Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3675 E. 2020/49 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3675 Esas
KARAR NO : 2020/49
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2016
NUMARASI : 2013/301 E. – 2016/943 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … isimli firması ile tekstil, serigraf, tampon vb gibi işleri yapmakta olan bir firma olduğunu, müvekkili firmanın tekstil baskısı ihtiyacı için davalı firmadan 27/11/2012 tarihinde … numaralı sipariş emri ile supatı talep ettiğini, talep ettiği ürünlerin 28/11/2012 tarihinde … numaralı irsaliye faturası ile teslim edildiğini, akabinde müvekklinin müşterisi olan … firmasına gönderilecek tekstil ürünlerinin baskısını yaptığını ve malları sevk ettiğini, ancak bu ürünlerin yıkama testinde aktğını ve ayıplı olduğunu ve testlerden geçemediğini, bu durumun davalı firmaya telefon ve elektronik posta yoluyla bildirildiğini , ancak davalı firmaının sayımda olduğundan tespit için uğrayamayacağını beyan ettiğini, durumun 31/12/2012 tarihinde hem elektronik posta hem de iadeli taahhütlü … gönderisi ile tekrar bildirildiğini, ancak davalının sessiz kalması nedeniyle 02/01/2013 tarihinde kusurun boyadan mı baskıdan mı kaynaklandığının tespiti için İTÜ’ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesinin Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuarı 16/01/2013tarihinde sorunun patlardan kaynaklandığını belirten rapor verildiğini, incelemelere göre oluşan hatanın baskıdan değil boyanın kalitesinden kaynaklandığını, bu durumun davalı tarafa bildirildiğini ve davalının yaptığı testlerde boyanın hatalı olmadığı sonucuna varılarak müvekkiline bildirildiğini, müvekkiline sipariş veren … San Ltd Şti ile … firması hatalı işlem neticesi uğranılacak tüm zararları taraflarına yansıtacağını bildirdiklerini, davalı tarafa bu durum bildirilerek oluşan zararının tazminini talep ettiklerine ancak bir cevap alamadıklarını, mevcut zararlarının 960 adet sweet T-Shirt bedeli olan 25.090,56-TL, yoksun kalınan 1.800-TL kar ve 888.94-TL boya bedeli olmak üzere 27.779,5-TL olduğunu, belirlenen toplam zararın tazmini için rücu ve fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın 28/11/2012 tarihinde 156 lot numaralı üründen 180 kg satın aldığını, 29/11/2012 de ise malın ayıplı olduğunu mail gönderdiklerini belirtiklerini, ancak söz konusu mailde bir ek bulunmaması nedeniyle aynı gün davacı tarafın müvekkili tarafından aranarak ileriki günlerde ziyat edeceklerini bildirdiklerini, mail ekinde mevcut olmayan bildirinin 31/12/2012 tarihinde taahhütlü olarak müvekkiline gönderildiğini ve 07/01/2013 tarihinde ellerine ulaştığını, müvekkili firma çalışanı … 10/01/2013 tarihinde ziyaret esnasında davacı tarafın baskı örneğini 02/01/2013 tarihinde İTÜ’ye test amacıyla gönderdiklerini belirtiklerini, daha sonra davacı yetkiliden yaptıkları reçete istendiğini ancak kendisinin ilgili reçeteyi bilmediğini, hatırlamadığını, göz kararı olarak rengi tutturduklarını bildirdiğini, içeriğinde hangi maddeden ne kadar olduğu bilinmeyen bir karışımın baskıda sorun yaratıp yaratmadığını, yaratıyorsa da ne sebeple yarattığını, tespit etmenin olanaksız olduğunu, müvekkili şirket çalışanını tekrar ziyaretinde beklenen raporun 18/01/2013 tarihinde ellerine ulaştığını öğrendiğini, ancak aradan 34 gün geçmesine rağmen müvekkili şirkete bildirilmediğini, test raporunun objektif olmadığını, çünkü labaratuvara verile nnumune önrekleri, davacı tarafından hazırlanan, iiçeriği ne üniversite ne de müvekkili tarafından bilinmeyen renklendirilmiş karışımlara ait olduğunu, ayrıca raporun sonuç kısmında, sorunun doğrudan pattan kaynaklandığını yazan kesin ve net bir ibarenin bulunmadığını, müvekkili firma çalışanını ayıplı olduğu iddia edilen baskılı kumaşı İTÜ’ye göndereceğini rapor sonucu geldiğinde davacıya paylaşacağını belirrittiğini, daha öncesinde alınamayan kumaşlardan da teslim alındığını, kumaşların istenildiğinde verilmemesinin nedeninin İTÜ nünü rapor sonucu bekledikleri zaman zarfında müvekkilinin mezkur patı kullanarak testler ve denemeler yapmasını engellemek olduğunu, alınan kumaşlar ve boyalar laborutavarda test edildiğini, patlarda bir farklılık olup olmadığının tespit edilmesi için