Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3562 E. 2019/2866 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3562 Esas
KARAR NO : 2019/2866
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI : 2014/410 2017/174
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin 06/07/2012 tarihli 92.972,20 TL’lik faturayı davalı adına düzenlediğini, davalının faturada geçen üst taş (fincan) ürününden 26 bin adedine dair 27/07/2012 tarihli 35.100,00 TL bedelli iade faturası düzenlediğini, bu hususun müvekkilince kabul edildiğini, kalan miktar için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya 33.200 adet (cuplock badem) ve 35 bin adet üst fincan taş sipariş ettiklerini, 26 bin adet üst taş fincanın ayıplı olduğunu, bu nedenle 27/07/2012 tarihli iade faturasını düzenlediklerini, davacının geriye kalan 9 bin adet üst fincan taş ile 33200 adet cuplock badem için takip başlattığını, ancak bu kısımların da gizli ayıplı çıktığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını bildirerek davanın reddini istemiş, karşı davasında ise müvekkilinin ayıplı mallar nedeniyle zarara uğradığını, ayıplı malların monte edildiği iskele kalıp elemanlarının ziyan olduğunu, zararın yargılama sırasında tespit edileceğini, şimdilik 15.269,00 TL’nin davacıdan tahsilini istemiştir. Davacı karşı davalı, karşı davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve makine mühendisi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporu içeriğine göre; her iki taraf defterlerinin de takip tarihi itibariyle davacının 51.554,00 TL alacaklı olduğunu gösterdiği gerekçesiyle asıl davanın 51.554,00 TL üzerinden kabulü ile bu miktar üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, bakiye istemin reddine, davalı karşı davacının BK’nun 223.maddesine göre ayıplı olduğunu iddia ettiği badem ve fincanlar ile ilgili ayıp ihbarında bulunmadığı, icra takibinden sonra yapılan ayıp ihbarının dinlenemeyeceği gerekçeleriyle karşı davanın reddine karar verilmiş, kararı davalı – karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin sadece … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunu dikkate aldığını, diğer raporların dikkate alınmadığını, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, bilirkişi tarafından yapılan incelemede dava konusu bağlantı elemanlarının inşaat iskelelerine monte edilmiş şekilde görülmüş olup bağlantı elemanlarının imalatının uygun evsaf ve nitelikte olmadığı, gözle teşhis edilebilecek seviyede ayıplı oldukları yönünde rapor oluşturulduğunu, ancak dava konusu ürünlerdeki ayıbın galvanizleme işlemiyle ortaya çıktığını ve gözle görülür hale geldiğini, bu konuda bilirkişi raporunda herhangi bir açıklama veya bilimsel değerlendirmeye yer verilmediğini, dosyada alınan 07/03/2014 tarihli bilirkişi raporunun 8.sayfasının c bendinde; kırık kısımlarda malzemenin mikro yapısında hatalar olduğunun görüldüğü, durumun gözle görülmeyeceği, ham malzemenin iç yapısının hatalı olması galveniz yapıldığında birleşme yerlerinde gözle görülür duruma gelir ve gizli kusur açığa çıkar şeklinde tespit yapıldığını, buna göre ayıbın gizli ayıp olup galvanizleme işlemiyle ortaya çıktığını, mahkemenin elverişsiz raporu dikkate almadığını, zaten gözle ayıplı olduğu anlaşılan ürünler derhal iade edildiğini, şayet diğer kısmın da gözle görülür şekilde ayıplı olduğu anlaşılsaydı bunları da iade edeceklerini, ayıbın gizli ayıp olduğunu, müvekkilinin ayıp ortaya çıkar çıkmaz bunu da ihbar ettiğini, büyük zararlara uğradığını, denetime elverişsiz ve teknik incelemeden uzak rapora dair hüküm kurulamayacağını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak 08/10/2012 tarihinde 51.554,20 TL asıl alacak olmak üzere toplam 53.744,90 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiği, davacının yetki itirazını kabul ettiği, yeniden İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davalıya ödeme emri çıkarıldığı, davalının da borcun bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu görülmüştür. Takip dayanağı faturanın 06/07/2012 tarihli, 92.972,20 TL bedelli olduğu, içeriğinde ise cuplock badem (33200 adet) ve üst fincan tas (35000 adet ) olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 29/11/2013 tarihli muhasebeci bilirkişi raporunda; her iki taraf defterlerinin takip tarihi itibariyle davacının 51.554,20 TL alacaklı olduğunu gösterdiği, davalı – karşı davacının 03/04/2013 tarihindeki ayıp ihbarının takip ve itirazın iptali davasından sonra olduğu, davalı karşı davacının temerrüde dürüşülmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacı karşı davalının 51.554,20 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Keşif yapılarak mimar bilirkişiden alınan 07/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda; malzemelerin standart olmadığı, bazılarının çatlak, bazılarının içinin ve dışının çapaklı olduğu, dokusunun bozuk olduğu, malzemenin mikro yapısında hatalar bulunduğu, döküm esnasında dökülen sıvı metalin kalıp içinde farklı yollardan gitmesi sırasında sıcaklık düşmesinden dolayı yüzey kaplaması olabileceği, bu durumun gözle görülmeyeceği, ham malzeme hatalı olduğundan galvanizleme yapıldığında birleşme yerlerinde gözle görülür duruma geleceği ve gizli kusurun açığa çıkacağı, sayım esnasında bu malzemelerin 2886 adet olduğu, 2886 adet malzemenin bedelinin KDV dahil 4.597,39 TL