Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3649 E. 2020/1238 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3649 Esas
KARAR NO : 2020/1238 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2017
NUMARASI : 2014/663 E., 2017/228 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin protokol tarihinde temsil ve ilzama yetkili hakim ortağı olan … ile … arasında imzalanan protokol başlıklı 13/06/2000 tarihli sözleşme ile …’un davacı şirkette bulunan %50 hissesinin … devri hususunda anlaşma sağlandığını, şirketin bedelinin 4.000.000 USD olarak gösterildiğini, söz konusu hisse devrinin gerçekleşmesinden sonra şirketin borca batık olduğunu anlayan … tekrar … ile bir araya geldiğini bu kere yine 17/02/2001 tarihli protokol başlıklı sözleşme ile … ve kardeşi … davacı şirketteki %25 hissesini … devrettiklerini, protokolde şirketin ve …’un tüm borçlarının tek tek liste halinde belirtildiğini, akabinde şirketin borçlarını ödeyerek durumunu düzelttiğini, bunun üzerine …’un protokoller gereği verdiği hisse devrinin iptali için dava açtığını, davalardan sonuç alamayınca bu kerre … ve birlikte hareket eden davalı … başka bir yol denediklerini, buna göre lehdarı …, borçlusu … AŞ yazılı 30/03/2000 tanzim tarihi olan vadeleri 29/12/2006, 29/12/2007, ve 29/12/2008 olan her biri 750.000 USD tutarlı bonolar tanzim edilerek … tarafından şirket kaşesine atılan imzalar ile … tarafından ciro edilmek suretiyle, … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile toplam 2.250 USD tutarlı bonoların icra takibine konulduğunu ve davacı şirketin ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini, bu bonolara tanzim tarihinden 6-7-8 sene sonra vade konulduğunu ve tanzim tarihinden dokuz buçuk sene sonra vadelerden üç yıl sonra takip başlatıldığını, senetleri sahte olarak eski tanzim tarihi atılarak işleme konulduğunu, bu eylemin evrakta sahtecilik suçu olduğundan suç duyurusunda bulunduklarını, …’un hazırlık aşamasındaki ifadesinde senetlerin 1999 senesinde …’ya yaptırdığı kireç fırının beton ayakları yapım işi için verildiğini, söz konusu işin … tarafından yapılmadığını, senedin tanzim tarihinde senede pul yapıştırma zorunluluğu olduğu halde niçin pul yapıştırılmadığını …’un açıklamayamadığını, senetlerden nakden ibaresi olmasına rağmen malen olduğunun beyan edildiğini, …’nın söz konusu senedin …’ye ciro ettiğini, her üç davalının birlikte hareket ederek evrakta sahtecilik suçunu işlediğini belirterek, söz konusu senetlerden dolayı müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, senetlerin iptaline ve %40 kötü niyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, senetlerin tanzim tarihi olan 30/03/2000 tarihinde …’un davacı şirkette tek başına temsilci olduğunu, senetler üzerindeki imzanın …’un eli ürünü olduğunu, bu konuda taraflar arasında çekişme bulunmadığını, davacı şirket kayıtlarında senedin yer almadığı iddiasının davacı şirketin borçlu olmadığını göstermeyeceğini, davacının iddialarını yazılı belge ile kanıtlaması gerektiğini senet üzerinde damga pulunun bulunmamasının senedin geçerliğine etki etmeyeceğini, müvekkilinin senette ciranta konumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile , söz konusu senetlerin müvekkilinin davacı şirketin temsilcisi olduğu dönemde imzalandığını, şirketin borcundan dolayı düzenlendiğini, davacının müvekkili hakkında menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi davacı ile davalı arasında dava konusu borç ile ilgili olarak hukuki ilişkinin de bulunmadığını, müvekkiline husumet düşmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişmiştir.Davalı … tarafından herhangi bir cevap dilekçesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; ” davanın, menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde, … tarafından …. AŞ ve … hakkında 29/12/2006 vade tarihli 750.000 USD bedelli senet nedeniyle işlemiş faizde dahil olmak üzere toplam 791.589,00 USD için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, senet fotokopisi incelendiğinde, 30/03/2000 tanzim tarihli senedin keşidecisinin …. AŞ olduğu, lehtarın …, senet vadesinin 29/12/2006 bedelinin 750.000 USD olduğu, söz konusu senedin … tarafından …’ye ciro