Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3600 E. 2020/168 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3600 Esas
KARAR NO: 2020/168 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2017
NUMARASI: 2015/198 E. – 2017/57 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 27/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; … Grubunun 2013 yılında iflas ettiğini, .. A.Ş.’nin … markasının Türkiye’deki her türlü marka kullanım haklarını Alman menşeili … şirketinden devraladığını ve 27/01/2014 tarihinden itibaren TP nezdinde tescilli marka olduğunu, davalının “…” isim ve markasını kullanmasının hukuka aykırı olduğunu, “…” markasının Türkiye’de tüm kullanım haklarının müvekkiline ait olduğunu, davalının kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye cevaben, söz konusu tecavüzü inkar etmeyerek, … AŞ ile aralarında imzalanan 08/11/2012 tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca “…”in marka haklarını kullanabileceğini ifade ettiğini, bu olaylar neticesinde İskenderun 2. SHM’nin 2015/3 D.iş sayılı dosyası üzerinden davalının haksız bir şekilde faaliyet gösterdiği adreste inceleme yaptırıldığını ve alınan tespit raporunda, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiği ve haksız rekabete yol açtığının tespitinin yapıldığını, bayilik sözleşmelerinde taraflardan birinin iflası halinde işin sona ereceğini, … AŞ’nin iflası dolayısıyla artık geçerli olmayan bir sözleşmeye istinaden markayı haksız kullandıklarını, bu nedenlerle davalı ile dava dışı … A.Ş. Arasında akdedilmiş olan bayilik sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine, müvekkilinin marka hakkına tecavüzünün önlenmesine, şimdilik 1.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, müvekkilinin markasının haksız olarak kullanıldığı ürünlere el konulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada husumetin bulunmadığını, davacının sözleşme yapmış olduğu Türkiye’deki … firmasına husumetin yöneltilmesi gerektiğini, kendilerinin Türkiye’deki bu firmadan usulüne uygun sözleşme ile Franchising aldıklarını ve Kasım 2015’e kadar sözleşme sürelerinin devam ettiğini bu süreden sonra markanın kullanımının bulunmadığını, Türkiye’deki bahsedilen şirketin iflas sürecinin halen devam etmesinden kaynaklanan borç ve alacaklarının takip yetkisinin iflas masasına ait olacağını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli 2015/198 E. – 2017/57 K.sayılı kararıyla; “davalının bayilik sözleşmesi imzaladığı … AŞ’nin iflası sonrasında marka sahibi olan davacı tarafından gönderilen ihtarnameye rağmen davacı markasını kullanmaya devam ettiği, İskenderun 2. SHM’ce yapılan tespit ile de markanın kullanıldığının belirlendiği, davalının dava dışı müflis şirketle 03/11/2012 tarihinde 3 yıllık sözleşme imzalamış olduğu, sözleşmenin normal süresinin 03/11/2015 tarihinde bitmesi gerektiği, ancak dava dışı şirketin iflası sonrasında davacının … markasını Türkiye’de her türlü kullanım hakkını Alman menşeili şirketten devraldığı ve TP nezdinde söz konusu markayı tescil ettirdiği, davalıya 14/11/2014 tarihinde buna ilişkin ihtarname gönderildiği, 03/12/2014 tarihinde davalının ihtarnameye cevap verdiği, alınan bilirkişi raporu ile de her ne kadar davacının KHK 66/c bendi uyarınca yoksun kalınan kazanç olarak emsal lisans bedelini talep etmişse de marka tecavüzü kapsamında kullanıma ilişkin davalının toplam satışının KDV hariç 1.776,73 TL olduğu, sektördeki ortalama %20 kar oranı üzerinden KDV hariç 355,346 TL yoksun kalınan kazanca hükmolunmasının hakkaniyete uygun olacağı” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı ile … AŞ arasında imzalanan 08 Kasım 2012 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile davalının davacının … ibareli marka hakkına tecavüzünün önlenmesine, davalının Hatay/İskenderun adresindeki … markasını taşıyan ürünlerine el konulmasına, bilirkişi tarafından KHK 66/2-b uyarınca hesaplanan 355,34 TL yoksun kalınan kazancın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi zararına yönelik olarak takdiren 1.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi ve maddi tazminat taleplerin reddine, karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 556 sayılı KHK 66/2-c bendi ve 6769 sayılı SMK 151/2-c bendi uyarınca maddi tazminat hesaplanmasını talep ettiklerini, ancak bilirkişi heyetinin, davalının marka tecavüzü nedeniyle elde ettiği haksız kazanca göre hesaplandığını, müvekkili şirket tarafından tescil edilmiş marka ibaresine haiz ürünlerin toplam satış bedelinin KDV hariç 1.776,73 TL olmasının imkansız olduğunu, dikkate alınması gerekenin davalının franchise sözleşmesini davacı müvekkili ile imzalanmış olsaydı davacı müvekkilinin elde edeceği gelir olduğunu, markanın ekonomik değeri ve tecavüz edildiği andaki geçerlilik süresi, tecavüz süresi sırasında markaya dair lisansların sayısı, çeşidi gibi etkenler gözönüne alınarak hakkaniyete uygun bir lisans bedelinin belirlenmesi gerektiğini beyanla maddi ve manevi tazminat yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap vermediği anlaşılmıştır. İskenderun 2.SHM’nin 2015/3 D.