Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3687 E. 2020/37 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2017/3687 Esas
KARAR NO : 2020/37 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI : 2014/1242 E., 2017/321 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından Bursa …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden … Bankası Nilüfer Şubesine ait … çek numaralı, 09/01/2008 keşide tarihli, 75.000,00 TL bedelli , … çek numaralı, 08/02/2008 keşide tarihli, 80.000,00 TL bedelli çeklere dayanılarak icra takibi başlatıldığını, davalılardan … Tic. Ve San. A.Ş. Keşidecisinin, davalılardan …’e avalist olarak sorumlu olduğunu, icra takibinin kesinleşmesinden sonra bir kısım tahsilatların yapılmış ise de davalılar tarafından dosya borcunun tamamının ödenmediğini, bunun üzerine davalılardan … adına kayıtlı taşınmazın haczedildiğini, ve satış işlemlerinin başlatıldığını, gayrimenkulün satış işlemleri devam ederken davalıların Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/650 Esas sayılı dosyası üzerinden takip konusu çeklerin zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasını talep ettiklerini ve mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, ancak her ne kadar Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/650 Esas sayılı dosyası üzerinden takip konusu çeklerin zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasına karar verilmiş ise de müvekkili şirketin takibe konu edilen çeklerden kaynaklanan alacağının baki olduğunu, davalı ile arasında temel ilişki varsa bu senedi yazılı delil başlangıcı olarak göstererek temel ilişkiye dayanabileceğinden müvekkili ile davalı … Tic ve San. A.Ş. arasında ticari ilişki bulunduğu ve kambiyo senedindeki hakkın zamanaşımına uğramış olmasının borcun da zamanaşımına uğradığı anlamına gelmeyeceğini, davalıların keşide tarihi itibariyle temerrüde düştüklerini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile temerrüt faizin en son keşide tarihi olan 08/02/2008 tarihinden başlatılarak temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’in hasım gösterilemeyeceğini, davalı şirket yönünden temel ilişkiye dayalı alacak iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili şirket hakkında başlatılan icra takibine ödemelerde bulunduğunu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi incelendiğinde müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığının ve davacı talebeinin zamanaşımına uğradığının da anlaşılacağını, çeklerin zamanaşımına uğradığından kambiyo hukukukndan kaynaklanan haklarını yitirdiğini, bu nedenle faiz de talep edemeyeceklerini bu nedenle yasal mesnetten yoksun iddialarla açılmış davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “taraflar arasındaki ticari ilişkinin açıklığa kavuşturulması yönünden ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere talimat yazıldığı, İstanbul 9.Asl.Tic.Mah.2015/77 talimat sayılı dosyasında davacı tarafın ticari defter ve bağlı kayıtlarının incelemesi için alınan 28/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2007 ve 2008 yıllarına ait yevmiye, kebir, envanter defterlerinin açılış tasdikini yasal süresi içinde ve usulüne uygun olarak yaptırdığından usulüne uygun olduğunu, davacı ile davalı arasında aralarındaki ticari ilişkiye ilişkin bir sözleşmeye rastlanmadığını, ancak yasal defter ve belgelere göre aralarında bir ticari ilişkinin var olduğunu, davacı’ya ait 2007 yılı yevmiye defterinde , davalı şirketin … hesap koduyla kayıtlı olduğunu, bu cari kodla yevmiye defterinde yapılan işlemlerin kayıt altına alındığını, dava konusu yapılan …Bankası Nilüfer Şubesine ait … çek numaralı, 09/01/2008 keşide tarihli, 75.000,00 TL bedelli , … çek numaralı, 