Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3707 E. 2019/564 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3707 Esas
KARAR NO : 2019/564 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2017
NUMARASI : 2014/444 E. – 2017/324 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ibraz ettiği dava dilekçesinde ; davalı hastanenin müvekkili şirketten aşağıda tarihi, numarası, miktarı, hasta adı belirtilen faturayı, içeriğindeki tıbbi malzemeyi teslim aldığını, faturalarda isimleri belirtilen hastaların ameliyetlarında bu malzemeleri kullandığını,…..olan 7 adet fatura toplamının 41.472,00 TL olduğunu, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine iadeli taahhütlü posta yoluyla ihtarname gönderdiğini, ihtarnamede 41.472,00 TL borcun tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesini talep ettiklerini, 26.04.2012 tarihinde işbu ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, davalının da Bakırköy ….. Noterliği’nden 30.04.2012 tarih ve …. yevmiye numarasıyla gönderdiği cevabı ihtarname ile borcu kabul etmediklerini bildirdiğini, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasıyla gönderilen ödeme emrine, borçlunun yasal süreler içinde 21.05.2012 tarihinde borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde ve icra dosyasına itirazında aradaki sözlü anlaşmadan bahsettiğini ancak taraflar arasında hiçbir sözlü anlaşma bulunmadığını, davalının cevabi ihtarnamesinde tıbbi malzemelerin bedellerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmayacağını medikal firmaların uzmanlık alanında olduğunu ve doktorların bir nevi bilirkişilik yaptıklarını iddia ettiklerini,hastaların teşhis ve tedavilerini yapanların doktorlar olduğunu, bu konuda tüm yasal sorumluluğun doktorlara ve çalıştıkları hastaneye ait olduğunu,SGK tarafından malzemenin bedelinin karşılanıp karşılanmaması, yanlış teşhis/tedavi nedeniyle ödeme yapılmamasının hastanenin sorumluluğunda olduğunu, asıl alacak miktarının 7 adet faturanın toplam bedeli olan 41.472,00 TL olduğunu, ayrıca davalıya ödeme emrinin ekinde faturalar ve cari hesap ekstresinin de gönderildiğini, davalının bu itirazlarının yersiz olduğunu, davalının faturaları ve içeriğindeki malzemeleri teslim alıp almadıkları yönünde itirazının olmadığını, faturalar ve içeriği malzemelerin davalıya teslim edildiğini, hastaların ameliyatında bu tıbbi malzemelerin kullanıldığını, bu konuda taraflar arasında bir çekişme olmadığını, davalının itirazlarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyanla davalı/borçlunun itirazının iptali ile %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu,iş bölümü ve yetkiye ilişkin itirazların öncelikle değerlendirilmesini istediklerini,davacı tarafından, müvekkili şirket ile akdedilen sözlü protokole aykırı ve haksız olarak icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından keşide edilen bila tarihli ihtara cevap olarak keşide ettikleri Bakırköy ….. Noterliği’nin 30.04.2012 tarih ve … yevmiyeli ihtarında; davacı tarafından verilen tıbbi ürünlerin bedelinin, alımdan sonra 1 ay içinde 90 ila 120 gün arasında çek ile ödeneceğini, ürünlerin SGK’nın SUT tebliğine uygun olması ve kurum tarafından fatura incelemesi yapıldıktan sonra, kesinti olması halinde ödemede tenzilat yapılacağı hususunda anlaşma olduğunu, SGK tarafından ürün bedellerinin ödenmediğini, yerleşik mutat uygulama gereği davacının bu durumu bildiği ve buna rağmen SGK SUT gereği ödemesi olmayan ürünleri müvekkili şirkete verdiğini, yapılan sözlü protokol gereği müvekkili şirketin borcu olmadığının açıkça belirtilmiş olduğunu,söz konusu ihtarnamelerine rağmen davacı tarafça müvekkili şirket hakkında Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün …..Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ödeme emri ekinde takibe dayanak faturaların tebliğ edilmemiş olması sebebiyle ÎİK 58/3 maddesine aykırı şekilde yapılan takibin usulsüzlüğü ile birlikte takibe ve icra borcunun tamamına itiraz edildiğini, alım satıma konu olan ürünün alelade bir ürün değil sağlık sektöründe kullanılan ve bu alanda da hayati fonksiyon ihtiva eden beyin cerrahisinde kullanılan spesifik bir ürün olduğunu,davacı tarafın salt medikal ürünler sattığını sağlık alanında faaliyet gösterdiğini özel sağlık kuruluşlarının SGK tarafından kabul görmeyen ürünler için kesinti yapılması durumunda alım yaptığı firma cari hesaplarından ya da yapacağı ödemelerden tenzilat yapmayacağının düşünülemeyeceğini, hem SGK’nın ödenecek ürünlerle ilgili tebliğinin sürekli değişiklik arz etmesi, hem de satıcı firmanın net olarak bildiğini düşündükleri bu ürünleri