Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3678 E. 2018/1861 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3678 Esas
KARAR NO : 2018/1861
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2017
NUMARASI : 2012/170 2017/336
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya üniversite sınavına hazırlık kitapları ve yayınları sattığını, ancak davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili içni başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan faturalı olarak aldığı mal bedellerini tahsilat makbuzları ile ödediğini, davacının sanki müvekkilince senet verilmiş gibi 4 ayrı icra dosyasında senetlere dayalı takip yaptığını, oysa senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu konuda icra hukuk mahkemesinde açtıkları davalarda davacı tarafından senetlere dayalı olarak başlatılan icra takiplerine de dayanak senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre davacı defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 35.000 TL alacağının bulunduğu, ancak davacı defterlerinin sahibi lehine delil netiliğini bulunmadığı, davalı ticari defterlerinde ise davacıya herhangi bir borcun bulunmadığının görüldüğü, davalının ödeme savunmasında bulunduğu ve takip konusu faturalardan 34.124,23 TL’lik faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından ödemeye ilişkin tahsilat makbuzları sunulmuş ise de, davalının bu ödeme makbuzlarındaki imzaları kabul etmediği ve davalı tarafından yapılan suç duyurusu üzerine davalı hakkında Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/443 esas sayılı dosyasında özel belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, bu davanın bektletici mesele yapıldığı ve ceza davası sırasında yapılan bilirkişi incelemesi ile tahsilat makbuzlarındaki imzaların davacı şirket yetkilisi … ile davacı şirketin bölge müdürü …a ait olmadığının tespit edildiği ve yargılama sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davalının ödeme savunmasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı, yemin deliline de hatırlatılmasına rağmen dayanmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 34.124,23 TL asıl alacak üzerinden bu tutara avans faizi uygulanmak suretiyle iptaline, takibin devamına ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatı ile sorumluluğuna, davalının kötü niyet tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; tahsilat makbuzlarının üç tanesi hariç tarihlerinin 2009 yılına ait olup, bu dönemde davacı şirketin yetkili müdürünün … olduğunu, dolayısıyla …ın o tarihte yetkili olmadığını, bu nedenle … .’ın imza örneklerine dayanılarak makbuzların sahte olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, öncelikle makbuzların düzenleme tarihindeki müdürün kim olduğunun tespit edilip, buna göre imza incelemesi yapılması gerektiğini, hem müvekkili şirket, hem de davacı şirket defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının alacağının ispatlanamadığını, mahkemenin bu konuyu irdelemeden karar vermesinin doğru olmadığını, müvekkili defterleri üzerinde hazırlanan raporun sonuç bölümünde müvekkilinin davacıya borcu olmadığının tespit edildiğini, davacının dava konusu fatura ve tahsilat makbuzlarının bulunduğu 2009 yılına ait defterleri sunamadığı, davacının 22/08/2009 tarihinde aldığını iddia ettiği senetleri 2017 defterine alacak olarak kaydedildiği ve davacının dava konusu faturalardan değil, senetlerden dolayı alacaklı olduğu yolunda rapor düzenlendiğini, buna göre davacının defterleri üzerinde yapılan incelemede dava konusu faturalardan dolayı alacaklı olduğunun ispatlanamadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca alacak likit olmadığından müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, yine kısmen reddedilen miktar yönünden müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine 13/06/2011 tarihinde Bakırköy ….icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 35.091,82 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 48.236,74 TL üzerinden fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde faturaların tamamının ödendiği ve dekontların asıllarının ellerinde olduğu yolunda itirazda bulunduğu ve icra takibinin durduğu görülmüştür.
İcra dosyasına sunulan faturaların 19/08/2009 , 27/08/2009 , 05/07/2009, 02/10/2009, 08/10/2009, 12/10/2009, 31/10/2009, 08/02/2010 ve 09/01/2010 tarihli oldukları görülmüştür.