08/02/2008 keşide tarihli, 80.000,00 TL bedelli çeklerin … nolu tahsilat makbuzuyla davalı şirketten teslim alındığını ve … nolu çek giriş bordrosuyla yasal defterlere 25/09/2007 tarih ve 1795 nolu yevmiye maddesiyle kayıt edilmiş olduğunu, dolayısıyla davalı şirketin davacı şirkete bu iki çekten dolayı 155.000,00 TL borçlu olduğunu, davalının davacıya 15/08/2008 tarihi itibariyle 118.522,29 TL borçlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği, mahkemece davalı tarafın ticari defter ve bağlı kayıtlarının incelenmesi için alınan 13/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerine göre davalıdan 118.522,29 TL alacaklı olduğunu, fakat davalı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödemenin davacı kayıtları içerisinde yer almadığını, bu durumda 70.000,00 TL ödemenin davalı borcundan düşülmesine karar verilmesi durumunda davalının borcunun 118.522,29 – 70.000,00 = 48.522,29 TL olacağı kanaatinin bildirildiği, usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olma niteliğini taşıyan ticari defter kayıtlarının aksi, ancak aynı nitelikte yazılı delille kanıtlanabildiği, usulüne uygun olarak tutulsun ya da tutulmasın ticari defterlerdeki aleyhe kayıtlar da tıpki lehe kayıtlar gibi sahibini bağladığı, TTK’nın 644. maddesine göre sebepsiz zenginleşme davasında davalılar kural olarak keşideci veya muhatap veya her ikisi olduğu, keşideci kavramına, hesabına poliçe çekilen şahıs veya ticarethane, muhatap kavramına, ikametgahlı poliçeyi ödeyecek kişi de dahil olduğu (TTK 644/2), bu kişilerin ortak yönlerinin senedin zamanaşımına uğraması sonucunda malvarlıklarında hamilin zararına sebepsiz bir zenginleşmenin meydana gelmiş olması olduğu, TTK’nın 644. maddesinde davanın yöneltilebileceği kimseler tahdidi olarak belirtilmiş olduğundan, cirantalara, kefile, aval verene karşı sebepsiz zenginleme davası açılamayacağı, dava konusu çeklere aval veren durumunda olan davalı …’e karşı TTK’nın 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme davası açılması mümkün olmadığı, bu davalıya husumet yöneltilemeyceğinden, … hakkında açılan davanın reddi gerektiği, alınan 13/10/2016 tarihli bilirkişi raporu kapsam ve nitelik itibarıyla hüküm vermeye yeterli görüldüğü, dosyadaki kanıt ve belgelere alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamı ve davacının ticari kayıtlarına göre; davacının davalı şirketten 118.522,29 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödeme düşüldüğünde 118.522,29-TL – 70.000,00 TL = 48.522,29 TL tutarından davalı şirketin sorumlu olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle davacının davalı … aleyhine açtığı davanın reddine, davacının davalı … Tic. ve San. A.Ş. aleyhine açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 48.522,29 TL alacağın 07/02/2008 tarihi itibari ile işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı her iki yan da istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle “….Yerel Mahkeme kararının dayanağını oluşturan 13.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkil şirketin, davalı şirketten 48.522,29 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Fakat, müvekkil şirketin davalılardan olan alacağının tutarı 119.310,19 TL’dir.Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına konu edilen 09.01.2008 keşide tarihli ve 75.000,00 TL tutarındaki ve 08.02.2008 keşide tarihli ve 80.000,00 TL tutarındaki çeklere istinaden; 08.04.2008 tarihinde icra dosyasından 15.878,74 TL 08.05.2008 tarihinde 14.145,38 TL ,23.05.2008 tarihinde 4.494,50 TL ve 15.08.2008 tarihinde icra dosyasından 1.171,19 TL tahsil edilmiştir.