müvekkili şirket doktorlarına bildirmemiş olmasının iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, dava konusu tıbbi malzeme alım satımına ilişkin olarak yerleşmiş mutat uygulama gereği müvekkili şirket tarafından tıbbi malzemelerin SGK tarafından ödeme garantisi ile satın alındığını, bu durumun tüm özel hastaneler ile medikal ürün satan şirketler arasındaki olağan uygulama şekli olduğunu, özellikle ortopedi ve beyin cerrahide kullanılan tıbbi cihaz ve medikal aletlerin kullanım şekilleri vak’aya uygunlukları SGK tarafından uygulanan SUT (Sözleşme Uygulama Tebliği) kapsamında bedellerinin kuramca karşılanıp karşılanmadığı vs. gibi hususların tamamen tedarikçi firmaların uzmanlık alanı olduğunu, hastane muhasebe servisleri ve tedaviyi yapan hekimlerin bu konularda yeterli bilgileri olmadığını, bu nedenle tedarikçi firmalar hastane ve doktorlara bir nevi bilirkişilik yaptığını, zira tedarikçi firmalar hangi vakalarda hangi cihaz uygulamalarının SGK tarafından ödenip ödenmediğini bu işi sürekli yaptıkları için çok iyi bildiklerini, bu nedenle medikal malzemeler, özellikle de bedelleri yüksek beyin cerrahi malzeme ve cihazları davacı gibi tüm tedarikçi firmalar tarafından SGK tarafından ödeme garantisi ile satıldığını,davacı vekilinin iddia ettiği gibi bir uygulama olması halinde müvekkili hastanenin hastaya gerekli tüm teşhis ve tedaviyi uyguladığını,aksi halde özel hastanelerin binlerce hasta bakımından böyle bir ekonomik külfet altına girmesinin imkansız olduğunu, sırf bu gerçekliğin dahi uygulamanın davacı vekilinin iddia ettiği şekilde olmadığının olmayacağının açık kanıtı olduğunu,tüm bu gerçeklere rağmen davacı şirket ile müvekkili şirket arasında cari hesap bakiyesi üzerinde anlaşma sağlanamadığını, müvekkili şirketin de mutabakat sağlanamayan cari hesaba istinaden haklı olarak davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, aynı nedenle likit bir alacağın varlığından söz edilemeyeceğini, davacının kötü niyetle takibe giriştiğini beyanla itirazın iptali istemli iş bu davanın reddini ile davacının %40 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetini, talep etmiştir.Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 21.04.2017 gün ve 2014/414 E. – 2017/324 K.sayılı kararıyla; Davacı olan tedarikçi firmanın (….Tic. Ltd. Şti) davalı sağlık hizmeti sunucusundan (…A.Ş) sattığı tıbbi malzeme nedeniyle faturalara ve defter kayıtlarına yansıyan 41.472,00 TL’lik alacağının bulunduğu, fatura edilen ve davalı … A.Ş’ne teslim edilen ürün bedellerinin davalı şirketçe tedarikçi firmaya ödenmediği ve bu borcun tamamına itiraz edildiği, bu satış ve teslim işleminden sonra 7 hastanın faturaları ve SGK yazışmaları teknik olarak incelendiği, 3 hastanın malzeme bedellerinin SGK tarafından kesintisiz ödendiği, 2 hastanın malzeme bedellerinin Sağlık Uygulama Tebliği’ne uygun hastalarda kullanılmadığı için ödenmediği, 2 hastanın faturasının da SGK’ya hiç gönderilmediği, …. UBB numaralı ve …. UBB numaralı ürünlerin bedellerinin uygun hastalarda ve ön şart yerine getirildiği takdirde SGK tarafından ödenmesi gerektiği ve neticede ödendiği ve davacı tedarikçi firmaya …. Tic. Ltd. Şti) herhangi bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmakla genel uygulamalarda ve teknik açıdan tedarikçi firmaların kendi kusurlarından sorumlu olabilecekleri, sağlık sunucularının ise kullanılacak tıbbi ve teknik malzemeyi kendilerinin seçip kullanmasından dolayı bu husustaki kusurların tedarikçi firmalara yükletilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına uygun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı/borçlunun Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen borca itirazlarının iptaline, takibin 41.472,00 TL üzerinden devamına, davalının mütemerrit olduğu gözetilerek davacının 41.472,00 TL tutarındaki asıl alacağına 3095 sayılı Kanun’un 4489 sayılı kanun ile değişik 2. md gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan yıllık % 17,75 oranı üzerinden basit usulde (3095 sy .md 3) temerrüt faizi uygulanmasına, likit alacağa haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın ( 41.472,00 TL )nin % 40 ‘ı oranında (16.588,00 TL) icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yasal şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın ilk açıldığı Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2012 tarih, 2012/284 E. – 2012/475 K.sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmesine rağmen, dosyaya vekaletname ve dilekçe ibraz eden müvekkili lehine vekaletname ücretine hükmedilmediğini, yargılama gideri hakkında karar verilmediğini, -Alacağın