test yapıldığını, davacıdan gelen saf patta herhangi bir sorun olmadığnın tespit edildiğini, bu kez patlarla sorunlu olarak nitelendirdirleri hazır karışımla yan yana kumaşlara basıldığnı, netiicede davacının imalatta kullandığı karışım ile müvekkili firmanın yaptığı deneme baskıda akma olduğunun görüldüğünü, karışım içeriğinde ekstra bir dolgu malzemesi katıldığının anlaşıldığını, ayrıca normal renklendirme yapılan patlardan daha farklı bir içeriğe sahip olduğunun yoğunluk ve koku olarak anlaşıldığını, bahsi geçen ürünler İTÜ avcılar şubesinde bulunan Kimya Bölümüne test edilmek üzere gönderildiğini, verilen numunelerde idda edildiği yönde bir herhangi bir olumsuz sonuca rastlanmadığını, problemin kaynağının işletme şartlarından kaynaklanabileceğini, baskı şartalrına uyulmamasından yada işletme kaynaklı hatalar sonucu bu durumun yaşandığı sonucunun çıktığını, iki üniversite arasında sonuç farklılığının davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen patın, hiçbir şey katılmamış sade halinin İTÜ’ye teslim edilmemesinden kaynaklandığının düşünüldüğünü, raporların birbirini tutmaması üzerine davacıda taze reçete hazırlanarak denemeler yapıldığını, ilgili reçete ile hemen deneler yapılmışsada reçetenin orjinal rengi tutmayıp daha açık bir renk verdiğinin görüldüğünü, taze yapılan reçete sonucunda bile herhangi bir akmanan gözlenmediğinin görüldüğünü, imalatta kullanılan fikse derecesinin davacının da İTÜ ye beyan ettiği gibi olması gereken 165 C nin altında , 140 C olduğu ve olması gereken fikse süresi 90 saniye iken, yine 90 saniyeden az 55 saniye olduğunu, ilgili ziyaret sonucunda müvekkili firmanın laboratuvarında değerlendirmek üzere davacıda yapılan baskı denemeleri, daha öncesinde davacı tarafından imalatta kullanmış oldukları reçetesi belirsiz karışım, problemli olduğu iddia edilen müvekkili firmanın saf ürününden tekrar numune alındığını, alınan numulelerle müvekkili 27/03/2013 tarihinde şirket laboratuvarında daha detaylı denemeler yapıldığını, baskıhaneni müvekkiline, yanıltıcı bi rreçete verdiğini, sorunun ne olduğu ile ilgili bir sonuca ulaşımasını istemediğinin ortada olduğunu, reçetenin doğru olmadığından emin olunması üzerine baskıhane firması yetkilieri, öz anadolu kimya bünyesindeki laboratuvara denemelerin tekrarlanması için davet edildiğini, , firmaya davet ediln baskıhane yetkilileriyle tekrar denemeler yapılarak, olayın ne olduğunun çözüme kavurşturulması için çab sarf edildiğini, ancak bu kez yanlarında getirdikleri karşımın orjinal ürün yerine farklı bir karışım olması ve bu durumda da firmayı yanıltmış olmaları etik olarak uygun bir davranış olmadığını, yaşanan bu durumdan sonra baskıhane yetkililerinin müvekkili firmadan mahçup bir şekilde ayrıldıklarını, davacının reçetesinin belirsiz ve içine ek katkı maddeleri ilave edildiğinin izahtan vareset olduğunu, ayrıca davacı müvekkilinin satmış olduğu malzemeyi kullanma talimatına göre kullanmadığını, ayrıca davacının aynı üründen daha önce de satın aldığını ve hiçbir şikayet olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile; davacı tarafından davalı tarafa satılan tekstil boyasının kullanılması sırasında ürünlerde meydana gelen ayıp nedeniyle davacı tarafın kusur oranın göre talep edebileceği alacak miktarının bilirkişi heyeti tarafından belirlendiği üzere 12.989,00TL olduğu, ancak davacı tarafın sözlü yargılama aşamasına kadar davasını ıslah etmemiş olduğundan dava dilekçesinde belirtilen miktar dikkate alınarak 1.000,00TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; davalı firma tarafından satılan ürünün hatalı olduğunu, davalı firmanın kullanım hatasına ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, bu iddia kapsamında bir an için ürünlerde hatalı işlem yapıldığı kabul edilse dahi 960 adet sweatshirtün tamamında hata yapılmasının mümkün olmadığını, kusurun yarı yarıya olmasının hakkaniyetli olmadığını, davadan önce İTÜ’ye başvuru yapılmış olduğu ve rapora göre hatanın baskıdan değil boyanın kalitesinden kaynaklandığının açıkça belirlendiğini, bilirkişi incelemesinde müvekkiline satılan ürünlerle inceleme yapılmadığını, davalı tarafın aynı pat diyerek sunduğu yeni boyalarla işlem yapıldığını ve bu işlemde de doğal olarak akma