İşbu tahsilatlar Yerel Mahkeme tarafından da tespit edilmiş olup, Yerel Mahkeme tarafından bakiye alacağımızın hesaplanması konusunda yanlışlık yapılmıştır. Zira, Yerel Mahkeme tarafından yukarıda tespit edilen tahsilatlar toplamda 155.000,00 TL’lik çek bedellerinden mahsup edilmemiş ve 119.310,19 TL olması gereken bakiye alacağımız, eksik ve hatalı inceleme neticesinde 48.522,29 TL olarak tespit edilmiştir. Hal bu ki, yukarıda sıralanan tahsilatların çek tutarları olan 155.000,00 TL’den mahsup edilmesi neticesinde müvekkil şirketin bakiye alacağının 119.310,19 TL olduğu kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Yine, Yerel Mahkeme kararının dayanağını oluşturan 13.10.2016 tarihli bilirkişi raporunun 3. sayfasında yer verilen tabloda gözüken 2 adet 35.000,00 TL’lik çek ödemeleri borçlulardan Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası üzerinden yapılan tahsilata ilişkindir. Dava konusu çeklere istinaden yapılan bir ödeme değildir. Mahkeme kararı bu yönüyle de eksik ve hatalıdır. Bursa …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı icra dosyasın konu edilen çeki aval veren olarak imzalayan (aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan) davalı …’ te Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin icranın geri bırakılması yönündeki kararı ile müvekkil şirket zararına zenginleşmiştir. Buna rağmen, Yerel Mahkeme tarafından davamızın … yönüden reddine karar verilmiştir. Ancak, aval veren olarak esas borçlu ile birlikte sorumludur. Bu nedenle TTK’ nın 732. maddesi gereğince, anılan borçtan sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı …’ te sorumlu olmasına rağmen, Yerel Mahkeme tarafından davanın … yönünden reddedilmiştir. Bu nedenlerle, söz konusu hataların düzeltilmesi, eksikliklerin tamamlanması amacıyla kararın kaldırılmasını talep etmekteyiz…” diyerek kararı istinaf etmiştir.Davalı yan istinaf dilekçesinde özetle “….davaya cevap dilekçemiz ile; davalı şirket yönünden temel İlişkiye dayalı alacak iddiasını kabul etmediğimizi, müvekkil şirketin gerek geri bırakılmasına karar verilen İcra takip dosyasına, gerekse davacı şirketin davalı şirket hakkında başlattığı ilâmsız takip dosyasına ödemelerde bulunduğunu beyan etmiş İdik. Huzurdaki dava 119310,19 TL. üzerinden ikame olunmuş ve . Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesi sunulan bilirkişi raporunda 118.522,29 TL tutarında davacı alacağına ulaşılmıştır. Iş bu rapora itirazlarımızda, dosyaya 09/06/2015 tarihinde bordrosunu sunduğumuz toplam değeri 105.000 TL. olan Üç adet çekin davacı kayıtlarında gözükmediğini beyan etmemiz üzerine … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevap ile, huzurdaki davanın davacısına çek sureti ile 70.000 TL. ödeme yapıldığı sabit olmuştur. Davacı ticari defterlerinde bu çekler ile yapılan ödemeler görülmemekte İdi. Yerel Mahkeme bu ödemeleri davacı alacağından mahsup ile hüküm kurmuştur. Davacı taraf, çekin keşide tarihi itibariyle temerrüd oluştuğu, faizin bu tarihten başlatılması gerektiğini İddia etmiş, Yerel Mahkeme bu talebi kabul ile hükümde bu tarihi faiz başlangıç tarihine esas almıştır. Yüksek Mahkeme kararlan aksi yöinde olup, bu hususu da kabul etmemekteyiz.Dava mesnedi çek yönünden Bursa İcra 6. Hukuk Mahkemesinin 2014/650 E. sayılı dosyası ile ikame ettiğimiz davamızda 29/12/2012 ile 06/08/2013 tarihleri arasında zamanaşımını kesen bir takip İşlemi bulunmadığı tespit edilmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu kabulle, zamanaşımını kesen en son işlemin 29/12/2012 tarihinde yapıldığı tespit edilmiş olmakla, altı aylık sürenin de eklenmesi ile 29/06/2013 tarihinde zamanaşımı gerçekleşmiştir. Kanun, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıl sonra dava zamanaşımının dolacağını düzenlemektedir. Huzurdaki dava 28/10/2014 tarihinde ikame