Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3725 E. 2020/746 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3725 Esas
KARAR NO : 2020/746 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI : 2014/45 E. – 2017/47 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların müvekkiline ait tescilli “… markasına iltibas yaratacak derecede benzer olan “…” ibareli markasının tecavüz teşkil ettiğini bu nedenle men’ine, ref’ine ve tecavüz izlerinin ortadan kaldırılmasına, üretimde veya kullanmada cezayı gerektiren eşya ile eşyaları üretmeye yönelik araç, cihaz, makina gibi vasıtalara el konulmasına, el konulan ürünler ve araçların üzerinde mi markaların silinmesi veya imhasına karar verilmesini, davalının haksız rekabet fiilinin tespitini, bu fiillerinin men’i ile haksız rekabetten doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, dava süresince bu ibareyi içeren har türlü işaretin davalıya ait internet sitesinde, üretim tesislerinde, üretilen ve satılan ürünlerinde, tabelalarında, reklamlarında, tanıtımlarında, evrak ve belgelerinde, vitrin reklam afişi broşür poşet etiket kartvizit ve her türlü tanıtım ve ticaret evrakı üzerinde ve sair kullanım alanlarında kullanımının tedbiren engellenmesine karar verilmesini ve verilecek hükmün ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin TPE’de tescilli … markasını kullandığını, bu markalar ile davacının markası arasında gerek yazılış, gerekse de söyleniş biçimleri itibarıyla hitap ettikleri müşteri çevresi de dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, benzerlik olmadığını, müvekkilinin … ibaresini tek başına kullanmadığını, yanında tescilli … markasıyla birlikte kullandığını, … ibaresinin … markasının kısaltılmış hali olup renk ve görsel özelliklerle de davacının markasından farklı olduğunu, iltibas, tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını, tarafların müşteri hedef kitlesinin farklı olduğunu, müvekkilinin toptan elektrik satışı ve profesyonellere yönelik hizmet verdiğini, ayrıca davacının üretici olduğunu, müvekkilinin ise toptan satış lisansına sahip olduğunu bu nedenle davacı vekilinin dilekçesinde belirtilen büyüklük karşılaştırmasının yerinde olmadığını, ayrıca davacı firmanın son kullanıcıya elektrik satışı yapmadığını, satışını şirketlere yapabildiğini, bu nedenle de karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin markasını büyük reklam kampanyaları ile tüketiciye tanıttığını ve meşhur ettiğini, tedbir kararının telafisi imkansız büyük zararlar doğuracağını savunarak, davanın reddini istemiştir.İstanbul (Kapatılan) 3.FSHHM’nin 21.03.2017 tarihli, 2014/5 E. – 2017/47 K.sayılı kararıyla; davacı yanın tescilli … ibareli markasına, davalının … ibaresini markasal kullanmak sureti ile tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve refine, davalı yanın … ibaresi ile kullandığı materyal mevcut ise üzerindeki markaların silinmesine, silinmesi mümkün olmadığı takdirde bu materyallerin toplatılarak imhasına, karar kesinleştiğinde özetinin masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile Türkiye genelinde yayın yapan tirajı yüksek 3 büyük gazeteden birinde bir kez ilanına, karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacı ve davalı şirketin hizmet sundukları kitlelerin farklı olduğunu, mahkemenin hedef kitlenin aynı olduğu esasına dayanarak karar verdiğini, müvekkilinin elektrik üreticilerinden elektrik alıp doğrudan tüketiciye sattığını, davacının ise elektrik piyasasından doğrudan tüketiciye satış yapmadığını, müvekkili gibi şirketlere satış yaptığını, davacının alıcısının elektrik satım şirketleri, diğerinin alıcısının ise son elektrik tüketicileri olduğunu, 03.06.2015 tarihli raporda; davalının iştigal alanlarının incelenmediğini, son iki bilirkişi raporunun açıkça hatalı olduğunu, eksik inceleme yapıldığını, savunmalarının dikkate alınmadığını, ilk rapor ile taban tabana zıt ve çelişki içerdiğini, -müvekkili şirketin “…” ibaresini tek başına kullanmadığını, 21.07.2011 tarihinde 05.04.2010 başvuru tarihinden geçerli olacak şekilde tescil ettirdiği, “…” markasıyla birlikte ve açılımıyla kullandığını, dosyaya sunulan tanıtım broşürleri ve reklam materyalleri incelendiğinden … + şekil markasını belirleyici