olduğu, kalan malzemenin bedelinin ise KDV dahil 9.739,60 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 07/04/2014 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi tarafından sunulan raporda; malzemelerle ilgili ısıl işlem çeltik test raporu ve çatlama test raporu alınması gerektiği, kusurun galvanizlemede meydana geldiği ve bu kusura galvaniz banyosunun çok kirli olmasının neden olduğunun anlaşıldığı, davalı karşı davacının 2886 adet üst fincan taşının ayıplı olması nedeniyle toplam zararının 4.597,39 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mimar bilirkişi tarafından düzenlenen 14/07/2014 tarihli ek raporda ise; malzemelerin iskelet sisteminde kullanılmak üzere tasarlanmış ve üretilmiş malzemeler olduğu, hangi koşullarda saklanırsa saklansın ayıp oranında bir artış ya da değişiklik olmayacağı, dolayısıyla 2886 adet malzemedeki ayıp oranının hesabında kök rapordaki görüşünde bir değişiklik olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/05/2015 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda ise; asıl davadaki takibe konu alacağın 9000 adet imalatın bedeli üzerinde sürdürülmesi gerektiği, ancak bu imalatların 2886 tanesi ayıplı olduğundan davacının kalan 6114 tanesinin bedelini isteyebileceği, bu tutarın da 9.739,60 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/11/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; 2886 adet ayıplı malzeme bedelinin 3896 TL olarak hesap edildiği, davacı alacağından 3896 TL’nin düşülmesi durumunda 46.353,90 TL + %18 KDV = 54.697,60 TL olacağının hesap edildiği, 6114 adet ürünün ise Diyarbakır’da depoda bulunduğunun beyan edildiği, ancak bu ürünler incelenemediği için bu ürünlerin ayıplı olduğunun ispat edilemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında makine yüksek mühendisi bilirkişiden alınan 11/07/2016 tarihli raporda ise; bağlantı elemanlarının çarpık, kırık, yamuk , yoğunlukları ve et kalınlıkları eşit düzeyde homojen olmayan bir şekilde oldukları, kırık olanların gözle görülür bir şekilde mikro düzeyde gözenekli ve imalatlarının homojen olmadıkları, galvaniz kaplamasının yeterli seviyede ve düzeyde olmadıklarının görüldüğü, kullanılmasının sakıncalı olduğu, dava konusu bağlantı malzemelerinin imalatının uygun evsaf ve nitelikte olmadığı, gözle teşhis edilebilecek seviyede ayıplı olduklarının belirlendiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 03/04/2013 tarihli ihtarnamede; satıma konu 9000 adet üst fincan taşın iskele kalıp imalatı için 02/04/2013 tarihinde kullanılmak istendiği ve metal borulara monte edilerek galvaniz kaplama ile kaplandığı, bu galvanizleme işlemi neticesinde üst fincan taş ekipmanlarının ayıplı olduğunun ortaya çıktığı belirtilerek 20.000,00 TL zararın tazmininin istendiği, davacının 12/04/2013 tarihli cevabi ihtarnamesinde ise; malların ayıplı olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığının bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, itirazın iptali davası, karşı dava ise ayıplı mal nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf 06/07/2012 tarihli 92.972,20 TL’lik fatura ile davalıya 33.200 adet cuplock badem, 35.000 adet de üst fincan taş teslim etmiş olup davalı tarafça üst taş fincan ürününden 26.000 adediyle ilgili iade faturası düzenlendiği, bu durumun davacının da kabulünde olduğu, davacının iade edilen ürün bedellerini düşerek kalan bakiye tutar için davalı aleyhine 08/10/2012 tarihinde icra takibi başlattığı ve davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf, fatura içeriğinde teslim edilen diğer ürünlerin de ayıplı olduğunu, ancak ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğunu ve ayıp ortaya çıkar çıkmaz davacıya 03/04/2013 tarihinde bildirimde bulunduklarını savunmuştur. Taraflar tacir olup taraflar arasındaki ilişki ticari satım niteliğindedir. 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya durumu ihtar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda davacı taraf 06/07/2012 tarihli fatura içeriğindeki malları davalıya teslim etmiş, davalı taraf da bu faturaya konu mallardan 26.000 adet üst taş fincan malını 27/07/2012 tarihli fatura ile davacıya ayıplı olduğundan bahisle iade etmiştir. Davalı tacir olup 6102 Sayılı TTK’nun 18.maddesi uyarınca iş ve eylemlerinde basiretli davranması gerekir. Teslim aldığı malların bir kısmının ayıplı olduğu açıkça anlaşıldığından, iade ettiği halde diğer mallarla ilgili olarak herhangi bir muayene yaptırmaması doğru değildir. Söz konusu mallar üzerinde kendisi tarafından başka bir işlem (galvenizleme) yapılması sonucunda ayıplı olduğunu ortaya çıktığını savunmuş ise de, ayıbın bulunup bulunmadığı için bu işlemi yapmaksızın doğrudan muayene külfetini yerine getirmesi gerekirdi. Dolayısıyla mahkemece davalı tarafın savunmalarına itibar edilmemesi usul ve yasaya uygundur. Davalı taraf süresinde muayene külfetini yerine getirip ayıp ihbarında bulunmadığından, gerek asıl davaya gerekse birleşen davaya yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı-karşı davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken 3.566,05 TL harçtan, yatırılan 165,70 TL + 714,71 TL + 31,40 TL olmak üzere toplam 911,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.654,24 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı – karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2019