edilmiştir. Dolayısıyla huzurdaki davanın zamanaşımı yönünden reddi gerekmektedir…” denilmek suretiyle karar istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava takibe konu edilen iki adet çekten kaynaklanan ve icra vasıtası ile bir kısmı hariç tahsil edilemeyen alacağın kök ilişki çerçevesinde tahsili istemine havi bir alacak davasından ibarettir.Davacı yanın istinaf taleplerinin değerlendirilmesi :Davacı yanın ilk istinaf talebi alacak miktarının yanlış hesaplandığı, takibe konu edilen çeklere istinaden yapılmış ödeme dışında hiçbir ödemenin hesaplamada dikkate alınmaması gerektiği temeline dayanmaktadır.Ancak davacı davasını ” kök ilişkisine dayalı ” alacak davası olarak ikame etmiş olup, kök ilişki çerçevesinde tüm ticari ilişki bir bütün olarak kabul edilerek tarafların kümülatif olarak alacak ve borçlarının hesaplanması zorunlu olup,mahkemece de bu şekilde bir hesap yöntemi belirlenmiş ve denetime elverişli raporlara göre davacının bakiye alacağı tahsilatlardan sonra doğru olarak hesaplanmıştır.Davacı yanın tahsil ettiği bir kısım alacaklarını ticari kayıtlarına işlemediği Banka kayıtları ile kanıtlanmış olup, bu tahsilatların da alacaktan mahsubunun yapılması yönündeki mahkeme uygulamasının dava temeline uygun olduğu görülmüştür.Davacının bir diğer istinaf sebebi ise kök ilişkisi bulunmadığı davalı şirket lehine aval veren diğer davalı … yönünden de davanın kabulü gerektiğine ilişkindir. Davacı ve davalı … arasında temel ilişki bulunmamaktadır. ” avalist olma ” kavramı ile ” kefalet” birbirinden farklı kavramlar olmakla kambiyo senedinin zamanaşımına uğraması halinde avaliste sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açma imkanı bulunmamaktadır.Açıklanan gerekçeler ile davacı yanın tüm istinaf başvuru taleplerinin reddi gerektmektedir.Davalı yanın istinaf taleplerinin değerlendirilmesi :Davalı yanın istinaf gerekçesi iki temele dayanmakta olup bunlardan ilk somut olay açısından zamanaşımının dolduğu yönündedir. Dava dilekçesi incelendiğinde davacı yanın davalı şirket açısından kök ilişkisine dayalı olarak alacak davası ikame ettiği, davalı … açısından ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davanın açıldığı görülmektedir. Kök ilişki alacak olup, davalı şirket açısından 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı bu davalı açısından TTK 644. maddeye göre açılmış bir dava bulunmadığı bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davalının bir diğer istinaf sebebi temerrüdün başlangıç tarihine ilişkindir. Kesinleşmiş ancak sonradan takip hukukuna ilişkin nedenlerle icranın geri bırakılmasına karar verilmiş bir takip sözkonusu olmakla mahkemece takip tarihi temerrüd tarihi olarak kabul edilmesinin de doğru olduğu anlaşılmakla davalı yanın da istinaf taleplerinin tümüyle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı ve davalı yanın istinaf başvurularının HMK 353/ 1-b 1 ve 355. madde uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE 2- Davacı yanca yatırılması gereken 89,60 TL maktu red harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 58,20 TL eksik harcın dava yandan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-Davacı yanın istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- Davalı yanca yatırılması gereken 3.314,56 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 828,64 TL nin mahsubu ile bakiye 2.485,92 TL bakiye harcın davalı …..A.Ş. den alınıp Hazineye gelir yazılmasına 5-Davalı yanın istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 6-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu ; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz başvurusu yolu olanaklı 16/01/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.