edildiğinin görüldüğü, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya alınıp incelendiğinde, … tarafından …. AŞ ve … hakkında 29/12/2007 vade tarihli 750.000 USD bedelli senet nedeniyle işlemiş faizde dahil olmak üzere toplam 776.589,00 USD için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, senet fotokopisi incelendiğinde, 30/03/2000 tanzim tarihli senedin keşidecisinin … AŞ olduğu, lehtarın …, senet vadesinin 29/12/2007 bedelinin 750.000 USD olduğu, söz konusu senedin … tarafından …’ye ciro edildiğinin görüldüğü, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya alınıp incelendiğinde, … tarafından …. AŞ ve … hakkında 29/12/2008 vade tarihli 750.000 USD bedelli senet nedeniyle işlemiş faizde dahil olmak üzere toplam 761.589 USD için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, senet fotokopisi incelendiğinde, 30/03/2000 tanzim tarihli senedin keşidecisinin … AŞ olduğu, lehtarın …, senet vadesinin 29/12/2008 bedelinin 750.000 USD olduğu, söz konusu senedin … tarafından …’ye ciro edildiğinin görüldüğü, İstanbul 4 Ağır Ceza Mahkemesine ait 2012/38 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmış olup , kesinleşmiş şerhli ilam sureti alınıp incelendiğinde, katılanın …, sanıkların …, … , … olduğu atılı suçun kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişilerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık olduğu, yapılan yargılama sonunda verilen karardaki gerekçe incelendiğinde ” Sanık … …. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortağı olduğu, sanık ile katılan arasında yapılan 13.06.2000 tarihli protokol ile şirket hissesinin %50 ‘sinin sanık … tarafından katılan’a devredildiği, 10.07.2000 tarihinde şirket yönetim kurulunun şirket merkezinde toplanarak görev taksiminde bulundukları, yönetim kurulu başkanlığına katılan … seçildiği, katılan … ile sanık … şirket kaşesi altına atacağı müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine oy birliği ile karar verildiği, bu kararın 21.07.2000 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ,katılan … 17.02.2001 tarihinde yapılan protokol ile sanık … ve … şirket hisselerinin %25’ni devraldığı, bu protokolde şirketin ve sanık … ödenmeyen şahsi borçlarının listesinin yapıldığı, protokole göre şirketin ve sanık … ödenmeyen borçlarının şirket tarafından ödeneceğinin protokola bağlandığı, 2009 yılında sanık …’nin İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyaları ile borçlusu … Sanayi ve Ticaret A.Ş. olan tanzim tarihleri 30.03.2000 vade tarihleri 29.12.2006,29.12.2007 ve 29.12.2008 tarihleri olan sanık … Emrine düzenlenen üç adet suça konu senetlerin takibe koyduğu, katılanın tüm aşamalarda suça konu senetlerin sanık … Orhan’ın şirketi temsil yetkisinin sona ermesinden sonra sahte olarak düzenlendiğini beyan ettiği, sanık … Orhan’ın savunmasında 1999-2000 yıllarında şirketin Beykoz Ayazma İshaklı Köyündeki fabrika yerinde ilave kireç fırınlarını ve betonarme grubunu yaptırdıklarını bu işin betonarme grubunu ve diğer işleri sanık …’nın yaptığını 1999 yılında depremden dolayı mali krize girdiklerini bu nedenle bu iş karşılığında sanık …’ya vade farkı da hesaplanarak uzun vadeli suça konu olan üç adet 750.000 dolar olan toplam 2.250.000 dolarlık senetleri verdiğini, senetleri şirket yetkilisi olarak imzaladığını, şirket kaşesini de basarak sanık …’ya verdiğini, suça konu senetleri verdiği tarihte şirkette tek başına imza yetkisinin olduğunu savunduğu, sanık …’nın da savunmasında Sanık … savunmasını doğruladığı, senetleri fiili ortağı olan ve kendisini finansman yönden destekleyen Sanık … ‘ye 2005 yılında borcuna karşılık olarak verdiğini beyan ettiği,sanık …’nin de sanık … Andının savunmasını doğruladığı, … Şirketinde çalışan tanıklar … sanık …’yı tanımadıklarını, inşaatta hiç görmediklerini, fırının beton dökme işinin yapılması ile bir müteahhitle anlaşılmadığını, maddi sıkıntılar sebebiyle inşaatın tamamlanmadığını beyan ettikleri, her ne kadar Üsküdar C. Başsavcılığının 24/01/2011 ve 2009/25897 soruşturma numarasıyla sanıklar hakkında”… senetler üzerinde yaptırılan inceleme ile senetlerin …’un eli mahsullü olduğu, senetler üzerindeki bilgilerde herhangi bir değişiklik, tahrifat