Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3714 E. 2020/137 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3714 Esas
KARAR NO: 2020/137
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2017
NUMARASI: 2014/476 2017/115
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10/06/2003 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalının akde esaslı aykırılıkları nedeniyle müvekkilinin 25/06/2009 tarihinde haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini, davalının müvekkili tarafından tedarik edilen ve dava dışı … A.Ş tarafından endüstriyel tasarım tescil belgeleri bulunan Y.E.T.250 ve Y.E.T.300 modellerinin teknik özellik ve görünümünü taklit etmek suretiyle … model çapa makinalarını üreterek ve piyasaya arzederek rekabet etme yasağına aykırı davrandığını, davalı şirketin tali bayisi olarak hizmet veren …’ın satışa sunduğu … model çapa makinesinin davalı tarafından üretildiğinin tespit edildiğini, bu nedenle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, fesihten sonra davalının söz konusu makineyi tescil ettirmek için TPE’ye başvurduğunu, dava dışı … A.Ş tarafından buna itiraz edildiğini, ancak itirazın kabul edilmediğini, bunun üzerine dava dışı … A.Ş tarafından davalı aleyhine faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü talebiyle Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, davalının sözleşmenin haklı olarak feshine sebebiyet verdiğini, bu nedenle sözleşmenin 13.maddesi gereğince 25.000,00 USD cezai şartı ödemesi gerektiğini, ayrıca sözleşmenin erken feshi nedeniyle müvekkilinin kar mahrumiyetine de uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25000 USD’lik cezai şarttan şimdilik 5000 USD cezai şart alacağı ile kar mahrumiyeti ve uğranılan zararlardan 5000 TL’nin davalıdan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin davacı tarafından haksız şekilde kısmen feshedildiğini, davacının iddiasının doğru olmadığını, … çapa makinesinin müvekkili tarafından üretilmediğini, bu makinenin üreticinin … Ltd. Şti olduğunu, bu durumun dava dışı … A.Ş’nin Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı 2011/56 sayılı dava ile de sabit olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından üretilmeyen makinenin Isparta’da ticari faaliyette bulunan …’ın firmasında satışının sözleşmeye esaslı bir şekilde aykırılık oluşturduğu hususunu da kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının üretimini sağladığı ileri sürülen taklit ürünü davalı tarafından değil, dava dışı … A.Ş tarafından üretildiği, bu hususun Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen dosyasıyla da sabit olduğu, taklit ürünün bizzat davalı tarafından satışa arzedildiğinin iddia ve ispat edilmediği, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince taklit ürünün üreticisi yahut , dağıtıcısı olmayan davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının ve feshin haklı olduğunun kabul edilemeyeceği, davalı defterlerinde … model çapa makinesinin üretim, satış ve pazarlamasıyla ilgili herhangi bir kayıt ve bilginin de bulunmadığı, dava dışı … A.Ş ortakları ile davalı şirket ortaklarının bir kısmının aynı kişiler olmasının sonuca etkili olmadığı, zira taklit ürünü üreten dava dışı şirketin davacı tarafından bilindiği ve varsa bundan kaynaklanan zararın dava dışı şirketten talep edilmesinde yasal bir engel bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili İstinaf sebebi olarak; kararın eksik ve hatalı değerlendirme sonucu verildiğini, delillerinin ve iddialarının tümüyle değerlendirilmediğini, kararın bilirkişi raporunun tekrarından ibaret olduğunu, kararın bu haliyle Anayasa’nın 138 ve 141.maddelerine ve HMK’nın 297.maddesine uygun olmadığını, müvekkilinin dava dışı … A.Ş’nin kurucuları arasında 1986 yılında … ve … markaları adı altında üretilen ürünlerin pazarlaması ve dağıtımı için kurulan bir şirket olduğunu, müvekkilinin bu ürünlerin pazarlaması ve dağıtımı için davalı … San ve Tic. Ltd. Şti ile görüştüğünü ve bayilik sözleşmesi imzaladığını, davalı şirket yetkililerinden … ve … tarafından 05/12/2008 tarihli devir sözleşmesiyle … A.