Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3535 E. 2020/1302 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3535 Esas
KARAR NO : 2020/1302
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2016
NUMARASI : 2015/434 2016/702
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında yapılan ticaret sonucunda davalının 24/12/2012 tarihi itibariyle müvekkiline 130.000,00 TL borçlu kaldığını, bu alacağın defalarca istenmesine rağmen ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin borcu bulunmadığını, taraflar arasında tapuda alım satım işlemi yapıldığını ve davacının alacağını tamamen aldığını ve tapuda devri gerçekleştirdiğini, davacının müvekkili şirket yetkilisine tapu iptali tescil davası açtığını, bu davanın redededildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında gayrimenkul alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişki olduğu, borcun para borcundan kaynaklanıp alacaklı davacının ikametgahı mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğu, taraf defterlerinin birbirini doğrulamadığı, davaya konu faturadan kaynaklı olarak davacının bir alacağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağının var olduğu ve ticari defter ve kayıtlarında gözüktüğünü, davalının bu borcu ödediğine dair ödeme makbuzu bulunmasının belirtilmesine rağmen mahkemenin davanın kabulü yerine red kararı vermesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davanın başlangıçta İstanbul Anadolu 18.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın ticaret mahkemesine geldiği anlaşılmıştır. Davaya konu İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına dava dosyası içerisinde rastlanılamadığı, UYAP ortamında yapılan incelemede ise takip talebi ya da ödeme emrine rastlanmadığı görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacının 2012-2013 yevmiye ve kebir defterlerinin incelendiği, davacı defterlerinde 24/12/2012 tarihli, 130.000,00 TL bedelli fatura nedeniyle alacak kaydının bulunduğu, faturanın “… Yanı, pafta …, ada …, parsel no:… Başıbüyük Maltepe /İstanbul” adresindeki bağımsız bölüme ait olduğu, davalının… yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin incelendiği, 24/12/2012 tarihli faturanın davalı defterlerinde naki ödeme olarak kayıtlı olduğu, kasadan ödendiğinin tespit edildiği, ancak ödemeye ilişkin bir belgeye rastlanmadığı, davalının ise tapuda alım satımı yapıldığını beyan ettiği, sonuç olarak davacı defterlerinde davalıdan 130.000,00 TL alacak tespit edildiği, davalı defterlerinde ise davacıya borç tespit edilmediği, takip konusu yapılan 130.000,00 TL’nin gayrimenkul satışına ilişkin bulunduğu, davalının, davacının satış sırasında alacağını aldığına dair beyanda bulunduğu gözetilerek bu hususun tapu idaresinden sorulması yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı yetkilisi … aleyhine İstanbul Anadolu 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/371 Esas, 2014/295 Karar sayılı dosyasında İstanbul ili, … ilçesi, … pafta, 1363 ada, … parseldeki … ve … pafta, … ada, 1 nolu parselde kayıtlı 3,10 ve 11 nolu dairelerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili şirket adına kaydının yapılması, bu mümkün olmaz ise rayiç bedelinin tahsilini talep ettiği, davalının ise bedelin ödendiğini bildirerek davanın reddini istediği, mahkemece davacı tarafın taşınmazların davalıya satış olarak değil ortaklık payı olarak devredildiği iddiasında bulunduğu, bu durumun taraf muvazaası niteliğinde olup yazılı delille ispatlanamayacağı, davacı tarafça yazılı delil sunulmadığı, yemin de teklif edilmediği, tapuda yapılan işlemin satış amaçlı yapıldığının mahkemece kabul edildiğini, davanın ispatlanamadığı gerekçeleriyle 17/07/2014 tarihinde davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz incelemesine gönderildiği verilen cevabi yazıdan anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan 130.000,00 TL alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacıdan taşınmaz aldıklarını ve davacının alacağını tahsil ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında Maltepe/İstanbul’da bulunan bir adet bağımsız bölümün satışı ilişkisi bulunduğu, konuyla ilgili olarak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı defterlerinde nakit ödeme olarak yer aldığı, ancak ödeme belgesine rastlanmadığı, davacı defterlerinde ise 130.000,00 TL alacak gözüktüğü belirtilmiştir. Dairemizce icra dosyası ve tapu kaydı ile resmi akit tablosunun celbi sağlanmış olup 26/12/2012 tarihinde tapuda düzenlenen resmi akit tablosunda, faturaya konu taşınmazın bedeli olan 130.000,00 TL’nin nakden ve tamamen alındığının yazıldığı, öte yandan dairemizce celbedilen İstanbul Anadolu 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/371 Esas, 2014/295 Karar sayılı ilamının incelenmesinde, davacı tarafın söz konusu taşınmazlarla ilgili olarak tapu iptal ve tescil istemiyle açtığı davanın 17/07/2014 tarihinde reddedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki, istinaf aşamasında dairemizce tahkikat işlemleri yapıldığından HMK’nun 353/1-b-3 maddesi gereğince kararın kaldırılması gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-İstinaf aşamasında dairemizce araştırma yapılmakla HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2016 gün, 2015/434 Esas, 2016/702 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Alınması gereken 29,20 TL harcın, dava açılırken peşin olarak alınan 136,83 TL harçtan mahsubu ile artan 107,63 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, 5-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 13.150,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 9,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-İstinaf aşaması yönünden davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 9- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/07/2020