ve taklit yapılmadığı anlaşılmakla sahtecilik suçunun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle resmi belgede sahtecilik suçundan takipsizlik kararı verilmiş ise de 17.02.2001 tarihinde yapılan protokol de şirketin ve sanığın şahsi borçlarına ait çek ve senetlerin tek tek yazıldığı, ancak söz konusu protokolde suça konu senetlerin bulunmadığı,30/03/2000 tanzim tarihli olan senetlerin 29/12/2006, 2007 ve 2008 vadeli olarak çok uzun süre vade tarihi belirlenmesi, ayrıca 2000 tarihli senetler üzerinde dosyada mevcut başka aynı tarihli senetlerde bulunan damga pulunun olması mecburiyeti olduğu halde bu senetlerde pul olmadan imzalanmış olması, senetlerin vade tarihlerinin 2006,2007,2008 yılları olmasına rağmen 2009 yılında takibe konulması, birlikte değerlendirildiğinde suça konu senetlerin, üzerindeki tanzim tarihi olan 30/03/2000 tarihinde düzenlenmediği, sanık … Orhan’ın şirketi temsil yetkisinin sona ermesinden sonra düzenlendiği vicdani kanısına varıldığından sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmiştir. ” denilerek, Sanıklar; …, … ve … ‘ye yüklenen nitelikli dolandırıcılık suçunun sabit olduğu vicdani kanısına varıldığından eylemlerine uyan 5237 Sayılı TCK 158/1-d maddesi gereğince (aynı yasanın 61/1 maddesindeki kıstaslar çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; suçun işlenmesindeki özellikler, suça konu senetlerin 3 adet oluşu ve miktarlarının yüksek oluşu dikkate alınarak alt sınırdan takdiri oranda uzaklaşılmak suretiyle) takdiren ve artırılarak 4 er yıl hapis ve 400 er gün adli para cezasına mahkumiyetlerine, dair hüküm kurulduğu, verilen hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23 Ceza Dairesinin 10/11/2016 tarih 2016/9539 Esas , 2016/583 Karar sayılı ilamla onandığı ve söz konusu kararın 10/11/2016 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, Yargıtay ‘ın yerleşik uygulamasına göre, dolandırıcılık , hile, tehditle senet alma nedenlerine dayalı menfi tespit davalarında açılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği, mahkemece dolandırıcılık iddiası ile açılan kamu davasının neticelenmesinin bekletici mesele yapılmış olup, Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davacı şirketin eski temsilcisi olan …’un şirketteki temsil yetkisinin sona ermesinden sonra şirketi borçlu gösteren senet düzenleyerek senetlere 30/03/2000 tarihinin yazıldığı, yine yapılan yargılama sonunda … ‘un diğer sanıklarla birlikte hareket ederek, söz konusu senedi sahte olarak düzenlediği sübut bulduğundan davacı şirketin söz konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığının ortaya çıktığı, Ağır Ceza Mahkemesine ait ilam mahkeme açısından bağlayıcı olduğu, senedi düzenleyen …’un şirket kaşesini basarak şirketi borçlandırması ve …’nın senette lehtar olması …’ninde ciranta olup senedi icraya koyması nedeniyle açılan menfi tespit davasında her üç davalınında davalı sıfatının bulunduğunun açık olduğu, davacının senetlerin iptal edilmesi hususunda da talebi olduğundan, Ağır Ceza Mahkemesince emanete alınan senetlerin arkalı önlü fotokopileri alınarak dosyaya konulduğu, bu senetler incelendiğinde, en son cirantanın … olup … dışında kalan başka ciranta olmadığı, senedin keşidecisi lehtarı ve cirantasının açılan davada davalı konumunda olması da dikkate alınarak senedin iptali talebinin de kabulüne karar vermek gerektiği, davacı tarafın davalılardan takip tarihleri dikkate alınarak %40 oranında kötü niyet tazminatı talep etmiş isede İİK 72.maddesine göre, 72/5.fıkrasına göre, kötü niyet tazminatı ancak senedi icraya koyan alacaklı hakkında verilebileceği hükmüne yer verildiği, kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesine ait ilam incelendiğinde her üç davalının el birliği halinde dolandırıcılık fiilini işledikleri anlaşıldığından, senedi takibe koyan …’nin kötü niyet tazminatı ödemesi gerektiği sonucuna varıldığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2006 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan, aynı icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2007 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi …Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan, aynı icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2008 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi …Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline, davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin seneti takibe koyan davalı … yönünden kabulü ile, takip tarihleri dikkate alınarak %40 oranında hesaplanan 1.364.311,54 TL kötü niyet tazminatının …’den alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar hakkında kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle “….uyuşmazlık bakımından sadece ağır ceza mahkemesi kararının tek başına hükme esas teşkil edemeyeceği, bununla birlikte ispat külfetinin davacı yanda da olduğu nazara alınarak davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde defter incelemesi yapılması gerektiğini talep etmemize rağmen; mahkemece bu taleplerimiz dikkate alınmadan karar verilmiştir. Bilindiği üzere, HMK 222. maddesi ticari uyuşmazlıklar bakımından önemli bir düzenleme getirerek “karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü düzenlemiştir. Mahkemece, huzurdaki dava kapsamında davacının ticari şirket olması, tarafımızca da ticari defter ve kayıtlara dayanılmasına, dava konusu senetlerin ticari bir borç nedeniyle keşide edilmiş olduğunun belirtilmesine rağmen; mahkemece bu yönde irdeleme yapılmaması, gerekçeli kararında da bu hususlara değinilmemiş olması açıkca alınan kararın hukuka aykırı olduğunu göstermektedir. Bu tür uyuşmazlıklarda emsal Yargıtay kararları ceza dava dosyası ile birlikte ticari defter ve kayıtların irdelenmesi neticesinde edinilen kanaate göre karar verilmesi gerektiğini açıkca kabul etmektedir. Tarafımızca ticari defter ve kayıtların incelenmesi hususunda 19/01/2017 tarihli celsede talepte bulunulduğunda davacı yan “davalıların istenilmesi istedikleri ticari defterler davalı …” uhdesindedir” diyerek, defter ve kayıtların incelenmemesi yönünde görüş bildirmemkle birlikte yargısal süreci uzatabilmek ve gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için defter ve kayıtların kendilerinde olmadığını beyan etmişlerdir. Davacı yanın bu beyanları, diğer dava dosyalarındaki beyanları ile çelişmektedir. Davacı yan, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 E. sayılı dosyası kapsamında sunmuş olduğu 21/08/2013 tarihli beyan dilekçesinde, davacı şirketin 1998/1999/2000 tarihli ticari defter ve kayıtlarını inceleyerek, kendince tespit ettiği borç miktarılarını mahkemeye bildirmiştir. (ağır ceza mahkemesince ticari defter ve kayıtlar üzerinde defter ve kayıtların incelenmesine karar verilmiş ancak mahkemeye ilgili defter ve kayıtlar sunulmamış, mahkeme defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmadan karar verilmiştir) Bir diğer ifadeyle davacı yan bir yandan bir dosyada ticari defter ve kayıtların kendilerinde olmadığını, diğer yandan da başka bir dosyada ticari defter ve kayıtların kendilerinde olduğunu beyan etmiştir.Bu da delil gizleme mahiyetindedir. Davacı yanca, gerek ceza mahkemesi dosyasında, gerekse de huzurdaki davada ispat yükü üzerine düşmesine rağmen iddiasını ispatlayacak başkaca herhangi delil sunmamış, ticari defter ve kayıtların incelenmesi bakımından da üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, mahkemeye aldatıcı beyanda bulunmuştur. mahkemenin tek gerekçesi İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 E. sayılı dosyası kapsamında verilen karardır. Ancak mahkemece sadece İst. 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 E. sayılı kararından söz edilirken kararın içeriğinin yeterli derece tartışılmaması, dava konusu senetlerle ilgili diğer dava dosyalarından bahsedilmemesi açıkca eksik inceleme yapıldığının göstergesidir. …” denilmek suretiyle kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.Davacı yan istinaf dilekçesinde ; tüm davalılar hakkında kötüniyet tazminatı talep etmelerine rağmen ; sadece senedi icraya koyan davalı yönünden kötüniyet tazminatı verilmesinin ve diğer davalılar açısından bu tazminatın verilmemesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bu yönüyle kaldırılıp esas hakkında hüküm kurulmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava; takibe konu senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava konusu senetlerle ilgili olarak yürütülen ceza soruşturmasında; İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/38 Esas ve 2015/276 Karar sayılı dosyasında verilen hükümde “….Sanık … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin ortağı olduğu, sanık ile katılan arasında yapılan 13.06.2000 tarihli protokol ile şirket hissesinin % 50’sinin sanık … tarafından katılan’a devredildiği, 10.07.2000 tarihinde şirket yönetim kurulunun şirket merkezinde toplanarak görev taksiminde bulundukları, yönetim kurulu başkanlığına katılan … seçildiği, katılan … ile sanık … şirket kaşesi altına atacağı müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine oy birliği ile karar verildiği, bu kararın 21.07.2000 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, katılan … 17.02.2001 tarihinde yapılan protokol ile sanık … ve … şirket hisselerinin % 25’ni devraldığı, bu protokolde şirketin ve sanık … ödenmeyen borçlarının şirket tarafından ödeneceğinin protokole bağlandığı, 2009 yılında sanık …’nin İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyaları ile borçlusu … Sanayi ve Ticaret A.Ş. Olan tanzim tarihleri 30.03.2000 vade tarihleri 29.12.2006. 29.12.2007 ve 29.12.2008 tarihleri olan sanık … Emrine düzenlenen üç adet suça konu senetlerin takibe koyduğu, katılanın tüm aşamalarda suça konu senetlerin sanık … Orhan’ın şirketi temsil yetkisinin sona ermesinden sonra sahte olarak düzenlendiğini beyan ettiği, sanık … savunmasında 1999-2000 yıllarında şirketin Beykoz Ayazma İshaklı Köyündeki fabrika yerinde ilave kireç fırınlarını ve betonarme grubunu yaptırdıklarını bu işin betonarme grubunu ve diğer işleri sanık …’nın yaptığını 1999 yılında depremden dolayı mali krize girdiklerini bu nedenle bu iş karşılığında sanık …’ya vade farkı da hesaplanarak uzun vadeli suça konu olan üç adet 750.000 dolar olan toplam 2.250.000 dolarlık senetleri verdiğini, senetleri şirket yetkilisi olarak imzaladığını, şirket kaşesini de basarak sanık …’ya verdiğini, suça konu senetleri verdiği tarihte şirkette tek başına imza yetkisinin olduğunu savunduğu, sanık …’nın da savunmasında Sanık … savunmasını doğruladığı, senetleri fiili ortağı olan ve kendisi finansman yönden destekleyen Sanık …’ye 2005 yılında borcuna karşılık olarak verdiğini beyan ettiği, sanık …’nin de sanık … Andının savunmasını doğruladığı, … Şirketinde çalışan tanıklar … sanık …’yı tanımadıklarını, inşaatta hiç görmediklerini, fırının beton dökme işinin yapılması ile bir müteahhitle anlaşılmadığını, maddi sıkıntılar sebebiyle inşaatın tamamlanmadığını beyan ettikleri, her ne kadar Üsküdar C.Başsavcılığının 24/01/2011 ve 2009/25897 soruşturma numarasıyla sanıklar hakkında “….senetler üzerinde yaptırılan inceleme ile senetlerin …’un eli mahsullü olduğu, senetler üzerindeki bilgilerde herhangi bir değişiklik, tahrifat ve taklit yapılmadığı anlaşılmakla sahtecilik suçunun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle resmi belgede sahtecilik suçundan takipsizlik kararı verilmiş ise de 17.02.2001 tarihinde yapılan protokol de şirketin ve sanığın şahsi borçlarına ait çek ve senetlerin tek tek yazıldığı, ancak söz konusu protokolde suça konu senetlerin bulunmadığı, 30/03/2000 tanzim tarihli olan senetlerin 29/12/2006, 2007 ve 2008 vadeli olarak çok uzun süre vade tarihi belirlenmesi, ayrıca 2000 tarihli senetler üzerinde dosyada mevcut başka aynı tarihli senetlerde bulunan damga pulunun olması mecburiyeti olduğu halde bu senetlerde pul olmadan imzalanmış olması, senetlerin vade tarihlerinin 2006, 2007, 2008 yılları olmasına rağmen 2009 yılında takibe konulması, birlikte değerlendirildiğinde suça konu senetlerin üzerindeki tanzim tarihi olan 30/03/2000 tarihinde düzenlenmediği, sanık … şirketi temsil yetkisinin sona ermesinden sonra düzenlendiği vicdani kanısına varıldığından sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmiştir. ….” denilmiştir. Bu mahkumiyet kararı Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 10/11/2016 tarih ve 2016/ 9539- 9583 Esas ve Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.Ceza mahkemesinin maddi vakıaya dair tespiti hukuk mahkemesini bağlayıcı niteliktedir. Ceza mahkemesinde senetlerin yetkisi sona eren davalı … tarafından sonradan doldurulup piyasaya sürüldüğü, diğer davalı … ve …’nın da bu şuça iştirak ettikleri kabul edilmiş ve bu kabul kesinleşmiştir.Bu nedenle ilk derece mahkemesinin menfi tespit talebi hakkındaki kararı yerindedir.Yine takip hukuku açısından İİK 72. Maddeye göre ; kötüniyet tazminatı sadece takibi yapan alacaklı yan aleyhine verilebilecek bir tazminat olmakla ; sadece … için tazminata hükmedilmesi de yerinde olup, davacı yanın istinaf başvurusu da yerinde değildir.