Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3709 E. 2019/318 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3709 Esas
KARAR NO : 2019/318
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2017
NUMARASI : 2017/20 2017/50
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan … markasının kullanma tip sözleşmesi uyarınca davalının distribütörü olduğu … markası … tarafından tescil edildiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile borçlu şirketler hakkında takip başlatıldığını, ancak dosyanın takipsizlik nedeniyle düşmesi üzerine dosyanın yenilenerk 2015/11954 esas numarasına kaydedildiği, davalının söz konusu icra takibinde herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin borçtan sorumlu olmadığını, müvekkilinin bayiliğinin sona erdiğini, her iki şirketin farklı olduğunu, davacının ayrı ayrı iki şirketi iç içe sokarak adeta tek şirket izlenimi vererek işlem yapmak istediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı şirketin icra takibinde borçlu gösterilmediği, kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmediği, yenileme ödeme emrinin de davalı şirkete değil borçlu …şirketi adına ancak davalı şirketin unvanının ve adresinin borçlu şirketin unvanının alt kısmına yazılarak tebliğ edildiği, buna göre davalı hakkında itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalı ve … arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olmayıp distribütörlük ilişkisi olduğunu, davalı dilekçelerinde adı geçen Alman şirketinin Türkiye’deki işleri için vekil olarak tayin olduklarını beyan ettiğini, bunun aksine aralarındaki distribütörlük sözleşmesinin mahkemeye sunulduğunu, bilindiği üzere vekalet ilişkisinde vekilin tüm hukuki işlemlerinin kendini vekil tayin edenin nam ve hesabına yürütürken distribütörlükte ise distribütörün tüm hukuki işlemleri kendi nam ve hesabına yürüttüğünü, mahkemenin davalı şirketin imzaladığı sözleşmeyi hangi sıfatla imzaladığını incelemediğini, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı tüm borçların davalı tarafından ödendiğini, TTK’nun 7.maddesi gereğince müteselsil sorumluluğun bulunduğunu, sözleşmeye konu edilen ödemenin davalı tarafıdan yapılması nedeniyle davalı ile dava dışı şirket arasında halen distribütörlük ilişkisi olduğunu ve takibe konu faturadan müteselsilen sorumlu olduğunu gösterdiğini, ayrıca davalının distribütörlük sözleşmesinin feshedildiğini müvekkiline bildirmediğini, davalının tacir olup basiretli davranması gerektiğini, bu bildirimin yapılmaması nedeniyle sözleşmeden kaynaklı borçtan davalının bağımsız olarak sorumluluğunun devam ettiğini, yenilenen ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının da icra takibini durdurmak için icra dairesine verdiği dilekçede bu hususu beyan ettiği, dolayısıyla mahkemenin gerekçesinin yersiz olduğunu, müvekkilinin başlattığı takipte davalı şirketi borçlu olarak gösterdiğini bildirmiştir. Davaya konu Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün dosyasının incelenmesinde başlangıçta … esas sayılı dosyada takip başlatıldığı, borçlu olarak “1-…l Isıtma ve soğutma Sistemleri San ve Tic. Ltd. Şti ” olarak gösterildiği ve takip tutarının 26.641,28 TL olduğu, dayanak olarak fatura gösterildiği, daha sonra icra dosyasında yeniden 2015/11954 esas yenileme numarasıyla yeniden ödeme emri çıkarıldığı, yenileme emrinde borçlu olarak … gösterildiği, sonradan çıkarılan ödeme emrinde borçlu olarak …’nin gösterilip alt tarafına küçük harflerle davalı şirketin ad ve adresinin yazılı olduğu, davalı tarafından ise icra müdürlüğüne sunulan 25/08/2015 tarihli dilekçede konu kısmında borca itirazlarının bulunduğunun belirtildiği, açıklama kısmında ise borçlusu … olan evrakın kendileriyle ilgisinin bulunmadığını, böyle bir borcunun olmadığını, ayrıca borçlu sıfatının olmadığını da bildirerek tebligatı iade ettikleri beyan edilmiştir. Davacı tarafından sunulan tip sözleşmenin 10/06/2009 tarihinde düzenlendiği, sözleşmenin taraflar kısmında … ile … isminin yer aldığı, sözleşmenin alt kısmında ise … isminin üst kısmına davalı kaşesinin basıldığı, … yazan kısmın altının ise imzalandığı görülmüştür.
… tarafından düzenlenen uygunluk belgesinde; belge sahibinin …olduğu, yine davacı tarafından sunulan faturalarda davacı şirketin ve davalının adının birlikte yazıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık davalıya husumet düşüp düşmediği noktasındadır. Davaya konu icra takibinin dayanağını oluşturan faturaların içeriğinin … marka kullanım ücreti olduğu görülmüştür. Öte yandan davacı ile dava dışı … arasında 10/06/2009 tarihli “… markasını kullanma tip sözleşmesi” imzalandığı anlaşılmıştır. Dosya içeriğinden sözleşmenin alt kısmında davalı …firmasının adı var ise de, bu firmanın sözleşmeyi dava dışı şirketin Türkiye distribütörü olması nedeniyle imzaladığı anlaşılmaktadır. Zaten dava dilekçesine ekli belgelerden davacı kurumca düzenlenen Türk standartlarına uygunluk belgesinde, belge sahibinin de dava dışı … olduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde davalı şirketin borçlu olarak gösterilmediği şeklinde bir gerekçeye yer verilmiş ise de, bu gerekçe ödeme emri incelendiğinde yerinde olmamakla birlikte gerek sözleşmenin tarafının davalı olmaması, gerekse daha önceden belge bedelini davalı tarafın ödemiş olması davalının bu bedelden sorumlu olacağı anlamına gelmeyeceği gözetildiğinde, davanın pasif husumet nedeniyle reddi kararı usul ve yasaya uygundur. Nitekim icra dosyası içinde bir örneği bulunan Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/234 Esas, 2016/114 Karar sayılı aynı taraflar arasında ve belge kullanımına ilişkin alacağın tahsili için başlatılan takip üzerine açılan itirazın iptali davasının 11/07/2016 tarihinde reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/05/2018 tarih, 2016/10759 Esas, 2018/3640 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/02/2019