Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3534 E. 2019/2687 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3534 Esas
KARAR NO : 2019/2687
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2017
NUMARASI : 2015/516 2017/194
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 13.100,00 TL bedelli çeke dayalı olarak takip başlattığını, müvekkilinin takibe konu çekte lehtar göründüğünü, ancak lehtar ciranta imzasının müvekkiline ait olmadığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirterek müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu çeki faktoring sözleşmesine istinaden ve ciro yoluyla devraldığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu çekteki lehtar ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemece yaptırılan imza incelemesinin yetersiz olduğunu, adli tıp kurumundan yeniden rapor alındırılması taleplerinin mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğini, ayrıca müvekkilinin çeki faktoring sözleşmesine istinaden ciro yoluyla devraldığını, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen kanuni yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin TTK’nun 790.maddesi uyarınca yetkili hamil olduğunu, ayrıca çeki kötüniyetli iktisap etmediği ve iktisabında ağır kusurlu olmadığı sürece geri verme mükellefiyeti olmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, davaya konu çekin vekalet imza edilmiş olabileceğinin araştırılmadığını, müvekkili aleyhine ayrıca vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmiştir. Davaya konu icra dosyasının UYAP ortamında yapılan incelemesinde; davalının, davacı ve diğer kişiler aleyhine çeke dayalı olarak 12.055,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 13.702,93 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı anlaşılmıştır. Davalı ile dava dışı ….. Ltd. Şti arasında faktoring sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince 13.100,00 ve 14.500,00 TL bedelli iki adet çekin davalı … şirketine tevdi edildiği görülmüştür. Çek örneğinin dosya içerisinde olmadığı, ancak gerek davalı tarafından sunulan faktoringle ilgili belgelerin içerisinden, gerekse bilirkişi raporu içeriğinden dava konusu çekin … Bankası Gölcük şubesine ait 28/02/2013 keşide tarihli, … numaralı, 13.100,00 TL bedelli, keşidecisi dava dışı … firması olan, lehtarının da davacı olan çek olduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 25/05/2016 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; 6 adet mukayese belge ile karşılaştırma yapılmak suretiyle inceleme yapıldığını, yapılan inceleme sonunda dava konusu çekin arka yüzünde …’a atfen atılmış birinci ciro imzasının davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince söz konusu rapora itiraz edildiği, raporun yeterli açıklıkta bulunmadığı, adli tıp kurumundan rapor alınması gerektiği ve sadece çekteki imzasının incelenmemesi gerektiği yolunda beyanlarda bulunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf imza inkarında bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan grafolog bilirkişi raporunda takip ve dava konusu çekin arka yüzündeki davacıya atfen atılmış birinci ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporunda karşılaştırmaya esas alınan mukayese belgelerin yeterli sayıda olduğu, bilirkişi raporunun da teknik araçlarla inceleme yapılmak suretiyle hazırlandığı anlaşıldığından bilirkişi raporuna yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan sahtelik iddiası mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebilecektir. İmza davacıya ait olmadığından davalının faktoring mevzuatına uygun bir şekilde çeki iktisap etmesinin davacı yönünden bir etkisi bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Takibin dayanağının çek olması dolayısıyla davacı yönünden mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli olup bu konudaki istinaf sebepleri de yerinde değildir. Ayrıca davalı, davanın reddini savunduğundan vekalet ücretiyle yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğine dair istinaf talebi de yerinde değildir. Çekteki imzanın vekaleten atılmış olabileceğinin incelenmediğine dair istinaf talebi ise ilk derece yargılamasında bu husus ileri sürülmediğinden yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 823,47 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 792,07 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.09/12/2019