Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/3552 Esas
KARAR NO : 2018/1591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : 2012/192 2016/1376
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06/07/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takibe konu bononun müvekkili tarafından tanzim edilmediğini, aksi kabul edilse bile kooperatifin yetkili kurullarınca alınmış bir borçlanma kararı olmadığından kooperatifin bu borçtan sorumlu tutulamayacağını, müvekkili kooperatifin 2007 yılında yönetim kurulu üyesi olan davalı …’un yönetim kurulu başkanı … ve …’ya başvurarak … kararı doğrultusunda bağlanan araçların açılabilmesi için kuruma başvuruda bulunabilmek için imzalı evrak talebinde bulunduklarını ve imzalı evrak aldığını, evrakın veriliş sebebinin asla borç senedi tanzil edilmesi olmadığını, evrak üzerinde kriminolojik inceleme yapılması halinde durumun anlaşılacağını, evrak üzerindeki imzaların senette yer alan tanzim tarihinde atılmadığını, ayrıca kooperatif kayıtlarında da böyle bir borcun yer almadığını belirterek müvekkilinin bono ve takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının iddialarının haksız olduğunu, iddiaların ispatlanması gerektiğini, dilekçe ekinde sundukları tutanak başlıklı belgede yer alan açıklamaya göre müvekkiline 100.000 YTL’lik 6 adet senet verildiğini, kooperatif yetkilileri tarafından müvekkiline iki hattın 300.000 TL’den satılması hususunda anlaşıldığını ve 6 adet 100.000 YTL’lik senet karşılığında bu bedelin alındığını, ancak kooperatif yöneticilerinin müvekkiline bu iki hattı vermedikleri gibi mevcut hatların da çalışmasını fiilen engellediklerini, bunun üzerine müvekkilinden kooperatifin 6 adet senedi geri istediğini, müvekkilinin de verdiği parayı talep ettiğini, tarafların karşılıklı anlaşması sonucu senetlerin kooperatifin vekiline tutanakla teslim edildiğini, kooperatif tarafından müvekkiline 17/01/2011 tarihinde takibe konu senedin düzenlenip verildiğini ve vade tarihi olan 15/06/2011 tarihinde kadar beklenmesinin sağlandığını, müvekkilinin bu tarihe kadar beklediğini, hatlara sıra verilmeyerek çalışamaz hale getirildiğini, müvekkilinin de senedi takibe koymak durumunda kaldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunduğu, senedin nakden kaydı ile düzenlendiği, davacı yanca 2006 yılında bağlanan araçların çözülmesi amacı ile senedin düzenlendiğinin iddia edilerek senet metninin talil edildiği, buna göre ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının iddialarını delillendiremediği, davalının senet karşılığı para ödediğine dair yazılı belge sunma mecburiyeti bulunmadığı, imza edildiği dönemde yetkili temsilici tarafından imzalanan senedin davacıya bağlayacağı, şayet dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçek olduğu varsayımda bile, bu durumun kooperatifi kötü temsil eden yöneticinin sorumluluğunu doğuracağı, yetkili temsilciler tarafından borçlanılan senet metninin aksine senedin bedelsiz kaldığına ilişkin olarak davacı tarafça iddialarını destekler mahiyette yazılı delil ileri sürülmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca kooperatifin muhasebe kayıtlarında da böyle bir borcun olmadığının tespit edildiğini, muhalefet şerhinde de belirtildiği üzere davanın ispatlandığını, bu nedenle kabulü gerektiğini, mahkemenin senet üzerinde kriminolojik inceleme yaptırmadığını, davalının kendisine kooperatif tarafından 6 adet 100.000’er bin TL’lik senetler verdiğini kabul ettiğini, kendisine verilen senetleri matbu evrak üzerinde düzenlenmiş senetler olup takibe konu senedin ise A4 kağıdına yazılmış bir senet olduğu, bunu anlayabilmenin zor olduğunu, dava konusu senedin senet vasfında tanzim edilerek davalıya verilmediğini, bu hususun mahkemede dikkate alınmadığını, davalının kooperatif yöneticiliği yapmış olup iyiniyet iddiasında bulunamayacağını, 1163 Sayılı Kanun gereğince kooperatifin borçlanabilmesi için genel kurul tarafından karar alınması gerektiğini, ancak bu konuda alınan bir karar ve yönetim kuruluna verilen bir yetkinin söz konusu olmadığını, davalının müvekkilinden nasıl alacaklı olduğunun anlaşılamadığını, davalının hesabına göre üç hat devir bedelinden ve 900.000 TL ödendiğinden bahsettiğini, kooperatif kayıtlarında ise böyle bir ödemenin olmadığının bilirkişi raporunda tespit edildiğini, ancak kendisine 1.200.000,00 TL’lik senet düzenlediğini idida ettiğini, davalının her seferinde bu bedelin hat bedeli olduğunu beyan ettiğini, müvekkilinin sınırlı sorumlu bir taşıma kooperatifi olup herhangi bir kişiye hat satamayacağını, taşıma izinlerinin ve hat tahsislerinin … tarafından yapıldığını, bu nedenle bu savunmanın anlaşılabilir bir tarafının olmadığını, ayrıca davalının beyanının ikinci kısmında kendi iddialarını kabul ettiğini, söz konusu senedin kooperatif yetkilileri tarafından düzenlenmediğini kabul ettiğini, ayrıca kendisi söz konusu senet yerine yeni senetler istemişse bunun yerine eski senedi iade etmesi gerektiğini, iade etmese bile eski evraka dayalı olarak talepte bulunamayacağını, davalının eğer iddia ettiği gibi 1.200.000,00 Tl alacağı varsa neden 600.000 TL’lik senetleri kabul ettiği, eğer yine alacağı varsa neden bu defa 600.000 TL’lik senetleri 3.