Ş isimli şirketin devralındığını, bu hususun 31/12/2008’de Ticaret Sicil gazetinde ilan edildiğini, bu şirketin unvanının 25/08/2009’da yapılan ilanla … Limited Şirketi olarak değiştirildiğini, davalı şirket yetkililerinin iştigal alanları zaman zaman faaliyet adresleri dahi aynı olan dava dışı … Limited Şirketi müvekkilince tedarik edilen ürünlerden satışı en çok yapılan modellerin taklit edilmek suretiyle … model çapa makinelerini üretip piyasaya arzettiğini, bayilik sözleşmesinin her ne kadar davalı şirketle akdedilmiş ise de, kendilerince dava dışı … Limited Şirketi ile davalı arasındaki organik bağı tespit eder nitelikte birçok fatura, bilgi ve belgenin dosyaya sunulduğunu, davalının tali bayisi olan …te taklit ürünün satıldığının tespit edildiğini ve bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, kararın modern ticaret hukuku uygulamasına aykırı olduğunu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesinin gözönüne alınmaksızın yüzeysel bir inceleme sonucunda verildiğini, kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dosyaya sundukları belgelerin bütünüyle incelenmediğini, Yargıtay’ın tüzel kişinin faydalanmasıyla ilgili birçok kararı bulunduğunu, huzurdaki davada dava dışı … Limited Şirketin 05/12/2008 tarihinde yapılan bir devir işlemi ile davalı şirket ortaklarına devredildiğini, yani her iki şirketin de ortaklarının aynı olduğunu, bayilik sözleşmesi ve ekleri incelendiğinde şirket yetkililerinin … ve … olduğunu, davalı şirket ortaklarının ise …, … , … , … ve …ndan ibaret olduğunu, ayrıca … Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarına bakıldığında davalıyla arasında organik bağın tespit edilmemesinin mümkün olmadığını, basit bir araştırma ile bu durumun anlaşılabileceğini, yine adreslerinin aynı olduğunu, yine davalı şirketin tam unvanının … Ltd. Şti olup dava dışı şirketin unvanının ise … A.Ş olduğunu, buradan her iki şirketin iştigal alanlarının , faaliyet konularının aynı olduğunun anlaşıldığını, davalı şirketin kanunun himaye etmediği bir duruma kanunu dolamak suretiyle kötüniyetli bir şekilde davalı şirket aracılığıyla taklit ve tecavüz ürünlerinin her türlü ticaretini ve tanıtımını yapmasının hakkın kötüye kullanımını teşkil ettiğine ilişkin bir değerlendirme yapmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin bayilik sözleşmesini sözleşmenin 4,6 ve 6098 Sayılı TBK’nun 124.maddesi uyarınca haklı nedenle süre vermeksizin feshedildiğini, zira davalının müvekkili şirketi bu eylemleri ile zarara uğrattığını ve sözleşmeyi devam ettirme gayesi taşımadığını, ayrıca dava dışı … A.Ş’nin 29/09/2009 tarihinde TPE’ye başvurarak faydalı model tescilini istediğini, bunun üzerine dava dışı … A.ş tarafından bu tescilin hükümsüzlüğü amacıyla dava açıldığını ve dava sonunda tescilin yenilik vasfının haiz olmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiğini, böylelikle faydalı modelin taklit olduğu hususunun mahkeme kararıyla kesinleştiğini, bayilik sözlemesinin müvekkilince haklı nedenle feshi nedeniyle müvekkilinin cezai şarta ve diğer tüm zararlarının tazminini talep hakkı bulunduğunu, mahkemenin de bu talepleri kabul etmesi gerektiğini, müvekkilinin sözleşmenin erken feshi nedeniyle çok fazla hak kaybına uğradığını, bilirkişi raporunda davalının 2008, 2009 , 2010 ve 2011 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı tespit edildiği halde yerel mahkemede davalı lehine hüküm kurulmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacak ölçüde hatalı olduğunu, son alınan bilirkişi raporuna yapılan itirazların mahkemece karşılanmadığını bildirmiştir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 10/06/2003 tarihli olduğu, sözleşme süresinin 4.madde uyarınca imzadan itibaren 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin 12.maddesinde akde esasta aykırılıklar nedeniyle fesih konusunun düzenlendiği, sözleşmenin 13.maddesinde; sözleşme ve sözleşmenin eki mahiyetindeki belgelerdeki hükme aykırı davranılması sonucunda … tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde veya 4.maddeye aykırı davranılması halinde 25.000 USD cezai şartın