olmadığını, olaya sebep olan ürünün bilirkişi incelemesinde kullanılmadığını, kusur oranı eksik belirlendiğinden ıslah yoluna gidilmediğini, bu sebeple davayı istinaf aşamasında ıslah ederek toplam 27.779,50 TL talep ettiklerini, ıslah harcı için bilgi verilerek eksik harcın giderilmesi için süre tanınmasını, yerel mahkeme kararının düzeltilerek ıslahın kabulü ile karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf isteminde özetle; ilk derece mahkemesi kararın kesin olduğuna karar vermiş ise de, davacının dava dilekçesinde toplam 27.779,50 TL zararı olduğunu belirterek 1.000,00 TL’lik kısım için dava açmış olup bu nedenle HMK’nın 341/3 maddesi gereğince hükmün istinaf kanun yolunun açık olduğunu,Yerel mahkemenin tarafların meydana gelen zararda %50 kusurlu olduklarını kabul etmesine rağmen davanın tamamına kabulüne karar vermesinin ve hüküm ile gerekçenin çelişkili olduğunu,Yerel mahkeme tarafından alınan 11/08/2016 tarihli nihai raporun yok sayıldığını, 21/10/2014 tarihli kök raporda her iki tarafın %50 oranında zarardan sorumlu olduğunun tespit edildiğini, itiraz üzerine ek rapor alındığını, 10/11/2015 tarihli ek raporda ise, “tarafımızdan su patı (renksiz pat) kullanılarak deneysel herhangi bir uygulama yapılamadığı, renksiz patın (davaya konu edilmiş ürün) ayıplı olup olmadığı tespit edilemediği, dava konusu renksiz patın ayıplı olmadığı kabul edildiği takdirde davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olmadığı,” şeklinde görüş belirtildiği, itiraz üzerine ikinci ek raporun alınmasına karar verildiği, 11/08/2016 tarihli ikinci ek raporda ise, ayıbın yeterli sıcaklıkta fikse işlemi yapılmadığı sonucu ortaya çıktığı kanaati ile davacı şirketin uygulama hatası nedeniyle ayıp oluştuğu yönünde görüş belirtilmiş olup son rapora göre davacının herhangi bir talepte bulunamayacağının anlaşıldığı,İlk derece mahkemesinin 11/08/2016 tarihli raporu yok sayarak karar verdiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davacı tarafça sunulan dava dilekçesi ekindeki İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesinden alınan Prof. Dr. … imzalı 16/01/2013 tarihli test raporu incelendiğinde; “laboratuvarımızdan tarafımıza sorun yaşanmadığı ve yaşandığı beyan edilerek bırakılan patlar ile verilen reçete uyarınca numunelerin baskı uygulaması yapılmış bulunmaktadır… tablodaki değerler çerçevesinde bölüm elemanlarından oluşan uzman kurulumuz sorunsuz pat ile elde edilen değerlerin sorunlu pat ile elde edilenlere kıyasla daha yüksek seviyede çıkmasına rağmen değerlerin söz konusu probleme sebep olabilecek seviyede olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklindedir.Dava dilekçesi ekindeki … Ltd. Şti. tarafından davacıya baskı hatası 960 adet açıklaması ile 25.090,56 TL’lik 05/11/2013 tarihli … nolu irsaliyeli faturanın kesildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde mevcut Kimya Mühendisi …, Mali Müşavir …, Hukukçu … tarafından hazırlanan 21/10/2014 tarihli raporda neticeten özetle; her iki tarafın ticari defterlerinde 28/11/2012 tarihli 888,94 TL tutarlı faturanın kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerinde dava dışı…. Şti’nin baskı hatası açıklamalı olarak düzenlediği 25.090,56 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu, yapılan baskılarda ayıp bulunduğu, baskıda oluşan akmanın doğru swetshirt numunesi ve doğru karışımın ön test yapmadan yapılmış olan bir baskı olduğundan ve baskıyı yapan firmanın baskı şartlarına ve talimatlara tam uymadığından, kimyasal karışımı satan firmanın ise tekstil numunesinin özelliğini araştırmadan karışımı sağlamış olması nedeniyle zarardan tarafların %50 sorumlu olduğuna, 960 adet swetshirt bedeli olan 25.090,56 TL ve boya bedeli 888,94 TL olmak üzere toplam 25.979,50 TL’nin %50’si olan 12.989,75’nin davalı şirket tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, yoksun kalınan talebe konu 1.800 TL, kar yönünden ise herhangi bir belge sunulmadığından talepte bulunamayacağı belirtilmiştir.Dosya içerisinde mevcut Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. … imzalı 23/06/2015 tarihli test raporunda; 2 adet baskılı kumaş parçası numunesine TSE EN İSO 105 E01 Su Haslığı Testi TSE EN İSO 105 C06’ya göre yıkama haslığı testinin