şahıslara verdiği, tüm bu beyanların çelişkili ve gerçeklikten uzak olduğu, mahkeme çoğunluğunun bu çelişkileri dikkate almadığını, ayrıca müvekkili kooperatifin amacı gözetildiğinde herhangi bir üyeliğin 300.000 TL gibi bedellerle devrinin asla mümkün olmadığını, bilirkişilerin davalının beyanlarının aksini ortaya koyduklarını, senette belirtildiği şekilde nakden ödemenin söz konusu olmadığını, rapordaki tespitlerin davacının iddialarını destekler mahiyette olduğunu, mahkemenin bilirkişi raporunu dikkate almadığını, ayrıca adli tıptan rapor alınması ve tanıkların dinlenilmesi gibi birçok talebi de dikkate almadığını bildirmiştir.
Davalı tarafından davacı aleyhine Kocaeli ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında 08/05/2012 tarihinde 1.200.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 1.297,052,05 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Takibe dayanak senedin matbu senetlerden olmayıp A4 kağıdı hazırlanmış, 17/01/2011 tanzim, 15/06/2011 vade tarihli, 1.200.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı olan , lehtarı ise davalı olan nakden kaydı ile düzenlenmiş senet olduğu ve davacı kooperatif yetkililerince imzalandığı görülmüştür.
Davalı tarafından sunulan tutanaktır başlıklı belgede davacı kooperatifin “SS 23 nolu Gebze Otobüsçüler Kooperatifi tarafından kooperatif kaşeli verilmiş olan 6 adet 100.000 YTL’lik senet …’a kooperatifin borcundan dolayı verildiğini taahhüt ederiz ” şeklindeki ibarenin altının imzalandığı ve kaşelendiği, ancak belgede tarih yazmadığı görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 13/11/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı kooperatif kayıtlarında davalı ya da eşi tarafından yapılmış dava konusu olaylara ilişkin herhangi bir ödemeye rastlanmadığı, sadece … adına aidat ödemelerinin tespit edildiği belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 03/03/2015 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda ise; dava konusu senedin unsurları tam ve geçerli bir senet olduğu, kambiyo senedinin düzenlenmesi için kırtasiyede basılı halde bulunan bir senedin kullanılmasının zorunlu olmadığını, davacı kooperatif yetkililerinin sadece imza atmak sureti ile açık bono düzenlemelerinin mümkün olduğu, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispatlanabileceği, davacının senedin … kararı doğrultusunda bağlanan araçların açılması için kuruma başvurmak amacıyla imzalandığını iddiasının ancak yazılı delille ispatlanabileceği, oysa dosya kapsamında bu olguyu ispatlayacak yazılı bir delil bulunmadığı, senedin bedelsizliğinin davacı tarafından ileri sürülen bir vakıa olması nedeniyle davacı tarafından ispatlanması gereğine rağmen davalının dava konusu senedi 4 adet hat için ödenen bedele karşılık olmak üzere alındığını savunması karşısında davalının bu savunmasını ispat yükü altında olduğu, davalının davacı kooperatife 1.200.000,00 TL’yi elden teslim etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu hususu davalının ispatlaması gerektiği, davalı tarafından sunulan tutanaktır başlıklı belge içeriğine göre davacının senedin verilmesine neden olan alt ilişkinin 600.000,00 TL’lik kısmının varlığını kabul ettiği, bu nedenle dava konusu senedin 600.000,00 TL’lik kısmının bedelsiz olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekili alınan bu rapora karşılık sunduğu 06/04/2015 tarihli beyan dilekçesinde; bilirkişilerin davacının 600.000,00 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, diğer iki hat bedelinin zaten hatlarından birinin müvekkilinin eşi adına olması, diğerinin ise belirtilen şirketten devralınmış olması sebebiyle uktelerinde olduğu varsayıldığında davacının haksız olduğunun ortaya çıktığını, mahkemenin 600.000,00 TL üzerinden davayı kabul ederse müvekkilinin sahip olduğu diğer iki hat ile ilgili haklarını saklı tuttuklarını, işbu takibe konu senet ödendiği takdirde gerek eşi adına aldığı, gerekse yukarıda anılan şirketten devralınan hattı davacı kooperatife iade etmeye hazır olduğunu bildirmiştir.