İŞ sayılı dosyasında alınan 27.04.2015 tarihli tespit raporunda; davalının … ibareli marka kullandığı, mağazada tespit edilen üzerinde … etiketi bulunan ürünlerin toplam alış fiyatının 2.069,54 TL olduğunu, aleyhine tespit istenen … AŞ’nin 2014 yılı 9 aylık toplam kârının 20.694,43 TL olduğu, bu toplam kârın ne kadarının … ürünlerin satışından elde edilen kâr olduğunun tespit edilmediği, tespit tarihi itibariyle http://www…com internet adresinin raporun yazım tarihi itibariyle kullanılmadığı ancak “…” şeklinde arama yapıldığında davalı adresinin ilk sırada çıktığı, beyan edilmiştir. Davacı adına tescilli … başvuru numaralı 01/02/03/04/06/07/08/09/11/17/19/ 20/21/22.sınıf emtialarında tescilli … markasının 27.01.2014 tarihinde davacı şirkete devredildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı şirket ve yetkililerine Beşiktaş …Noterliğinin 14.11.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilerek markanın 27.01.2014 tarihinde davacıya devredildiği ve marka kullanım haklarını tecavüze son verilmesinin aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği görülmüştür. Davalı tarafça davacı tarafa keşide edilen 03.12.2014 tarihli 32636 yevmiye numaralı cevabi ihtarname de; 08.11.2015 tarihine kadar geçerli bayilik sözleşmesi uyarınca markanın kullanıldığının beyan edildiği görülmüştür. Dosya kapsamında kullanılan 25.07.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; tespit raporuna göre marka tecavüzü kapsamında kalan kullanımları ile ilgili olarak davalının toplam satışının KDV hariç 1.776,73 TL olduğunu, sektördeki ortalama %20 kârlılık oranına göre, tazminat miktarının KDV hariç 355,346 TL olduğunu, beyan etmişler, davacı vekilinin itirazı üzerine alınan 19.12.2016 tarihli heyet raporunda; davacının örnek lisans sözleşmesi sunmadığı ve markanın kullanıldığı bölge bakımından 1 yıl içindeki tüm mevcut satışlarını gösterir fatura ve kayıtlarını sunmadığı, davacının lisansa dayalı tazminat hesabının yapılamadığı bu nedenle davalının fiili kullanımları kapsamında elde ettiği gelir üzerinden tespit edilen miktarın hakkaniyete uygun olduğunun düşünüldüğü, kök rapordaki görüşlerini koruduklarını beyan ettikleri görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin … markasını 27/01/2014 tarihinde devraldığını, davalı tarafça ihtar göndermelerine rağmen markasının izinsiz olarak kullanıldığını beyanla, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, davalı ile … A.Ş. Arasında imzalanan 8 Kasım 2012 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin tespitini ve KHK 66/2-c uyarınca maddi tazminat ve manevi tazminat talep ettiği, ilk derece mahkemesince, KHK 66/2-b maddesi uyarınca maddi tazminata hükmedildiği, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. 6100 Sayılı HMK 26. Maddesinde “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince, bilirkişi raporundaki “emsal lisans sözleşmesi sunulmaması ve davalının marka kullanımına yönelik 1 yıllık satış fatura ve kayıtlarını sunamaması nedeniyle, dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK 66/2-c maddesine göre tazminat hesabı yapılamadığından, tespit raporundaki kayıtlara göre 66/2-b maddesine göre tazminat hesabı yapılmasının, hakkaniyetli olduğu” görüşüne itibar edilerek, davalının fiili kullanımları dikkate alınarak elde ettiği gelir üzerinden tazminata hükmedilmesi, HMK 26. Maddeye uygun ve yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile , mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının istinabe suretiyle incelenerek, ihtar tarihinden dava tarihine kadar ki kullanım süresi dikkate alınarak, markanın lisans sözleşmesi ile kullanılması halinde elde edilecek gelir esasına göre maddi tazminat hesabının yapılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kabule göre de; ilk derece mahkemesince ; davalı ile davada taraf olmayan … A.Ş. arasında imzalanan 8 Kasım 2012 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilerek üçüncü kişi hakkında da hüküm kurulması yerinde görülmemekle birlikte, aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığından bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli 2015/198 E. – 2017/57 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 38,20 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 123,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.