faturalara ve cari hesap ekstresine dayandırılarak takip yapıldığını, borç miktarının yargılamayı gerektirdiğini, likit olmadığını, -%40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan 6352 sayılı kanunda değişiklik yapılan İİK 67/II maddesinde, inkâr tazminatının %20 olarak belirlendiğini, -Davalıların ve müvekkili hastanenin binlerce kod ve ürünü içinde barındıran SUT kapsamında hangi tıbbi ürünün bedelinin SGK tarafından ödendiğini bilme imkanı bulunmadığını, -Bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ve mutad esaslara göre sürdürüldüğünü, mutad uygulamaya göre kullanılan ürünlerin tamamının bedelinin SGK tarafından ödenmediği takdirde müvekkili hastane tarafından davacı şirkete ödeme yapılmayacağının belirtildiğini, -09.04.2014 tarihli raporda defteri kebir hakkında bilgiye yer verilmediğini, -Hükmedilen temerrüt faizinin yüksek ve hatalı olduğunu, icra dosyasında ödeme emir ve takip talebinde oran belirtilmediğini, bu nedenle yasal faiz uygulanması gerektiğini, 31.12.20xx tarihinde Merkez Bankasının avans işlemlerinde uyguladığı faiz oranının %9.75 olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddini istemiştir. Davacı vekilinin 29.05.2017 tarihli dilekçesi ile hükmün 3.maddesinin, “3.000,00 TL bilirkişi ücreti + 183,75 TL tebligat, müzekkere + posta vs.den ibaret 3.683,75 TL yargılama gideri ile 640,90 TL ilk dava masrafının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi” şeklindeki tavzihini talep ettiği, mahkeme tarafından 29.05.2017 tarihli karar tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddini talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı İcra Dosyasına konu edilen 7 adet fatura konusu malzeme bedelinden kaynaklandığı, fatura konusu malzemelerin davalı hastaneye teslim edilerek hastalarda kullanıldığı konusunda, taraflar arasında itilaf bulunmadığı, ihtilafın davacının davalıdan bu malzeme bedellerini isteyip isteyemeyeceğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin, tıbbi malzemelerin bedelinin,” SGK tarafından SUT tebliğine uygun olmadığından” ödenmediğini, ancak aralarındaki sözlü protokole göre “ürünlerin SGK’nın SUT tebliğine uygun olup olmadığına dair kurum tarafından fatura incelemesi yapıldıktan sonra, kesinti yapılması halinde, ödemede tenzilat yapılacağı konusunda” anlaşma olduğunu ileri sürdüğü, SGK tarafından ürün bedellerinin ödenmediğini, davacının bu durumu bilmesine rağmen SGK SUT gereği ödemesi olmayan ürünleri müvekkiline verdiğini aralarındaki sözlü protokol gereği müvekkilinin borçlu olmadığını savunduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesinin SGK’dan celp ettiği kayıtlar ve bilirkişi raporundan; takibe konu edilen … ameliyatında kullanılan malzeme bedelinin SGK tarafından davalı hastaneye ödendiği, …. ameliyatlarında kullanılan malzeme bedelinin ise SGK tarafından 06/08/2010 tarihli resmi gazetede yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği 7.3.14 A’da düzenlenen “omurga dejenerasyonu bulunmaması” şartının, …. için de “2 mesafeye disk protezi uygulandığı” için SGK tarafından ödenmediği, hatta ….için SGK’ya kesilmiş fatura yada yazışma bulunmadığı, …. ameliyatında 1 adet Servikal Disk kullanıldığı ancak SGK’ya fatura edilmiş bir bilgiye rastlanmadığı beyan edilmekle; …. malzeme ücretinin davalı tarafça SGK’dan tahsil edilmesi, ….. ile …. malzeme ücretinin SGK tarafından ödenmemesinde davacıya yüklenecek bir kusur yada sorumluluk bulunmadığından, tenzilat yapılacağına dair anlaşma bulunduğu iddiasının da davalı tarafça ispat edilemediğinden davalı vekilinin, alacağa yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Takip konusu alacağın, fatura ve cari hesaba dayalı olduğu, davalı tarafça tek başına ve belirlenebilir nitelikte likit bir alacak olup, 04/05/2012 icra takip tarihinde İİK 67/2 maddesi gereğince inkar tazminatının “alacağın %40’ndan aşağı olmamak üzere” belirleneceğinin düzenlendiği , icra takibinde avans faizi istendiği ve takip tarihinde avans faizinin %17,75 olduğu, ilk derece mahkemesinin de bu oran üzerinden asıl alacağa faiz işletilmesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığı anlaşılmakla, icra inkar tazminatına yönelik istinaf talebinin ve faize yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
KARAR:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 2.833,50 TL harçtan peşin alınan 720,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.112,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, İstinaf yargılama giderleri olarak davacı avansından kullanıldığı anlaşılan, 16,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 15/03/2019