Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3663 E. 2020/39 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3663 Esas
KARAR NO : 2020/39 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2016
NUMARASI : 2015/734 E., 2016/1272 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında alacaklı … Bankası A.Ş tarafından Bursa …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile Bursa …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile toplamda 37.966,00 TL’lik icra takibi yapıldığını, takiplere dayanak yapılan çeklerin çalıntı olduğunu, imzanında davacı tarafından atılmadığını, çeklerdeki imzaların davacıya ait olmadığının imza incelemesi neticesinde anlaşılacağını, ayrıca çalıntı çeklerle ilgili İznik Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ve 2014/350 sayılı soruşturma dosyasının bulunduğunu, Bursa …. İcra Müdürlüğünün …, Bursa….İcra Müd…. esas sayılı takip dosyalarındaki çeklerdeki imzaların davacıya ait olmadığının ve davacının sözkonusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, ayrıca çeklerin alınmış olduğu …. T.A.Ş Sabancı Center 4. Levent/İstanbul şirketine her bir çek için ödemiş olan 1.045 TL’nin de davalıdan alınarak davacıya verilmesini, haciz işlemlerinin kaldırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çekler ile ilgili icra takipleri Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyaları ile başlandığını, her iki takibin yapıldığı yerinde Bursa İcra müdürlükleri olduğunu, davaya konu edilen çeklerden 16.02.2013 tarihli ve 29.811,28-TL tutarlı çekin davalı bankanın Serdivan/Sakarya Şubesi, 15.06.2013 tarihli ve 9.200.00-TL tutarlı çekin ise davalı bankanın İznik Şubesi tarafından kullandırılmış krediler ile ilgili olarak ve tahsil edildiklerinde bedelleri kredi borçlularının borçlarına mahsup edilmek üzere davalı bankaya temlik ve ciro edildiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, İİK.nun 72. Maddesi gereğince dava Bursa Asliye Ticaret Mahkemesinde veya her bir çek bakımından ayrı ayrı olarak Sakarya ve İznik Mahkemelerinde açılması gerektiğini, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “temlik eden …Bankası A.Ş ‘ye dava dışı kişiler tarafından kullanılan krediler ile ilgili tahsil edildiklerinde bedeli kredi borçlularının borcundan mahsup edilmek üzere bankaya temlik ve ciro edilen ve davacının keşidecisi olarak imzası bulunan 9.200,00 TL bedelli çek ile 29.811,28 TL bedelli çeklerdeki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı iddia edilerek keşideci … tarafından açılan davada 9.200,00 TL bedelli çek ile ilgili Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/211 esas sayılı dosyasında davacının davadan feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, 29.811,28 TL bedelli çekle ilgili işbu davada sözkonusu çekteki imzanın keşideciye ait olup olmadığı hususunda mahkemede alınan 06/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda çekteki keşide imzasının davacıya ait olmadığı tespit edildiği, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafoloji Bölümünden alınan raporda da 16/02/2013 keşide tarihli 29.811,28 TL bedelli … …. nolu çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğine dair görüş bildirildiği, sözkonusu Bursa ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında takibe konan 16/02/2013 tarihli Keşide Yeri İznik 29.811,28 TL bedelli … …nolu çekteki imzanın davacıya ait olduğunun kanıtlanamadığı, davacı her ne kadar kötüniyet tazminatında bulunmuş ise de, davacı banka ve temlik alan davacı şirkete ciro yoluyla temlik edilen çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bilgi sahibi olmasının ve bunu inceleme yetkisinin olmaması karşısında kötüniyetli olamayacağı, 9.200,00 TL bedelli ve Bursa …. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyasıyla takibe konan çekten dolayı feragat olduğu” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, Bursa …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına takibe konan 16/02/2013 tarihli Keşide Yeri İznik 29.811,28 TL bedelli … … nolu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, Bursa ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile takibe konan çekten dolayı davadan feragat edildiğinden bu çekle ilgili talebin feragat nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…. dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları incelendiğinde her iki raporda da ; inceleme konusu imzanın kimin eli ürünü olduğu tespit edilememiştir. her iki rapor da açıktır. dosyaya sunulan, 02/02/2016 tarihli adli tıp kurumu raporunda, söz konusu imzanın …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri tespite gidilemediği belirtilmiştir. 05/09/2016 tarihli raporda imzanın kimin eli ürünü olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir. dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları incelendiğinde her iki raporda da ; inceleme konusu imzanın kimin eli ürünü olduğu tespit edilememiştir. her iki rapor da açıktır. dosyaya sunulan, 02/02/2016 tarihli adli tıp kurumu raporunda, söz konusu imzanın …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri tespite gidilemediği belirtilmiştir. 05/09/2016 tarihli raporda imzanın kimin eli ürünü olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir.Rraporların 1 tanesi dahi hiçbir hususu açıklığa kavuşturamamıştır. tüm bu açıklamalara rağmen söz konusu karar açıkça usul ve yasaya aykırıdır.İspat yükü HMK gereği davacıdadır. bilirkişi raporlarınca tespit edilemediği için, iddiasını ispatlamakla davacı mükelleftir. Çekler üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu tespit edilememiştir. Bankanın iyi niyetli hamil olması bakımından dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarından da sorumlu olması hukuken mümkün değildir. kaldı ki bankanın dava konusu çeki takibe koyması hukuka ve hakkaniyete uygundur. Davacı borçlunun iyi niyetli davranmadığı icra dosyasında sabittir. icra dosyasından göre; inceleme konusu imzanın kimin eli ürünü olduğu tespit edilememiştir. her iki rapor da açıktır. dosyaya sunulan, 02/02/2016 tarihli adli tıp kurumu raporunda, söz konusu imzanın …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri tespite gidilemediği belirtilmiştir. 