin 4.1 maddesindeki 30 gün süre verilmesi koşulunun gerçekleşmediğini, fesih ve cezai şart koşullarının oluşmadığını, 4.1-b maddesinde; editöryal çalışmanın ardından metnin yazarın onayına sunulması, onaylandıktan sonra basılmasının kabul edildiğini, ayrıca sözleşme 4.1-b maddesi gereği, yazarın ödemeyi yapmaması halinde yayınevinin çalışmayı durdurma hakkı bulunduğunu, ödemesi gereken 5.000 TL’den sadece 1.500 TL ödediğini, fesih ve cezai şart isteme hakkının bulunmadığını, sözleşme son cümlesinde yazarın sözleşmeyi iptal hakkı tanındığını, ancak bu durumda yayın evinin ücreti geri ödeme zorunluluğunun olmadığını, -müvekkilinin iki rakibi tarafından yaptırılmış yayınlar nedeniyle Ceza Mahkemesi ve Ticaret Mahkemelerinde ceza alıp tazminata mahkum olduklarını, kaldı ki davacı açısından da bir haklı neden oluşturmadığını, -yargılamanın uzamaması açısından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesini, istinaf başvurusuna konu etmediklerini, ancak davacının açık kötüniyetinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde; davacı tarafından yazılan “…” isimli eserin davalı tarafça basılıp dağıtılması için anlaştıkları, kitabın editörlük, tasarım, yayın ve dağıtım hizmetinin 5.500,00 TL olduğu, 5.000,00 TL’nin yazar tarafından ödeneceği, 500,00 TL’nin ise telif ücretinden düşüleceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 4. maddesinde, yazarın eseri ile ilgili tüm belgeleri yayıncıya ulaştırmasının ardından üç ay içinde eseri yayınlamak zorunda olduğu, mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmelerin bu süreye dahil edilmeyeceği, editöryal çalışmanın çok uzun süreceği eserlerde tarafların bu süreyi 90 güne kadar uzatabileceği, bu süre içinde eser keyfi olarak yayınlanmazsa yazarın yayıncıya ihtar yapacağı, ihtardan itibaren 30 gün içinde eser hala yayınlanmamışsa sözleşmeyi iptal edebileceği, yaptığı ödemelerinin tümünü geri alacağı ayrıca yayıncının 2.000,00 TL ceza ödemeyi de taahhüt ettiğinin kararlaştırıldığı, yine sözleşmenin 12.1. maddesinde ise, yayıncının çok kaliteli editöryal çalışma, redaksiyon ve kapak tasarımı sözü verdiği, yazarın editöryal çalışmayı beğenmezse tekrarını isteyebileceği, yeniden karşısına gelen çalışmayı yetersiz bulursa gerekçelerini açıklayarak sözleşmeyi iptal etme hakkına sahip olduğuna dair anlaştıkları tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından alınan 02.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 24.02.2015 tarihli ihtarnamesinin iadeli taahhütlü olarak davalıya gönderilerek sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, sözleşmenin 4.maddesinde 90 günlük sürenin bitmesinden sonra yazılı ihtar yapılacağı ve ihtardan 30 gün sonra hala eserin yayınlanmaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin hükme bağlandığını, süre beklenmeden ve yazılı ihtar yapılmadan feshedilmesi nedeniyle usulüne uygun fesihten söz edilemeyeceğini, sözleşmenin 11.maddesinde ise, sözleşmenin iptal edilebilmesi için yazarın en az 30 gün önce yayıncıya gerekçeli kararını bildirerek yazılı olarak başvuru yapma zorunluluğunun bulunduğunun düzenlendiğini, usule uygun fesih yapılmadığından feshin haksız olduğunu, 2.000 TL ceza bedeli istemenin yerinde olmadığını, 1.500 TL davacı ödemesi yönünden yapılan incelemede 385 sayfalık kitaba davalı tarafça tam editörlük yapmamış olsa da önemli emek harcadığını, harcanan emek ve mesainin alınan 1.500 TL’ye karşılık geldiğini, davalının zenginleştiğinden söz edilemeyeceğini beyan ettikleri görülmüştür.
G E R E K Ç E : Sözleşmenin feshi nedeniyle, ödenen bedelin iadesi ve cezai şarta ilişkin davada, ilk derece mahkemesinin davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan 25/09/2014 tarihli sözleşmede; 4. maddesinde, yazarın eseri ile ilgili tüm belgeleri yayıncıya ulaştırmasının ardından üç ay içinde eseri yayınlamak zorunda olduğu, mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmelerin bu süreye dahil edilmeyeceği, editöryal çalışmanın çok uzun süreceği eserlerde tarafların bu süreyi 90 güne kadar uzatabileceği, bu süre içinde eser keyfi olarak yayınlanmazsa yazarın yayıncıya ihtar yapacağı, ihtardan itibaren 30 gün içinde eser hala yayınlanmamışsa sözleşmeyi iptal edebileceği, yaptığı ödemelerinin tümünü geri alacağı ayrıca yayıncının 2.000,00 TL ceza ödemeyi de taahhüt ettiğinin kararlaştırıldığı,tespit edilmiştir. Davacının vekili aracılığıyla davalıya gönderdiği, 24/02/2015 tarihli ihtarnamede; eserin sözleşmenin 4. Maddesinde yazarın eseriyle ilgili tam belgeleri ulaştırmasının ardından en geç üç ay içerisinde eserin yayınlanmasının zorunlu olduğunun kararlaştırıldığı, 5 ay geçmesine rağmen eserin yayınlanmaması nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin beyan edildiği ve ödenen 1.500 TL’nin iadesi ile, sözleşme 4.1 maddesine göre 2.000 TL ceza ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin 02/03/2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı tarafça sözleşmenin 4. Maddeye göre feshederek ödediği paranın iadesi ve ceza talep edebilmesi için, davalı yayıncıya 30 günlük süre vermesi ve bu süre içerisinde eserin yayınlanmaması halinde feshedilmesi gerektiği, 30 günlük süre koşuluna uyulmadan sözleşmenin feshedildiği, ödenen bedel ve ceza bedelinin iadesinin istenemeyeceği, sözleşmenin 11. Maddesinde düzenlenen iptal hakkının kullanılması halinde dahi 30 gün öncesinde gerekçelerinin bildirilerek iptal hakkının kullanılması gerektiğinin düzenlendiği, davacının bu durumda ödediği bedelden editöryel çalışma, redaksiyon vb. Ön hazırlık çalışmalarının bedeli düşüldükten sonra sözleşmenin iptal edileceği, bu bedellerin yayınevi tarafından belirleneceğinin düzenlendiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda kitabın davalı tarafça yerine getirilen editörlük hizmeti göz önüne alındığında, ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceğinin beyan edildiği anlaşılmakla, davalı tarafça sözleşme 30 günlük önel verilerek feshedilmediğinden haklı bir fesihten söz edilemeyeceği ve ödenen bedel ile ceza bedelinin istenemeyeceği, dava değeri 3.500 TL’nın, davanın görüldüğü Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri için karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde düzenlenen 2.860,00 TL maktu vekalet ücretinin üzerinde olmakla, Tarife’nin 13/1 ve 2. Maddeleri gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/01/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.