İstinaf incelemesi sırasında davalı …’un 12/12/2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmış olup, bu aşamada taraf teşkili için Amasya Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/707 Esas sayılı dosyasından verilen veraset ilamı getirtilmiş ve bu ilama göre mirasçılar davaya dahil edilmiş ve tüm mirasçılara tebligat yapılarak ; mirasçıların tamamı adına vekillerince vekaletname sunulduğu anlaşılmış ve usulü eksiklik giderilmiştir.Bu nedenle davacı yanın istinaf başvurusu reddedilmiş, davalı yanın istinaf başvurusu da reddedilmekle birlikte davalının istinaf aşamasında vefatı nedeni ile HMK 355. Maddeye göre resen kararın kaldırılmasına, taraf teşkili sağlanarak ilk derece mahkemesine açılan dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Davalı … mirasçıları ile davalı …’nın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE ; İlk derece mahkemesi kararının HMK 355 ve 353 / 1-b -3 maddesi gereğince RESEN KALDIRILMASINA 3-İlk derece mahkemesine açılan davada A. Davanın kabulüne, Davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2006 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi …Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan , İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2007 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan , İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına dayanak yapılan 30/03/2000 tanzim 29/12/2008 vadeli 750.000 USD bedelli, keşidecisi…. Sanayi ve Ticaret AŞ , lehtarı … olan senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline,B – Davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin seneti takibe koyan davalı … yönünden kabulü ile, takip tarihleri dikkate alınarak %40 oranında hesaplanan 1.364.311,54 TL kötü niyet tazminatının …’den alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı ve dahili davalılar hakkında kötü niyet tazminat talebinin reddine C – Bu dava sebebiyle alınması gereken 226.003,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 47.576,10 TL nin mahsubu ile bakiye 178.427,68 TL nin davalılardan ve dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, ( dahili davalıların miras paylarının gözetilmesine)D.-Davacı vekili vekille temsil edildiğinden 120.660,75 TL vekalet ücretinin davalılardan ve dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ( dahili davalıların miras paylarının gözetilmesine)E-Davacı tarafından yatırılan 47.576,10 TL peşin harcın davalılardan ve dahili davalılardan ve dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ( dahili davalıların miras paylarının gözetilmesine)
F-Davacı tarafından yapılan 96,90 TL yargılama giderinin davalılardan ve dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, ( dahili davalıların miras paylarının gözetilmesine)G–Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın davacıya karar kesinleştiğinde iadesine, İSTİNAF YARGILAMASINDA 4-Davacı yanca yatırılması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alının 31,40 TL nin mahsubu ile eksik 23,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 5-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına 6- Alınması gereken 226.003,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 56,438,17 TL ve 31,40 TL ve 31,40 TL olmak üzere 169.502,81 TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına ( dahili davalıların miras paylarının gözetilmesine)7-Müteveffa davalı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri nin ve diğer davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 8- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 09/07/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.