05/09/2016 tarihli raporda imzanın kimin eli ürünü olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir.Rraporların 1 tanesi dahi hiçbir hususu açıklığa kavuşturamamıştır. Tüm bu açıklamalara rağmen söz konusu karar açıkça usul ve yasaya aykırıdır.İspat yükü HMK gereği davacıdadır. bilirkişi raporlarınca tespit edilemediği için, iddiasını ispatlamakla davacı mükelleftir. Çekler üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu tespit edilememiştir. Bankanın iyi niyetli hamil olması bakımından dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarından da sorumlu olması hukuken mümkün değildir. kaldı ki bankanın dava konusu çeki takibe koyması hukuka ve hakkaniyete uygundur. Davacı borçlunun iyi niyetli davranmadığı icra dosyasında sabittir. icra dosyasından gönderilen tebligatlar tebliğ edilmiş olmasına rağmen, icra dosyasına bir beyanda bulunmadığı gibi icra hukuk mahkemesine dava açma hakkını kullanmamıştır. haklar kullanılmayıp tebliğden uzun bir süre sonra menfi tespit davası açılmıştır. kaldı ki borçlunun hiçbir zararı oluşmamıştır, bu sebeple tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır……” denilmek suretiyle kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava takibe dayanak çeklerdeki imza inkarına dayalı menfi tespit isteminden ibarettir.Dava dosyasının yetkisizlik nedeni ile ilk derece mahkemesine gönderildiği ve yargılamanın bu şekilde tamamlandığı, ilk derece mahkemesince hem Adli Tıp Kurumu Grafoloji dairesinden hem de talimat yolu ile Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlileri vasıtası ile rapor alındığı, raporlara göre imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı yönünde kesin kanaat oluşmadığı görülmektedir.Her iki raporun da mukayese belgeleri incelendiğinde mahkeme huzurunda alınan imzalar hariç olmak üzere tamamı fotokopi belgeler ile inceleme yapıldığı , mukayese belgelerin asıllarının celbedilmediği , ayrıca mukayese imzaların büyük bölümünün imzası inkar edilen belgeden sonraki tarihleri taşıdığı , yakın ve daha eski tarihli belge asıllarının toplanmadığı ve incelenmediği görülmüştür.Sahtecilik iddiası bulunan kambiyo senedi hakkında yargılamanın ispat külfeti ve inceleme adımlarını oldukça net olarak ortaya koyan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Esas NO:2017/19-1656 ve KARAR NO: 2019/548 sayılı ilamında açıklandığı üzere “….Bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda, 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında bir “sahtelik iddiası” söz konusu olur. 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesine ilişkin gerekçede bu husus “Maddenin kenar başlığında “Yazı veya imza inkârı” ibaresi birlikte kullanılmıştır. Her iki husus uygulamada sahtelik iddiası olarak adlandırılan durumu ifade etmektedir” şeklinde belirtilmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1792).Öte yandan, bir senetteki imzanın inkâr edilmesi hâlinde, mahkemenin imzanın sahte olup olmadığı konusunda kendiliğinden araştırma yapması gerekir. Bu araştırma ve incelemenin sırası ise 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde düzenlenmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T., s. 1794).Buna göre; bir senedin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak ve aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak karar verilir (m. 211/1).Hâkim ilk önce inkâr edilen imza hakkında tarafları dinler ve tarafların gösterdikleri delillerle bir kanaat edinmeye çalışır. Bu şekilde yeterli kanaat sahibi olması halinde senedin kabul veya reddine karar verir.İmzayı inkâr eden taraf duruşmada hazır değilse, hâkim imzayı inkâr eden tarafı isticvap eder. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle senedin sahteliği hakkında bir karar verir (m. 211/a.c.1 ve 2).Yukarıdaki şekilde yapılan incelemeye rağmen sahtecilik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa hâkim bilirkişi incelemesine karar verir (m.211/b.c.1). Bilirkişi incelemesi yapılmadan önce mevcutsa, o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirtilir (m.211/b,c. 2).Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir (m. 211/b), (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 350 vd.). 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T., s. 1795).
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, her ne kadar mahkemece, davacıya imza incelemesine esas belge asıllarını ibraz etmesi ya da bulundukları yerin bildirilmesi hususunda kesin süre verilmiş ise de kambiyo senedindeki imzanın keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir. Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.İncelemenin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Mahkemece mukayese belge toplanmasında ve isticvapta HMK ya uygun yöntemin takip edilmediği, tarih ve içerik olarak yetersiz belge toplandığı ve eski tarihli belge toplanmadığı ve belge asılları yerine fotokopilerinin incelendiği, bu hususta belge sunmak üzere ispat yükü kendisinde olan davalı yana ihtarlı süre verilmediği görülmekle eksik incelemeye dayalı olarak denetime elverişsiz rapora göre karar verilmiş olmakla davalı yanın diğer istinaf gerekçeleri bu nedenle incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf talebinin KABULÜNE ; İlk derece mahkemesi kararının HMK 353/1 – a – 6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davalı yanca yatırılmış olan 510,00 TL nisbi karar harcının talebi halinde davalı yana iade edilmesine 3- Davalı yanın istinaf gideri olan başvuru harcı gideri 85,70 TL, ve posta gideri 24,00 TL ve 1 tebligat gideri 11,00 TL olmak üzere toplam 120,70 TL nin davacıdan alınıp davalı yana verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair;dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 madde gereğince KESİN olmak üzere 16/01/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.