Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3538 E. 2019/2689 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3538 Esas
KARAR NO : 2019/2689
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2017
NUMARASI : 2014/585 2017/221
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
KARAR TARİHİ: 09/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı şirket yetkilisi, sahibi bulunduğu otelin mobilya, yatak, baza, perde, nevresim takımları ve yorgan yastıklarının temin edilmesi, ayrıca laminat döşemesi işinin davalıya verildiğini, bu iş karşılığında her biri 3.000,00 TL bedelli 12 adet senet ile 19.000,00 TL nakit parayı ödediğini, ancak davalının 5 katlı otelin sadece iki katı ile ilgili malzemeleri getirdiğini, geri kalan 3 katın malzemelerini getirmediğini belirterek senetlerin iptalini, ödenen bedelin iadesini ve uğradığı zararların tazminini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilince sunulan 14/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde ise; tarafların davacıya ait otelin 36 odasının içindeki mobilyalar, yatak, baza, başlıklar, nevresim, çarşaf, yorgan, yastık, perde ve laminat döşemelerinin oda başına 1.550,00 TL’den olmak üzere toplam 55.800,00 TL’ye değiştirilmesi ve tamiratı hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin her biri 3.000,00 TL bedelli 12 adet senet ile 19.800,00 TL’yi nakden davalıya verdiğini, ancak davalının bir kısım edimlerini yerine getirmediğini, bir kısım edimleri ise ayıplı ifa ettiği, buna göre davalının 20.979,92 TL’lik malı hiç teslim etmediğini, 11.080,80 TL mal ve hizmeti de ayıplı ifa ettiğini belirterek müvekkilinin ayıplı ve eksik ifa nedeniyle uğradığı zarara istinaden 32.060,72 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava dilekçesinin hukuka uygun olmadığını, taraflar arasında otel tefrişatıyla ilgili bir anlaşma mevcut olmadığını, davacının otel için müvekkilinden bazı mallar sipariş ettiğini, müvekkilinin de bu malları faturalarıyla birlikte davacıya teslim ettiğini, karşılığında senet aldığını, bu senetleri de tedarikçilerine kullandığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacı tarafın ayıplı mal teslim edildiğini iddia etmiş ise de, süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği, sözleşme konusu malları bu haliyle kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verillmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; taraflar arasındaki sözleşmenin varlığının tartışma konusu olmadığını, bu durumun raporla ve dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, tanık … sözleşmenin sadece mal tesliminden ibaret olmadığını ispatladığını, bu kişinin davalının üstlendiği işlerden mobilya ile ilgili kısmı ifa edecek kişi olduğunu, bu işler karşılığında davalıdan 5.000,00 TL banka yoluyla, ayrıca müvekkiline ait 3.000,00 TL değerinde 5 adet senet aldığını beyan ettiğini, bu kişinin davalıdan iş alan kişi olup tarafsız olduğunu, maddi vakıalıran tanık ile ispatının mümkün olduğunu, ayrıca eksik ifada ayıp ihbarına gerek bulunmadığını, raporda tespit edilen eksik ifa bedelinin 6.717,60 TL olduğunu, buna göre ispat yükünün tam ifada bulunan tarafa ait olduğunu, ayrıca huzurdaki davanın ayıp ihbarı olarak kabul edilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki anlaşmanın 03/01/2014 tarihli olduğunu, davanın da 05/03/2014 tarihinde , yani 2 ay sonra açıldığını, tadilata başlama ve ayıpın ortaya çıkmasının aldığı zaman düşünüldüğünde, ayıp ihbarının süresinde olduğunun kabulünün gerektiği, ıslah ettikleri dava dilekçesinde yemin deliline dayandıklarını, ancak mahkemenin yemin teklif hakkını hatırlatmadığını, bu durumun adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacıya düzenlenen 18/01/2014 tarihli faturanın lamine parke ve süpürgelik konulu olup 4.991,40 TL bedelli olduğu, yine aynı tarihli 9.228,78 TL bedelli faturanın ise baza ve muhtelif yatak konulu olduğu, 10/03/2014 tarihli 11.900,00 TL bedelli faturanın ise komidin, yatak başlığı, gardrop, askılık, makyaj masası, çekmece ve minibar olduğu, 18/04/2014 tarihli, 22.872,24 TL bedelli faturanın ise muhtelif çarşaf, nevresim, yastık ve yorgan ile tül ve fon konulu olduğu, ayrıca 19/02/2014 tarihli 24 adet yatağın gönderimine ilişkin mal teslim fişi olduğu görülmüştür. Davalı vekilince ıslah dilekçesinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle reddinin istendiği, ayrıca müvekkilinin davacıdan elden para almadığı, sadece senet aldığını, davacının hali hazırda müvekkiline 12.992,72 TL borcu bulunduğunu bildirdiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 4 