unsur olarak kullandığını, … Abone Noktaları yazısı ile birlikte kullandığını, … şeklindeki kısaltmanın bu ibarenin baş harflerinden oluştuğundu, ilk raporda doğru tespitler yapıldığını, … markasının tescilli olması logosu ve renginin farklı ve ayırd edici olması hususlarının gözönüne alındığında davacının tescilli markası ile iltibas yaratmayacağını, -davacı ve davalı markalarının tek ortak tescil sınıfının 40.sınıf olduğunu, müvekkilinin bu sınıfta faaliyet göstermediğini, müvekkili şirketin ETS/2233-1/1545 lisans numaralı 10.09.2009 tarihli toptan satış lisansına sahip olduğunu, davacı markasının ise 37 ve 40.sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin elektrik üretimi yapmadığını, -her iki markanın yazı karakteri, rengi ve diğer görsel özellikleri ile müvekkilinin … markasını tek başına kullanmadığını, hitap ettiklerin müşteri çevresi dikkate alındığından benzerlik ve karıştırma ihtimallerinin gerçeği yansıtmadığını, -müvekkilinin … Abone Noktası markasını büyük bir reklam kampanyası ile tüketiciye tanıtarak meşhur ettiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 03/06/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalının kullanımının … Abone Noktaları şeklinde olduğu ve davalının kullanımının reklam kampanyasının bir sonucu olduğu, davacının kitlesinin ise elektrik üretim hizmeti sunduğu tüketici olup, davalının ise elektrik satış hizmetinin hedef kitlesi olduğu ve tüketicilerinin farklı olduğu belirtilerek, görsel açıdan da birçok farklılık içermesi sebebiyle davalı kullanımının farklı algılanabileceği yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 22/03/2016 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunda; davacı markası ile davalı kullanımı arasında yüksek derecede benzerlik bulunduğu, mal ve hizmetlerin benzediği, ayrıca halk tarafından karıştırılma ihtimalinin yanında, markalar arasında idari/ekonomik bağlantı kurma ihtimalinin de bulunduğunu, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin oluştuğu yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 20/01/2017 tarihli üçüncü bilirkişi heyet raporunda; tarafların enerji sektöründe faaliyet gösterdiklerini, davalının … markası ile kullanımının ihtilafsız olduğunu, davacı markası ve davalının faaliyetindeki kullanımındaki esaslı unsurun CAN ibaresi olduğunu, benzerliğin tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğini belirterek, tecavüz ve haksız rekabetin oluştuğunu beyan etmişlerdir.TPE Markalar Dairesi Başkanlığından gelen kayıtlardan, 1999/23768 sayılı “…” ibareli markanın, 35 ve 40. sınıflarda 29/12/1999 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu, 2010/06103 sayılı “… + Şekil” ibareli davacı marka başvurusunun ise itiraz üzerine reddedildiği, davalı taraf adına tescilli olduğu bildirilen 2010/22214 sayılı … + Şekil ibareli markanın tescil kaydının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 17.11.2014 tarihli dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından “…abone noktası” ibareli marka tescili için 06.12.2013 tarihinde 2013/99723 ve 03.03.2014 tarihinde 2014/17957 başvuru numaralı marka başvurularının bulunduğunu beyan ettiği, ancak marka tescil kayıtlarının celp edilmediği anlaşılmıştır.Dosyaya ibraz edilen davacı şirketin ticaret odası kayıtlarından elektrik enerjisi üretimi ile iştigal ettiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin, EPDK tarafından düzenlenen 10.09.2009 tarihli ETS/2233-1/1545 numaralı toptan satış lisans belgesinden lisansın toptan satış faaliyeti göstermek üzere verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalının müvekkili adına tescilli … markasına davalının … şeklinde kullanımının tecavüz ettiğini ve haksız rekabette bulunduğunu beyanla markaya tecavüz ve haksız rekabetin men ve refini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı şirket adına tescilli 1999/23768 sayılı “…” ibareli markanın, 35 ve 40. Sınıflarda 29/12/1999 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu, davalı şirket adına, 2010/22214 sayılı … + Şekil ibareli marka tescilli olduğu, davalı vekilinin 17/11/2014 tarihli dilekçesinde; davalının fiilen … Abone Noktası ve … Abone Noktası şeklinde kullanımının ise sırasıyla 35. Sınıfta 2013/99723 başvuru numaralı