bayi tarafından nakden veya defaten …’a ödeneceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 25/06/2009 tarihli yazıyla bayilik sözleşmesinde belirtilen şartlara uyulmadığı, 18/06/2009 tarihinde yapılan ziyaret programında tali bayi olarak hizmet veren …’ın adresinden teşhir ve satışta bulunan 6260 çapa makinesinin sözleşmenin 12.maddesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle bayilik ve satış yetkisinin iptal edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve dosyaya 28/06/2016 tarihinde sunulan 3 kişilik bilirkişi heyeti raporunda; davacı tarafın defterlerinin incelendiği, defterlerin davacı lehine delil teşkil etmediği, davacı tarafından davalıya ürün satışlarında 2007 ‘ye kadar artış, 2007’den sonra ise azalma görüldüğü, davacının kendileri tarafından üretimi yapılan makinenin davalı tarafından üretildiğini ve tali bayisinde satışa sunulduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshedildiğinin ve buna bağlı olarak cezai şart ve kar mahrumiyeti istediğini, dosya kapsamındaki Antalya 3.AHM’nin kararıyla dava dışı … Ltd. Şti’nin faydalı modelinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiğini, kararın 15/04/2015 tarihinde kesinleştiğini, bayilik sözleşmesinin sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince sadece tarafları bağladığını, makinenin dava dışı şirket tarafından piyasaya sürüldüğünü, buna göre davacının davalı şirketten cezai şart ve diğer zararların tazminini isteyemeyeceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davaya konu … model çapa makinesinin üretimi, satışı ve pazarlamasıyla ilgili olarak davalı defterlerinde ve belgelerinde herhangi bir kayıt ve bilginin olmadığının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Antalya 3.AHM’nin 2011/56 Esas 2012/351 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının dava dışı … A.Ş, davalının is e dava dışı …. Ltd. Şti olduğu, davanın, davalıya ait faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkin olduğu, yargılama sonunda 18/12/2012 tarihinde faydalı modelin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, kararın 15/04/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle cezai şart alacağı ile kar mahrumiyeti ve uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalının akde esas aykırılık oluşturan davranışları nedeniyle sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldıklarını, bu nedenle cezai şart, kar mahrumiyeti ve uğranılan diğer zararların tazminini istemiş, davalı taraf ise sözleşmenin feshinin haksız olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf bayilik sözleşmesini 25/06/2009 tarihli yazıyla feshetmiş, gerekçe olarak da davalının tali bayisi olduğunu belirttiği …’ın teşhir ve satışa sunduğu … model çapa makinesinin üretiminin sözleşmenin 12.maddesine aykırılık oluşturduğunu göstermiştir. Gerek dosya içeriğinden, gerekse Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/56 esas – 2012/351 karar sayılı kesinleşen dava dosyası içeriğinden, davacının akde esas yönden aykırılık sebebi olarak ileri sürdüğü … model çapa makinesinin dava dışı … Ltd. Şti tarafından üretildiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle söz konusu taklit ürün olduğu belirtilen … model çapa makinesi davalı tarafından üretilmemiştir. Dolayısıyla davalının üretmediği bir makineyi davalının ürettiğinden bahisle sözleşmenin feshedilerek cezai şart ve tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Esasen bu sebebe dayalı feshin de haklı olduğundan söz edilemeyecektir. Zaten bu makineleri dava dışı … Ltd. Şti’nin ürettiği davacının da bilgisindedir. Davacı taraf, dava dışı şirketin makine üretmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ediyorsa taleplerini dava dışı şirkete yöneltmesi gerekir. Açıklanan bu hususlar ilk derece mahkemesince karar yerinde etraflıca ve isabetli olarak değerlendirilmiştir. Öte yandan somut olay bakımından ve dosyaya sunulan deliller itibariyle tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektirir bir durum da mevcut değildir. Yapılan bu açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2020