Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3514 E. 2019/2728 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2017/3514 Esas
KARAR NO : 2019/2728
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI : 2016/95 E. – 2017/75 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ibareli 113832, 2005/14287, 2014/62402, 120000, 121909, 2007/60904, 2014/92428, 124979 ve 121691 sayılı tescillerinin olduğunu, bu markanın tamamen ve ilk kez müvekkili tarafından yaratıldığını, farklı ve ayırt edici markalar olduğunu, müvekkilinin … markaları ile davalının2010/80113 sayılı MISVIX markasının tüketiciler nezdinde iltibasa yol açacak derecede benzer ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalının markasının varlığının müvekkilinin tanınmış ve önceki tarihli markalarının ayırt edici karakterini zedelediğini, markaların sulandırılmasına neden olduğunu, marka tescilleri arasında hem görsel ve işitsel hem de kapsadıkları mallar açısından benzer olduğunu, davalıya ait 2010/80113 sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … markasının 13.03.2012 tarihinde 2010/80113 marka numarası ile müvekkili adına 03 ve 05 sınıflarda tescil edildiğini, müvekkilinin markası ile davacıya ait markanın tüketiciler nezdinde iltibasa yol açmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin ürününün ticari sunumu için belirlenen kutu ve ambalajların davacı tarafın dava dilekçesinde belirtiği kutu ve ambalajlardan farklı, aralarında hiçbir iltibas ve benzerlik bulunmadığını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; davacı taraf markasının … unsurunun 1955 yılından beri tescilli olup, piyasada soğuk algınlığına yönelik kullanılan bir ürün olup, sektörel anlamda davalı taraf markası tescil edildiğinden tanınırlığı ve bilinirliği dosya içindeki tescil kayıtları ve sunulan belgelere göre kabulü gerektiği, davalı taraf markası birleşik olarak … olarak tescilli olup,iki kelimeden oluştuğu, … ibaresi güzel kokan anlamında olup, … ibaresi yabancı bir kelime olduğu, davalı tarafın tescilli sınıf yönünden … ibaresi tanımlayıcı olup ayırt ediciliği olmadığı, esas unsurun … ibaresi olduğunu, bu ibarenin davacının … ibaresi ile karşılaştırıldığında okunuş olarak ve telafuz ediliş olarak aynı şekilde telafuz edilmekte olduğunu, ürünlerin çoğunlukla eczanelerde zaman zaman marketlerde satılan genel tüketim ürünleri olduğu, her seviyedeki tüketicinin kullandığını, ürünlerin tescilli olduğu sınıf ve ürün kapsamları aynı olduğu, ortalama tüketici açısından söz konusu ürünlerin … ibaresi ayırt edici olmadığından telafuz bakımından aynı … ve … ibaresi aynı işletmeden gelen seri marka imajı yaratabileceği ve markaların aynı işletmeden doğabileceği şüphesini akla getirebileceğini, davacı markasının sektörde bilinirliği de göz önüne alındığında markadan yararlanma amacıyla hareket edildiği imajı satılan ürünlerin ambalaj ve görsellerinde kullanım açısından da benzerlik yarattığı gerekçesi ile davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 15.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda; y “karıştırılma ihtimali”, “anlamsal değerlendirme”, telaffuz fonetik işitsel anlamda”, “görsel anlamda”, “her iki markanın aynı sınıfta tescilli olmaları”, “ürünler arasında ayniyet veya benzerlik”, “tüketici kitlesi” hususlarında yapılan değerlendirmelerde açıkça davaya konu “… ve … markalarının benzer olmadığı” sonuç ve kanaatine varılmışken, yerel mahkemece tüm bu hususlar göz ardı edilerek bilirkişi heyet raporuna taban tabana zıt verilen işbu karar açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, hangi gerekçe ile rapora aykırı karara verildiğinin açıklanmadığını, “..” ile “…” markalarının seri marka imajı izlenme oluşturabilmeleri mümkün değildir. iki markanın karıştırılma ihtimali de bulunmamaktadır. her iki marka birbirine hiçbir şekilde benzemediğini, Yerel mahkemenin markaların esas unsuru olarak aynı kabul ettiği … ve … sözcüklerinin markanın esas unsuru olduğu yönündeki kabulünü kabul etmediklerini, yerel mahkemenin, markanın esas unsuru açısından yaptığı tespite itiraz ettiklerini, Yerel mahkeme gerekçeli kararında müvekkilimin markasının … kısmının Ingilizce bir kelime olduğunu ifade etmekte olduğunu, bir markada sırf X harfinin kullanılmış olması bu sözcüğü İngilizce bir sözcük haline getirmeyeceğini, seri marka imajından bahsedebilmek için markaların esas unsuru olarak tespit edilen kısımlarının da aynı sözcükten meydana gelmesi gerekmekte olduğunu, her iki markanın esas unsuru birbirinden yazılış olarak farklı sözcükler olup sırf bu iki sözcüğün telaffuzunun aynı olması seri marka imajı için yeterli olmadığını, müvekkiline ait marka ile davacıya ait marka aynı emtia sınıfında yani ilaç emtiasında kullanılmakta olduğunu, Yargıtay kararlarına, uluslararası mahkemeler tarafından verilen kararlar ve doktrindeki görüşlere bakıldığında da, ilaç sınıfına giren bir ürünü tüketecek olan ortalama tüketicinin bu ürünü seçerken göstereceği dikkat ve özenin, ilaç sınıfı dışındaki tüketilecek ürünü seçerken göstereceği dikkat ve özenden daha fazla olduğu istikrarlı bir şekilde kabul görmekte olduğunu, ilaç tüketicilerinin satın alacakları ürünlerin doğal olarak sağlıkla ilintili olması nedeniyle dikkat ve özen seviyesinin daha yüksek olduğu ve bu durumda ilaçların karıştırılma ihtimalinin oldukça düşük olduğu belirtilmekte olduğunu, ürününün piyasada satışa sunulması ile davacının ürünlerinin satışa sunulması, ambalaj ve görseller açısından da herhangi bir benzerlik olmadığını, ürününün kutusunda açıkça müvekkilim şirket unvanı yer almakta olduğunu, ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Markanın tescil belgesinde yazılı olduğu şekilde kullanılması esas olup somut uyuşmazlıkta; davalının 2010/80113 nolu markasının; “…” olarak tescilli iken kullanımının ise … şeklinde olduğu, her iki tarafın markasının aynı emtia sınıflarında kayıtlı olduğu, davacının tescilli markalarından … nolu … markasının ilk olarak 19/10/1954 tarihinde tescil edildiği, bilirkişi raporunda bu hususun değerlendirilmediği, ilk derece mahkemesince ise bu hususun dikkate alınarak; davalının markasının tescil tarih itibarı ile davacının markasının tanınmış marka olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu; keza, önceki tanınmış markanın davalı tarafça kullanım şeklinin markanın sulandırılması mahiyetinde olduğu gibi tescile konu ürünlerin reçeteli ürün mahiyetinde olmayıp marketlerde dahi satıldığı, bu nedenle görsel açıdan da ortalama tüketici açısından ayırt edicilik unsuru taşımadığı dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmüş ve davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.