ve 36/38/39 ve 40. Sınıflarda 2014/17957 başvuru numaralı markalarına dayandığının ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince marka tescil kayıtlarının getirtilmediği görülmüştür. Dairemizce davalının marka tescil başvuru dosyaları getirtilerek incelenmiş; davalının 35. sınıfta “can cerean abone noktası” ibareli marka tescili için 06.12.2013 tarihinde 2013/99723 başvuru numarasıyla ve 36/38/39 ve 40. Sınıflarda, … Abone Noktası+şekil markası için 03.03.2014 tarihinde 2014/17957 başvuru numarası ile tescil başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davalının marka kullanımının 40 sınıfta olması nedeniyle 35. sınıfta 2013/99723 sayılı marka başvurusunun hukuka uygunluk sağlamayacağı, başvuru sonucunun beklenmesine gerek olmadığı, … başvuru numaralı markanın ise başvurusunun 30/01/2014 dava tarihinden sonra yapıldığı, tescili halinde dahi davalı yönünden yine hukuka uygunluk sonucu doğurmayacağı anlaşılmakla, tescil başvurularının beklenmesine gerek görülmemiştir.Davalı şirket adına, 2010/22214 sayılı … + Şekil ibareli marka tescilli ise de, davalının fiilen … Abone Noktası ve … Abone Noktası şeklinde kullanımının tescilden farklı olduğu, davalının … baresini ön plana çıkartacak şekilde kullandığı görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, davacı ve davalı tarafın faaliyet konularının ve hitap ettiği tüketici kitlesinin farklı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da; davacının elektrik üretimi sektöründe faaliyet gösterdiği, davalının da kabulünde olduğu üzere, davalı gibi toptan satış yapan firmalara satış yaptığı, davalının ticaret odası kaydından elektrik enerjisi toptan ve tüketicilere doğrudan satışı konularında faaliyet göstermek üzere kurulduğu, elektrik enerjisi sektöründe faaliyet gösterdikleri, davacı ve davalı markası arasında asıl unsurlar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, bir markanın başka bir tescilli marka ile arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimali varsa markaların benzer olduğunu kabul etmek gerektiği, markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin her iki markanın aynı işletmeden geldiğini yada davalı markasının davacı markasının serisi olduğu izlenimine kapılabileceği, davalının markasını tescil edildiğinden farklı şekilde davacı “…” ibareli markası ve davalının markasal kullanımında … ibaresini ön plana çıkaracak şekilde kullandığı, kullanımın “enerji üretim hizmetleri ” sınıfında tescilli davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde açıkladığı üzere C harfinden sonra getirilen kesme işaretinin ayırdedicilik kazandırmadığı, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesinin dosya kapsamındaki delillerle uyumlu olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ancak dairemizce davalının ticaret odası kaydının ve marka tescil kayıtlarının getirtilerek incelendiğinden, mahkeme kararının HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin reddine,2-Dairemizce kayıtlar getirtilerek incelendiğinden, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince, İstanbul (Kapatılan) 3.FSHHM’nin 21.03.2017 tarihli, 2014/5 E. – 2017/47 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davacı yanın tescilli …’S ibareli markasına, davalının … ibaresini markasal kullanmak sureti ile tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve refine, davalı yanın … ibaresi ile kullandığı materyal mevcut ise üzerindeki markaların silinmesine, silinmesi mümkün olmadığı takdirde bu materyallerin toplatılarak imhasına, karar kesinleştiğinde özetinin masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile Türkiye genelinde yayın yapan tirajı yüksek 3 büyük gazeteden birinde bir kez ilanına, 4-İlk derece yargılaması yönünden;-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile, 29,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan, 2.860,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan 54,20 TL dava ilk masrafı, 321,00 TL tebligat-tezkere ve 3.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3975,20 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi yerinde görülmediğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,6-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.