Yargılama sırasında alınan 29/02/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının rapora itirazlarının yerinde olmadığı ve asıl rapordaki görüşlerini değiştirecek nitelikte bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan takibe konu bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı dava konusu bononun başka amaçla verilen imzalı kağıdın davalı tarafından bonoya dönüştürüldüğünü iddia etmiş, davalı ise davacıdan aldığı 4 hat bedeli karşılığı davacıya 1.200.000,00 TL ödeme yaptığını, hatların verilmemesi nedeniyle bu senedin düzenlenerek davalıya verildiğini savunmuştur.
Somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı, dava konusu senedin bir başka amaçla düzenlenen bir belge olduğunu ve bonoya dönüştürüldüğünü, usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Takip ve dava konusu bono unsurları tam bir bono niteliğinde olup, piyasada bulunan matbu senet şeklinde düzenlenmemiş olması geçerliliğine etki etmeyecektir. Öte yandan davacının dava dilekçesinde dava konusu bononun alt kısmında yazan adresin bononun tanzim tarihi itibariyle davacı kooperatifin adresi olmadığını ve bono altındaki kaşenin davacı kooperatifin kullandığı kaşe olmadığını ileri sürmüş ise de, bu hususlar bononun sıhhatine etki eden unsurlardan değildir. Öte yandan imzalı boş bir belgenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının da yazılı ve usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Davacı taraf bu iddialarını ispatlayamamıştır. Ancak davalı vekili dosyaya sunulan 06/04/2015 tarihli rapora karşı beyan dilekçesinde dava konusu bononun 4 adet hat bedeli olduğunu tekrar etmiş, ayrıca bu 4 hattan 2 hattın müvekkilinin uhdesinde olduğunu beyan etmiştir. Dolayısıyla dava ve takip bonosu bononun davalı uhdesinde bulunan 2 hat bedeli karşılığı 600.000,00 TL miktar yönünden bedelsiz olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece davalı vekilinin bahse konu bu beyanları gözetilmeksizin davanın kısmen kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde tümden reddi isabetsiz olup, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Takipte işlemiş faiz de talep edilmiş olup davacı yanca işlemiş faiz tutarı da müddeabih için de gösterildiğinden istenen faizin de yarısı oranında davacının borçlu olmadığı yolunda karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Öte yandan dava nisbi harca tabi olduğu halde maktu harca hükmedilmesi isabetsiz olup bu husus hüküm kurulurken re’sen bağlamında dikkate alınmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2-Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2016 tarih, 2012/192 Esas, 2016/1376 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
4-Davacının Kocaeli …İcra Müdürlüğü’nün .. esas sayılı icra dosyasında istenen takip dosyasında 600.000,00 TL asıl alacak ile 48.526,02 TL faizden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine,
5-Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilmesi nedeniyle İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca 600.000,00 TL üzerinden hesap edilecek %40 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dava konusu senedin 600.000,00 TL’lik kısmı bedelsiz olduğu halde takibe konulmuş olduğundan bedelsiz olduğu anlaşılan 600.000,00 TL’nin %40’ı oranında kötüniyetli takip tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Alınması gereken 44.300,81 TL harçtan peşin alınan 19.261,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.039,56 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan 19.261,25 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 39.891,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Dava kısmen reddedildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 39.891,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-İlk derece yargılamasında davacı tarafından yapılan 21,15 TL başvuru harcı, 3,30 TL vekalet harcı, 221,10 TL posta ve tebligat masrafı ve 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 845,55 TL’den dava kısmen kabul edildiğinden 1/2’si olan 422,77 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
12-İlk derece yargılamasında davalı tarafından yapılan 3,30 TL vekalet harcı ve 89,40 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 92,70’den dava kısmen reddedildiğinden 1/2’si olan 46,35 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
13-Talebi halinde istinaf peşin harcının davacıya iadesine,
14-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ve 11,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 96,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda Başkan …’ün muhalefetiyle HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.06/07/2018
KARŞI OY:
Davacı kooperatif, kooperatifin eski yöneticisi olan davalı tarafından kooperatife karşı icraya konulan, 1.200.000 TL’lik bononun kooperatif yetkilileri tarafından tanzim edilen bir bono olmadığını, 2007 yılında kooperatif yönetim kurulu üyesi ve başkan vekili olan olan davalı …’un o tarihte yönetim kurulu başkanı olan … ve …’ya başvurarak … kararı doğrultusunda bağlanan araçların açılabilmesi için kuruma başvuruda kullanmak için talep edip aldığı imzalı boş evrakı kooperatif yöneticiliğinden ayrıldıktan 4 yıl sonra bonoya dönüştürerek takibe koyduğunu idda etmiştir.
