Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3724 E. 2020/130 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3724 Esas
KARAR NO : 2020/130
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 18/04/2017
NUMARASI : 2014/591 2017/335
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasındaki karşılıklı mal alım satım ilişkisi nedeniyle davalının faiz ve feriler hariç müvekkiline 4.966,42 TL borçlu bulunduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan boya ürünleri satın aldığını, bu ürünlerin satışa sunulduğunu, bir kısmının satıldığını, ancak son 55 adet sell.boya ürününü genel şikayetler üzerine satışının durdurulduğunu, şikayetlerin renk tonu farklılığı bulunduğuna ilişkin olduğu, mağduriyet yaşadıklarını, davacı ile yaptıkları görüşmeden sonuç alamadıklarını, bunun üzerine Büyükçekmece 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/117 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, alınan rapor içeriğinden, ürünlerin ayıplı olduğunun anlaşıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; bilirkişinin İTÜ’den rapor aldığı ve bu rapora dayalı olarak boyalar arasında renk tonu farklılığının bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği, söz konusu raporun çelişkiyi giderici olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporlarının temeldeki savunmalarıyla örtüştüğünü, boya kutularının üzerinde mat beyaz boya yazdığını, ancak yapılan tahlilde yalnızca beyaz olduğu sonucuna varıldığını, bilirkişi raporunun tahlile götürülen iki teneke boya arasında bir mukayese yaptığını, oysa beyaz renginin mat beyaz, parlak beyaz veya kirli beyaz gibi pekçok tonları bulunduğunu, boya kutusunun etiketinde yazan ile biçiminin aynı olması gerektiğini, dolayısıyla kutu üzerinde mat beyaz yazdığını, içindekinin ise sadece beyaz olduğunu, satış sırasında gözle görülür bir renk tonu farklılığı mevcutsa alıcının bunu iade ettiğini, dolayısıyla savunmalarında haklı olduklarını, mahkemenin 22/09/2016 tarihli celsede düzenlediği duruşma tutanağında ek rapor alınmasının talep edildiği, ibaresinin yer aldığını, ancak davacının talebi üzerine ek rapor alınmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, yine değişik tespit dosyasında alınan raporda renk tonu farklılığı olduğunun açıkça görüldüğünü, boya üretim tarihinin 04/12/2012 olup fatura tarihinin ise 05/11/2012 olduğunu, dolayısıyla işbu faturadan dolayı borçlu olmalarının mümkün olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 4.966,42 TL cari hesap bakiyesinin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Büyükçekmece 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/117 D.İş sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda; ayıplı olduğu belirtilen 55 adet boya ambalajının görünüşünün sağlam ve iki adedinin ise patlak olduğu, boya üzerinde üretim tarihinin 04/12/2012 yazdığını, fatura tarihinin ise 05/11/2012 olduğunu, mahkeme huzurunda yapılan ambalajlardaki boya renklerinde gözle yapılan muayenede renk farklılıklarının olduğunu, 55 adet boyanın iskontolu değerinin 3.985,16 TL olduğunu, faturada ise bu malların bedelinin 10.763,46 TL olarak belirtildiğini, iskontolu değeri düşüldüğünde kalanın 6.778,30 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında Kimya Mühendisi bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda; söz konusu boyaların tahlili gerektiği, bu nedenle İTÜ Fen Edebiyat Fakültesinden rapor alındığı, bu raporda tahlili yapılan farklı tenekelerdeki boyaların her ikisinin de beyaz olduğu, renk tonu farklı olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Bilirkişi tarafından sunulan raporun ekinde yer alan İTÜ Fen Edebiyat Fakültesi’nce düzenlenen 12/01/2016 tarihli analiz ve mütalaa raporunda; boyalara yaş boya aplikatörü uygulandığını ve renk ölçümü yapıldığını, buna göre iki boyanın beyazlığının aynı olduğu, uygulanmış boyalarda gözle tespit edilecek bir farklılık tespit edilemediği, getirilen iki boya numunesinin renk olarak farklı olmadığı sonucuna varıldığının belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya mal sattığını, bedelini alamadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacının sattığı son 55 adet boya ürününde ayıplar bulunduğunu savunmuştur. Davalı tarafın savunması satıma konu boyalarda ayıp olduğuna ilişkindir. Yargılama sırasında atanan bilirkişi önce İTÜ laboratuvarlarından analiz raporu alınmasını sağlamış, arkasından dosyaya sunduğu raporda; boyaların beyaz olduğu, renk tonu farklılığı olmadığı yolunda görüş bildirmiştir. Gerek İTÜ’den alınan analiz ve mütalaa raporu, gerekse bilirkişiden alınan rapor dikkate alındığında davalı tarafın ayıp savunmasını kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı vekili tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda renk tonu farklılığı bulunduğu şeklinde görüş bildirildiğini ileri sürmüş ise de, yargılama sırasında alınan raporda bu durumla ilgili olarak, kaplar açıldığında boyanın yüzeyinde hafif sarımsı çizgiler oluştuğu, bunun da içerisindeki reçine, çözücü ve inceltici polimerlerden kaynaklandığı, boyaların dipte çökelti yaptığı, ancak mikserle yapılan karıştırma sonunda ton farklılığının bulunmadığının anlaşıldığı şeklinde açıklama yapılmış olup bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 339,26 TL harçtan, peşin alınan 85,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 254,26 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/01/2020