Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3646 E. 2020/64 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3646 Esas
KARAR NO : 2020/64 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2016
NUMARASI : 2015/84 E., 2016/863 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/01/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili … AŞ nin 10/05/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalayıp bu sözleşmeye istinaden kredi kullandıklarını, krediyi gününde ödemediklerinden müvekkilinin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davalılarca borca itiraz edildiğinden İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında borca ve faize yapılan itirazların iptal edilerek takibin devamına, davalıların %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve ücreti vakeletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalıların cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davanın, bankacılık işlemlerinden kaynaklı itirazın iptali davası olduğu, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalılar aleyhine 05/05/2014 tarihli kredi sözleşmesi nedeniyle İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/488 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı gereğince takip başlatıldığı, davalıların takibe ihtarnamedeki borç tutarı ile takip tutarının farklı olması, ihtarnamenin kendilerine tebliğ olmaması ve diğer sebeplerle borcun tamamına itiraz ettikleri, bu nedenle davacı tarafın eldeki davayı açtığı, davacı banka ile davalılardan kredi lehdarı asıl borçlu ….Limited Şirketi ile müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatı ile diğer davalılar arasında 10/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden rotatif şekilde işleyen nakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, 05/05/2014 tarihinde 187.744,10-TL nakdi ve 6.720.00-TL gayrinakdi alacak üzerinden borcun kat edildiği ve alınan ihtiyati haciz kararı gereğince icra takibine girişildiği, dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 10/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda de belirlendiği üzere davalıların 08/05/2014 tarihinde temerrüde düştükleri, bilirkişi raporuna ekli asıl borçlu ile davacı banka ile imzalanan “Kredi Kullanım Talimatı Örneği” nde rotatif krediler için %13 kredi faizinin kabul edildiği, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin temerrüt başlığı altındaki hükümlerinde; bankaca ticari kredili mevduat faizi için uygulanan kredi faiz oranına 20 puan ilavesi ile bulunacak faiz oranının temerrüt faizi olarak tatbik edileceğinin kabul edildiği, buna göre temerrüt faiz oranının %33 olarak belirlendiği, davacı bankaca 57.484,06-TL nin tahsil edildiği, buna göre davacı bankanın 23/10/2014 takip tarihi itibarıyla; 130.276,04-TL asıl alacak, 203,39-TL akti faiz, 20.958,76-TL si temerrüt faizi, 1.058,11-TL si BSMV, 330,00-TL si ihtar masrafı, 70,50-TL si ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 152.896,68-TL alacaklı olduğu, davacı bankanın, müşteri nezdinde olup, halen aktif durumdaki 4 adet çek yaprağı için yasal yükümlülük bedeli olan (4×1.120)=4.480.00-TL tutarındaki gayri nakdi alacağı için, banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesi talebinde bulunabileceği; ancak davacı tarafça bu miktarın da nakdi alacaklarla birlikte asıl alacak miktarına ilave edildiği, bu tatarın nakdi alacaklarla birlikte asıl alacak miktarı içerisinde talep edilemeyeceğinden reddi gerektiği, müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalıların 23/10/2014 takip tarihi itibariyle sorumlu olacakları borç miktarının, kefaletin fer’ i bir akit olup, kefilin sorumluluğu, asıl borçlunun sorumlu olduğu miktardan fazla olamayacağından, davalı kefillerin de asıl borçlu gibi 152.896,68-TL borçtan sorumlu olmaları gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, İstanbul …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalılardan 130.276,04TL asıl alacak, 203,39TL akti faiz, 20.958,76TL si temerrüt faizi, 1.058,11TL si BSMV, 330,00TL si ihtar masrafı, 70,50TL si ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 152.896,68TL miktar yönünden alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak olan 130.276,04TL kısmının takipten itibaren %33 temerrüt faizi, %5 BSMV ve faizin %15 oranında KKDF si uygulanmak kaydıyla takibini devamına, fazlaya ilişkin miktarın reddine, alacağın %20 si üzerinden hesap edilen 30.579,33TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Yerel Mahkemenin 10.06.2016 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alması yerinde değildir. Bilirkişi raporu, tarafların sözleşme hükümlerini ve faiz oranlarını serbestçe belirleyebileceği kuralı gözetilmeksizin oluşturulmuştur. HGK’ nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı Kararında da vurgulandığı üzere Mahkemece yapılacak iş; alacaklı tarafa da uygulanmasını talep ettiği faiz oranları ile ilgili bankaları bildirmesi imkanı sağlandıktan sonra ve taraflarca bildirilen hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranları esas alınarak, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının, gerektiğinde farklı bir bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. Bu ilkelere uygun hesaplama içermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, verilen kararın kaldırılması gerekmektedir.Yerel Mahkemenin 194.464,10 TL asıl alacak üzerinden %44,24 lük faiz taleplerimiz karşılıksız bırakılarak 152.896,68-TL asıl alacağa işletilecek %33 faiz oranını kabulü hukuka aykırıdır. Dava süreci ile alacağına kavuşması engellenen Müvekkilin yanlış faiz hesaplaması sonucunda alacaklı olduğu tutar kaybettirilmiştir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe itirazın iptali davasıdır.Mahkemece banka kayıtları, sözleşme ve hesap ekstreleri, ihtarname ve icra dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı yan alacağı temlik almış ve istinaf talebinde bulunmuş ve istinaf gerekçesi olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda uygulanan faizin sözleşmeye aykırı olduğunu gerekçe yapmıştır.Gerek fiziki dosya ve gerekse UYAP kayıtları incelendiğinde davacı yanın bilirkişi raporunu tebliğ aldığı ve iki haftalık yasal sürede rapora yönelik hiçbir itiraz ileri sürmediği görülmektedir.Bu durumda davacı yanın rapordaki hesaplamaya itiraz etmediği, kabulünde olduğu, bu durumun karşı taraf açısından da usulü kazanılmış hak oluşturduğunun kabulü zorunludur.Bu nedenle davacı yanın karara hesaplamaya yönelik olarak yaptığı isnif başvurusu yerinde olmadığından HMK 355. madde uyarınca yapılan incelemede, kamu düzenine ilişkin bir hatalı uygulamaya da rastlanmadığından istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusu HMK 353/b-1 madde gereğince yarinde görülmediğinden ESASTAN REDDİNE 2-Davacı şirket harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına
3-Davacının istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı 17/01/2020 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.