Senet kooperatifin günlük işlerinde kullandığı antetli tam sayfa matbu kağıt kullanılarak alışılmadık bir formda oluşturulmuştur.
En üstte “SS 23 NOU GEBZE OTOBÜSÇÜLER MOTORLU TAŞIYICILAR KOOPERATİFİ” başlığı, en altında ise boydan boya iki satır halinde kooperatifin adres, şube ve telefon bilgileri, bu yazıların üstünde ise kooperatife ait üç ayrı kaşe vurularak kaşelerin ikisinin üzerinde kooperatif yetkilileri Fuat Kaya, Yakup İşbaralı’nın isim ve imzalarının biri el yazısıyla olmak üzere ikişer kez yazıldığı ve epeyce boşluk bırakıldıktan sonra ortalara doğru da davalı namına 1.200.000 TL’lik bono metni yazılmıştır
senedin tanzim tarihi olarak belirtilen 17.01.2011 tarihinde kooperatifin bonoda gösterilen adresten başka bir adreste faaliyet gösterdiği, yine senette kullanılan kaşeninin de eskide kullanılıp senet tanzim tarihi olarak gösterilen tarihte kullanılmayan bir kaşe olduğu iddia edilmiştir.
Davalının 2007 yılında şirket yöneticisi olduğu, şirket adresinin o tarihte bonoda yazılı adres olduğu, ancak kooperatifin daha sonra farklı bir adrese taşındığı, kooperatifin ticari defterlerinde bono veya davalının kooperatiften alacaklı olduğuna dair bir kayda rastlanmadığı, bononun satışı vaat edilen hat karşılığı verildiği iddia edilmesine rağmen hat tahsis yetikisinin idari mercilerce ait olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Gerek senede dönüştürülen antetli kooperatif kağıdındaki adres bilgilerinin 2011 senet tanzim tarihinde gösterilen adres olmaması ve kaşenin de eskiden kullanılıp artık kullanılmayan kaşe olması dosya içeriğiyle sabit olduğundan kooperatifin güncel antetli kağıtları yerine, dört yıl öncesine ait kağıdın ve aynı şekilde kullanılmayan eski kaşenin 4 yıl sonra tekrar kullanılmasına makul ve inandırıcı bir açıklama getirilememiştir.
Zaten senedin görüntüsü de başka iş için verilen imzalı boş kağıdın senet olarak doldurulduğu iddiasını güçlendirecek niteliktedir.
çünkü;
– gerekmediği halde kooperatife ait 3 adet kaşe basılmıştır. (birini yönetici olarak kendisinin imzalaması gerektiğinden),
– senedi Kooperatif adına imzalayan …ve …’nın ismi normalde bono metninin altına yazılması gerekirken, arada çok fazla boşluk bırakıldıktan Sonra sayfanın bitimine yakın yere yazılmıştır.
– isimler bilgisayarda yazıldıktan sonra elle tekrar yazılmak suretiyle her isim biri bilgisayarda diğeri elle olmak üzere ikişer kez yazılmıştır, (bu da imzalı boş antetli kağıdın bilgisayar ortamında oluşturduğunun diğer bir kanıtıdır)
-taraflar arasında düzenlenen ve dosyaya sunulan diğer tüm bonoların standart bono olarak tanzimine rağmen bu olayda aynı formattaki bonoların kullanılmaması da davacının iddiasını destekleyen başka bir olgudur.