kişilik bilirkişi raporunda; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu, ihtilafın davalının borcunu gereği gibi yerine getirip getirmediğinden kaynaklandığı, davacıya ait defterlerde davalıya 12.992,72 TL borçlu bulunduğunun gözüktüğü, davacı tarafından davalıya verilen senetlerin dışında 19.800,00 TL nakit ödeme yapılabileceği kanaatine ulaşılabileceği, tanık beyanlarından mobilyaların teslimi borcunun ifa edildiği, ancak parkelerin yapımı ve mefruşatın tesliminde problem çıktığının belirtildiği, yapılan keşifte eksik mobilyalar bulundğu tespit edilmiş ise de, bu eksiklerin mobilyaların tesliminden sonra ortaya çıkması da muhtemel olduğu, bu nedenle mobilya tesliminin sözleşmeye uygun gerçekleştiği, mefruşatlardaki eksik emtia bedelinin 6.717,60 TL olarak belirlenidği, ıslahdilekçesinde laminat döşemenin başka bir firmaya yaptırıldığının beyan edildiği, keşif sırasında belirlenen ayıp ve eksik işlerin davacının yaptığı işten kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun netlik kazanmadığı, laminat döşeme işindeki ayıpların gizli ayıp olduğu, ayıbın ne zaman ortaya çıktığının anlaşılamadığı, ayıp ihbarı ile ilgili belgenin de dosyada bulunmadığı, mahkemenin ifanın ayıplı olduğu kanaatine varır ise davacının davalıdan 3.240,00 TL tazminat isteyebileceği, yatakların puf kısımlarındaki eksiklerin açık ayıp olup davacının ihtirazi kayıt ileri sürdüğü anlaşılamadığından bu hususun değerlendirmeye alınmadığı, bu durumda davacının ,davalıdan toplam 9.957,60 TL tazminat talep edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/09/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; bazı emtiaların davacıya eksik teslim edildiği, bu durumun ayıplı ifa değil, eksik ifa olarak niteleneceği, bu nedenle davacının ayıp ihbarında bulunmasına gerek olmadığı, mahkemenin tanık beyanlarına itibar etmesi halinde süpürgelik ve parkelerin döşeme işinin de davalı tarafından üstlenildiğinin kabulü gerektiği, ancak bu işin bedelinin 18/01/2014 tarihli … nolu faturada yer almadığı, davacının ıslah dilekçesinde parkelerdeki ayıp nedeniyle bir başka firmaya yaptırıldığını beyan ettiğinden, keşif sırasında bu hususun anlaşılamadığı, mahkemenin bu işi davalının yaptığı kabul edilirse ayıpların gizli ayıp sayılması gerektiği, bunların dışında kök bilirkişi raporundaki kanaatlerde bir değişiklik bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davacı vekilince ek rapora karşı verilen beyan dilekçesinde; müvekkiline 8.500,00 TL’lik yatak ve bazanın teslim edilmediğini, bunların dava dışı firmalardan temin edildiğini, bu durumun tanık beyanlarıyla da anlaşıldığını, buna göre kök raporda belirlenen 9.957,60 TL ile eksik yatak ve baza bedeli 8.500,00 TL’nin toplamı olan 18.457,60 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Islah dilekçesinin 14/11/2014 tarihli olup ön inceleme duruşmasının 10/11/2014 tarihinde icra edildiği görülmüştür. Tanıkların 14/04/2015 tarihinde icra edilen keşif sırasında dinlendiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, davalının edimlerini ayıplı ve eksik ifa ettiği iddiasıyla açılan senet iptali, ödenen bedelin iadesi ve zararın tazmini talebine ilişkindir. Davacı taraf, 14/11/2014 tarihli ıslah dilekçesiyle davalının eksik ve ayıplı ifası nedeniyle uğradıklarını belirttiği 32.060,72 TL zararın tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında alınan 4 kişilik bilirkişi raporunda; eksik teslim edilen malların bedelinin 6.717,60 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür. Mahkemece, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bir başka ifadeyle eksik ifa iddiasıyla ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Öte yandan bahse konu 14/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde; davalı tarafa verilen senetlerin ödenmeye devam ettiği belirtilerek ödenmeyen senet kısımları yönünden de dilekçenin sonuç kısmında menfi tespit talebinde bulunulduğu görülmüştür. Zaten verilen ilk dava dilekçesinde de senet iptali ve ödenen bedelin iadesi talebi mevcuttur. Mahkemece, gerek eksik ifa, gerekse menfi tespit talebi üzerinde değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece gerek davacının eksik ifa iddiası, gerekse menfi tespit talebi üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2017 tarih, 2014/585 esas, 2017/221 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde eksik ifa ve menfi tespit konuları üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 18,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 103,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.09/12/2019