Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3515 E. 2019/2671 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3515 Esas
KARAR NO : 2019/2671
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2017
NUMARASI : 2015/167 2017/139
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, asıl ve birleşen davada müvekkili ile asıl ve birleşen davanın davalılarının murisi arasında bankacılık hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıların murisine kredi kartları verildiğini, yapılan harcama bedellerinin ödenmediğini, hesabın kat edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davanın davalılar vekili, müvekkillerinin murisinin terekesinin açıkça borca batık olduğunu, mirasın hükmen red hükümleri nedeniyle müvekkillerinin sorumluluğunun olmadığını, dolayısıyla takibe itirazların yerinde olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı mirasçıların terekenin borca batık olduğunun tespiti için müstakil dava açabilecekleri gibi, açılan bir davada bu hususu def’i olarak ileri sürebilecekleri, yapılan araştırmadan murisin herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, terekenin borca batık olduğunun değerlendirildiği, bu nedenle davalı mirasçıların sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf sebebi olarak; takibin usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin alacağın tahsili için mirasçıları aleyhine takip yaptığını, itiraz üzerine de eldeki davanın açıldığını, yargılamada terekenin borca batık olup olmadığının araştırıldığını ve borca batık olduğunun belirlendiğini, bu nedenle davanın reddedildiğini, bu kararın müvekkilinin alacağına kavuşmasına engellediği gibi, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden de sorumlu hale getirdiğini, terekenin borca batık olması sebebiyle müvekkilinin mağduriyet ve zararının telafi edilemez nitelikte olduğunu, bir de aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin müvekkilinin mağduriyetini haksız şekilde arttırdığını, terekenin borca batıklığının ancak mahkeme araştırması ile belirlenebilecek bir konu olduğunu, müvekkilinin bu konuda araştırma ve bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını belirterek terekenin borca batıklığı hususunda yeniden araştırma yapılmak suretiyle dosyanın yeniden incelenmesine ve kararın ne olursa olsun müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini istemiştir. Asıl davanın başlangıçta asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verdiği, asliye ticaret mahkemesinin de asliye hukuk mahkemesine karşı görevsizlik kararı verdiği, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığın Yargıtay 17.Hukuk Dairesince görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu şeklinde yaptığı belirleme suretiyle çözüme kavuşturulduğu görülmüştür. Davacının birleşen dava yönünden açtığı davanın 27/03/2015 tarihinde birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafından asıl ve birleşen davalılar ile … aleyhine kredi kartı sözleşmesi ve hesap kat ihtarı dayanak gösterilmek suretiyle 8.564,39 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 8.789,11 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, borçlulardan … ayrı ayrı, … ise birlikte itiraz ettikleri, itiraz sebebi olarak murislerinin terekesinin borca batık olduğunun ileri sürüldüğü görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kredi kartından dolayı takip tarihi itibariyle 5464 Sayılı Kanunun 26.maddesine göre 8.818,05 TL, 6098 Sayılı TBK’ya göre ise 8.688,29 TL alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Mahkemece yapılan araştırmada davalıların murisinin … Bankası’nda, …. Bankası’nda, …. Bankası’nda …Bankasında herhangi bir hesabının bulunmadığı, … Bankası’ndaki hesabının 19/11/2012 tarihinde kapatıldığı anlaşılmıştır. Bakırköy Tapu Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda; murisin adına taşınmaz kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi’nden verilen cevabi yazıda; murisin varisleri tarafından verilmiş veraset ve intikal vergi beyannamesine rastlanılamadığının bildirildiği görülmüştür. Kolluk tarafından Sosyal ve ekonomik durum araştırması için düzenlenen 06/01/2017 tarihli tutanakta; şahsın adresine ulaşılamadığının bildirildiği görülmüştür.
Bakırköy Belediye Başkanlığı’ndan verilen cevabi yazıda; murisin kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıların murisinin kredi kartından kaynaklanan borçlarını ödemediğini ve davalı borçlular aleyhine takip yapıldığını, ancak itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini istemiş, davalılar ise murislerinin terekesinin borca batık olduğunu, mirasın hükmen red hükümleri nedeniyle müvekkillerinin sorumlu olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, yargılama sırasında derdest dava dosyası içerisinde mirasın reddi hükümlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenebileceği gerekçesiyle bir kısım araştırma ve incelemeler yapılmış ise de, yapılan bu incelemeler yeterli değildir. Muris adına tapu kaydı bulunup bulunmadığının sadece bir ya da birkaç yerden sorulması eksikliktir. Nitekim dairemizce takbis sorgulamasında muris … … ili, … ilçesi, … beldesi, … mevkii, … ada … parsel, ….blok giriş kat:1, bağımsız bölüm no:7’de taşınmazının bulunduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece davalıların murisinin tüm Türkiye’yi kapsar şekilde taşınmaz malvarlığının bulunup bulunmadığı, üzerine kayıtlı araç bulunup bulunmadığı, bankalarla ilgili olarak ise tüm özel ve kamu bankalarının genel müdürlüklerinden sorulmak suretiyle malvarlığının araştırılması, ayrıca tespit edilebiliyor ise borçlarının bulunup bulunmadığının da araştırılması, daha sonra gerektiğinde terekenin borca batık olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2017 tarih, 2015/167 esas, 2017/139 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,4-Bu aşamada vekalet ücreti ve yargılama ücretlerine ilişkin istinaf talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde asıl ve birleşen davanın davacısına iadesine, 6-İstinaf aşamasında asıl ve birleşen davanın davacısı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 33,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 119,50 TL’nin asıl ve birleşen davanın davalılarından alınarak asıl ve birleşen davanın davacısına verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/12/2019