Bakırköy 13.Asliye ceza mahkemesinin 2013/443 esas 2016/603 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; katılanın … olduğu (davacı şirket yetilisi) sanığın ise davalı … olup suçun özel belgede sahtecilik suçu olduğu, davalı sanık tarafından sunulan 15 adet tahsilat makbuzunun sahte olduğunun iddia edildiği, sanığın savunmasında aldığı malların ödemesini peşin yaptığını, karşılığında makbuz ve fatura aldını, fatura ve dekontların sahte olup olmadğını alış veriş esnasında ayırt edemeyeceğini, makbuzlar sahte ise basanın … Basım Yayın Matbaacılık olduğunu, söz konusu firmanın daha önceden de bu parayı tahsil etmek için sahte parayı düzenleyip mahkemeye sunduğunu, …ın işletmeyi devraldığını, açığı müşterilerden tahsil etmeye çalıştığını, suçlamayı kabul etmediğini savunmuş, yargılama sırasında alınan grafolog bilirkişi raporunda inceleme konusu 15 adet tahsilat makbuzlarındaki imzaların …’ın eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüş, mahkemece de 21/12/2016 gününde sanığın savunmasında senetler karşılığı ödemeleri …’a yaptığını ve makbuzların şirket çalışanları tarafından getirildiğini beyan ettiği halde bilirkişi incelemesine göre imzaların …’a ait olmadığının anlaşıldığı ve özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gerekçeleriyle neticeden 1 yıl 3 ay hapis cezası verildiği, ancak CMK’nun 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın itiraz ettiği, itiraz üzerine Bakırköy 14. Ağır ceza mahkemesince itirazın reddine karar verildiği ve karara 13/01/2017 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerh verildiği görülmüştür.
Cevap dilekçesi ekinde sunulan tahsilat makbuzlarının fotokopisinin incelenmesinde; 2009 yılında düzenlendikleri, davacı şirketin isim ve adresini içerdiği ve makbuzların alıcı kısmında davalının adının yazdığı ve açıklama kısmında fatura numaraları belirtilerek tahsilat bilgisinin bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili replik dilekçesinde makbuzların sahte olduğunu ileri sürmüştür.
Yargılama sırasında Batman Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporunda; davalının defterlerinin incelendiği, davalının 2009 yılı yevmiye defterinin usulüne uygun tasdikinin yapıldığı, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturaların toplam tutarının 34.124,23 TL olup, mal bedelinin bir kısmı peşin, bir kısmı da borç olarak gösterildiği, ancak davalı defterlerinde tahsilat makbuzlarının da yer alıp borcun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Davacı defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişi tarafından düzenlenen 04/11/2013 tarihli raporda ise; davacıya ait 2010,2011 ve 2012 yılı defterlerinin incelendiği, defterlerin açılış tasdiklerinin yapıldığı, ancak kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, davalı savunmasına göre malların davalı tarafından teslim alındığının anlaşıldığı, davalının 31/12/2012 tarihli dilekçe ile mahkemeye 15 adet tahsilat makbuz aslını sunduğu, davacının ise makbuzların kendileri tarafından basılan makbuzlar olmadığının ileri sürüldüğü, davacının davalıdan almış olduğu 10 adet her biri 3500 TL’lik senet nedeniyle 31/12/2012 tarihi itibariyle halen defterlerinde 35.000 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak davacının 2009 yılı defterlerini ibraz etmediği, sebebi sorulduğunda ise defterlerin bulunamadığını beyan ettiğini, bilgisayardaki muhasebe kayıtlarında ise davalının iddia ettiği 15 adet tahsilat makbuzuna rastlanılamadığı, davacının 2009 yılı bilgisayar kayıtlarında davalının idida ettiği makbuz kaydına rastlanılmadığı, davacının kendi defterlerinde davalıdan aldığını iddia ettiği ve fakat bedellerini ödemediği anlaşılan her biri 3500 TL’lik senetten dolayı davalıdan alacaklı olduğu, gerek talimat yoluyla alınan rapor, gerek matbaa ve maliyeden gelen yazıların, ve gerekse diğer dava ve savcılık dosyaların ve alınan raporların değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf ödeme savunmasında bulunmuş ve bir kısım tahsilat makbuzları sunmuştur. Dosya arasında bulunan Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesi’nde özel belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının yargılaması sırasında yapılan bilirkişi incelemesi içeriğinde; tahsilat makbuzlarındaki imzaların davacı şirket yetkilisi ve davacı şirketin bölge müdürüne ait olmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan davalı, ödemelerini … isimli şahsa yaptığını beyan etmiş olup imzaların bu kişiye ait olmadığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davalı taraf yemin deliline de dayanmıştır. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin ödeme savunmasını kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.331,03 TL harçtan peşin alınan 582,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.748,13 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşmalı yapılan yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/09/2018