– bilirkişi tarafından davacı kooperatifin defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda bu senedin kooperatif kayıtlarında yer almadığı ve ayrıca kooperatifin davalıya herhangi bir borç ilişkisi de tespit edilememiştir. (oysa eski yönetici davacının yöneticilerin ibrası için borç ve alacakların kooperatif kayıtlarna işlenmesi gerektiğini bilmemesi düşünülemez),
-Davalı senedin hat tahsis vaadi karşılığı verildiğini iddia etmesine rağmen tahsis yeksinin kooperatife değil, idari mercilere ait olması,
– 1.200.000 TL’ gibi yüksek miktarda bir paranın elden kooperatif yetkililerine teslim edilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmemesi(en azından kooperatif kayıtlarına işlenmemesi)
Gibi birbirini destekler olgulardan davalının kooperatif yöneticisi olduğu dönemde kooperatif işi için kullanılmak üzere kendisine verilen kağıdı bonoya dönüştürdüğü sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Yargıtayın içtihatları birleştirme kararına göre açığa imzanın anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerekir ise de; iddiaya göre imzanın verildiği tarihte davalı kooperatifin işleri yürüten yöneticisidir. Bu tür imzalı kağıtlar verilmesi işlerin görülmesi için gerekli olduğundan kooperatif yöneticilerine diğer kooperatif yöneticileri tarafından verilen açığa imzalı boş evrakın kooperatifin işlerinin görülmesi için verildiği esas olup karine davacı kooperatif lehine olduğundan aksini kanıtlamak davalıya düşer. Dolaysıyla da olayda söz konusu içtihadın uygulanma koşulları bulunmamaktadır.
Diğer yandan sahtelik iddiasının maddi bir olgu olması itibariyle her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğundan iddianın yazılı delille kanıtlanması gerekmemektedir. Özellikle bilişim teknolojisinin henüz var olmadığı bir dönemde geliştirilen içtihadın, günümüz bilişim teknolojileri ile bilgisayar ortamında imza transferi de dahil her türlü belge ,taklit delil, üretilmesinin mümkün olduğu bir çağ da sıkı uygulanması iyi niyetli kişilerin korunmasız bırakılması ve sahteciliğin önünü açması gibi adil olmayan bir sonuç getirecektir.
Kaldı ki yazılı delille kanıtlama durumunda da yazılı delil başlangıcı ile ispat imkanı söz konusu olup, eski kaşe ve adres bilgilerinin yer aldığı dört yıl öncesine ait kağıdın kullanılması (kağıdın kendisi ve kaşeler o dönem yönetici olan davalınında dahil olduğu yönetimce oluşturulduğundan, bu kağıdın kendisinin artık yönetici olmadığı bir dönemde kullanılması) yazılı delili başlangıcı oluşturur,
Davalı bu senedin düzenlenme nedeni olarak kooperatif tarafından eşine tahsisi taahhüt edilen 4 hat karşılığı ödenen bedel olarak göstermekte ve hatların tahsis edilmemesi nedeniyle senedin bedelsiz kaldığını, tahsisi vaadedilen 2 hat için ödenen bedel karşılığı davacı tarafın başka bono verildiğini ancak daha sonra iki ayrı hattın tahsisi karşılığı 600.000 TL daha ödendiğini, hat tahsis edilmesine rağmen paranın da iade edilmemesi karşılığında bu bononun verildiğini savunmuş ve sonraki savunmalarında ise 600.00 TL’ye alınan ilk iki hattın kendisinde olduğunu belirtmiş ise de yukarıda açıklanan gerekçe ile bu iddia inandırıcı bulunmamıştır.
Davacı kooperatif kaşesiyle düzenlenen “TUTANAKTIR başlıklı belgede SS 23 NOLU Otobüsçüler Kooperatifi tarafından kooperatif kaşeli 6 adet 100.000 TL’lik senet …’a kooperatifin borcundan dolayı verildiğini taahhüt ederiz” şeklindeki yazılı belgeye karşı davacı kooperatif bu senetlerin bedelsiz kaldığına ilişkin tutanağın kooperatif kasasında olduğunu, istenirse ibraz edilebileceğini belirtmiş ise de bu belgeleri hem yargılama sırasında hemde istinaf aşamasında sunmadığından kooperafin eski yöneticisi ile diğer yöneticiler arasında gerçekleşen ve temel ilişkisi taraflarca tam olarak açıklanmayan 6 bonodan dolayı davalının 600.000 TL’dan alacaklı olduğu ve bunun dışında herhangi bir alacağının bulunmadığı, bunun ödenmemesi üzerine de daha önce yöneticiyken kooperatif adına kullanılmak üzere verilen açığa imzalı kağıdı 1.200.000TL’lik senede dönüştürdüğü sonuç ve kanaatine varıldığından, bu gerekçeyle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.