yapılıp değerlendirilmesi ilişkin tanzim edilen raporda D1 ve D2 yönünden yıkama haslığı solma 2/3 su haslığı solma 4 olarak belirlenmiştir. Bilirkişi Prof. Dr. …(Boya Baskı Apre) 06/07/2015 tarihli raporunda; taraflar deney sırasında gerekli maddeleri sunamadığı gibi kesin olarak hangi reçeteye göre baskı gerçekleştirildiğinin anlaşılamadığı, tarafların anlaştıkları uygulama yapılan işletmede fikse sıcaklığı ve zaman kontrolünün yapılamadığını, ayrıca baskı reçetesinde adları ve miktarları belirtilen maddeler mevcut olmadığından taraflarda temin edemediğinden renkli pat hazırlanamadığını ve renkli patın testi de gerçekleştirilemediğini, davaya konu renksiz pat ile hiçbir uygulama yapılamadığını belirtmiştir. Dosya içerisinde mevcut Kimya Mühendisi …, Mali Müşavir …, Hukukçu … tarafından hazırlanan 10/11/2015 tarihli raporlarında; Su patı (renksiz pat) kullanılarak deneysel herhangi bir uygulama yapılamadığını, renksiz patın ayıplı olup olmadığının tespit edilemediğini, davacı tarafın baskıda kullandığını ve satıma konu olan renksiz su patından hazırladığını beyan ettiği renkli patı delil olarak sunduğunu, teknik bilirkişi nezaretinde renkli pat ile deney yapıldığını, renkli pat ile kumaş üzerinde yapılan denemelerde numunenin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, renksiz patın ayıplı olmadığı ve renkli patın ayıplı olduğunun kabulü halinde kök rapordaki %50 oranındaki zarardan sorumluluk ve zarara yönelik görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığını belirtmişlerdir.Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. … imzalı 11/08/2016 tarihli ikinci raporda yapılan teknik incelemeye ilişkin değerlerin ayrıntılı dökümü sunulmuştur. Bilirkişi heyeti Kimya Mühendisi …, Mali Müşavir …, Hukukçu … tarafından 11/08/2016 tarihli ikinci ek raporlarında neticeten özetle; Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Laboratuvarlarında yapılan test sonucuna göre yeni değerlendirmede ayıbın yeterli sıcaklıkta fikse işlemi yapılmadığı sonucu ortaya çıktığı ve ayıbın davacı şirketin uygulama hatası nedeniyle meydana geldiği görüşü belirtilerek önceki raporlardaki görüşlerin değiştiği yönünde rapor sunmuşlar ancak bilirkişi heyetindeki Kimya Mühendisi Prof. Dr. … 21/10/2014 tarihli kök sonucu raporuna katılıyorum şekilde rapora muhalif şerh koymuştur.
GEREKÇE:Dava, ayıp iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı her iki taraf vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda; davacı vekili netice-i talebinde 1.000 TL zararın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş ise de; ilk derece mahkemesinin 24/01/2014 tarihli ön inceleme duruşmasının 2 nolu ara karar gereğince dava değerinin belirli olduğu gerekçesiyle davacı vekiline dava değeri olan 27.779,50 TL üzerinden nispi harcın tamamlaması için süre verilmiş, davacı vekili 05/02/2014 tarihinde 458,00TL nispi harç yatırarak harcı tamamlamıştır. Bu durumda HMK 341 maddesi gereğince karara karşı istinaf yolu açık olup mahkemece tamamlanmış dava değeri yönünden değerlendirme yapılmamış olması nedeni ile kararın bu yönüyle re’sen kaldırılması gerekmiştir.Kabule göre ise; kimya mühendisi bilirkişinin muhalif kaldığı 11/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda zararın davacı şirketin uygulama hatası nedeniyle ortaya çıktığı yönünde görüş belirtildiği, ilk derece mahkemesince rapora karşı itirazların değerlendirilmediği gibi son rapora itibar edilmemesinin gerekçesinin de açıklanmamış olmasının yerinde olmadığı dikkate alınarak taraf vekillerinin istinaf istemlerinin bu yönü ile kısmen kabulüne, kabul edilen istinaf istemleri yönünden sair sebeplerin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı ve davacı vekilinin istinaf isteminin ayrı ayrı kısmen kabulü ile,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/20016 gün ve 2013/301 Esas, 2016/943 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde aidiyetine göre taraflara iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 198,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 27,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 113,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 17/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.